"Avrupa ülkeleri ölen her mültecinin vebaline ortaktır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mülteci sorununa işaret ederek, "Dünyanın en kadim medeniyetlerine beşiklik eden Akdeniz'i mülteciler için bir mezara dönüştüren Avrupa ülkeleri, hayatını kaybeden her mültecinin vebaline ortaktır" dedi.Cumhurbaşkanı Re
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mülteci sorununa işaret ederek, "Dünyanın en kadim medeniyetlerine beşiklik eden Akdeniz'i mülteciler için bir mezara dönüştüren Avrupa ülkeleri, hayatını kaybeden her mültecinin vebaline ortaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) düzenlenen "B20 Konferansı" açılış oturumunda yaptığı konuşmada, 1999 yılında kurulan ve 2008 yılında liderler seviyesine yükseltilen G20 platformunun küresel mali krizin atlatılmasında önemli bir rol oynadığına dikkat çekerek, "Bu yıl ülkemizin dönem başkanlığını yaptığı G20 en etkili diyalog mekanizmaları haline gelmiş durumda. 2008 yılından bu yana G20 zirvelerine katılmış birisi olarak platformun kaydettiği ilerlemeyi yakından görme imkanı buldum. Bu platformu etkin kılan en önemli sebeplerden biri de katılımcı ülke ve kuruluşların liderleriyle birlikte işdünyası başta olmak üzere ekonomik ve sosyal tüm tarafları biraraya getiriyor olmasıdır. Bu süreçte yaptığım en önemli tespit sadece tek tek ülkelerin çıkarlarının değil, küresel ihtiyaçların da gözününde bulundurularak alınan kararların çok daha etkili ve çözüme dönük olduğudur. Küresel sorunlara küresel çözüm bulunması gerekiyor. Her ekonomik gelişmenin ilgili ülkeyle birlikte tüm dünyayı da etkilediği bir dönemde böyle bir anlayışla birlikte hareket edilmesi çok daha büyük önem taşıyor. Ülkelerin içine düştükleri sıkıntıları aşma yönündeki gayretlerinin güçlü bir işbirliği ile desteklenmesi yani bir takım oyunu şeklinde bunun sergilenmesi sorunların daha kolay aşılmasını sağlayacaktır. Türkiye olarak biz, 2008 yılındaki küresel finans krizini bu yaklaşımla aldığımız önlemler sayesinde sınırlı bir kayıpla atlattık. Dünyanın yeni bir küresel ekonomik sıkıntının içinde olduğu şu günlerde aynı yolu hep birlikte takip etmek mecburiyetindeyiz. G20 işte bu ihtiyacı karşılayacak en önemli ekonomi platformu olarak önümüzdeki dönemde çok daha büyük görevler ifa etme potansiyeline sahiptir. Tabii sadece bir ekonomik işbirliği zemini olarak işlemesi halinde G20 arzu edilen etkiye sahip olamaz. G20'nin aynı zamanda küresel barış ve istikrara da katkı yapmasını sağlamak zorundayız. Çünkü, küresel düzeyde barış, huzur, güven ortamı sağlanmadan ekonomik hedeflere ulaşılabilmesi mümkün değildir. G20 aldığı kararlar ve sergilediği duruşla dünyadaki her bir bireyin hayatına doğrudan etki etme gücüne sahiptir. G20 liderleri olarak bu bilinçle hareket ediyoruz, etmek mecburiyetindeyiz. Bu yapının en etkili en önemli unsurlarından olan B20 açılım grubunun da aynı anlayışla çalışmalarını sürdürdüğüne inanıyorum. Siyasi lider ve iş dünyasının bu platforma gösterecekleri karşılıklı uyum ve işbirliği küresel sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır. Bunun için platform mekanizmalarında geliştirilen politikaların ve gündeme getirilen önerilerinin birbirlerini tamamlayıcı mahiyette olması şarttır. G20 platformunun en kapsayıcı açılım grubu olan B20 bu yıl hem faaliyet alanını genişleterek hem de üye sayısını artırarak başarılı bir performans ortaya koydu" ifadelerini kullandı.
