’’Bahçeli’nin bu tavrı kabak tadı vermeye başladı’’
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Başdanışmanı Hüseyin Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı "AK Parti ile CHP koalisyon kursun" açıklamalarını değerlendirerek, "Sayın Bahçeli'nin bu tavrı artık gerçekten kabak tadı vermeye başladı" dedi. Başbaka
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Başdanışmanı Hüseyin Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı "AK Parti ile CHP koalisyon kursun" açıklamalarını değerlendirerek, "Sayın Bahçeli'nin bu tavrı artık gerçekten kabak tadı vermeye başladı" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Başdanışmanı Hüseyin Çelik, İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın gündeme ilişkin sorularını cevapladı. AK Parti ile CHP arasında koalisyon görüşmelerine ilişkin, "İki siyasi partinin biraraya gelmesi, konuşması, müzakere yapabilmesi belli konularda uzlaşabilmesi veya uzlaşamaması ama bütün bu yolların açık olması kendi başına çok önemli ve değerli buluyorum. CHP ve AK Parti, Türkiye'nin iki büyük partisi. Bu iki büyük partinin ister koalisyon görüşmesi ister demokrat unsurlarıyla ilgili olarak görüş belirtebilmesi, bir masa etrafında biraraya gelmesini kendi başına çok önemli ve anlamlı buluyorum. Bu 35 saatlik istikşafi görüşmeler dediğimiz yani siz neredesiniz biz neredeyiz konum belirleme müzakerelerinin öncesi var bir de. Biz AK Parti olarak yaptığımız her işi ciddiyetle yapmak isteriz. Bu, tabanımıza duyduğumuz milletimize duyduğumuz saygının bir gereğidir. Halkımız tek başına iktidar vermedi. 258 milletvekili aldık, 18 milletvekili eksiğiyle tek başına iktidar olma şansı doğmadı. Biz de vatandaşımızın bu mesajını aldık, iyi değerlendirdik. Bir koalisyon söz konusu oldu. Türkiye hükümetsiz kalmayacak ve Sayın Başbakan kapıları çalmaya başladı, siyasi parti liderleriyle görüşmeye gitmeden önce "Biz neredeyiz, onlar nerede, bizim seçim beyannamemiz neyi söylüyor, biz halka neler vaat ettik. CHP neler vaat ediyor, MHP neler vaat ediyor, nerelerde buluşabiliriz, yollarımız nerelerde kesişebilir ama ayrılık noktalarımız neresidir?'. Bu arada seçimden önce ve seçimden sonra parti liderlerinin beyanları var. Parti liderlerinin kendilerini partilerine bağlayan sözleri var" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu'nun yapacağı ikinci görüşmeye ilişkin değerlendirmede bulunan Çelik, "Biz bu işi ciddiyetle ele aldık. Bir müzakere, pozisyon belgesi hazırladık. CHP ile de MHP ile de hazırladık. Arkadaşlarımız HDP ile de bazı temaslarda bulundular. Çok daha zayıf ihtimal bu. Netice itibarıyla MHP kapılarını kapattı. En azından kapıları kapattı ama kilitlemedi, sürgülemedi. Kapıyı örttü. Daha sonra tekrar temaslar oldu, görüşmeler bundan sonra da yapılabilir ama CHP ile belli bir mesafe alındı. Geldiğimiz mesafe itibarıyla, 35 saatlik istikşafi görüşmelerden sonra heyet ve genel başkanlar biraraya geldi. 4 saat 20 dakika tekrar bunlar konuşuldu. CHP, kendi MYK'sını topladı, bazı açıklamalar yaptılar. Bugün Sayın Kılıçdaroğlu bazı CHP'li milletvekillerini topladı. Orada milletvekilleri bu konudaki uygularını ifade ediyorlar. AK Parti, taban ne diyor, bizim özellikle MKYK'mız, MYK'mız ne diyor. Bununla ilgili tabii ki görüşmeler yapılıyor. Bugün MYK toplandı, yarın saat 14.00'da iki lider tekrar biraraya gelecek. Liderler kendi tabanlarından aldıkları mesajları, milletvekillerinden, ilgili kurullarından aldıkları mesajlarla birlikte bütün bu arada ortaya çıkan doneleri de masaya yatıracaklar. Bu olabilir, olamaz veya yarın bir kendileri bir karar verecekler. Şimdi, nihai sözü söylemek, biz MKYK olarak bu konuda Genel Başkana tam yetki verdik. CHP de tam yetki verdi kendi genel başkanına. Dolayısıyla, nihai sözü söylemek bu olur veya olmazı söylemek ahlaken de onların işidir. Şunu çok önemli buluyorum, 35 saatlik istikşafi görüşmeler esnasında nezaket en üst düzeyde olmuştur. Heyetler arasındaki görüşmelerde her iki partiyi rahatsız edebilecek asla bir atmosfer olmamıştır. Gündeme getirilmemiştir. Netice itibarıyla bu müzakereler sürerken de her iki parti ve diğer partide rahatsızlık duyabilecek söylemlerden özellikle kaçınılmıştır. Bu, çok önemli" diye konuştu.
