DEVA Partisi'nde şok istifa! Trabzonlu kurucu isim partiden ayrıldı

DEVA Partisi'nin Trabzonlu kurucu ismi Prof. Dr. İhsan Günaydın, partisinden istifa ettiğini açıkladı.

DEVA Partisi'nde şok istifa! Trabzonlu kurucu isim partiden ayrıldı

DEVA Partisi'nin kurucu isimlerinden Prof Dr. İhsan Günaydın, kurucu üyeliğini ve tüm görevlerini sonlandırdığını açıkladı.

İstifa gerekçelerini açıklayan Günaydın, yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

Aşağıdaki nedenlerden dolayı Demokrasi ve Atılım Partisi Kurucu Üyeliğinden ve tüm görevlerimden istifa ediyorum.

DEVA Partisi Trabzon’da istifa! Kurucu isim partiden ayrıldı

Öncelikle, ülkemizde ekonomi başta olmak üzere hemen her alanda yaşanan sorunlara çözüm bulabilmek, ülkemiz için yeni bir umut ve alternatif olabilmek için Demokrasi ve Atılım Partisi kurucusu olma teklifini kabul ederek kurucular arasında yer aldım. Kuruluş aşamasında kapsayıcı büyüme, yerel ekonomik kalkınma, turizm, çevre ve eğitim alanlarındaki program yazım çalışmalarına ve parti kurulduktan sonra da ekonomi ve finans politikaları kurulunda ve teşkilat işleri başkan yardımcısı olarak her şartta görevimi aksatmadan yerine getirmeye çalıştım.

Partinin kurulduğu 9 Mart 2020 tarihinden sonra akademisyen sorumluluğu ve eleştiriyi kişinin kendisine, övgüyü ise herkesin huzurunda ifade etme anlayışı ile partide yapılan yanlışları söylem ve eylem tutarsızlıklarını Genel Başkanla, ilki Temmuz 2020'de olmak üzere beş kez yüz yüze görüşerek ve bir kez de 11 sayfalık rapor yazarak dile getirdim.

Seçim sonrası değerlendirme amaçlı davet edildiğim ve 2 Haziran 2023 Cuma günü yapılan toplantıda da Genel Başkana, geldiğimiz noktada daha önce kendisine ifade ettiğim hususların gerçekleştiğini, parti kimliği altında ülkemizin sorunlarını ortaya koyup çözüm önerilerimizi halkımızla paylaşmak suretiyle seçime girmek yerine CHP listelerinden girilmesinin ve siyasi rüşvet olarak ifade edilen 15 milletvekili alınmasının başarı değil, büyük bir başarısızlık olduğunu ifade ettim. Aynı zamanda, partinin milli ve manevi değerlere aykırı olan marjinal söylemlerin merkezi haline geldiğini, ekran yüzlerinin hep aynı kişiler olduğunu, bunların yetersiz kaldığını ve partinin potansiyelini yansıtamadığını, alanı ile ilgili olmayan Genel Merkez Başkanlık Kurulu(GMBK) üyelerinin değiştirilerek yeni yüzlerle hemen kongre kararı alınarak yeni bir yol haritasının belirlenmesi gerektiğini ifade ettim. Ancak, Genel Başkan ve etrafındaki dar kadro gelinen noktayı başarısızlık değil başarı gördüklerini, Genel Başkanın dar kadrosu yanında olmadan kurucu üyelerle bile görüşme yoluna gidemediğini ve bunları yanında bulundurarak partinin sahiplerinin bu kadro olduğu imajını verdiğini, Genel Başkanın, normal zamanı gelen kongreye gitse bile Genel Merkez Başkanlık Kurulu'nda değişiklik yapmayacağını ve etrafındaki kadronun etki ve yönlendirmesinden çıkamayacağını tekraren gördüm. Nitekim, son yapılan görevlendirmelerle GMBK'da değişiklik yapmadığı gibi milli ve manevi değerlere uygun olmayan marjinal görüşlerin temsilcilerinin bazılarını aynı görevde tutmuş, bazılarını ise daha etkin konumlara getirmiştir. Gördüğüm lüzum üzerine gibi klişe ifadelerle geçiştirmek yerine akademisyen sorumluluğuyla teşkilatların ve kamuoyunun bilmesinde yarar gördüğüm ve tamamını daha önce özelde ve genelde ilgili kişi/kişilere ifade ettiğim şu nedenlerle partiden ayrılmaya karar verdim:

1.Partide lider ve yönetim zafiyeti artarak devam etmektedir. Partinin kurulduğu tarihten beri kararlar dar bir grubun etki ve yönlendirmesiyle alınmış ve alınmaya devam etmektedir. İlk yıllardan itibaren partide işlerin iyi gitmediğini bizzat Genel Başkana ifade ettim. Genel Başkan ise her seferinde dinlemekle yetinip stratejik suskunluğu tercih etmiş ve tasarruflarını pusu kültürüne uygun olarak gerçekleştirmiştir. Bir parti veya kurumda işlerin iyi gitmediğinin iki temel göstergesi vardır. Bunlarda ilki istifa edenlerin sayısıdır. Doksan kişi olan kurucular kurulundan şu ana kadar 28 kurucu üye istifa etmiştir. İstifa etmek isteyen bazı kurucu üyelerin istifası ise görev verileceği vaadi ile önlenmeye çalışılmıştır. İkincisi ise, zayıf moral ortamıdır. Partideki lider ve yönetim zafiyetinin getirdiği belirsizlik ve güvensizlik ise zayıf moral ortamını partide olağan hale getirmiştir.

2.Demokrasi ve Oligarşinin Tunç Kanunu adlı teori partide gerçekleşmiş ve partide eski milletvekili olan ve yine kendilerini milletvekili yaptıran özellikle dört genel başkan yardımcısından oluşan oligarşik bir yapı oluşmuştur. Partinin adındaki demokrasi sözde ve dış görünüş olarak kalmış, atılım ise gerçekleşmemiştir. Zira ilk kurulduğunda araştırma şirketlerinin yaptığı çalışmalarda partinin oy oranı yaklaşık yüzde 5'leri görmüşken seçime giderken yüzde 1'in altında ve seçimde ise başka bir parti listesinden girildiği için parti kimliği bütünüyle kaybolmuştur.

3.Partideki oligarşik yapı teşkilatları kendilerine göre oluşturmuş ve parti içi eğitim, seçim işleri ve teşkilatlanma konularında teşkilatlar kendi kaderlerine terk edilmiştir. 170 bin olan üye sayısı seçim sürecinde alınan kararlar ve seçim mağlubiyeti dolayısıyla yaşanan istifalarla 100 binler düzeyine düşmüş ve düşüş devam etmektedir.

4. Aday gösterilmedikleri için eski partilerine kin kusan milletvekilleri tekrar milletvekili seçilebilmek için her yol mübah anlayışı ile hareket ederek teşkilatları kendilerine göre dizayn etmişler, partiden ayrılanları normal gösteren beyanlarda bulunarak Genel Başkana yaranmaya çalışarak, olmayan yeteneklerine alternatif arayışlarına girmişler, yanlış ve yanıltıcı beyanlarla Genel Başkanı etki altına alarak o yönde hareket etmesini ve karar almasını sağlayarak çalışmadan tekrar başka bir partiden milletvekili seçilme başarısını göstermişlerdir. Bu durum ülke adına üzücü ve düşündürücüdür. Tekrar milletvekili yapılan dört genel başkan yardımcısı ve bunların yanı sıra marjinal görüşlerin temsilcileri partide olduğu sürece veya etkin konumda ve yakın çalışma arkadaşı olarak tutulduğu sürece partiden istenen bir sonucun alınmasının mümkün olmayacağı açık bir durumdur. Zira partiden ayrılan arkadaşların tamamına yakını bu dört yardımcının biri veya hepsinin eylem ve söylemleri, genel başkanı yanlış yönlendirmeleri ve genel başkanın her seferinde bunlardan yana tavır takınmasından
kaynaklanmıştır.