Kasım ayında Antalya'da düzenlenecek G20 Zirvesi'nde liderlere sunulacak önerilerin somutlaştırılacağı B20 Konferansı'ndaki gündemindeki konuların hayata geçirilmesi için de önümüzdeki yıllarda çaba göstermeyi sürdüreceklerini anlatan Erdoğan, "Özellikle ilk defa bu yıl gündeme getirdiğimiz, KOBİ'lerle ilgili gelişmeleri çok yakından takip edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. G20 en önemli hedefi tabii ki güçlü dengeli ve sürdürülebilir küresel büyümesinin sağlanmasıdır. Küresel ekonomideki kırılganlığın devam ediyor olması bu konulardaki en önemli sorundur. Yaşanan krizin gerisinde yapısal değişimlerin de rolü olduğunu biliyoruz. Yaşanan krizin fırsata dönüştürülmesi ve değişim yeni imkanların oluşturulmasına vesile olması mümkündür. Bilhassa gelişmekte olan ülkeler ve Asya bölgesi bu bakımdan tarihi bir fırsatla karşı karşıyadır. Bugün, Pekin-İstanbul hattını dikkate almayan hiçbir ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel projenin başarıya ulaşma şansı yoktur. Önümüzdeki 10 yılda ulaşım, enerji, ticarette ve diğer alanlarda yaşanacak değişimlerin merkezinde bu hat bulunacaktır. Londra'dan başlayıp Pekin'e kadar uzanan tarihi İpek Yolu'nun canlandırılması mahiyetindeki demiryolu projesini önümüzdeki yeni dönemin sembolü olarak kabul ediyoruz. Halen hizmette olan Marmaray ve Boğaz'da inşa edilen 3. Köprü'nün üzerindeki demiryolu hattı bu muazzam projenin iki kıtayı birleştiren unsurlarıdır. Bununla birlikte büyümenin sadece rakamlardan ibaret görülmesi eksik, hatta yanlış bir anlayıştır. Dünyanın tamamını ve toplumların her kesimini içine almayan bir büyüme beraberinde sosyal dengesizlikleri ve huzursuzları getirecektir" diye konuştu.
"GENÇ İŞSİZLİĞİN 2025 YILINA KADAR YÜZDE 15 AZALTILMASI G20 HEDEFİ OLARAK KABUL EDİLDİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 yılından sonra yükselen işsizliğin ve artan eşitsizliğin çaresinin "kapsayıcı büyüme" olduğuna dikkati çekerek, "Kapsayıcılık olarak ifade ettiğimiz yaklaşım ekonomik ve sosyal yapıda hiçbir kesimin dışarıda bırakılmamasını öngörüyor. Bu bakımdan kadınların ve gençlerin iş gücüne katılımına büyük önem veriyoruz. Dönem başkanlığımız sırasında kadınların ekonomiye katılımlarını teşvik etmek amacıyla Kadın20'yi oluşturarak mevcut açılım grubunu daha da güçlendirdik. Kadın20'nin resmi açılış toplantısını 6 Ekim'de Ankara'da gerçekleştiriyoruz. Toplumların en dinamik kesimleri arasında olan gençler arasında olan işsizliği azaltmak da bir diğer önemli hedefimizdir. Genç işsizliğinin 2025 yılına kadar yüzde 15 azaltılması G20 hedefi olarak kabul edildi. Aynı şekilde Kobileri G20 gündemine almamızın ve İstanbul'da "Dünya KOBİ Forumu'nu oluşturmamızın en önemli sebeplerinden biri de budur. Yine, Afrika başta olmak üzere dünyanın her bölgesinde çok ciddi büyüme hızlarına ulaşan ülkeler olduğunu görüyoruz. Bu ülkelerin küresel ekonomiye entegrasyonunun sağlanması hepimiz için