Adnan Kahveci'nin ağzından Özal
Murat Birsel anlatıyor: Yirmi yıl önce Ankara'da eski Başbakanlık binasında, Adnan Kahveci'ye -o yıllar hemen her gün yaptığım gibi- bir çalışmamı verdim, teşekkür ettikten sonra -her seferinde yaptığı gibi- çantasına koydu. Dayanamayıp sordum: 'Efendim b
Murat Birsel anlatıyor:
Yirmi yıl önce Ankara'da eski Başbakanlık binasında, Adnan Kahveci'ye -o yıllar hemen her gün yaptığım gibi- bir çalışmamı verdim, teşekkür ettikten sonra -her seferinde yaptığı gibi- çantasına koydu. Dayanamayıp sordum: 'Efendim ben size bu çalışmaları veriyorum ama sonra sizden hiçbir yorum gelmiyor, hangi fikir iyi hangisi değil çözemiyorum.'
TURGUT ÖZAL TAKTİĞİ
Nur içinde yatsın Adnan Bey, sadece çok eğlendiğinde patlattığı (marş alan mobilet senkronunda) kahkahası sonrası, 'kaç zamandır bekliyordum bu soruyu' dedi ve anlattı:
Bu Turgut Özal taktiği, ondan öğrendim, o bana yapıyordu ben de şimdi sana uyguluyorum. Müthiş bir taktik; verimliliğin, adam çalıştırmanın, yaratıcılığın, liderliğin formülü bir uygulama.
- Adnan Bey söyleyecek misiniz?
- Dahiyane bir metot. Aynı soruyu ben Turgut Bey'e sordum çünkü o da benim çalışmalarımı alıp çantasına koyuyor, hiçbir şey söylemiyordu. Asla şurası iyi burası kötü diye yorum yapmıyordu.
- Peki, siz de dayanamayıp sordunuz mu?
- Elbette. Sabır taşı olsan bile bir an geliyor, 'okuyor mu acaba' ihtimaline kadar kuruyorsun, sordum varmış bir bildiği tahmin edeceğin gibi.
- Edemiyorum efendim, neymiş? (Burada bir kesme şeker yediydim.)
- Dedi ki: Bir çalışmaya 'güzel olmuş' desem bu sefer hep beklersin, 'iyi, güzel' demediğimde şevkin kırılır. Bir çalışmana 'bu sefer ayakların çok yerden kesilmiş' diyecek olsam o zaman da yaratıcılığın törpülenir. Benden övgü yergi bekleme, vesveseyi sil, kafayı kaldırmadan berdevam!