Baykal: "Röntgenci iktidar"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 'röntgenci iktidar' olarak suçladığı AKP hükümetine Antalya'dan istifa çağrısı yaptı. Baykal, AKP iktidarında çok şey gördük de devletin röntgencilik yaptığını görmedik. AKP iktidarı sayesinde bir röntgenci iktadarla da ka
Yayınlanma:
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 'röntgenci iktidar' olarak suçladığı AKP hükümetine Antalya'dan istifa çağrısı yaptı. Baykal, AKP iktidarında çok şey gördük de devletin röntgencilik yaptığını görmedik. AKP iktidarı sayesinde bir röntgenci iktadarla da karşı karşıya geldik. Demokrasi şeffaflık, dürüstlük, hukuk rejimidir ama gizli gizli röngencilik yapılan rejim değildir. Röntgencilik yapanlar demokratik bir anlayış içinde kesinlikle değerlendirilemezler dedi. Baykal, dinleme olayını ABD'de Başkan Richard Nixon'ın istifasına neden olan Watergate skandalına benzetirken, iktidara istifa çağrısında bulundu.
CHP Lideri Deniz Baykal, bugün sabah saatlerinde tarifeli uçakla Antalya'ya geldi. Havalimanında çok sayıda partili tarafından karşılanan CHP Genel Başkanı Baykal, ilk olarak Lara Barut Otel'de turizmcilerle biraya geldi. Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut, Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) Başkanı Sururi Çorabatır'ın da bulunduğu basına kapalı yapılan görüşmenin ardından bir açıklama yapan Baykal, turimcilerin sorunlarını masaya yatırdıklarını ve yasal düzenlemeler konusunda turizmcilere destek sözü verdiklerini kaydetti.
Baykal, daha sonra Muratpaşa Belediyesi'nce yaptırılan Değirmenönü Kültür ve Sanat Merkezi ile Parkı'nda incelemelerde bulundu. Burada vatandaşların ilgisiyle karşılaşan Baykal, küçük çocukları kucağına alarak sevdi, gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
GÜVENLİK GÜÇLERİ DİNLEDİ
Deniz Baykal, CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın devletin güvenlik güçlerince dinlendiğini söyleyerek, Orada bir düzeltme yapayım; sözkonusu olan telefon dinleme değildir, çok daha vahim bir durum vardır, sözkonusu olan ortam dinlemedir dedi. CHP Genel Merkez binasının 10'uncu katındaki Genel Sekreter'in çalışma odasının dışarıdan çok ileri teknolojiye dayalı araçlar kullanılarak dinlendiğini kaydeden Baykal, Bu şekilde bir dinlemeyi herhangi bir insanının, bir amatörün yapması mümkün değildir. Bu en ileri teknolojinin kullanılmasını gerektiren karmaşık bir dinleme olayıdır. Bu dinlemeyi gerçekleştirecek aletler piyasada satılmaz, bunu bulundurmak, almak, satmak suçtur. Bunu sadece devletin güvenlik güçleri bulundurabilir ve kullanır. Sadece devletin güvenlik güçlerinin elinde olan bu araçlarla bu ortam dinlemesinin yapıldığı açıkça gözükmektedir diye konuştu. Yapılan araştırmada dinlemenin içeriden yapılmadığının ortaya çıktığını bildiren Deniz Baykal, Böyle bir ortam karşısında en doğal varsayım bunun devletin güvenlik güçleri tarafından gerçekleştiği varsayımı değil midir? Kimin elinde var ortam dinleme aleti? O alet sadece devletin güvenlik güçlerinde var dedi.
KİMLERLE İLİŞKİ İÇİNDE
Dinlemeyi yapanların hemen yandaş bir gazeteye servis yaptığını belirten Deniz Baykal, Bu ilişkinin de sorgulanması lazım. Devletin güvenlik güçlerinin kimlerle nasıl irtibat ve ilişki içinde olduğu, kimlere servis yaptığı, devletin onlara emanet ettiği yetkiyi, kudreti, teknolojiyi nasıl özel amaçlar için kullandığı böylece ortaya çıkmıştır. Bu da fevkalede vahim bir tablodur diye konuştu.
