Dedikodu Başbakan'a yakışmıyor
Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili ve eski Genel Başkanı Deniz Baykal nikah şahitliği için Trabzon'a geldi. Baykal Trabzon'da partililerle kucaklaşırken, yaptığı basın toplantısında durum değerlendirmesi yaptı. Bir gazetecinin Başbakan Erdoğan'ı
Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili ve eski Genel Başkanı Deniz Baykal nikah şahitliği için Trabzon'a geldi. Baykal Trabzon'da partililerle kucaklaşırken, yaptığı basın toplantısında durum değerlendirmesi yaptı. Bir gazetecinin Başbakan Erdoğan'ın, "CHP'nin düştüğü duruma bakın" ifadesini hatırlatması üzerine Deniz Baykal, "Başbakan'ın CHP içindeki açıklamalara müdahale etmeye kalkması, onun bir başbakana yakışan saygın bir anlayış içinde olmadığını ortaya koyar. Başbakanın
kendi işine bakmasında yarar var" diye konuştu.
Türk Hava Yolları'na ait uçakla Trabzon 'a gelen Baykal'ı VIP salonu çıkışında CHP Trabzon İl Başkanı Volkan Canalioğlu, CHP Parti Meclisi Üyesi Sevgi Pekşen ve çok sayıda partili çiçeklerle karşıladı. Daha sonra CHP İl Başkanlığı Binası'na geçen Baykal burada bir basın toplantısı yaptı.
Konuşmasında Trabzon'a siyasi amacın dışında dostluk ve arkadaşlık anlayışı içinde geldiğini ifade eden Baykal, CHP kimliğinin Türkiye'nin kimliği olduğunu belirterek CHP'yi değiştirerek, dönüştürerek, bozarak ne CHP'ye ne de Türkiye'ye iyilik yapmanın mümkün olduğunu söyledi.
Baykal, zaman zaman alkışlandığı basın toplantısında "Trabzon'u siyasi amaçların dışında bir dostluk, arkadaşlık anlayışı içinde ziyaret ediyorum. Eski Merkez İlçe Başkanımız Muharrem Şahin bey, oğlunun düğünü için beni çağırdı ben de sizinle beraber oldum. Muharrem bey, beraber siyaset yaptığım, siyasetten ötürü dostluk yaptığım bir insan. Bu anlayışla Trabzon'a geldim. Ortalık oldukça hareketli. Böyle bir ortamda geziyi yapmış olmamın ilgi çektiğini de biliyorum. Sizlerle görüşme fırsatı da bulmuş
oldum. Burada gördüğüm bütün arkadaşlara yürekten teşekkür ediyorum. Bu bir vesile oldu. Trabzon'daki CHP'lilerle bir araya geldik. Birbirimizi yine görme fırsatı bulduk. Hasret gidermek için de bir fırsat oldu bu ziyaret. Trabzon'da morallerin çok yüksek olduğu bir dönemde birlikteyiz. Trabzonspor çok başarılı, biz de onları zevkle izliyoruz. Morallari oldukça yükseltti Trabzonspor. Ama ben CHP'li arkadaşlarımın da dimdik ayakta olduğunu gördüm. Bütün CHP'lileri bir arada görmekten özel bir mutluluk
duydum. Birleşmiş, bütünleşmiş bir görüntü içinde sizleri görmek beni mutlu etti. Sadece CHP'nin değil, Türkiye'nin ihtiyacı var buna. Gerçekten birbirimize ihtiyacımız var. Partililik heyecanınızın dimdik ayakta olduğunu da görüyorum. Bu anlamda partiye olan inancınızı kesinlikle bozmadığınızı, sarsmadığınızı görüyorum. CHP, çok büyük reformlar yapmış ve ülkenin bugünlere gelmesinde önemli roller üstlenmiş bir partidir. İktidarda görevimiz var. Sadece iktidara gelip de görev yapacak olan partilerden
değiliz. Biz muhalefette de görev yaparız. Biz muhalefette de önemli caydırıcı görevler, hizmetller yaptık, olumsuzlukları önlemek amaçlı olarak. Türkiye'nin temel niteliklerini ayakta tutarak çok büyük hizmetler yaptık. Muhalefette de görevimiz var, iktidarda da görevimiz var. Muhalefette görevim yok diye düşünürsen iktidar olmak için kestirme yollar ararsın. Bazı çevreler şöyle yaparsan iktidara gelirsin der ama biz görmüş geçirmiş bir partiyiz. Görevimizi ve tarihi misyonumuzu iyi biliyoruz. Kimse