"SİYASİ PARTİLERİN BİRARAYA GELEREK BİR HÜKÜMET OLUŞTURMASI İÇİN HER KONUDA MİLİMETRİK ANLAŞMASI DA GEREKMEZ"
Siyasi partilerin birbiriyle rekabet ettiğini anlatan Çelik, rekabetin nezaketle birlikte yürümesi gerektiğine dikkati çekti. Nezaketten mahrum olan bir rekabetin insanları canavarlaştırdığını belirten Çelik, nazik tavır ve söylemlerin devam etmesi gerektiğine işaret etti. Sondaj yapmadan petrol çıkıp çıkmayacağının anlaşılamayacağına dikkati çeken Çelik, "Neticede bir koalisyonun kurulabilmesi için bütün siyasi partilerin biraraya gelerek bir hükümet oluşturması için her konuda milimetrik anlaşması da gerekmez. Her konuda biz zaten CHP ile milimetrik anlaşsak bizim iki ayrı parti olmamıza gerek yok. Bu, eşyanın tabiatına aykırı. Bizim her meselede aynı şeyleri düşünmemiz mümkün değil. Neticede koalisyon dediğimiz birisi 3 der, birisi 5 der, 4'te buluşabilirsiniz" açıklamasında bulundu.
"ŞU ŞU KONULARDA ANLAŞIRSINIZ AMA NİHAİ OLARAK SON NOKTAYI KOYUNCAYA KADAR HİÇBİR NOKTADA ANLAŞMIŞ SAYILMAZSINIZ"
AK Parti ile CHP arasında gerçekleşebilecek koalisyon ihtimalini değerlendiren Çelik, "Bu çok kolay değil. Yıllar yılı farklı kulvarlarda bulunmuş iki siyasi partinin biraraya gelip ülkeyi yönetmesinin çok olmadığını hepimiz biliyoruz. Kolay değil ama imkansız da değil, olabilirlik diye birşey var. Zaten olabilirlik olduğu için bu müzakereler yapılıyor. Netice itibarıyla bu kadar ciddiyetle bu meselenin ele alınması bir irade beyanıdır aslında. Yani başından itibaren kapıları kapatırsınız, olur biter herkes yoluna bakar ama mesele o değil. Mesele, şu şu konularda anlaşırsınız ama nihai olarak son noktayı koyuncaya kadar hiçbir noktada anlaşmış sayılmazsınız" şeklinde konuştu.
"Diplomaside son nokta konmayıncaya kadar, imzalar atılıp el sıkışılmayıncaya kadar hiçbir konuda anlaşılmış sayılmaz" diyen Çelik, "Nihai nokta çok önemlidir. Gelin ata binmiş "Ya nasip ya kısmet" demiş. Burada başından beri ihtiyatlı bir iyimserlik içerisindeyim. Diyelim ki şu kanaate vardılar, tamam buralarda anlaşabiliriz ama bu çok yürüyecek bir evlilik de görülmüyor gibi bir rivayet var. İş ilerliyor, sonra baktılar ki bu yürümeyecek gibi gözüküyorsa onları evliliğe zorlamak da doğru değil, çünkü o evlilik ya mahkemede ya karakolda biter" ifadelerine yer verdi.
MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİ'NİN "AK PARTİ-CHP KOALİSYON KURSUN" AÇIKLAMALARINA ELEŞTİRİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı "AK Parti ile CHP koalisyon kursun" açıklamalarının hatırlatılması üzerine Çelik, "Sayın Bahçeli'nin bu tavrı artık gerçekten kabak tadı vermeye başladı. Cuma günü Cuma namazından sonra tarih gösteriyor, o yolu göstereceksen kendine göster önce. Sen, kendi partinin tavrının ne olabileceği ile ilgili herşeyi söyleme hakkına sahiptir. Sayın Bahçeli, MHP'nin koalisyona girip girmeyeceğini, girmesi halinde veya girmemesi halinde şartlarının ne olacağını tabii ki söylenebilir ama CHP ve AK Parti'ye yol ve rota çizmek Sayın Bahçeli'nin işi değil. Neredeyse, diyecek ki Cuma namazından sonra Şeyhülislam'ın duasıyla diyecek neredeyse. Bir de daireler çizsin, bir de Sayın Bahçeli'nin geometri merakı var. Bu, doğru değil. Onun için Sayın Bahçeli'yi daha sorumlu ve daha ciddi davranmaya davet ediyorum. Sayın Bahçeli zaman zaman takdir ettiğimiz tavırları da oldu ve biz bunu takdir ettik. Gençlerimizi sokağa dökmedi, onlara sağduyu telkininde bulundu. Zaman zaman devlet adamlığı duyarlılığı ile takınılması gereken tavırları takındı ama bazen de "Kusura bakma komik oluyorsun falan, bazı adamlar güldüreyim derken gülünç oluyorlar'. Neticede, CHP ve AK Parti koalisyon kurup kurmayacağına kendisi karar verir, onların kurulları karar verir. Onların genel başkanları karar verir. Gayret gösterildi, eğer bu bir evlilikle sonuçlandırılırsa "Aynı yastıkta kocasınlar" demek düşer bize. Eğer, evlilikle sonuçlanmazsa da "Onda hayır varmış" deriz" diye konuştu.
MHP İLE OLASI KOALİSYON SEÇENEĞİ
MHP ile olası koalisyon seçeneğine değinen Çelik, "Bunlar hepsi opsiyonlardır. Bu da olabilir ama halkımızın şunu bilmesi gerekir, "Türkiye hükümetsiz değil', Türkiye'nin hükümetsiz kalmaması için AK Parti üzerine düşeni yapıyor, yaptı ve yapacak. Sayın liderlerin 45 gün tartışması var, Cumhurbaşkanı isterse o 45 günü uzatabilir. Bir taraftan bu ne perhiz bu lahana turşusu. Bir taraftan istifa etmiş hükümet var, bu hükümet 7 Haziran'da ortaya çıkan iradeyi yansıtan bir hükümet değil, dolayısıyla bu hükümetin yaptıkları doğru değil diyen bir muhalefet var. Bir taraftan bunu diğer taraftan diğerini söylüyorsunuz" şeklinde konuştu.
"İKTİDARI, HÜKÜMETİ İŞGAL ETMEDİK, BAŞKA BİR ALTERNATİF OLMADIĞI İÇİN İŞLERİ YÜRÜTTÜK"
7 Haziran'dan itibaren "Türkiye'nin hükümetsiz olmadığına" dikkati çeken Çelik, gerekli mücadeleleri veren bir hükümetin olduğunu ve hükümetin işinin başında olduğunu ifade etti. Çelik, iktidarı, hükümeti işgal etmediklerini, başka bir alternatif olmadığı için işleri yürüttüklerini ve vekilin asıl gibi olduğunu ifade etti.
SEÇİME MEVCUT HÜKÜMETLE GİDİLİP GİDİLMEYECEĞİ TARTIŞMALARI
Seçime mevcut hükümetle gidilip gidilmeyeceği tartışmalarına değinen Çelik, "Yarın Sayın Genel Başkanlar nihai hükümlerini verdikten sonra Sayın Başbakanın şuanda yetki kendisinde, o hükümeti kuruncaya kadar kimsenin bu manada yen bir formül üretme hakkı yok. Ondan sonra konuşulur" dedi.
Çelik, istikşafi görüşmeler devam ederken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu görüşmelere karıştığı yönündeki iddialara ilişkin, "Sayın Cumhurbaşkanının Çin'den aradığını ben bilmiyorum ama Sayın Kılıçdaroğlu nasılsa biliyor. Ben buna bir mana veremiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı konuşmuş, 45 günlük süreyi aşamayacağını ifade etmiş. Değişik alternatifler var, demokratik işleyiş sağlıklı bir şekilde sürdükçe ümitsizliğe kapılmaya gerek yok. Sayın Cumhurbaşkanının azı konularda kendi görüşlerini ifade etmesi, Sayın Cumhurbaşkanı yüzde 52'yle temsil edilen bir makamdır" şeklinde konuştu.
"SON NOKTA KONULUNCAYA KADAR SÖYLEMLERE DİKKAT EDİLMELİ"
Son nokta konuluncaya kadar söylemlere dikkat edilmesi gerektiğini belirten Çelik, "Bu nekazetlerini korumaya devam etmeliler. Tabanımız 13 yıldan beri tek parti yönetiminin Türkiye'ye ne tür avantajlar sağladığını, Türkiye'yi nereden nereye getirdiğini bunun içinde adamıyız. Koalisyon kurulacaksa koalisyon arzumuz değil, şartların gerektirdiği birşeydir. Koalisyon şudur su bulunmazsa teyemmüm edilir, su bulunursa teyemmümün hükmü kalkar. Su olmazsaya kadar geçerli. MKYK üyelerinin görüşleri alınır, ülkenin avantajları dezavantajları hesaba katılır, ona göre bir adım atılır" diye konuştu.