WATERGATE'DEN DAHA AĞIR
Daha önce de Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt'ün dinlendiğini anımsatan Baykal, Anlaşılıyor ki son zamanlarda ileri teknolojiye dayalı bu aletler gelmiş ve şimdi hızla bu aletler kullanılıyor. Bunun önce Anayasa Mahkemesi Başkanı'na yönelik, sonra CHP'ye yönelik kullanıldığı anlaşılıyor. Bu Türkiye'de anayasal hak ve özgürlükleri demokratik anlayışın, hukuk ilkelerinin iktidar tarafından ne kadar kolayca çiğnenebileceğinin yeni bir örneğidir. Ve uluslararası çapta bir olaydır diye konuştu. Yaşanan olayları ABD Başkanı Richard Nixon döneminde muhalefetin dinlenmesiyle ortaya çıkan 'Watergate' skandalına benzeten Deniz Baykal, şunları söyledi:
Dünyanın herhangi bir demokrasisinde böyle bir olay ortaya çıktığı zaman kıyamet kopar. Hatırlarsınız ABD'de Nixon'ın cumhurbaşkanlığı sırasında Watergate skandalı yaşanmıştı. Muhalefet partisine yönelik bir dinleme olayı iddia atılmıştı, araştırma yapılmıştı, ortaya çıkınca Nixon cumhurbaşkanlığından ayrılmak durumunda kalmıştı. Bu olaydan dolayı bir iktidar devrilmişti. Türkiye'de yaşanan olay ondan kesinlikle fazladır, az değildir. Watergate'den daha ağır bir ihlalle karşı karşıyayız.
RÖNTGENCİLİK REJİMİ DEĞİL
AKP iktidarını röntgencilikle suçlayan Baykal, AKP iktidarında çok şey gördük de devletin röntgencilik yaptığını görmedik. AKP iktidarı sayesinde bir röntgenci iktadarla da karşı karşıya geldik. Demokrasi şeffaflık, dürüstlük, hukuk rejimidir ama gizli gizli röngencilik yapılan rejim değildir. Röntgencilik yapanlar demokratik bir anlayış içinde kesinlikle değerlendirilemezler diye konuştu.
Bir gazetecinin İktidara istifa çağırısında mı bulunuyorsunuz? sorusu üzerine Bunun sorumlusu bu iktidardır yorumunu yapan Deniz Baykal, şöyle konuştu:
Siz doğruyu örtbas edebilmek için parmaklarınızla reddedebilirsiniz. Başka ülkede böyle bir skandal olsa, orada İçişleri Bakanı yerinde kalabilir mi, Başbakan yerinde kalabilir mi? Kıyamet kopar. Bir cumhurbaşkanı istifa etmek durumunda kaldı. Niye oldu, hukuk sistemi işledi. 'Bizde işlemez, ben yerimde kalabilirim' diyebilirsiniz. Ama bunu demek size ve Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmaz. İçişleri Bakanı 'beni muhalefet mi buraya tayin etti, niye istifa edeyim?' diyor. Biz zaten onunla meşgul değiliz, onu oraya tayin edenle meşgulüz. Onun istifa etmesi gerektiğini düşünüyoruz, onun oradan uzaklaştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Biz onunla bu tartışmayı yürütüyoruz. Bizim muhatabımız İçişleri Bakanı falan değil. Onu oraya tayin eden, onu oraya getiren, kullanan zihniyettir, onunla uğraşıyoruz.
GENSORU VERECEKLER
CHP olarak Meclis'e gensoru vereceklerini bildiren Deniz Baykal, AKP'nin Meclis'te çoğunluğu olduğu için bunu reddebileceğini belirtti. Ceketinde dinlemeyi önleyici cihaz taşıyıp taşımadığına ilişkin soruya Baykal, yakasını göstererek Yok, yok, yok. Eskiden nasılsa yine öyleyiz dedi.
Bazı gazetelerde Önder Sav'ın deşifre edilen görüşmesinde kendisine hakaret ettiği yönündeki haberlerin çıktığının anımsatılması üzerine Baykal, Metinde öyle birşey yoktu. Benim bilgim yok. Vakit görüşmeyi aynen yansıttı, orada öyle birşey yok. Bunlar işin saptırılmasına yönelik arayışlar, hiçbir değeri yok bunların diye konuştu. Önder Sav'ın telefonunun açık olduğu, dinlemenin bu yolla yapıldığı iddialarının anımsatılması üzerine Baykal, Bunların hepsi boş laf. Yakında hepsinin ne olduğunu görürüz. Bunların hepsi çırpınışlar. Bunlar boş sözler, hiçbir geçerliliği yok, hepsi aldatmaca yanıtını verdi.
