Bahçeli: ’’Ya AKP tek başına iktidar olacak ya da...’’
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 1 Kasım seçimlerine yönelik, "Ya AKP tek başına iktidar olacak ya da 7 Haziran'dakinden farklı bir tablo ortaya çıkmayacak" dedi.MHP Lideri Bahçeli, NTV ve Star ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı."Seçime 4
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 1 Kasım seçimlerine yönelik, "Ya AKP tek başına iktidar olacak ya da 7 Haziran'dakinden farklı bir tablo ortaya çıkmayacak" dedi.
MHP Lideri Bahçeli, NTV ve Star ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Seçime 4 gün kaldı. 7 Haziran'da yüzde 16.3'lük oy oranı almıştı Milliyetçi Hareket Partisi. Bu seçimlerde bu oranı aşacak mısınız?" sorusuna Bahçeli, "1 Kasım seçimleri çok önem arz eden bir seçimdir. 7 Haziran seçimleri 10 Mart'ta açıklanmıştı ve o günden bugüne hazırlıklar sürekli kılındı partiler tarafından. Bu seçimler bütün partiler tarafından önemsenmektedir. Dolayısıyla partilerimiz kendilerini hazır halde görmektedir. Özellikle seçim beyannamelerinde bir değişiklik olmamıştır güncelleme dışında. Bazı siyasi partiler sosyo-ekonomik meselelerin çözümünde uzlaşıcı bir zemine doğru kaymışlardır. Seçimlerle alakalı olarak eşit şartlarda bir seçim yapılmadığını da bilmek lazımdır. Bu seçimlerin Milliyetçi Hareket Partisi ve diğer siyasi partilere milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum ve bütün partilerimize başarılar diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak oylarını çoklaştırmayı hedefleyerek seçimlere girmektedir. Zannediyorum 7 Haziran seçimlerini aşan bir orana geleceğiz" ifadelerini kullandı.
"YA AKP TEK BAŞINA İKTİDAR OLACAK YA DA 7 HAZİRAN'DAKİNDEN FARKLI BİR TABLO ORTAYA ÇIKACAK"
Bahçeli, "Diyelim koalisyon çıktı. HDP'yi dışlıyorsunuz, peki AK Parti'yi mi CHP'yi mi daha yakın görürsünüz kendinize?" sorusuna, "Televizyonda çıkan bazı araştırmacı yazar özelliği ile toplantılara katılanlar veya şahsi düşüncelerini açıklayanlar sanki 7 Haziran seçimlerinden farklı bir sonuç çıkmayacak düşüncesini paylaşıyor, bir noktada da yönlendirme içinde oluyorlar. Milletimize "Önünüzde iki şık var" diyorlar. Ya AKP tek başına iktidar olacak ya da 7 Haziran'dakinden farklı bir tablo ortaya çıkmayacaktır" yanıtını verdi.
MHP'nin tek başına iktidarı hedeflediğini belirten Bahçeli, bununla birlikte daha önce koalisyon şartlarının ifade edildiği ortamda dört temel ilke ve şartı ileri sürdüklerini, o şartları aynen koruduklarını kaydetti.
Bahçeli, şöyle devam etti:
"HDP dışında TBMM'deki partileri bu dört şartı özümserlerse halkımızı iktidarsız bırakmayacak bir fedakarlığın öncüsü olabiliriz. Türkiye'de yaşayan ve Kürtçe konuşan bin yıllık kardeşlerimizin bir partiyi tercihi ve son yıllarda da HDP'ye yapmış oldukları tercihe saygı duyuyoruz. Ancak HDP'nin bugüne kadar uygulamaları, söylemleri bazı konulardaki katı tutumları, PKK'nın siyasallaşmış bir uzantısı olduğu oraya MHP flu bakıyor. Bir koalisyon ortamı olduğu zaman HDP'yi dışarıda bırakmak kaydıyla bir koalisyon arayışı içinde olabileceğimizi çok net ifade ediyoruz. Koalisyonu oluşturma şartlarımızda ilke ve ön şartlarımızda bir değişiklik olmayacak. Ancak bunları kabul eden partilerle koalisyon oluşturma ortamına girdiğimizde bizim daha önceki hazırlıklarımız takdim edeceğiz ve koalisyon şartlarında nelerde uzlaşabiliriz nerelerde ayrılabiliriz bunun tasnifi yapıldıktan sonra koalisyonun kurulma aşamasında nasıl hareket edeceğimizi ortaya koruz. Koalisyonlar birden fazla partinin bir araya gelerek oluşturulmuş yönetim şeklidir. Hiçbir partinin programı esas alınarak koalisyon oluşturulmaz. Ortak zeminler aranır, buluşulan alanlar benimsenir sivri alanlar törpülenir ve bir uzlaşı hükümeti ortaya konur. Böyle bir ortam olduğu zaman MHP taşın altına elini değil gövdesini kor."
