CHP yine ’Erdoğan-Davutoğlu gerilimi’ peşinde
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Başbakan, üzülerek bunu söylüyorum, geleneksel olarak temsil edilmesi gereken bir toplantıda Cumhurbaşkanının gölgesinin altında bırakıldığı açık bir gelişmedir" dedi.Koç, konuşmasında Zirve'ye deği
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Başbakan, üzülerek bunu söylüyorum, geleneksel olarak temsil edilmesi gereken bir toplantıda Cumhurbaşkanının gölgesinin altında bırakıldığı açık bir gelişmedir" dedi.
Koç, konuşmasında Zirve'ye değinerek şöyle konuştu: "ABD, "Suriye'de Esad'ın geleceğinin olmadığına inanıyoruz" derken, Türkiye'de Esad'ın gelecek seçimlerde aday olmayacağını söylemektedir. Ancak Türkiye'nin şunu iyi görmesi gerekir. Esad'ın geleceğine Türkiye değil Suriye halkı karar verecektir."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) sona erdi. Toplantı yaklaşık 1 saat sürdü. Toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "G-20 Zirvesi tamamlandı. Paris'teki terör saldırısının dünyada oluşturduğu yankı aynı zamanda eş zamanlı olarak dünya basınında yer aldığı için TRT'deki çocuk kanalı kadar dahi uluslararası yayın kuruluşları G-20 Zirvesini kendi pencerelerinden yansıtamadı. ABD ve Rusya hemen G-20 Zirvesi öncesi Viyana'da Türkiye'nin de katıldığı bir konferans düzenledi. Bunu Suriye olayları ortaya çıktığında acı gelişmeler yaşandığında Türkiye'nin önermesi gereken bir öneri olarak CHP o tarihte dile getirmişti ama o günkü şartlar içerisinde bir takım hülyalarla geçmişe dönük rüyalarla mezhep eksenli politika tercihleriyle Türkiye Suriye batağında ne yazık ki bölgede ağırlığıyla orantılı bir duruş sergileyemedi" diye konuştu.
"ESAD'IN GELECEĞİNE TÜRKİYE DEĞİL SURİYE HALKI KARAR VERECEKTİR"
Koç, bugün ABD ve Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlarının vardıkları kararda Türkiye'nin sadece o toplantıda dinleyici olmaktan öteye gidemediğini belirterek şöyle konuştu: "G-20 Zirvesiyle birleştirdiğimiz zaman Viyana'daki toplantıya baktığınızda önemli ana aktörlerin tutumlarını göz önüne aldığımızda Türkiye'nin ısrarla dile getirdiği güvenli bölge, terörden arındırılmış bölge veya uçuşa yasak bölge seçeneklerinin tamamen devre dışı kaldığını görüyoruz. Bu Türkiye'nin tezleri bakımından açık bir yenilgidir. Açık bir talebi yerine getirememiş olması durumudur. Ama biz ne yazık ki ev sahipliğinin getirdiği coşkuyla esas ortaya çıkan sonuçları yorumlamaktan biraz uzak kalıyoruz. Anti IŞİD koalisyonunun başını çeken ülkeler Suriye topraklarına yabancı asker basmaması konusunda dikkatli tutumlarını sürdürmektedir. Bölgede PKK'nın uzantısı olan PYD'nin ABD ile olan ilişkisi de açık bir şekilde devam ettiği yorumlardan anlaşılıyor. Burada ABD, Suriye'de Esad'ın geleceğinin olmadığına inanıyoruz derken, Türkiye'de, Esad'ın gelecek seçimlerde aday olmayacağını söylemektedir. Ancak herhalde Türkiye'nin şunu çok iyi görmesi gerekir. Esad'ın geleceğine Türkiye değil Suriye halkı karar verecektir. Viyana görüşmelerinden çıkan temel sonuç, Türkiye'nin bu görüşünü desteklememektedir."
"DİPLOMATİK TAVIR BİR CÜMLEYLE DE OLSA MUHATABINI BULUNDUĞU YERE ÇİVİLEYEBİLİYOR"
İki önemli liderin yaptığı basın toplantısında ifade ettiği sözlerin son derece anlamlı olduğunu anlatan Koç, şunları söyledi: "Obama'nın yaptığı basın toplantısında bilhassa G20'deki Müslüman ülke liderlerine dönük ifade ettiği cümle son derece önemlidir. Üzerinde durulması gerekir. Müslüman ülkelere radikal terör örgütlerine gençlerin yönelmesi konusunda kendi sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerini sorması talep ediliyor. Herhalde G20 içerisinde Türkiye ve Suudi Arabistan dışında Müslüman ülke yok. Müslüman ülke liderlerinin Obama'nın bu sözünün üzerinde özenle durmaları gerekiyor. Omuza el atmakla koldan çekiştirmekle bu samimiyet kurulamıyor. Diplomatik tavır bir cümleyle de olsa muhatabını bulunduğu yere çivileyebiliyor."