BABACAN'IN KAFASINDA NE VAR
Konuşmasında Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nda 'Türkiye'de sadece azınlıkların değil, müslümanların da baskı altında olduğuna' ilişkin açıklamısına değinen Baykal, 'vahim bir olay' yorumunu yaptı. Türkiye'nin İslamiyetin dünyada en güzel yaşandığı ülkelerin başında geldiğini kaydeden Baykal, Türkiye'nin hakkını hukukunu savunması gereken Dışişleri Bakanı, Avrupa Parlamentosu'nda 'Türkiye'de müslümanlar da baskı altında' diyor. Bunu anlamak mümkün değil. Bunun altında ne yatıyor. Bunun altında yabancılara yaranma anlayışı mı yatıyor? Türkiye Dışişleri Bakanı yabancıların Türkiye'ye yönelik haksız suçlamalarına destek vermek için Türkiye'yi bu kadar ağır bir suçlamaya maruz bırakmayı içine nasıl sindiriyor? diye konuştu.
Babacan'ın yaşanamadığını iddia ettiği İslamiyetle, halkın yaşadığı İslamiyet arasında fark olup olmadığını soran Baykal, Dışişleri Bakanı'nın acaba kafasında farklı bir İslamiyet anlayışı var da, 70 milyonun Türkiye'de yaşadığı İslamiyetten başka bir İslamiyet anlayışı kafasında var da, o yaşanmıyor diye mi şikayetçidir? Eğer olay bu ise o zaman çok vahim bir manzara ile karşı karşıyayız dedi. Baykal, AKP'nin yıllardır iktidar olduğunu belirterek, O zaman niçin böyle bir baskı vardır. Bu baskıyı yapan kimdir. Siz iktidarsınız varsa böyle bir baskı kaldırın bu baskıyı. Yoksa da yabancılara yaranmak için baskı vardır diye ülkenize hakaret etmeyin diye konuştu.
BASKI LAİKLİKTEN Mİ KAYNAKLI
İddia edilen baskının Anayasa'nın laiklik ilkesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını soran Baykal, Bu baskı Türkiye'nin Anayasası'nın laik kimliğinden mi geliyor? Türkiye'de laik Cumhuriyet oluşundan mı kaynaklı bir baskı vardır? Bu çok tehlikeli bir düşünce, vahim bir zihniyet. Hiçbir şekilde kabul edilemez ağır bir suçlama. 70 milyon müslümana en ağır suçlama. Bunu hiçbir şekilde kabul etmiyorum diye konuştu.
Baykal, Türkiye'yi savunması, sahiplenmesi gereken Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'yi en haksız biçimde, en olmadık yerde bir suçlama hedefi haline getirdiğini belirterek, Bunu kınıyorum. Bu geçiştirilebilecek bir konu değildir. Bunun altında çok tehlikeli, yanlış bir zihniyet yatıyor. Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'yi bu kadar kolay harcayabilmesi, bu kadar kolay Türkiye'ye söz söyleyenleri haklı çıkarmak için ülkesine hakaret eder konuma düşmeyi içine sindirebilmiş olması çok şaşırtıcıdır diye konuştu.
CHP Lideri Deniz Baykal, bugün sabah saatlerinde tarifeli uçakla Antalya'ya geldi. Havalimanında çok sayıda partili tarafından karşılanan CHP Genel Başkanı Baykal, ilk olarak Lara Barut Otel'de turizmcilerle biraya geldi. Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut, Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) Başkanı Sururi Çorabatır'ın da bulunduğu basına kapalı yapılan görüşmenin ardından bir açıklama yapan Baykal, turimcilerin sorunlarını masaya yatırdıklarını ve yasal düzenlemeler konusunda turizmcilere destek sözü verdiklerini kaydetti.
Baykal, daha sonra Muratpaşa Belediyesi'nce yaptırılan Değirmenönü Kültür ve Sanat Merkezi ile Parkı'nda incelemelerde bulundu. Burada vatandaşların ilgisiyle karşılaşan Baykal, küçük çocukları kucağına alarak sevdi, gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
GÜVENLİK GÜÇLERİ DİNLEDİ
Deniz Baykal, CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın devletin güvenlik güçlerince dinlendiğini söyleyerek, Orada bir düzeltme yapayım; sözkonusu olan telefon dinleme değildir, çok daha vahim bir durum vardır, sözkonusu olan ortam dinlemedir dedi. CHP Genel Merkez binasının 10'uncu katındaki Genel Sekreter'in çalışma odasının dışarıdan çok ileri teknolojiye dayalı araçlar kullanılarak dinlendiğini kaydeden Baykal, Bu şekilde bir dinlemeyi herhangi bir insanının, bir amatörün yapması mümkün değildir. Bu en ileri teknolojinin kullanılmasını gerektiren karmaşık bir dinleme olayıdır. Bu dinlemeyi gerçekleştirecek aletler piyasada satılmaz, bunu bulundurmak, almak, satmak suçtur. Bunu sadece devletin güvenlik güçleri bulundurabilir ve kullanır. Sadece devletin güvenlik güçlerinin elinde olan bu araçlarla bu ortam dinlemesinin yapıldığı açıkça gözükmektedir diye konuştu. Yapılan araştırmada dinlemenin içeriden yapılmadığının ortaya çıktığını bildiren Deniz Baykal, Böyle bir ortam karşısında en doğal varsayım bunun devletin güvenlik güçleri tarafından gerçekleştiği varsayımı değil midir? Kimin elinde var ortam dinleme aleti? O alet sadece devletin güvenlik güçlerinde var dedi.
