AK Parti'de yüzde 50'nin sırrı!
AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan adına muhteşem bir sonuç. Eveleyip gevelemeye gerek yok “ama”ları, sıralayıp kafaları karıştırmaya da. Su götürmez bir gerçek var ki o da zafer iktidar partisinindir daha doğrusu Erdoğan’ın. Üçüncü dönemde oyun ar
AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan adına muhteşem bir sonuç. Eveleyip gevelemeye gerek yok “ama”ları, sıralayıp kafaları karıştırmaya da. Su götürmez bir gerçek var ki o da zafer iktidar partisinindir daha doğrusu Erdoğan’ın.
Üçüncü dönemde oyun artıran başka bir siyasi parti olmadı. Seçmen 12 Haziran’da Başbakan’a “ustalık belgesini” verdi.. Adnan Menderes’in başında olduğu Demokrat Parti’nin 3. dönem rekorunu tarihe oyları artırarak tarihe gömdüler.
GERÇEK ANLAMDA ZAFER ÇÜNKÜ
Üçüncü dönemi oylarını artırarak kazanması zaferini tescilledi. 2002 seçimlerini 2001 krizine bağlayanlar vardı. 2007 seçimlerini de askeri vesayet ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile kazandığı söylendi. Mağduriyet edebiyatının geçerli olmadığı bu seçim sürecinde böylesi bir sonuç inanılmaz.
Peki iktidar yorgunu olması beklenen parti nasıl oldu da oylarını artırdı? Üstelik ana muhalefet partisinde kan değişikliğine gidildiği bir dönemde.
YUMRUĞUNU SIKMASI
Yüzde 50’nin arka planına bakıldığında hep Erdoğan’ı gördük. Seçim kampanyasına damgasını vurdu. Partisinin hem kalbi hem de beyni oldu. Heyecanı hırsı, coşkusu ilk kez sesime katılan bir parti lideri gibiydi. Hitabeti, ses tonu, belagati etkileyiciydi. Pozitif elektrik yaydı seçim meydanlarında. Konuşurken yumruğunu sıkması ondaki bitmek bilmeyen enerjisinin en bariz işaretiydi aslında.
ERDOĞAN KAPTAN KÖŞKÜNDE
Erdoğan ilk kez bir seçimde sazı tek başına eline aldı. Partinin saç ayakları partiye yüzde yüz hakim profili çizdi. Adayları kendisi belirledi, teşkilatını "tek yumruğa" çevirdi. Seçim kampanyasında söylenenler hep onundu. Açılışlardan mitinglere, çılgın proje tanıtımından televizyon programlarına koştu.
OYLARI NASIL TOPLADI?
Erdoğan sağ seçmeni partisinde topladı. Genç Parti ve Demokrat Parti'nin toplam yüzde 9'luk pasta diliminden CHP kadar olmasa da yararlandı. Menderes ve Özal’ı hiç unutmadı. Medyanın CHP’nin yüzde 30’lara yükseldiği propagandasına karşı taktik geliştirdi. Bir önceki yerel seçimlerde yüzde 5'lere tırmanan Saadet Partisi'nin bölünmesi onun büyük şansıydı. Dini değerleri işleyerek muhafazakar seçmenin başka partilere yönelmesini önledi. CHP’nin geçmişteki icraatlarını "hafızalarda diri tuttu", unutturmadı. "Aleviler geliyor" temasını dozunu kaçırmadan işleyerek ülkedeki hakim Sünni seçmeni uyandırdı.
MHP'DEN DE KISMEN ÇALDI
Hatadan dönmesini de bildi, kaset siyasetinin ters teptiğini görünce MHP’ye vurmaktan vazgeçti. Bahçeli’yi koalisyon dönemi icraatlarıyla eleştirdi. Bağımsız adayların sert diline karşı MHP’ye gidebilecek oylara da talip olduğunu milliyetçi bir görüntü çizerek verdi. Bu şekilde de kendisini yüzde 50’ye ulaştıracak oyun kapısını araladı. Kısacası Erdoğan her çiçekten öz alan bal arısı gibiydi.
BÜYÜK TÜRKİYE VİZYONU
One minute çıkışından sonra dış politikada vites büyüttü. O tempoyu mitinglerine taşımasını ustaca işledi. Balkanları, Ortadoğu'yu ve Kuzey Afrika'yı sık sık telaffuz etti, aynı iklimin parçaları olarak gördü. Saraybosna, Kahire, Beyrut, Bağdat örnekleri büyük Türkiye söyleminin parçalarıydı. Sürekli dünyanın ilk 10 ekonomisi hedefi de bu planın altını doldurdu. Osmanlı'ya gönderme ve "büyük medeniyet" vurgusu eski "şaşalı günlere" atıf yapması Erdoğan'ın hayalinin birer yansımalarıydı.
DIŞARIYLA İRTİBATI KESMEDİ
Erdoğan'ın bir ayağı içeride diğer ayağı hep dışarıdaydı. Yeri geldi Batı'ya efelendi ama "Chavez tarzı portre" çizmedi. Gazze için ayağa kalkarken, içeride de benzer eleştirilere hedef olmamak için açılıma gitti. Hem AB'ye çıkıştı hem de müzakere sürecini sürdürdü. Avrupa'nın bozulan ekomonik dengelerine rağmen bütçenin performansı "Türkiye'nin AB kapısına muhtaç olduğu düşüncesi"ni yıktı. Bir anlamda tutarlı olmak istedi. Özgürlükler ve herkesin hayalindeki yeni anayasa vaadi ile umutlar Erdoğan'a endekslendi.
İSTİKRAR
"İstikar sürsün Türkiye büyüsün" sloganı tuttu. Risk almak istemeyen seçmen tavrını sandığa yansıttı. Göreceli büyüme ve krizden uzak bir görüntü veren ekonomi nedeniyle vatandaş "yeni bir maceraya" yelken açmadı. Üstelik komşularının yangın yerine döndüğü bir ortamda. 2023 hedefleri ve çılgın projler ile seçmenden istediği krediyi 2015'e uzattı.
CHP DE KATKI SUNDU
Kılıçdaroğlu yönetimindeki yeni CHP'nin yalpalaması da dikkat çekiciydi. "İki ileri bir geri" fotoğrafı sunan CHP'de "armoni yerine uyumsuzluk" vardı. Kurmayların kafa karıştıran açıklamaları gafları tuz biber ekti bu göreceli başarısızlığa. Kılıçdaroğlu'nun projelerinin inandırıcı olmaması ya da iyi anlatılaması da, ortada kalan seçmeni yine iktidar partisine çevirdi. Aday listeleri, Önder Sav ve Baykal ekibinin varlığı, sancılı bir kurultay Kılıçdaroğlu adına ne kadar talihsizlik ise Erdoğan için o kadar şanstı.