bizi şöyle yap iktidara gelirsin laflarıyla aldatamaz. CHP bunların üstesinden gelebilecek bir partidir. CHP'nin kimliği Türkiye'nin kimliğidir. CHP'yi değiştirerek, dönüştürerek, bozarak ne CHP'ye ne de Türkiye'ye iyilik yapmak mümkündür. CHP'lilik duygunuzun ve inancınızın sizi burada böyle kalabalık bir ortamda bir araya getirdiğini görüyorum. Her şey çok güzel olacak. Geride bırakılan olaylar çok açık. Türkiye bir referandum dönemi yaşadı. Referandumda haksızlıklar yapıldı. İnançlar, mezhepler
istismar edildi. Ama Türkiye'nin yarıya yakını kendisine dayatılmaya çalışılan anayasaya hayır dedi. Türkiye'nin yarısına yakını tepkisini ortaya koymuştur. Bu bizi iktidarla ilişkimiz bakımından konuşlandıracak ana unsundur. İktidara teslim olarak, iktidarın politikalarına özenerek, iktidarın dümen suyuna girerek bir yere gitmek mümkün değildir. Biz onun peşinde sürüklenmek istemiyoruz. İleri, çağdaş, demokrat, özgür, sosyal adaletçi, dürüst, dünyaya açık bir toplum modelini ortaya koymak istiyoruz. etnik
ve mezhepsel ayrım yapmak bizim işimiz değildir. Etnik ayrışmaya omuz vererek değil, mezhep temelinde açılımlar yaparak değil, tam tersine herkesi insan olarak görüp herkesi eşit sayıp, herkesin kimliğiyle yaşamasını temel bir amaç bilip ama devleti etnik temelde ayrıştırıcı bir unsura dönüştürmeden bir politika izlemek bizim işimizdir. Lübnan'da, Afganistan'da yaşanan örnekler var. Daha önce düşünülmeyen tuzağa şimdi mi düşeceğiz sanki? İnanıyorum CHP buna izin vermeyecektir. Olmayacak işlere kalkışarak bu
kötü emellere CHP alet olmayacaktır. CHP'yi sevin. CHP'li bütün insanları sevin. Türkiye'yi sevin tarihinizi sevin. Yanlışlıklarımız olmuştur, o yanlışlıkları bizi tuzağa düşürmek için uğraşanların tuzağına düşmeyin"
"BAŞBAKANIN KENDİ İŞİNE BAKMASINDA YARAR VAR"
Bir gazetecinin Başbakan Erdoğan'ın, "CHP'nin düştüğü duruma bakın" ifadesini hatırlatması üzerine Deniz Baykal, "Başbakanın CHP içindeki açıklamalara müdahale etmeye kalkması onun bir başbakana yakışan saygın bir anlayış içinde olmadığını ortaya koyar. Başbakanın kendi işine bakmasında yarar var. Türkiye'nin önünde ciddi meseleleler var. Bu konularda ondan beklenen ülkenin sorunlarını açık şeffaf bir anlayış içinde Türkiye ile paylaşarak ciddi adımlar atmasıdır. Bir füze kalkanı tartışması var,
muhalefetin bilgisi yok. Bir, olup bittiğiyle Türkiye, üzerinde önemle durduğu bir noktaya doğru geliyor. Bunlar Türkiye'nin önemli meseleleri. Başbakan bunlarla ilgilensin. Hiç kuşku yok ki önümüzde haziran ayındaki seçimlerle ilgili hazırlık niteliğindedir bu konuşmalar. Bedelli askerlik meselesinden tutunuz, KPSS sınavlarının düzenlenmesine, vergi konularından çeşitli konulara kadar her şey bu takvime göre düzenlenmiştir. Bugün yaşadığımız demokrasi krizinin altında yatan ana olayların altında bunlar
vardır. Başbakan, işte referanduma giderken bir sürü vaatlerde bulundu, 12 Eylül'ün hesabının sorulacağını söyledi. Şimdi ne onları ağzına alıyor ne başka bir şey. Bunların hepsi aldatmacadır. Ne 12 Eylül'den hesap soruldu, ne sendikal haklarla ilgili bir gelişme yapıldı. Sendikaya giren insanların işten atıldığına tanık olduk. HSYK'nın işleyişi ve aldığı kararlar, yaptığı uygulamalar hepsi ortada. Başbakan bu konularda topluma yön vermelidir. Türkiye'de yaşanan büyük ekonomik sıkıntının tarımdaki
sorunların hesabını vermelidir. Bunları konuşmalıdır. CHP'nin içine dedikoduya yönelik değerlendirmeler yapıyor, yakışmıyor. Bu dedikodu üslubu maalesef AK Parti'nin genel üslubu haline geldi. Yakışmıyor başbakana, başbakanın işi dedikodu yapmak değildir. Başbakanın işi halka hesap vermektir, vaatlerini hayata geçirmektir. Halkın iradesine saygı göstermektir" yanıtını verdi.