Başbakan'ın kızdığı konuşma
CHP'nin idam ve ihtilal çağrısı yaptığını belirten Erdoğan "Biz o beyaz çarşafla yola çıktık. Bedel neyse ödemeye hazırız" dedi.Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan türban düzenlemesi ile ilgili eleştirilere sert yanıt vererek C
CHP'nin idam ve ihtilal çağrısı yaptığını belirten Erdoğan "Biz o beyaz çarşafla yola çıktık. Bedel neyse ödemeye hazırız" dedi.
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan türban düzenlemesi ile ilgili eleştirilere sert yanıt vererek CHP ile medyaya yüklendi.
İŞTE ERDOĞAN'IN 'CİĞERİMDEN KONUŞUYORUM' DEDİĞİ O SÖZLER:
"Türkiye geçmişte ne çektiyse kutuplaşmadan, gerilimden çekti, ne
kaybettiyse bundan kaybetti. Artık, demode tartışma konularını
tedavülden kaldıralım; artık enerjimizi üretime, kalkınmaya, büyümeye
harcayalım.Bütün siyasi
mülahazaların üzerinde bir hassasiyetle söylüyorum ki yüreklerimizi
birleştirirsek aşamayacağımız hiçbir sorunumuz yok. Birbirimize
inanırsak, güvenirsek, önyargı duvarlarını yıkabilirsek, aşamayacağımız
hiçbir engel yoktur. Yeter ki birbirimizi doğru anlamaya çalışalım,
empati yapalım, kendimizi karşımızdakinin yerine koyalım, birbirimizin
dertleriyle dertlenmeyi başarabilelim.
"BAZI MEDYA GRUPLARI DA ESKİ ALIŞKANLIKLARINDAN KURTULAMIYOR"
CHP'nin ve onlarla birlikte hareket eden medya grubunun nasıl bir
yaygara kopardığını" hep birlikte gördük."CHP yanlısı bu grubun gazeteleri, ne yazık ki bir kez daha Türkiye'yi bölünmüş, ikiye ayrılmış gibi göstermenin gayreti içindeler. Dünyaya, 'İki Türkiye' fotoğrafı vererek, sanal kutuplaşmalar üreterek, gerilimi artırarak bir netice alacaklarını zannediyorlar. Sonra kendi
yaygaralarının yansımalarını delil gösterip, 'Bakın, dünya medyası da
bizim gibi düşünüyor' diye manşet atıyorlar. Güya, Türkiye'de bir kaos,
belirsizlik havası ortaya çıkmış, kimse ne yapacağını, ne olacağını
bilemiyormuş. Kimseyi yanıltmayın, dünya medyasından işinize geldiği
gibi cımbızlayarak, seçerek verdiğiniz örnekler, sizin sesinizin
yansımasıdır. O örnekler dünya medyasının çektiği Türkiye fotoğrafına
ait değildir, sadece sizin çarpıtarak yansıttığınız fotoğrafa aittir.
Öyle olmasa, CHP ve yandaşı gazetelerin dışarıdan nasıl göründüğünü
bütün çıplaklığıyla resmeden haberleri de sayfalarınızda görme imkanına
sahip olurduk. Çünkü, seçerek sayfalarınıza koyduğunuz karelerde siz
görünmüyorsunuz. Hadi diyelim ki bunu kasten yapmadınız; o zaman eğer,
dünyanın önemli gazetelerinde CHP ve yandaşları olarak nasıl
göründüğünüzü merak ediyor da bu haberlere ulaşamıyorsanız söyleyin, biz
size yardım edelim, biz gönderelim."
-"NE OLDU DA ŞİMDİ YAYGARA KOPARIYORSUNUZ?"-
Özelleştirmeden Vakıflar Kanununa kadar onlarca konuda
CHP zihniyetinin yaklaşımlarının batıda nasıl istihza ile karşılandığını
görmüyorsunuz herhalde? (Bu CHP sosyal demokrat değildir) diyen liderlerin sesini duymadınız herhalde. Bizzat şahsıma, sosyal demokrat bir liderin CHP'yi nasıl
gördüğünü anlatan kendileri olduğunu bile gazetelerinde yazamazlar ama
bana anlatırlar. Çünkü dürüst değiller. Bunlar ikircikli...İşte onlara
ne denir? Onu da bulmamız lazım, Türkçesini bulmamız lazım. Bakın o
zaman uygar, medeni dünya, bir temel hak ve özgürlük konusunda güya
rejim için endişeye kapılıp yaygara koparan CHP yandaşı medyayı nasıl
tasvir ediyor, sizi nereye koyuyor, görün. Türkiye'de bir kaos ve
tutarsızlık varsa o da bu başlıkları atanların kafasındadır. Bunu da
böyle bilin. Daha düne kadar, seçim atmosferinin heyecanı içinde
yandaşınız Sayın Baykal'ın başörtüsü sorununu çözme vaatlerini
manşetlerinize taşıyordunuz. Bunu kendi manşetlerinizde boy boy
yazdınız. 'Üniversitelerde böyle yasak olmamalı' diye yazdığınız
yazıların daha mürekkebi kurumadı. Ne oldu da şimdi yaygara
koparıyorsunuz? O zaman istismar mı yapıyordunuz, istismara alet mi
oluyordunuz?"