"MHP BÖYLE BİR RÜŞVET ALARAK KOALİSYONA GİRMEZ"
"Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, "koalisyon görüşmelerinde ilk seçeneğimiz MHP olur" dedi. Bir CHP-MHP ortaklığı, toplumsal gerilimi ortadan kaldırmaz mı?" sorusuna ise Bahçeli, şöyle yanıt verdi:
"CHP, MHP ile bir hükümet kurmayı gündeme getiriyor fakat böyle bir hükümetin oluşturulma zeminini tam hazırlayamıyor. Kendilerinin bazı milletvekilleri özellikle HDP'ye düşünce itibariyle çok yakın olanlar ileri geri konuşuyor. CHP ile MHP'yi koalisyona götürecek bir düşünce ortaya atıldığı zaman "Başbakanlığı Bahçeli'ye bırakacağız" sözü çok yanlıştır. Böyle bir rüşvet alarak koalisyona MHP giremez. İkinci bir hata, "AKP yüzde 40'tır geri akanla kısım yüzde 60'tır dolayısıyla yüzde 60 bloğu bir hükümet kurabilir." Bu cümleyi sarf ettiğiniz takdirde MHP'yi yok farz ediyorsunuz, 60 rakamının içinde bir yerde görüyorsunuz. Ama ana fikri HDP ile örtüşen çözüm sürecinden kuracağınız bir hükümetin içinde MHP'nin de olabileceğini düşünüyorsunuz. Türkiye'yi yıkmaya, bölmeye niyetlenmiş bir parti ile ve binlerce şehidimize vasile olmuş bir parti ile MHP hangi 60'ın içine koyarak bir koalisyon oluşturmayı düşünüyorsunuz. İhanetle vatanseverliği nasıl bir odanın içine almayı düşünüyorsunuz anlamak çok zor."
"Sayın Kemal Kılıçdaroğlu çok iyi niyetli bir insandır. Kendisi aynı zamanda benim okul arkadaşımdır. Çalışarak okuyan ve başarı elde etmiş bir kişidir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Böyle bir hataya kimler tarafından düşürüldü buna bakması lazım. Çin'den gelen yeni bir oyuncak gibi Başbakanlığı bize vererek hükümet olmaz. Refah Partisi, DYP ile Refah-Yol hükümetini kurarken kendi aralarında gizli bir protokolleri olmuştur. "2 yıl ben 2 yıl sen yap Başbakanlığı, son yılda ben yapayım" şeklindeydi. Ama yürümedi" diye konuştu.
"O ÇANTA AÇILDI VE İÇİNDE MHP'NİN KOALİSYONA BAKIŞI, ÖNCELİKLERİ, BAKANLIK DAĞILIMLARI VARDI"
"Başbakan Ahmet Davutoğlu ile koalisyon görüşmesinde o çanta açıldı mı açılmadı mı?" sorusuna Bahçeli, şöyle yanıt verdi:
"Sayın Başbakan yalandan bir Başbakan olması sebebiyle çok yalan konuşuyor. Bu çanta açılmıştır. 2 saat 26 dakika sürmüştür buluşma. Kendileri uzun süre konuşma yaparak Türkiye'nin ve hükümetinin uygulamalarından bahsetmiştir. 32 güne yaklaşan ve CHP ile olan koalisyon çalışmalarından özetleme yapmıştır. Daha sonra bir fırsat doğmasıyla AKP ile MHP'nin görüşmelerine sıra gelmiştir. 3 hayırdan sonra "Koalisyon kurma düşünceniz nedir" diye sorduğunuzda eğer 4 maddemizi kabul ederseniz sizinle koalisyon kurmaya gayret gösterebiliriz denmiştir. O çanta açıldı ve içinde MHP'nin koalisyona bakışı, öncelikleri, bakanlık dağılımları vardı. Protokolün yapısı ve önerilerimiz, Bakanlar Kurulu, Meclis'te milletvekili sayısına göre veya alınan oyların sayısına göre bir orantı yapıldığında 15 bakanlık AKP'ye 6 bakanlık MHP'ye düşmekte. İki bakanlığı başbakan yardımcısı olarak AKP, iki bakanlığı da başbakan yardımcısı olarak MHP alabilir. MHP'nin aldığı başbakan yardımcılığından biri başbakan vekili statüsünü korur. Hangi bakanlıklar olacağı var bizim programımızda ama kamuoyu ile paylaşmadık. Siyah çantayı açtım, Faruk Çelik ve Sayın Başbakan'a gösterdim. "Bu dosyaları size vermeyeceğim ama dört şartı kabul ettiğinizde oturur görüşürüz" dedik. Kendileri bu görüşlerimizin burada kalmasını istediklerini söylediler. Ben de "Saklı tutmak istediğiniz konuları hafızamıza alıyoruz emanetimizdir" dedim."
