"Başbakan mısın, dikizci misin?"
MADIMAK OLAYININ YILDÖNÜMÜOrada yanarak ölenler ağır bir bedel ödediler. Ama onlar cumhuriyeti, geleceğimizi aydınlattılar. Onların asıl failleri hiçbir zaman yakalanmadı. Gölge edildi onlara. Onları savunanların, yani asıl faillerin avukatlığını yapanlar
MADIMAK OLAYININ YILDÖNÜMÜ
Orada yanarak ölenler ağır bir bedel ödediler. Ama onlar cumhuriyeti, geleceğimizi aydınlattılar. Onların asıl failleri hiçbir zaman yakalanmadı. Gölge edildi onlara. Onları savunanların, yani asıl faillerin avukatlığını yapanların hemen hemen tamamı AKP saflarında görev yapıyor.
Bir insanı diri diri yakmak hangi inançta vardır. Bir insanı sevmek varken, neden yakılır. Hep beraber yeniden düşünmek zorundayız. Asla ve asla intikam duygusuyla kimse hareket etmemeli. İntikam insana yakışmaz. İntikam yoktur bizim kitabımızda. İnsana sevgi insan hoşgörü vardır. Onlar ağır bir bedelle tarihe yazıldılar. Onlar bu toplumun aydınlanmasına katkı veren insanlardır. Onları her zaman saygıyla anacağız.
"BAŞBAKAN BİR ZAMANLAR GÜZEL ŞEYLER SÖYLÜYORDU"
Demokrasiyi kökleştirmek düşünce özgürlüğünün önünü açmak bizim temel görevimizdir. Bir zamanlar güzel şeyler söylüyordu. Demokrasi insan hakları vesayet kalkmalı özgürlükler kalkmalı diyordu. Pek çok insan inandı, umut bağladı. AB’den liberallere kadar ortak hareket ettiler. Balkon konuşmaları yapıldı her seçimden sonra.
2004… bir AKP’li bakanın kürsüde Gaziantep’te bir gazeteyi yırtmasıdır. Düşündüler demokrasi, özgürlük, hukuk, insan hakları bizim istediklerimiz değildi. Onlar kendi dünyalarına göre bir özgürlük anlayışını hakim kılmak istiyorlardı.
Ne yapmaları gerekiyordu önce medya ile başladılar. Medyayı darmadağın ettiler.. Gazete yırtıldığında kimse ses çıkartılmadı. Sonra patronlara ağır cezalar. Beğenmediklerinin işine son verildiler. Sonra baktılar bir engel daha var. Yargı engeli. Militanlaştırmaları gerekiyordu yargıyı. Bir referandum yaptılar yargı sil baştan değişti.
"BİR GECEDE 160 MİLİTANI YARGITAY'A DANIŞTAY'A YERLEŞTİRDİLER"
Bir gecede 160 militanı Yargıtay’a Danıştay’a yerleştirdiler. Danıştay Başkanı emekli oldu yerine başkan adayı çıkmıyor. Neden? Kapı arkasında yapılan pazarlıklar bitmedi de o yüzden. Herkes bir kişinin gözüne bakıyor. Kimi işaret ederse gidip onu ona veriyor. Sonra üniversiteleri. Hepsini sil baştan yenilediler. Bereket versin orada geçler var da mezuniyet törenlerinde özgürce haykırabiliyorlar. Sendikalar halledildi. Bir sendika greve gidiyor konfederasyonun başkanı grev kırıcılığı yapıyor. Uluslararası çalışma örgütü Türkiye’yi kara listeye aldı. Konuşan tartışan var mı? Bu sendikalardan bizim bildiğimiz sendika çıkmaz. Sendika ağasından sendikacı çıkmaz. O işçinin hakkıdır.
Yasama organını kendi tekeline aldı. Ağzından bir cümle çıkıyor aysa teklifi oalrak TBMM’ye veriliyor. STÖ’ler halledildi sindirildi. Kim konuştuysa büyük cezalar verdiler. Yargı talimatla dava açıp talimatla karar verme süreci içine girdi. Tiranlığı iyice ele aldı yargı benim için ayak bağı dedi. Birer damla birer damla bardak iyice doldu. Elli sefer söyledim, “Çık şu TV’lere kul hakkı yemedim” de diye. Diyemiyor. Baktılar medyayı yargıyı meclisi hallettiler bu sefer doğrudan doğruya kişilerin özel hayatına müdahaleye başladı. Çocuk sayısı, eğlence, kim tutuklanacak ben bilirim diyor. O kadar egosu güçlü hale geldi ki kendisini tutamadı ben her tülü milliyetçiliği ayaklar altına aldım dedi. Şimdiyse milliyetçi kesilmiş. Sevsinler senin milliyetçiliğini. Ne diyordu, “Ulusal kurtuluş savaşı var herkes savaşa gidiyor benim dedem kümeste saklanıyor” diyordu.
Ve korku duvarlarını bu ülkenin genç yiğit evlatları yıktı. Herkesin korktuğu bir ortamda biz senden korkmuyoruz dediler. İster TOMA’nla ister biber gazınla, ister plastik ister gerçek merminle gel bedenimi siper ediyorum senden korkmuyorum dediler. Gezi Parkı olayları İstanbul’da başladı bütün dünyaya yayıldı. Herkes bu gençlere sahip çıktı.
“BAŞBAKAN MISIN DİKİZCİ MİSİN?”
Gençler hayatıma dokuna diyordu. Bu ne diyordu, “Dolmabahçe’de oturup vapurlardaki kadınlara bakıyorum” diyordu. Yahu biz seni Başbakan olasın diye mi dikizci olasın diye mi seçtik. Bu Tiran hakkında bizim konuşmamızdan çok bu ülkedeki psikologların konuşması lazım. Bu nasıl bir ruh halidir.
Ben dünya lideriyim diyordu. Bizim birkaç çapulcu çıktı karizmasını yerle bir etti. Sonuçta ne oldu karizmasını çizdirdi panik halinde geldi. İsterse 30 TV kanalı canlı versin, ister tüm gazeteler manşetten versin artık senin bu ülkede ve dünyada kıymetin kalmadı. Thomas Jefferson’ın güzel bir sözü var, “Halk hükümetinden korktuğu zaman tiranlık, hükümet halktan korktuğu zaman özgürlük vardır.” Ne güzel değil mi? O çocuklara sordum; 'Siz Erdoğan’dan korkuyor musunuz?' diye 'Hayır korkmuyoruz' dediler. Korku yalan doğurur.