Trabzon'da "sara" çalışması

Karadeniz Teknik Üniversitesince, Trabzon ve ilçelerinde yapılan çalışmada kız çocuklarında epilepsi oranı yüzde 0.90, erkek çocuklarında 0.82 oranında bulundu. KTÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Topbaş, AA muhabirin

Trabzon'da "sara" çalışması

Karadeniz Teknik Üniversitesince, Trabzon ve ilçelerinde yapılan çalışmada kız çocuklarında epilepsi oranı yüzde 0.90, erkek çocuklarında 0.82 oranında bulundu.

KTÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Topbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında ''sara'' olarak bilinen epilepsinin, sinir hücrelerinin değişik nedenlerle uyarılabilirliğinin artması ve buna bağlı olarak kişilerde bilinç, davranış, duygu, hareket veya algılama fonksiyon bozukluklarına neden olan ve tekrarlayıcı nöbetlerle seyreden kronik bir beyin hastalığı olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Murat Topbaş, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Pediatrik Nöroloji Bilim dallarında görev yapan Uzman Dr. Şükrü Özgün, Prof. Dr. Fatma Müjgan Sönmez, Prof. Dr. Gamze Çan, Yrd. Doç. Dr. Ayşe Aksoy, Dr. Asuman Yavuzyılmaz, Dr. Emine Çan'ın katılımıyla Trabzon ve ilçelerinde 0-17 yaş grubu çocuklarda epilepsi ve 3 ay, 7 yaş grubu çocuklarda ateşli havale görülme sıklıklarını ve bunları etkileyen risk faktörlerini tespit etmek amacıyla çalışma yürüttüklerini anlattı.

Çalışmada epilepsi oranının kızlarda yüzde 0.90, erkeklerde 0.82 toplamda ise yüzde 0.89 olarak bulunduğunu ifade eden Topbaş, ''Çalışmamızda epilepsi ile ailede epilepsi öyküsünün bulunması, ailenin gelir düzeyinin düşük olması, çocuğun öz geçmişinde doğumda havale geçirme, ateşli havale öyküsü, kafa travması öyküsü, menenjit geçirme hikayesi olması arasında istatiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. Epilepsili çocukların yüzde 25'nin hastalıkları nedeniyle okula gönderilmediği saptanmıştır'' diye konuştu.

Topbaş, 7 yaşından küçük çocukların yüzde 3.69'unun (kızlarda yüzde 2.92, erkeklerde yüzde 4.48) daha önce ateşli havale geçirdiği saptandığını belirterek, ''Doğum kilosunun düşük olması, doğumda havale geçirme, sağlık personeli yardımsız doğum yapılmış olması ve aile öyküsünde ateşli havale öyküsü olanlarda daha fazla görüldüğü saptanmıştır'' dedi.

-AİLELERE ÖNERİLER-

Çocuğun doğumda ve doğum sonrasında beyin gelişimini etkileyebilecek etkenlerden korunması için doğum öncesinde ebeler ve doktorlar tarafından gebelik izlenimlerinin düzenli yapılması, doğumun uygun koşullarda sağlık personeli yardımıyla yapılması ve doğum sonrasında düzenli anne ve bebek izlenimleri yapılması gerektiğini anlatan Topbaş, şöyle devam etti:

''Epilepsi gelişiminde önemli ve önlenebilir risk faktörlerinden olan kafa travmaları ve menenjit enfeksiyonlarına karşı birinci basamak koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında anne ve baba eğitimleri yapılması hastalığın görülme sıklığını azaltacaktır. Aile öyküsünde epilepsi bulunan çocuklarda epilepsi gelişimi açısından sağlık kontrollerinde daha dikkatli olunmalıdır. Epilepsili çocuğu olan anne ve babalara çocuklarının nöbeti ile nasıl başa çıkacakları, hastalığın oluşturacağı sağlık risklerinden çocuklarını nasıl koruyacakları ve çocuğun bilişsel ve entelektüel kapasitesini nasıl artırabilecekleri konusunda eğitim verilmelidir. Epilepsi hastaları yaygın eğitim öğretim programlarına katılmalı, yaygın eğitim öğretim programlarından yararlanamayanlara özel eğitim imkanı sağlanmalıdır.''
Topbaş, toplumun epilepsiye bakışını ve epilepsisi olan kişilere dönük tutumlarını değiştirmenin bu kişilerin topluma tam olarak katılımını sağlayacak fırsatları arttıracağını, toplumun içindeki konumlarını ve işlevselliklerini yükselteceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Ateşli havale sosyal ve psikolojik ve ekonomik etkileri oldukça yüksek ve önlenebilir faktörlerin rol oynadığı bir hastalıktır. Ateş oluşturan etkenlerin azaltılmasıyla hastalığın görülme sıklığı da azaltılacaktır. Bu nedenle doğumla birlikte mutlaka 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesi, aşılarının zamanında eksiksiz yapılması, çocukların sağlamken bile doktor kontrollerinden geçirilmelidir. Öncelikle anne ve babaların çocuklarının vücut ısısını ölçme tekniklerini öğrenmeleri gerekir. Ateşi olan çocuk asla ihmal edilmemeli, önce vücudun ılık bezlerle silinerek veya ılık duş ile ateşin düşmesine çaba gösterilmeli, düşmezse bir sağlık kurumundan yardım alınmalıdır. Bu arada doktora danışmadan ateş düşürücü ilaç ve antibiyotik kullanılmamalıdır.''

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler