Ekrem İmamoğlu: “Gençler, büyüklerin ön yargılarını zihinlerinden silmiş”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, farklı toplum kesimlerinden 28 gençle iftar sonrasında çay sohbeti yaptı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İmam Hatip Lisesi mezunlarından üniversite öğrencilerine, işsiz gençlerden esnaf yaşıtlarına kadar farklı toplum kesimlerinden 28 gençle iftar sonrasında çay sohbeti yaptı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu; imam hatip lisesi mezunlarından üniversite öğrencilerine, işsiz gençlerden esnaf yaşıtlarına kadar farklı toplum kesimlerinden 28 gençle iftar sonrasında çay sohbeti yaptı. Balat’taki Haliç Sosyal Tesisleri’nde dün gece saatlerinde gerçekleşen sohbet, yaklaşık 2 saat sürdü. “Gençlerin üretiminden, enerjisinden, becerilerinden, zekasından, gençliğinden, her şeyinden bu kente ve bu ülkeye fayda üretmemiz lazım” diyen İmamoğlu, bu kapsamda çocuklar ve gençlerle diyalogu yaşamının her alanında uygulamaya çalıştığının altını çizdi.
“GENÇLER, DÜRÜSTLÜK VE ADALET KAVRAMLARINI ÖNEMSİYOR”
Bu diyalogun siyasal yaşamında kendisine çok büyük katkıları olduğunu vurgulayan İmamoğlu, İBB’deki icraatlarını da bu geri beslemelerle şekillendirmeye çalıştıklarına dikkat çekti. Gençlerin dürüstlük ve adalet kavramlarını çok önemsediklerini gözlemlediğini aktaran İmamoğlu, “Büyüklerin ön yargıları çok fazla ve bu ön yargılar, toplumu bazen ayrıştırıyor. Hatta aile içerisinde bile ayrıştırabiliyor. Ama özellikle yeni nesil, bu ön yargıları da zihinlerinde büyük oranda silmiş” diye konuştu. İmamoğlu, “toplumsal ön yargıdan” bahsederken, “İnsanları kategorize ediyoruz, sınıflandırıyoruz. Ya da birbirinden ayırıyoruz. Bu bazen inanç üzerinden oluyor, bazen kıyafet üzerinden oluyor, bazen yaşam biçimi üzerinden oluyor, bazen etnik köken üzerinden oluyor… Ama gençlerin büyük oranda bu tür kaygıları, bu tür ön yargıları yıktığını görüyorum ve bunu birçok ortamda da dinliyorum gençlerden” sözleriyle açıklık getirdi.
“GENÇLERİMİZİN SORUNLARI VAR”
“Gençlerimizin sorunları var” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Özellikle bu eşitlik duygusundan ciddi şikayet eden gençlerimiz var. Adil olmayan uygulamalardan ciddi şikayet eden gençlerimiz var. ‘Ne yaparsam yapayım, ne kadar çok çalışırsam çalışayım, istediğimi elde edemem’ diyen gençlerimiz var. Sınav sistemine güvenmeyen gençlerimiz var. Ne yazık ki okulunu okumuş, liseyi bitirmiş, hatta bazen üniversiteyi de okumuş ama henüz mesleği olmayan, ne yazık ki işi de olmayan ciddi sayıda gençlerimiz var. Bu şehirde 15-25 yaş grubunda, 400 ila 500 bin arası ‘Ne mesleği var, ne okulu var, ne de işi var’ diyebileceğimiz genç sayısına rastlıyoruz. O bakımdan böylesi yoğun bir sayfamız varsa, buna da özel olarak çalışmakla yükümlüyüz. Bu çalışmamızın içerisinde, İSMEK gibi mesleki eğitim kurslarımızın olduğu alanlarımız ya da İSMEK'in yanı sıra yeni kurduğumuz bölgesel istihdam ofislerimiz var. Burada başta gençlerimize olmak üzere hem iş bulma hususunda yardım eden hem de onlara yol gösteren, rehberlik yapan da bir sistemi kurduk. Ciddi sayıda ofisimiz yüz binlerce İstanbulluya orada özellikle gençlere hizmet ediyor.”
GENÇLERDEN İMAMOĞLU’NA SORU YAĞMURU
İmamoğlu, değerlendirme konuşmasının ardından katılımcı gençlerden gelen soru, öneri ve katkıları dinledi. Gençler, İmamoğlu’na; bisiklet yollarından sokak hayvanlarına, kütüphanelerden festivallere, otobüs seferlerinin artırılmasından Cumhurbaşkanlığı adaylığına kadar birçok konuda görüşlerini sordu. İmamoğlu’nun gençlerin soru ve taleplerine verdiği yanıtlar özetle şöyle oldu:
BİSİKLET YOLLARI: Bisiklet, bazı ülkelerde ana ulaşım unsurlarından biri haline geldi. Biz de İstanbul'da, bisiklet alışkanlığının artmasıyla ilgili yoğun çaba içerisindeyiz. Örneğin; İstanbul'da büyük parklar, yaşam vadileri diye tanımladığımız bazı derelerin üzerinden yeşil hatlar yaparak, insanların bisikletle evinin sokağından o vadiye inip, hem spor yaparak bir metro durağına erişmesini sağlamak, oradan metroya binip ulaşımına devam etmesini sağlamak, lastik tekerlekli araçları tercih etmemesini sağlamak gibi niyetlerimiz var. 3 senede, var olan bisiklet kilometremizi iki katına doğru çıkartmak üzereyiz.
OTOBÜSLERİN SEFER SAYILARININ ARTIRILMASI: Otobüs ve toplu taşıma, yolculuk, sefer sayısı, gece 00.00’da bitmemesi, hatta sabaha kadar devam etmesi… Bu talep, çok doğru bir talep. İstanbul'un da istediği bir talep. Hafta sonlarında, bazı metro hatlarımızı 24 saat çalıştırmaya başladık. Metrobüs gibi bazı noktalarda yine 24 saat temelli çalıştırmayı yoğunlaştırmaya gayret ediyoruz. İstanbul, 7/24 yaşayan bir kent. Ve mümkün olduğu kadar bu hizmeti artırmaya özen göstereceğiz. Biraz el frenine bastık. Niye? Çünkü pandemi, hepimizi inanın perişan etti. Özellikle toplu taşımayı. Çok büyük zararlar etti toplu taşıma bütün dünyada, bütün şehirlerde. Ve bu konuda hiçbir destek almadık.
ÜNİVERSİTELİ İŞSİZLİK KONUSU: Üniversite mezunlarının işsiz o kalması, sizi umutsuzlaştırıyor. Gelecekle ilgili kaygı duyuyorsunuz. Şu anda, ne yazık ki ülkemizdeki gençlerin yüzde 85’i bu duyguyu yaşıyor. Çok acı. Bunu hızlıca aşabiliriz. Bu ülkenin kaynakları var. Dünyanın gelişmiş ülkelerini incelediğimizde, üretim temelli sektörlere yatırım yaptıkları için krizleri, ekonomik sorunlu olunan dönemleri daha pratik aşabiliyorlar. Biz ise, anında gömülüyoruz. Niçin? Ne yazık ki üreten toplum olmaktan uzaklaştık sanayide, tarımda, birçok konuda. Eğitim kalitesinde, gençlerimizin eğitimle ilgili süreçlerinde de ciddi sorunlarımız var. Ve bu tabii işin sonunda, işsizliğe dayanıyor. Bugün, artık 3 gençten bir tanesi işsiz ülkemizde. Çok acı. Ama bu, ülkemizin ve şehrimizin hak ettiği bir durum değil. Bu durumu yaşamamızın temel sebebi, bir yönetim sorunu meselesi. Yönetim sorununu aşabilir miyiz? Çok kolay aşabilir. Nasıl aşabiliriz? Yandaş, arkadaş falan filan değil, hak edene hak ettiği görevi verdiğimiz takdirde bu ülkenin insan kaynağı ve kabiliyeti bunu çözebilecek seviyede. Bu ülkenin ciddi bir değişime ihtiyacı var.
ULAŞIM ZAMMI: Göreve gelir gelmez, 80 lira olan abonmanı 40 liraya indirdik. Kimsenin aklında bu yoktu. Bugün 109 lira. Ama bizim göreve geldiğimiz günle bugün arasında, akaryakıt aslında üç katı. Biz o indirimi yapmasaydık, aslında 80 lira olsaydı ulaşım, bugün ulaşım abonmanı 250 lira olacaktı. Dolayısıyla ve inanın ki, Türkiye'deki en ucuz abonman kartı İstanbul'da. Peki niçin zam yaptık? Bizim elimizde değil. Belediyeler, zam yapmanın sebebi olamaz. Biz, sonucuz. Yani bu ülkede, enflasyonun artışının sebep belediye değildir. Bu ülkede, akaryakıtın artışının sebebi belediye değildir. Bu ülkede, elektrik zammının sebebi belediye değildir. Bunların hepsi, ekonomi yönetiminin sonucudur. Ekonomiyi kim yönetiyor? Bu ülkenin hükümeti yönetiyor. Biz, mecbur kalıyoruz. Memleketi zora sokan, hükümetin kendisi. Şimdi, ‘Gençlere yapılan bu zammı İBB karşılasın’ diye İBB Meclisi’ne önerge vereceğiz diye açıklama yapanlar var orada. Onu yapacağına, git kardeşim mazot fiyatını indirim yap. Ya da mazottan, toplu taşımada ÖTV alma veya benzinden ÖTV alma. Ben, sadece gençlere değil, bu ülkenin her insanına bunu yansıtayım. Böyle kandırmaca akıllar üzerinden milletle dalga geçmenin sebebi yok. Ülkemiz ekonomik olarak zor durumda. Bunun da sebebi ne yazık ki ülkeyi yöneten hükümetin aklı.
GENÇLERE YÖNELİK KÜLTÜR HİZMETLERİ VE FESTİVALLER: Gençlerimize kültür hizmetlerimizi artırdık. Bu sene pandemiden sonra inşallah 3-4 kat daha artacak. Niye? Bizim insanımızın da gerçekten rahatlamaya, dinlenmeye, ruh halini değiştirmeye, umutlanmaya ihtiyacı var. Kültür sanat da o işe yarar. Gençlere ilk defa üniversite bursu verdik. İlk defa İBB, tarihinde öğrenci yurtları açtı. 1000’e yakın yatağımız oluşuyor. Daha da fazla artıracağız.
SOKAK HAYVANLARI SORUNU: Sokak hayvanları meselesi, ne yazık ki ülkemizde sağlıklı bir zemine, sağlıklı bir hukuk sistemine oturtulamadı. Tabii vahşi bir şehirleşme, bu konuyu ve bu sorunu daha da büyüttü. Bu vahşi şehirleşme sonrasında, inanılmaz derecede sokak hayvanı oldu. Özellikle kısırlaştırma meselesi konusunda da yavaş hareket edildi. Bu konuyu, kısırlaştırmayla tek başına çözmek mümkün değil. Kimi diyor ki, bütün sokaklardaki hayvanları toplayın barınağa atın. Böyle bir şey mümkün değil. Kimi de diyor ki, bütün hayvanlar sokaklarda gezsin. Bu da mümkün değil. Tek başına İBB’nin çözeceği bir mesele değil, tek başına ilçe belediyelerinin çözeceği mesele değil. Valiliğin gündemine bu konuyu taşıdık. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu işin içerisinde. Birçok gündemi ve paydaşı var aslında. Topluca ciddi bir karara, hukuk zemininde bu işe çözüme ihtiyacımız olduğunun altını çizeyim. Çalışıyoruz.
YAZILIMCI İSTİHDAMI: Siz, ülkenizde insanların yaşam alanlarını daraltıyorsanız, hukuku, liyakati öncelemeyip, insanları işiyle, saçıyla, başıyla, fikriyle, partisiyle, purtisiyle uğraşırsanız, yaratıcı sektörlerin temsilcileri o tarz ülkeleri tercih etmiyor. Gidiyor Letonya'da çalışıyor. Gidiyor Estonya'da çalışıyor. Gidiyor hiç tahmin etmeyeceğimiz Belarus’da çalışıyor. Örnek veriyorum. Ve o sektörler, oralara büyük katma değerler oluşturuyor. Onun için ülkede önce yaşam düzeninin buna fırsat tanıması lazım. O zaman bu ülkenin, bu sektörlerde çok büyük işler üreteceğini biz biliyoruz zaten. Çünkü o yaratıcı akıl ve zeka, bizim gençlerimizde var. Büyükşehir Belediyesi olarak, şu anda 4 noktada yazılıma hizmet eden, buna eğitimle katkı sunan, özel sektörle ilişki kurmasını sağlayan merkezler oluşturduk. Aynı zamanda bu Haliç'in kıyısında Oyun Geliştirme Merkezi açtık. Orada yine imkanlar sağlıyoruz. Bunun sayısını arttıracağız. Bunu tek başına belediye çözemez. Bir sektör paydaşlığı gerekiyor. O sektörlerin buraları tercih etmesi gerekiyor. Ve gerçekten bizim bu sektörü, bu teknolojiyi ıskalamamamız lazım. Çok etkin bir dönem. En az 25 yıl daha dünyada en etkili alan, bu alan olacak.