faydalıdır. Türkiye bilhassa Avrupa Birliği üyeliği sürecinde Gümrük Birliği'nin tesisinden itibaren küresel rekabete uyum konusunda başarılı bir örnektir. Düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerin de ekonomilerindeki kırılganlığı azaltmak için benzer bir yöntem izlemeleri gerekiyor. Bu konuda dünya ekonomisinin neredeyse yüzde 85'ine yakınını temsil eden G20'ye önemli sorumluluklar düşüyor. Bunun için bazı düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerle G20 Finans Bakanlarını biraraya getirdik. Çok geniş bir temsil zemini olan bu diyaloğun güçlendirilmesi tüm dünyanın hayrına olacaktır. B20'nin de kadınların ve gençlerin iş hayatında daha etkin şekilde yer alması başta olmak üzere kapsayıcılık konusunu gündemine almış olmasından memnuniyet duyuyoruz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Liderler zirvesine bu çerçevede getireceğiniz önerileri Türkiye olarak da biz destekliyoruz. B20'ye üye küresel şirket sayısının dönem başkanlığımız sırasında 300'den 700'e yükselmiş olmasını kapsayıcılık bakımından anlamlı görüyorum ve bugün bu salonda gerçekten çok sayıda ulusal ve uluslararası liderlerin iş dünyasındaki liderlerin bulunmuş olması bizler için memnuniyet vericidir. Sizlere ülkemizin yatırımlar noktasında kapısı sonuna kadar açıktır ve Türkiye olarak her türlü "güvenli liman olma" anlayışımızla kapımızı açtık, her türlü desteği de vermeye hazırız. Güçlü, dengeli, sürdürülebilir ve kapsayıcı küresel büyümenin önemli ayaklarından biri de altyapı yatırımlarının artırılmasıdır. Dünyada 2030 yılına kadar 70 Trilyon Dolarlık altyapı yatırımı ihtiyacı olduğu ifade ediliyor. Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri için yılda 1,5 Trilyon Dolarlık altyapı yatırımına ihtiyaçları bulunuyor. Tabii bu bir tespittir. Ne kadar gerçekleşir, ne kadar gerçekleşmez ayrı bir konu. Sadece enerji alanında yarıdan fazlası Sahraaltı Afrika'da olmak üzere dünya genelinde 1 milyon 100 milyon insanın elektrikten mahrum yaşadığını hatırlatmak isterim. Küresel altyapı yatırımlarının gerçekleştirilebilmesi için kamu ile özel sektörün işbirliği yapması şarttır. Etkin bir işbirliği olmadan tek başına kamunun bu yatırımların finansmanını karşılayabilmesi mümkün değildir. Beklentilerin yüksek, imkanların sınırlı olduğu bir sistemde altyapı sorunlarının üstesinden başka türlü gelinemez. Şahsen, Başbakanı olduğu ilk hükümet göreve geldiğimizde biz, enerji noktasında, altyapıdan büyük ölçüde mahrum bir ülke konumundaydık. Özelleştirmeyle birlikte attığımız adımlarla altyapıyı süratle çözüme kavuşturduk ve o bizim için çok ciddi bir sıçrama süreci oldu. Aynı şekilde, yollar konusunda 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yolu olan bir Türkiye'ydi ama 12 senede biz buna 17 bin kilometre bölünmüş yol ilave etmek suretiyle yatırımcı, girişimcinin ürünlerini uluslararası piyasa sürme imkanını sağladık. Aynı şey demiryolları, havayollarında."