CHP İLE KOALİSYON KURULMASI HALİNDE PARTİ TABANININ BUNDAN NASIL ETKİLENECEĞİ
CHP ile koalisyon kurulması halinde parti tabanının eriyip erimeyeceğine ilişkin değerlendirmede bulunan Çelik, "Birşey yaşamadan bunu bilemezsiniz. Biz, geçmişte koalisyonlarla ilgili örnekler verebilirsiniz. MHP ile ANAP'ın tabanı birbirine çok yakındı ama bir Nisan yağmuru kadar sürmedi. DYP ile SHP'nin koalisyonu daha uzun ömürlü oldu. Dolayısıyla her koalisyonun kendi şartları var. Biz yıllar yılı koalisyonların olumsuzluklarını, zorluklarını anlattık. Biz bugün koalisyonların iyi olduğunu söylemiyoruz. Koalisyon tek başına iktidar olmadığınız zaman istemeden şartların sizi zorlamasıyla başvurduğunuz yol ve yöntemdir" ifadelerini kullandı.
"Merhum Türkeş'le herhalde Bahçeli'yi kimse mukayese etmiyor" diyen Çelik, "Merhum Türkeş'in karizmasına rağmen MHP'nin 12 Eylül darbesinden önce en yüksek oyunu 1977 seçimlerinde aldı. Ne zaman ki Türkiye'de terör başladı, terörün başlamasıyla birlikte, siyasal Kürtçülüğün Türkiye'de kadrolaşmasıyla birlikte Kürtçülük ve Türkçülük birbirini beslemeyle başladı. MHP Türkçü bir partidir" açıklamasında bulundu.
"PKK SİLAHLI MÜCADELEYİ BIRAKIRSA, TÜRKİYE NORMALLEŞTİĞİ ZAMAN HDP VE MHP DE GERİLER"
Vatandaşın 78 milyonun sigortası olduğuna dikkati çeken Çelik, "MHP ne zaman parladı, terörün tırmanmasıyla beraber. Yüzde 18'i. 1990'larda yıllarda ortalama 4-5 bin PKK'lı etkisiz hale getirildi, bine yakın güvenlik görevlisi ve vatandaş hayatını kaybetti, şehit oldu. Türkiye'de demokratikleşme olursa, PKK silahlı mücadeleyi bırakırsa Türkiye normalleştiği zaman HDP'de MHP de geriler. Burada da son süreçte MHP'nin son derece nobran, ukala tepeden bakan, kibirli bir yaklaşımı var. Zaten PKK meselesini bugüne kadar getiren bu zihniyettir. Hiçbir sebep insan öldürmek için gerekçe olamaz ancak onun bir sosyolojik temeli var. Bu ateş nereden çıktı? MHP, Türkiye'de Kürt meselesi diye bir problem yok diyor. Bütün bu ırkçılık, başka bir ırkçılığı doğuruyor" diye konuştu.
AK Parti'nin çok büyük bir risk aldığını anlatan Çelik, "AK Parti dedi ki biz Türkiye'de özgürlük alanlarını artıracağız. Kürt yoktur noktasından 24 saat yayın yapan televizyonlara...Bütün bunları yapan bir AK Parti var. Sonra 2012 yılının sonuna doğru görüşmeler başladı ve biz çözüm sürecinde Kürt vatandaşlarımızın kültürel hakları PKK'yla, HDP'yle pazarlık konusu yapılamazdı. Bu bizim namus meselemizdi. Bunu yaptık" dedi.
Çözüm süreci ile ilgili olarak yaptığı eleştirileri hatırlatan Çelik, "Çözüm sürecinde bazı uygulamalarla ilgili olarak ama çözüm süreci gerekliydi. Süt liman olan bir ortamda hiçbir şey yokken çözüm süreci diye bir süreç başlatılmadı. Hepimizin kaygısı bu ülkenin çocukları ölüyor" şeklinde konuştu.
Ergenekon eski savcıların Gürcistan üzerinden Ermenistan'a kaçmasına değinen Çelik, "Dünya küçüldü, birilerinin bir başka ülkeye gitmesi. Ben onların yerinde olsam kaçıp gitmezdim. Siz kendinizden eminseniz temsil olursunuz, gerekli yargılama yapılır" dedi.