STAJ KONUSU: Staj konusu çok önemli. Bizim bölgesel istihdam ofislerimiz üzerinden lütfen irtibat kurun. İBB’de staj imkanları sağlıyoruz. Geçen yıl Genç Yetenek programı yaptık. Bu sene de yapacağız. Hem kurum içinde yaptık hem kurum dışında yaptık. Bu stajların sadece kendi kurumumuz içerisinde değil, başka kurumlarda da yapılması ve bunun ücretli olması noktasında da girişimleri ortaya koyuyoruz. Tabii buna karar verme yetkimiz yok. Ancak kendi kurumumuzda destekleyici birtakım kararlar alıyoruz ve uyguluyoruz.
KÜTÜPHANE EKSİKLİĞİ: Biz, bu kısa süre içinde 12 tane kütüphane açtık yeni. 20 tane daha yapıyoruz. Bunları nerede yapıyoruz? En çok ihtiyaç duyulan yerde.
PAZAR YERLERİNİN DÜZENSİZLİĞİ: Pazarların İstanbul'daki düzensizliği meselesi önemli. Tabii bunun ekonomik altyapısı da var. Yani bu şehir, hak ettiği yerde değil. Bu şehrin, bugünkü geçim rakamları, bugünkü maliyet rakamları, bugünkü gelir rakamları üzerinden konuştuğumuzda, bulunduğu seviyenin 3-4 katı yukarısında olması gerekiyor. Çünkü bu şehir, her anlamda ülkeyi büyüten, geliştiren ana motorudur, ana merkezidir, ana lokomotifidir. Bu şehirde gelir seviyesi düzeldiğinde, işte o zaman bu tür pazar arayışları azalacak. Bu doğal bir çözüm. Bir de tabii şehirciliğe aykırı, orada birtakım tehditler oluşturan, yangınından otoparkına vesaire birçok hususta ne yazık ki uygun olmayan pazarlarımız da var. Ama sayısı o kadar çok ki. Ve o kadar abartılarak buna fırsat verilmiş ve orada bir sektör oluşturulmuş ki, bunun hemen bir çözümü yok. Ama her şehir, her ilçe yoğun bir çalışma içerisinde. Zaman alacağı kesin. Ama şu anda başladığımız, kapalı pazar ürettiğimiz birçok semtimiz var. Bunun yetmediğini de yetmeyeceğini de biliyoruz. Bunu, gerçek anlamda bu şehrin ekonomisi çözecek. Ekonomik gelir ortamı bu şehirde yükseldiği anda, ister istemez o tür pazar ortamlarına ihtiyaç azalacak, esnaf biçimi de değişecek. Esnaf da başka alanlarda iş üretmeye, ticaret üretmeye gayret gösterecek.
CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI: Değişim, bir kişinin seçilmesiyle olmaz. Türkiye'de değişim, aslında bir zihinsel değişimle mümkün. Ve her genç arkadaşım, kendi geleceğini düşünmek zorunda. Ben, ‘Gidin siyasetçi olun, partilere üye olun’ demiyorum. Ama sağlıklı, akılcı, ihtiyaçlara çözüm bulan, insanları birbiriyle yarıştıran değil, İnsanları birbiriyle karıştıran ya da birbiriyle münakaşa ettiren de değil. Benim için herkes aynı. O bakımdan bu şehrin, bu ülkenin sorunlarına çözüm bulan, gençlerini dinleyen, çocukları dinleyen, onların geleceklerine sağlıklı projeleri ekonomide, eğitimde, sanayide, üretimde, teknolojide, tarımda, aklınıza gelecek her hususta bir süreç tanımıyla ortaya koyan, aynı zamanda ‘Ben çalışırsam, hakkımı alırım’ adalet duygusunu ön planda tutan, adamcılık, kayırmacılık, tanıdık vesaire vesaire kavramlar üzerinden değil, herkese eşit bir sistem sunan anlayışa mutlaka destek olmalısınız. Tabii bunları zaman içerisinde, siyaset süreci olgunlaştığında, seçim takvimi geliştiğinde daha çok konuşacağız, daha çok dertleşeceğiz. Biz de anlatacağız, siz de bizleri dinleyeceksiniz. Başkalarını da dinleyeceksiniz. Ama en doğru kararı verme konusunda ve aktif rol alma konusunda, en fazla gençlerin bu mücadelenin içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Diğer konu kolay. En doğru kişi tercih edilir ve seçilir. Ama sizlerin aktif olması, bu büyük dönüşüme katkı sunması şart.