-"HANGİ SİYASİ ETİKLE, ANLAYIŞLA..."-
Başbakan Erdoğan, "CHP zihniyetinin seçimlerden önce gerilim siyaseti
izlediğini, ama 22 Temmuz'da gereken dersi milletin kendisine
verdiğini" belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi siz de gerilim politikasıyla hareket ediyorsunuz. Hiç mi CHP'nin
yaşadıklarından ders almıyorsunuz? Sizin aslında başörtüsüyle bir
derdiniz yok, sadece fırsattan istifade başka bir hesabı görmek
istiyorsunuz. Derdiniz başka...Açık söylüyorum, aslında çıkarlarınızı
tehlikede görüyorsunuz, yoksa laikliği değil. Bu manşetler, yalnızca
çıkar kavganızı örtmek için bir maske... Tıpkı bazı protesto
gösterilerinde, cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün Bolşevik Lenin'e
meşruiyet kazandırmak için istismar edilmesi gibi, siz de laiklik
üzerinden kendi çıkar kavganıza meşruiyet kazandırmanın peşindesiniz.
ERTUĞRUL ÖZKÖK'E ÇIKIŞTI
Her fırsatta Türkiye'yi ikiye bölünmüş gibi göstermeye çok heveslisiniz.
Soruyorum size; demokrasi, tek tip ve tek sesli olmak mıdır? İşte bugün
bir tanesi yazmış; 'Çoğunluğun zorbalığı' diyor. (Ertuğrul Özkök'ün yazısından bahsediyor) Bunun edeple adapla bir ilişkisi var mı? Azınlığın çoğunluğa tahakkümüne evet diyeceksin, 411'ikaos olarak göstermek suretiyle demokrasiyi yok farzedeceksin. Sen bunu
hangi siyasi etikle, anlayışla bir araya getiriyorsun?
Herkes aynı düşünmek, aynı giyinmek zorunda mı? Düşünebiliyor musunuz
Parlamentoda geçerli oyun, toplam oyun yüzde 80'ninden aşkını bu yasa
değişikliğine 'Evet' diyor, ondan sonra siz kalkıyorsunuz, yüzde 20'ye
bunu mahkum etmek istiyorsunuz. Aynı şekilde bu evet diyenlerin
arkasındaki toplumsal destek yüzde 73...Yüzde 27'ye onu mahkum etmek
istiyorsunuz. Bunun demokratik ilkelerle uyumlu bir yanı olabilir mi?
HANGİ YAŞAM ŞEKLİNİZ DEĞİŞTİ
Ellerinde tek silahları var, 'Diğerlerinin durumu ne olacak?' Bugüne
kadar ne oldu? 5 yıllık AK Parti iktidarında ne oldu? Ama sizin
anlayışınız farklı. İstanbul'a belediye başkanı olduğumda da bunlar aynı
oyunu, aynı senaryoyu oynadılar. 4.5 yıl orada belediye başkanlığı
yaptım, ne oldu? Hangi yaşam şekliniz değişti? Ondan sonra hangi yaşam
şekliniz değişti? Buyurun yine İstanbul'da AK Parti belediyesi var,
hangi yaşam şekliniz değişti? Türkiye'nin 13 büyük şehrinde, toplam 46
şehrinde, bin 800'e varan AK Parti belediyeleri var, hangi yaşam şekli
değişti? Ayıptır ayıp...İzan, insaf gerekir, ayıptır ayıp. Bu ülkenin
evlatlarını birbirine düşürmeye kimsenin hakkı yok.
