Şah damarı tıkanıklıkları...
Nöroloji Uzmanı Dr. Nuray Can Uluğ, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu
Nöroloji Uzmanı Dr. Nuray Can Uluğ, şah damarı tıkanıklığının inmeye neden olabileceğini belirterek, hastalığın belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Şah damarının beynin ön bölümlerine kan götüren ana atardamarlar olduğunu aktaran Nöroloji Uzmanı Dr. Nuray Can Uluğ, "Atardamar duvarında meydana gelen yağlı madde birikimleri bir dizi reaksiyona neden oluyor ve plak dediğimiz yapılar oluşuyor. Bu plaklar damar esnekliğini bozuyor, damar içini tamamen tıkayabiliyor ya da plak içi yırtılmalarla plak yapısı birden değişip kan akışını bozabiliyor. Bazen de bu plaklardan kopan pıhtılar, beyindeki bir damarı tıkayarak inmeye neden olabiliyor" dedi.
"Dengesizlik, uğultu, uyuşma, ani baş ağrıları varsa doktora başvurun"
Şah damarı tıkanıklığında risk faktörlerini de sıralayan Nöroloji Uzmanı Dr. Nuray Can Uluğ, “İleri yaş, aşırı kilolu olmak, LDL yani kötü kolestrolün yüksekliği, HDL yani iyi kolesterolün ise düşüklüğü, hipertansiyon, şeker hastalığı, insülin direnci, sigara, aşırı alkol, hareketsiz yaşam, ailede ateroskleroz (damar sertliği), stres, bu hastalıkta risk faktörü” diye konuştu.
Hastalığın zaman zaman yapılan checkuplarla tesadüfen de tespit edilebildiğini dile getiren Dr. Uluğ, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Hastalar bize dengesizlik, baş dönmesi, düşme, kulakta uğultu veya çınlama, ani baş ağrısı ile gelebiliyorlar. Hastalar ani görme kaybı, bulanık görme, yüzde, kolda, bacakta uyuşma, güçsüzlük, şuurda bozulma, konuşmada peltekleşme, konuşamama, yürümede, dengede ya da koordinasyonda bozulma, şeklinde belirtiler yaşayıp sonra tamamen düzelebiliyorlar. Geçici ataklar, 5-10 dakika sürüp düzelebileceği gibi 24 saat kadar da devam edebilir. Biz bu geçici atakları vücudun bir alarmı gibi görürüz ve acil bir durumdur. Tamamen düzelse de çok kısa sürse de bu gibi şikâyetleri yaşayan kişilerin hemen acil servise başvurması gerekir.”
"Hastalarda tarama yöntemleri önemli"
Bu hastalarda tarama amaçlı Doppler Ultrason testi yaptıklarını aktaran Dr. Uluğ, "Gerekli gördüğümüz vakalarda Magmetik Resonans Anjiografi, Bilgisayarlı Tomografik Anjiografi bazen de Beyin Anjiografisi gibi görüntüleme yöntemlerini kullanıyoruz. Karotis Darlığı tespit ettiğimiz hastalarda kalp damar tıkanıklığı riskinin de yüksek olduğunu bildiğimiz için kardiyolojik değerlendirme için hastalarımızı kardiyoloji uzmanlarına da yönlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.
"Tedavi şeklini hastayı kendi risklerine göre ele alıp karar veriyoruz"
Yapılan tedavi yöntemleri hakkında konuşmasını sürdüren Uluğ, "Yapılan tetkiklerde karotisteki darlık oranı yüzde 70 ve üzerinde ise hastaya tedavi yaklaşımımız değişiyor. Ayrıca plak yapısının yumuşak olması ya da çok sert, kireçli bir yapıda olması da tedaviyi farklı yönlendirmemizi gerektiriyor. Tabii hastanın risk faktörleri şikayetlerinin sıklığı da çok önemli. Her hastayı kendi risklerine göre ele alıp en doğru kararı vermeye çalışıyoruz. Tedavide pıhtıların neden olduğu inme riskini azaltmak için kan sulandırıcı pıhtı önleyici ilaçlar veriyoruz. Plak yapısını küçülttüğü için kollestrol düşürücü ilaçlar kullanabiliyoruz. Hastanın tansiyon, diyabet, stres, alkol, kilo gibi risk faktörleriyle mücadele ediyoruz. Ameliyata iyi karar verilmesi kişinin risklerinin iyi ortaya konması gerekiyor. Ameliyat yıllardır uygulanan yöntemlerden biri. Bu işlem; boyun bölgesinden, yapılıyor, Karotis Endarterektomi Ameliyatı dediğimiz bu ameliyat; esasen dışarıdan bu damara ulaşılıp damarın içindeki plak dediğimiz yapının temizlenmesi işlemidir. Bunun dışında bazı vakalarda anjiyo yöntemi ile stent uygulaması da yapılabiliyor. Bu işlemlere hasta bazında karar veriliyor. Tüm damar ameliyatlarında olduğu gibi kanama, uç dallara pıhtı atması anesteziye özel riskler, stent konduysa stent tıkanması gibi riskler söz konusu olabilir. Ancak günümüzde pek çok hasta tecrübeli girişimlerle karotis darlıklarından kurtulabilmektedir” dedi.