KİMLERLE İLİŞKİ İÇİNDE
Dinlemeyi yapanların hemen yandaş bir gazeteye servis yaptığını belirten Deniz Baykal, Bu ilişkinin de sorgulanması lazım. Devletin güvenlik güçlerinin kimlerle nasıl irtibat ve ilişki içinde olduğu, kimlere servis yaptığı, devletin onlara emanet ettiği yetkiyi, kudreti, teknolojiyi nasıl özel amaçlar için kullandığı böylece ortaya çıkmıştır. Bu da fevkalede vahim bir tablodur diye konuştu.
WATERGATE'DEN DAHA AĞIR
Daha önce de Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt'ün dinlendiğini anımsatan Baykal, Anlaşılıyor ki son zamanlarda ileri teknolojiye dayalı bu aletler gelmiş ve şimdi hızla bu aletler kullanılıyor. Bunun önce Anayasa Mahkemesi Başkanı'na yönelik, sonra CHP'ye yönelik kullanıldığı anlaşılıyor. Bu Türkiye'de anayasal hak ve özgürlükleri demokratik anlayışın, hukuk ilkelerinin iktidar tarafından ne kadar kolayca çiğnenebileceğinin yeni bir örneğidir. Ve uluslararası çapta bir olaydır diye konuştu. Yaşanan olayları ABD Başkanı Richard Nixon döneminde muhalefetin dinlenmesiyle ortaya çıkan 'Watergate' skandalına benzeten Deniz Baykal, şunları söyledi:
Dünyanın herhangi bir demokrasisinde böyle bir olay ortaya çıktığı zaman kıyamet kopar. Hatırlarsınız ABD'de Nixon'ın cumhurbaşkanlığı sırasında Watergate skandalı yaşanmıştı. Muhalefet partisine yönelik bir dinleme olayı iddia atılmıştı, araştırma yapılmıştı, ortaya çıkınca Nixon cumhurbaşkanlığından ayrılmak durumunda kalmıştı. Bu olaydan dolayı bir iktidar devrilmişti. Türkiye'de yaşanan olay ondan kesinlikle fazladır, az değildir. Watergate'den daha ağır bir ihlalle karşı karşıyayız.
RÖNTGENCİLİK REJİMİ DEĞİL
AKP iktidarını röntgencilikle suçlayan Baykal, AKP iktidarında çok şey gördük de devletin röntgencilik yaptığını görmedik. AKP iktidarı sayesinde bir röntgenci iktadarla da karşı karşıya geldik. Demokrasi şeffaflık, dürüstlük, hukuk rejimidir ama gizli gizli röngencilik yapılan rejim değildir. Röntgencilik yapanlar demokratik bir anlayış içinde kesinlikle değerlendirilemezler diye konuştu.
Bir gazetecinin İktidara istifa çağırısında mı bulunuyorsunuz? sorusu üzerine Bunun sorumlusu bu iktidardır yorumunu yapan Deniz Baykal, şöyle konuştu:
Siz doğruyu örtbas edebilmek için parmaklarınızla reddedebilirsiniz. Başka ülkede böyle bir skandal olsa, orada İçişleri Bakanı yerinde kalabilir mi, Başbakan yerinde kalabilir mi? Kıyamet kopar. Bir cumhurbaşkanı istifa etmek durumunda kaldı. Niye oldu, hukuk sistemi işledi. 'Bizde işlemez, ben yerimde kalabilirim' diyebilirsiniz. Ama bunu demek size ve Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmaz. İçişleri Bakanı 'beni muhalefet mi buraya tayin etti, niye istifa edeyim?' diyor. Biz zaten onunla meşgul değiliz, onu oraya tayin edenle meşgulüz. Onun istifa etmesi gerektiğini düşünüyoruz, onun oradan uzaklaştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Biz onunla bu tartışmayı yürütüyoruz. Bizim muhatabımız İçişleri Bakanı falan değil. Onu oraya tayin eden, onu oraya getiren, kullanan zihniyettir, onunla uğraşıyoruz.