CİĞERİMDEN KONUŞUYORUM
'Sayın Başbakan niye kızıyorsunuz?' Ben ciğerlerimden konuşuyorum. Ama
bunlar sipariş üzerine konuşuyor. Çünkü bunların derdi
başka...Özgürlükler konusundaki hassasiyetiniz sadece sizin işinize
gelen konuları mı kapsıyor? Eğer bu sorulara gerçekten 'Evet'
diyorsanız, korkarım ki siz demokrasiyi yanlış öğrenmişsiniz. Sizin
düşlediğiniz düzen demokrasi değil, düpedüz diktatöryal bir rejimdir. "
SEN NASIL DEMOKRATSIN
"Farklı görüşler var, bir tartışma ortamı var" diye kimsenin
Türkiye'yi bölünmüş gibi göstermeye hakkı yok.
"İşte buyurun daha şimdiden, daha Sayın Cumhurbaşkanı değerlendirmesini
yapmadan hemen bakıyorsunuz anamuhaletin başı, şimdiden ahkam kesmeye
başladı. Şimdiden yargıya akıl vermeye başladı, şimdiden yönlendirme
yapmaya başladı. İstikamet veriyor ve idam sehpasının yolunu gösteriyor.
BEYAZ ÇARŞAFLA YOLA ÇIKTIK
Sen nasıl demokratsın ya...Sen nasıl demokratsın, sen nasıl demokratsın?
Ama biz şuna inanıyoruz; biz bu yola çıkarken daha önce de demokrasiye
inanmış insanların söylediğini söylüyoruz. Biz o beyaz çarşaflarla
beraber yola çıktık, biz bu konuda bedel ödemeye hazırız, bu konuda
rahatız."
SÖZLERİ SLOGANLARLA KESİLDİ
Sözleri "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarıyla kesilen Erdoğan,
"Düşünce ve fikir tartışmasını çatışma gibi gösterip demokrasiyi,
farklılıkları, özgürlükleri kötülemeye; dayatmacılığı, tek sesliliği ve
yasakları yüceltmeye çalışıyorsunuz. Sıhhıye Meydanı'na gelen hanım
kardeşlerimizi, hele hele bir tanesini seçip, 70-80 yaşındaki bir
Anadolu kadınını sahneye çıkartıp, onun başından başörtüsünü çekip
çıkartmayı hangi insanı anlayışla bağdaştırıyorsunuz? İşte sizin
yaptığınız budur. İnsana yaklaşım tarzınız budur" dedi.
-"DEMOKRASİMİZE HAKSIZLIK YAPMAKTAN VAZGEÇİN"-
Meclisin, milletin sorunlarını çözmek için hukuk çerçevesinde bir adım
attığını belirten Erdğan, Meclis'e ve millete güvenmeyenlere,milletin de güvenmeyeceğini" vurguladı.
"Zaten güvenmiyor" diyen Erdoğan, kamuoyu araştırmalarında
güvenilirliği en düşük kurumlar arasında medyanın geldiğini, "Bir kısım
medyanın güvenilmez tavırlarının, milleti küçümseyen tavırları yüzünden
medyanın genel itibarının da zarar gördüğünü" söyledi.
Türkiye'de herkesin görüşlerini söyleyip meseleleri tartışacağını, sonra
da demokrasinin kurallarının işlediğini ve işleyeceğini belirten
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokratik düzenlerde kararlar nasıl oluşur, bu bellidir. Türkiye'de
de işler, beğenseniz de beğenmeseniz de bu böyle yürüyor. İşte Genel
Kurulumuzda, Divanın arkasındaki ifade ortadadır; 'Egemenlik Kayıtsız
Şartsız Milletindir.' Bazı vatandaşlarımızın hassasiyetlerini
kullanarak, laikliği çıkar kavganıza maske yaparak, bizden hiç bir
haksız menfaat elde edemezsiniz, edemeyeceksiniz. Tehdit suretiyle
bizden menfaat elde edemeyeceksiniz, edemezsiniz. Bunlar, kendilerine
göre alıştıkları köşeye sıkıştırma metotlarıdır. Biz bunları biliyoruz.
Ama bundan bizden bir şey alamayacaksınız, boşuna uğraşmayın. Ortak
değerlerimizi istismar ederek, insanlarımızı kışkırtarak, bir bardak
suda fırtına kopararak bir yere varamazsınız. Gelin Türkiye'ye de
insanlarımıza da demokrasimize de haksızlık yapmaktan vazgeçin.
Medyamız, siyasetçilerimiz bu ülkeyi dünya nezdinde küçük düşürmenin
değil, bu ülkeyi büyütmenin hesabı içinde olmalıdır."
Bu arada, Başbakan Erdoğan'ın, "Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola
çıktık, biz bu konuda bedel ödemeye hazırız" sözleri üzerine, Eski TBMM
Başkanı, AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın da aralarında
bulunduğu bazı milletvekillerinin duygulandığı görüldü.