"G-20 ZİRVESİ TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI PLATFORMLARDA, BİLHASSA SURİYE BAĞLAMINDAKİ ŞİMDİYE KADAR OLAN TUTUMUNUN KENDİSİNE GETİRDİĞİ YALNIZLIĞIN TEYİT EDİLDİĞİ BİR TOPLANTI OLMUŞTUR"
Putin'in yaptığı basın toplantısında ifade ettiği açıklamalara değinen Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu daha önemlidir. Putin, "G20 ülkeleri içerisinde radikal teröre destek veren ülkeler var" diyor. Bunu Türkiye ne kadar aldı bilmiyorum. Ama daha önce yaşanan süreç dünyadaki istihbarat örgütlerine ulaşan bilgiler, Türkiye'deki değişik dönemlerde yaşanan tartışmalar, Türkiye'nin tavrı Putin'in bu sözlerinin üzerinde durulması gereğini ortaya çıkıyor. Bu açık bir suçlamadır. Hatta Putin şunu ilave ediyor. "Petrol yüklü konvoyların uzunluğu onlarca kilometreyi buluyor ve uydu fotoğraflarından da IŞİD'in bu petrol ticaretine ait görüntüleri liderlere izlettiğini" ifade ediyor. Ekran önünde samimi poz vermek ayrı fakat politik gerçeklik içerisinde orada bu iki liderin Türkiye'yi de hedef alan sözlerinin iyi okunması değerlendirilmesi gereğini düşünüyoruz. Mülteciler konusunda Türkiye'nin çabaları takdir ediliyor. Ama Türkiye'nin elini rahatlatacak kararın çıkmadığını da sonuç bildirgesinden görmüş oluyoruz. Bu konuda görüş birliğinin oluşmadığı sergileniyor. Sonuç olarak G-20 Zirvesi Türkiye'nin uluslararası platformlarda, bilhassa Suriye bağlamındaki şimdiye kadar olan tutumunun kendisine getirdiği yalnızlığın teyit edildiği bir toplantı olmuştur"
"BAŞBAKAN ÜZÜLEREK BUNU SÖYLÜYORUM, GELENEKSEL OLARAK TEMSİL EDİLMESİ GEREKEN BİR TOPLANTIDA CUMHURBAŞKANIN GÖLGESİNİN ALTINDA BIRAKILDIĞI AÇIK BİR GELİŞMEDİR"
"Ev sahibi ülke olmanın getirdiği avantajla sahnede gösterilmeye çalışılan ağırlığın toplantı içeriğine yansımadığı acı bir gerçek" diyen Koç, şunları kaydetti:
"Başbakan üzülerek bunu söylüyorum, geleneksel olarak temsil edilmesi gereken bir toplantıda, platformlarda Cumhurbaşkanının gölgesinin altında bırakıldığı açık bir gelişmedir. Bakan olmuş bazı kişilerin Cumhurbaşkanı ve Başkanımızın aralarına fitne sokamazlar gibi günlük sokak laflarına cevap vermek için bunu söylemiyorum. G-20 toplantılarında idari olarak temsil etmesi gereken makam başbakanlık makamıdır. Daha önceki toplantılarda da Avusturalya son toplantı örneğinde olduğu gibi Davutoğlu'nun bu görevi sürdürmesi gerekirdi. Ama sahnede hep "ben yine ben tek ben her zaman ben" diyen bir anlayışın ön safta bulunduğunu ve başbakanı Türkiye'nin idari sistemine, netliğine anayasasındaki görev tanzimine rağmen mevcut cumhurbaşkanı tarafından baskılandığını görüyoruz. Başbakan adına bunu üzülerek tespit ettiğimizi eklemek istiyorum. Bu tavır ve davranışlar önümüzdeki dönem yürütme görevinde de aynı şekilde başbakanı gölgede bırakacak tarzda sergilenirse Türkiye'nin 26. Dönem parlamentosundan da istediği toplumsal huzuru beklentiyi bulmasının zor olacağını göstermek durumundayız."
"OCAK AYININ İLK 15'İ İÇİNDE CHP OLAĞAN KURULTAYINI GERÇEKLEŞTİREREK YENİ BİR KADROYLA YENİ BİR YÖNETİM ANLAYIŞIYLA YENİ BİR İŞ BÖLÜMÜYLE YOLUNA DEVAM EDECEK"
Olağan Kurultay sürecinin devam ettiğini bildiren Koç, "Şuana kadar 12 ilimizde kongreler tamamlandı. Geçen hafta sonunda birçok ilde kongre yapıldı. Aralık ayının sonuna kadar bütün illerimizde kongreler tamamlanmış olacak. Ocak ayının ilk 15'i içinde CHP Olağan Kurultayını gerçekleştirerek yeni bir kadroyla yeni bir yönetim anlayışıyla yeni bir iş bölümüyle yoluna devam edecek" şeklinde konuştu.
"OLAĞAN KURULTAYIMIZ OLACAK"
Koç, CHP Genel Başkanlığına adaylığını açıklayan Muharrem İnce'nin olağanüstü kurultay için 400 imza toplandığı iddiasının sorulması üzerine, "Genel başkanlık iddiasını koyan arkadaşlara başarılar diliyorum. CHP diğer siyasi partiler gibi kendi partisini zedeleyecek adım atmaz. İmza toplandı, toplanmadı onları bilmem ama CHP olağan takvimini işletiyor. Genel başkanın Olağanüstü Kurultayı toplama yetkisi vardır ama başkan böyle bir yetkiyi niye kullansın. Olağan Kurultayımız olacak. Burada kişisel beklentiler değil, CHP'nin doğru işler yapması ve yoluna devam etmesi önemlidir" dedi.