GENSORU VERECEKLER
CHP olarak Meclis'e gensoru vereceklerini bildiren Deniz Baykal, AKP'nin Meclis'te çoğunluğu olduğu için bunu reddebileceğini belirtti. Ceketinde dinlemeyi önleyici cihaz taşıyıp taşımadığına ilişkin soruya Baykal, yakasını göstererek Yok, yok, yok. Eskiden nasılsa yine öyleyiz dedi.
Bazı gazetelerde Önder Sav'ın deşifre edilen görüşmesinde kendisine hakaret ettiği yönündeki haberlerin çıktığının anımsatılması üzerine Baykal, Metinde öyle birşey yoktu. Benim bilgim yok. Vakit görüşmeyi aynen yansıttı, orada öyle birşey yok. Bunlar işin saptırılmasına yönelik arayışlar, hiçbir değeri yok bunların diye konuştu. Önder Sav'ın telefonunun açık olduğu, dinlemenin bu yolla yapıldığı iddialarının anımsatılması üzerine Baykal, Bunların hepsi boş laf. Yakında hepsinin ne olduğunu görürüz. Bunların hepsi çırpınışlar. Bunlar boş sözler, hiçbir geçerliliği yok, hepsi aldatmaca yanıtını verdi.
BABACAN'IN KAFASINDA NE VAR
Konuşmasında Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nda 'Türkiye'de sadece azınlıkların değil, müslümanların da baskı altında olduğuna' ilişkin açıklamısına değinen Baykal, 'vahim bir olay' yorumunu yaptı. Türkiye'nin İslamiyetin dünyada en güzel yaşandığı ülkelerin başında geldiğini kaydeden Baykal, Türkiye'nin hakkını hukukunu savunması gereken Dışişleri Bakanı, Avrupa Parlamentosu'nda 'Türkiye'de müslümanlar da baskı altında' diyor. Bunu anlamak mümkün değil. Bunun altında ne yatıyor. Bunun altında yabancılara yaranma anlayışı mı yatıyor? Türkiye Dışişleri Bakanı yabancıların Türkiye'ye yönelik haksız suçlamalarına destek vermek için Türkiye'yi bu kadar ağır bir suçlamaya maruz bırakmayı içine nasıl sindiriyor? diye konuştu.
Babacan'ın yaşanamadığını iddia ettiği İslamiyetle, halkın yaşadığı İslamiyet arasında fark olup olmadığını soran Baykal, Dışişleri Bakanı'nın acaba kafasında farklı bir İslamiyet anlayışı var da, 70 milyonun Türkiye'de yaşadığı İslamiyetten başka bir İslamiyet anlayışı kafasında var da, o yaşanmıyor diye mi şikayetçidir? Eğer olay bu ise o zaman çok vahim bir manzara ile karşı karşıyayız dedi. Baykal, AKP'nin yıllardır iktidar olduğunu belirterek, O zaman niçin böyle bir baskı vardır. Bu baskıyı yapan kimdir. Siz iktidarsınız varsa böyle bir baskı kaldırın bu baskıyı. Yoksa da yabancılara yaranmak için baskı vardır diye ülkenize hakaret etmeyin diye konuştu.
BASKI LAİKLİKTEN Mİ KAYNAKLI
İddia edilen baskının Anayasa'nın laiklik ilkesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını soran Baykal, Bu baskı Türkiye'nin Anayasası'nın laik kimliğinden mi geliyor? Türkiye'de laik Cumhuriyet oluşundan mı kaynaklı bir baskı vardır? Bu çok tehlikeli bir düşünce, vahim bir zihniyet. Hiçbir şekilde kabul edilemez ağır bir suçlama. 70 milyon müslümana en ağır suçlama. Bunu hiçbir şekilde kabul etmiyorum diye konuştu.
Baykal, Türkiye'yi savunması, sahiplenmesi gereken Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'yi en haksız biçimde, en olmadık yerde bir suçlama hedefi haline getirdiğini belirterek, Bunu kınıyorum. Bu geçiştirilebilecek bir konu değildir. Bunun altında çok tehlikeli, yanlış bir zihniyet yatıyor. Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'yi bu kadar kolay harcayabilmesi, bu kadar kolay Türkiye'ye söz söyleyenleri haklı çıkarmak için ülkesine hakaret eder konuma düşmeyi içine sindirebilmiş olması çok şaşırtıcıdır diye konuştu.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.