"BU KONUŞMALAR ANAYASAYI İHLALDİR"
"80 milletvekili almış bir parti HDP. Bu noktada siz bir esneme yani şu şu olursa çözüm süreci Kürt vatandaşlarımızın da ki siz her zaman terör ve Kürt vatandaşlarımızın ayrımını iyi yaptığınızı düşünüyorum. Şu şu maddeler değişirse biz de bu sürece destek verebiliriz diyeceğiniz hiç mi nokta yok?" sorusuna ise Bahçeli, "Bizim bu 4 maddemiz, MHP'yi gündeme taşımak gibi bir hissin, ihtirasın sonucu değildir. Birinci madde anayasamızın 4 maddesidir. Bu konuda bir Türk milliyetçisinin taviz vermesi mümkün değildir. İkinci konu ise yıkım projesi haline geldiğine inandığımız çözüm projesi olarak ısrarla üzerinde durdukları Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirecek önce bir özerklik sonra federal sonra da bağımsız bir Kürdistan kurulması yolunu açabilecek bir tehlikeli bir gidişatı kabullenmemiz mümkün değil. Türkiye'nin Cumhuriyet tarihinde en fazla yolsuzluğun odaklaşmış olduğu tarih simgeleşmiştir, 17-25 Aralık'tır. Bu yolsuzluk ve rüşvet olayının üzerine kesin olarak yargı yoluyla gidilmelidir. Kime ne kadar dayanıyorsa dayansın taviz verilmemelidir. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmiştir ve seçim günü herkes sonuçlara saygı duymuştur. Yüzde 52 ile seçildiğine göre o zaman cumhurbaşkanının anayasa dışında hareket etmemesi lazımdır. Seçim döneminde bunu gördük 54 ilde tesis açma, temel atma törenleri yapıldı, devletin tüm imkanları ile. Oradaki siyasi konuşmalar, AKP yön veren, cesaretlendiren konuşmalar. Anayasayı ihlaldir bu konuşmalar. Cumhurbaşkanı'nın bu tavrı değişmeli ve anayasa çizgisine gelmelidir. Vazgeçme niyetleri yok. Muhtarlar toplanıyor, başkaları toplanıyor her gün kaçak sarayda, televizyonlarda da sürekli konuşuyor. Seçime her an müdahale olmaz. Bu konuda saray kendisine çeki düzen verecek ve Çankaya'ya taşınacak. Bu önemlidir" karşılığını verdi.
İPEK KOZA GRUBU'NA "KAYYUM" ATANMASI
Bahçeli, "İpek-Koza grubuna ve özellikle medya grubuna kayyum atanması konusunda düşünceniz nedir?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Paralel yapı dedikleri Fethullah Gülen hareketi olarak görülmüş ve Gülen cemaati olarak algılanan bir topluluğun 12 yıla yakın süredir AKP ile birlikte çalışmasını göz ardı ederek değerlendirme yapmak bazı konuları farklı yönlere taşımak olur. Bazı kararların alınmasında bu beraberlik etkili olmuştur. Nerede kopmuştur, neden kopmuştur doğru düzgün bilen yok. Kim ne yapıyorsa ilk suçlama hükümeti devirmeye yönelik hareket olarak algılanmıştır. İktidar neye dayalı olduğunu anlayamadığımız bir kin ve nefretle saldırmaya başlamıştır. Bunu kurutmak istiyor ve bunu kuruturken de eğer bu hareketin içinde bulunanlarla hala etkinlikleri varsa onları da yok etmek istiyor. Basın hürriyetini, özellikle anayasanın 30. maddesini açıkça çiğneyerek kayyum tayin ederek, istihdam yaratan İpek Holding'in 22 kurumunu tamamen yok etmeyi hedeflemek, seçime 3-5 gün kala medyanın varlığını ortadan kaldırabilecek davranışlarla polis gücüyle bir binayı basmak, bütün çalışanları tedirgin etmek çok edepsiz bir harekettir. Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanı'nın saray örgütleri tarafından bunu yönlendiriyorsa müdahil olsun. Hala Başbakanlık sorumluluğu Sayın Başbakan'dadır. Konuya Sayın Başbakan müdahil olmalı, polis gücünü çekmeli, kayyumları kovmalı ve faaliyetlerinin devamını basın özgürlüğü çerçevesinde sürdürmelidir. Bu tür davranışlar Türkiye'de kin ve nefret tohumları saçar. Bu akşam buna son vermeleri gerekir."