"G20 OLARAK YATIRIM KONUSUNU ÖNCELİKLERİMİZ ARASINA ALARAK, ÜYE ÜLKELERDEN YATIRIM STRATEJİLERİ HAZIRLAMALARINI TALEP ETTİK"
"26 havalimanına sahip bir Türkiye vardı ama şuanda 55 havalimanına sahip bir Türkiye var" diyen Erdoğan, "Bunlar tabii ki dünyadaki tüm iş adamlarının Türkiye'ye olan ilgisini, alakasını ciddi miktarda artırmıştır. Kamu-özel sektör modeliyle başlattığımız yatırım bedeli 12 milyar dolar Yeni İstanbul Havalimanı, 4,5 milyar dolar olan Boğaz'a 3. köprü, 1,3 Milyar dolar olan Avrasya Tüneli, 9 milyar dolar olan İstanbul-İzmir Otoyolu, yatırım bedelleri 7 milyar doları bulan 17 şehir hastanesi gibi pek çok proje planlandığı şekilde hızla devam ediyor, yürüyor. G20 olarak yatırım konusunu önceliklerimiz arasına alarak, üye ülkelerden yatırım stratejileri hazırlamalarını hep talep ettik. Mevcut finansman kaynaklarının doğru ve güvenilir mekanizmalarla büyüme ve istihdam sağlayacak projelere yönlendirilmesini sağlamalıyız. Bu çerçevede İslami Finans gibi alternatif araçların da gözönünde bulundurulması yararlı olacaktır. Enerji yatırımları konusunda Afrikalı enerji Bakanları ile G20 Enerji Bakanları ve özel sektör temsilcilerini buluşturacak konferansı 1 Eylül'de atıldığı adımları gerçekleştirdik. İklim değişikliği ile mücadele konusunda Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında devam eden süreç G20 tarafından da destekleniyor. Ekonomik sorunları, siyasi ve jeopolitik meselelerden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Bu bakımdan G20 aynı zamanda küresel siyasi sorunların da tartışma ve çözüm üretme platformudur. Antalya Zirvesi'nde liderler olarak, tüm bu hususlarda dünyaya güçlü mesajlar vereceğimize inanıyorum ve 2008'den bu yana edindiğimiz tecrübelerle öyle zannediyorum ki Antalya Zirvesi bu zirvelerin taçlandırıldığı zirve olacaktır. Hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
"EKONOMİNİN EN ÖNEMLİ TEHDİDİ TERÖRDÜR"
Erdoğan'ın "Bu vesileyle tüm dünyayı ilgilendiren birkaç hususa ilişkin görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Dünyanın güçlü firmalarının şuanda temsilcileri, liderleri burada. Ülkemizin aynı şekilde bu noktadaki temsilcileri aramızda. Fakat, şunu bilmemiz gerekiyor ki ekonominin en önemli tehdidi terördür ve bu konuya değinmeden geçmemiz mümkün değil. Öyle zannediyorum ki Antalya G20 Zirvesi'nin de çalıştaylarında ama bunun dışındaki çalışma yemeğinde en önemli gündemimizi bunlar oluşturacaktır. Küresel terör sadece Ortadoğu bölgesinin değil, dünyanın tamamının huzuru ve refahını tehdit eden ve giderek büyüyen bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Ülkemizin Güney sınırlarından başlayarak Suriye ve Irakla birlikte pek çok ülkeyi adeta ateşten bir gömlek gibi yakan bu sorun karşısında Batılı ülkelerin gerekli duyarlılığı göstermediğini, gösteremediğini üzüntüyle ifade etmek durumundayım. Dünyanın en kadim medeniyetlerine beşiklik eden Akdeniz'i, mülteciler için bir mezara dönüştüren Avrupa ülkeleri hayatını kaybeden her mültecinin vebaline ortaktır" sözleri salonda uzun süre alkışlandı.
"HAKKI HAYATIM BOYUNCA SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakınız Akdeniz'de batan bir botta, mültecileri taşıyan bir botta ölen 3 yaşındaki bir yavru bizim sahillerimize vuruyor ve bizim sahillerimizdeki bu 3 yaşındaki yavrunun hesabını tüm insanlık vermeyecek mi? Birçok savaşlarda hatırlayın, mazotların içerisinde çırpınan hayvanları farklı bir şekilde ananlar acaba bu 3 yaşındaki yavruyu, onun ağabeyini, annesini, babasını acaba hatırlamayacak mı? Bunun hesabını bunlar ne ile verecekler? 2. Dünya Savaşı'ndan sonra tesis edilen küresel güvenlik sistemi işlemiyor. Bu sistemin en önemli unsuru olan BM Güvenlik Konseyi daima üyesi olan 5 ülkenin çıkarları dışında hiçbir konuya, soruna eğilmeyen yapı haline dönüşmüştür. İşte, bunun için biz "Dünya 5'ten büyüktür" diyoruz. 196 tane, 200'e yakın ülkenin, kaderi bu tane ülkenin içinden bir tanesinin iki dudağı arasına mahkum edilemez" diyoruz. Öyleyse bunların birilerinin söylemesi lazım. Ha, Erdoğan söylediği için dünya medyası tarafından her zaman kötü olarak lanse ediliyor. Varın kötü lanse edin, ben hakkı hayatım boyunca söylemeye devam edeceğim" dedi.