Başkalarına gelince 'oh' !
CHP Lideri Kılıçdaroğlu gazete ve TV’lerin Ankara temsilcilerinin katıldığı basın toplantısında bir soru üzerine 28 Şubat yargılamalarının yeniden yapılmasına destek verebileceklerini söyledi.CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazete ve televizyonların
Yayınlanma:
CHP Lideri Kılıçdaroğlu gazete ve TV’lerin Ankara temsilcilerinin katıldığı basın toplantısında bir soru üzerine 28 Şubat yargılamalarının yeniden yapılmasına destek verebileceklerini söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle dün kahvaltıda bir araya geldi. ODTÜ olaylarına değinen ve “Eğer bir ülkenin başbakanı üniversite kampusuna 3500 polisle giriyorsa, olayların çıkması da şaşırtıcı olmaz. Siz bir düşman ülkesine mi giriyorsunuz?” diyen Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi:
Kılıçdaroğlu'nun dikkat çeken açıklamaları arasında İBDA/C lideri olduğu iddiasıyla 28 Şubat sürecinde yargılanarak müebbet hapis cezasına çarptırılan Salih Mirzabeyoğlu’nun ismi çevresinde sürdürülen “28 Şubat süreci yargılamalarının yenilenmesi” tartışmasına verdiği yanıt oldu. Kılıçdaroğlu, “28 Şubat sürecindeki yargılanmaların yenilenmesi olasılığına nasıl bakarsınız?” sorusuna “Olağanüstü mahkemelerin tümüne karşıyız, onların yaptığı yargılamalara da karşıyız. Yeniden yargılama başlarsa destek veririz.
Mağdur kim olursa olsun olağanüstü mahkemelerde yargılanıyorsa bu mahkemelerin adalet dağıtmadığı kanısındayız” dedi. Bir süredir aralarında Mazlum-Der’in de olduğu bazı sivil toplum örgütleri öncülüğünde 28 Şubat sürecindeki yargılamalarının yenilenmesi kampanyası yürütülüyor. Özellikle Mirzabeyoğlu bu kampanyanın merkezinde yer alıyor.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün de, “Salih Mirzabeyoğlu’nun avukatları ve sevenleri bize bu konuda başvurdu. O dönemde yargılamaları örnek teşkil edecek cinsten” diyerek, dönemin yargılamalarıyla ilgili dosyayı Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderdiğini açıklamıştı.
SİVAS’TAN EMEÇ’E
Kampanya Sivas Davası hükümlülerini de kapsıyor. Sivas Davası sürecinin ikinci yargılanması Kasım 1997’de tamamlandı. Aralık 1998’de Yargıtay hapis cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usul noksanlıkları nedeniyle bozdu.
Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000’de 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce yeniden idam cezasına çarptırıldı. Aralarında “Düzce- Hizbullah” davasının da bulunduğu bazı yargılamalar, Aczmendilerin lideri Müslüm Gündüz ile Çetin Emeç ve Turan Dursun’un öldürülmelerinden sorumlu tutulan İslami Hareket Örgütü üyesi İrfan Çağrıcı’nın ismi de 28 Şubat yargılamaları kapsamında değerlendiriliyor, yargılamalarının yenilenmesi talep ediliyor.
AKP’NİN ATADIĞI REKTÖRLER
“Elbette ki şiddete karşıyız ama gençlerin slogan atma, pankart açma gibi özgürlüklerini şiddet olarak gören bir anlayışa da karşıyız. Üniversitelerin ODTÜ’deki olayları sadece Başbakan’ın gözüyle görmelerini, onun söylemiyle dillendirmelerini de kabul etmiyoruz. Onlar üniversitelerin görüşleri değil, AKP’nin atadığı rektörlerin kendi görüşleridir. Üstelik rektörler yayınladıkları bildiride polisin şiddetinden neden söz etmiyor? Bunlara hangi çağdaş ülkede ‘Rektör’ denir.
Türkiye’de bazı gazetecilerin telefonları sahte isimler kullanılarak dinlendi. Dinlemeden şikayet eden Sayın Başbakan, ne tür bir tepki verdi? Yargıcı kandıran kamu görevlileriyle ilgili bugüne kadar AKP ne yaptı? Ulaştırma Bakanı TBMM’de ‘Dinlenmek istemiyorsanız telefonu kullanmayın’ dedi. İşi bu kadar hafife aldılar, Başbakan’ı dinlemeye kadar geldi. Olay yaklaşık bir yıl önce gerçekleşmiş ve bugüne kadar aydınlanmamışsa bunun sorumlusunu bulmamız gerekir. Bu başka bir Uluderedir.
Bir ülkenin başbakanı dinleniyor, Başbakan dinlendiğini bir yıl sonra açıklıyor. Bunu da getirip derin devlete bağlıyor. Yabancı ülkelere bağlamıyor. Önce Sayın Başbakan’ın, derin devlet konusundaki düşüncesini netleştirmesi, ‘Derin devlet nedir’ sorusunu yanıtlaması gerekiyor.
Yani Sayın Başbakan ile ilgili dinlemeyi hangi derin devlet yaptı? Yasal olan mı yaptı, yasa dışı olan mı yaptı? Bunları bilmemiz gerekir. Yasa dışı dinlemeler bir ülkenin başbakanını dinleme noktasına gelmişse o da vahim bir olaydır.
BAŞKALARINA GELİNCE ‘OH’
Bize gelen bilgiler, devletin resmi kurumlarının CHP’nin yöneticilerini dinlediği yönündeydi. Hükümet kanadından da ‘Hayır siz dinlenmiyorsunuz’ diye bir tepki gelmedi. Sessizliğin de ikrar olduğunu hepimiz biliyoruz. Sayın Baykal’a ait sürecin muhatabı Erdoğan’dır, devleti yöneten o.
Eğer ben başbakan olsaydım bu olayı açıklığa kavuşturmuş olurdum. Bir olay iktidara dokununca tepki verilir, iktidara dokunmayınca ondan yararlanılırsa bu çifte standarttır. Kendisi dinlenince rahatsız oluyor, başkaları dinlenince ‘Oh’ oluyor. Sonunda etme, bulma dünyasıdır, gelir Sayın Başbakan’ı da bulur.
HALKIMIZA GÜVENİYORUM
Halk, Cumhurbaşkanlığına kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan’ı seçmeyecektir. Türkiye’yi bu kadar kutuplaştıran, kavga ortamından beslenen birinden cumhurbaşkanı mı olur? Bu ülke kendisine yakışan bir cumhurbaşkanı seçecektir. Herkesin sevdiği, saydığı, herkesin kucakladığı, tarafsızlığıyla, birikimiyle bir cumhurbaşkanını seçecektir. Halkımıza güveniyorum.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.