5.Genel Başkan, partinin kuruluşunda yer alan ve yol arkadaşı olan kişilerin partiden ayrılmasından rahatsızlık duymamış olacak ki, hiçbirini arayıp neden ayrıldığını sorma gereği duymamış, yanındaki dar kadronun istifa edenleri itibarsızlaştırma ve her şeyi iyi göstermesinden memnun olmuş ve irade gösterip gerekli tedbirleri alma yoluna gitmemiştir. Halbuki, Genel Başkan daha önceki partisinin Genel Başkanını parti kurucularının alınan karar ve uygulamalardan rahatsızlık duyarak ayrıldığını, yol arkadaşlarının yanında kalmadığını ve kuruculara vefa göstermediğini ifade ederek eleştirmektedir.

6.Parti milli ve manevi değerlerle çelişen marjinal görüşlere hapsedilmiş, bu marjinal görüşlerin temsilcisi ve sözcüsü konumuna getirilmiş ve partinin imajı bu marjinal görüşlerle özdeşleştirilmiştir.(Bu konudaki rahatsızlığımı çeşitli defalar Genel Başkana ifade ettim )Ancak, bu görüş ve grupların temsilcilerinin, partideki konumları daha da güçlendirilmiştir. Bu durumdan rahatsızlık duyanlar ise görmezden gelinmiştir. Dolayısıyla parti, merkez parti yerine milli ve manevi görüşlere aykırı görüşlerin merkezi olmaya devam edeceği anlaşılmıştır.

7.Partide bilgiye dayalı değil, sorunlu eski alışkanlıklara dayalı bir siyaset anlayışı hakim olmuş ve yeni görevlendirmelerle bunun aynen devam edeceği anlaşılmıştır. CHP tarafından verildiği söylenen kontenjanlara aday olarak neden daha önce milletvekili ve bakan olanların tercih edildiğini ve bu kişilerin, neden milletvekili ve bakan oldukları illerinden değil de alakasız bölgelerden aday gösterildiklerini sorduğumda; genel başkan tarafından 'AK Parti tabanından oy alsınlar diye" cevabının verilmesi bilginin, liyakatin ve ülkenin ihtiyacının değil eski alışkanlıkların devam ettirilmesi ve birilerini mutlaka milletvekili yapma iradesini ve siyasi okumanın ne kadar zayıf olduğunu göstermektedir. Zira AK Parti seçmeni, kendi partilerinde karşılıkları olmadığı düşünüldüğünden tekrar aday yapılmayan bu eski milletvekillerine neden oy versin? Partisinin aslı varken partisi seçime dahi girmemiş olan bu kişilere neden oy versin? Milli ve manevi değerlerine karşı söylemleri olan ve seçime dahi girme cesaretini gösteremeyip bir başka partinin listesinden giren kişilere ve partiye neden oy versin? soruları belli ki hiç düşünülmemiştir.

8. Partide söylem ve eylemler uyuşmamaktadır. Zira, parti tüzüğünün 3/2. maddesinde belirtilen ".......Partimiz tüm politika oluşturma, karar alma ve uygulamalarında; şeffaflık, hesap verebilirlik, dürüstlük, çoğulculuk, katılımcılık, kurumsallaşma, her alanda liyakatı esas alma, işi ehline verme, istişareye ve ortak akla dayalı yönetim,............ ilkelerine bağlı kalacaktır." hükmü kağıt üzerinde kalmıştır. GMYK, GMBK ve milletvekili adaylıklarında işe göre adam değil adama göre iş şeklinde davranılmış ve belirtilen ilkeler dikkate alınmamıştır. Politika başkanlıklarının çoğundaki görevlendirmelerde alanı olmayan ve o alanla ilgili daha önce bir makale bile okumayan kişiler seçilmiştir. Dolayısıyla politika üretmesi mümkün olmayan bu kişiler sadece bir görevle ödüllendirilmişlerdir. Ehliyet yerine yabancı hayranlığının ön plana çıkması, dar bir kadronun ve çeşitli kesimlerin tavsiye ve yönlendirmeleri, ülke şartlarının ve hassasiyetlerinin bilinmemesi ve dolayısıyla bunlara uygun söylem ve politikalar geliştirme yoluna gidilmemesi ve doğru siyasal okuma yapılmaması partinin geleceğine ilişkin umutları azaltmıştır.

9. Partinin kurulduğu yıllarda, diğer partilerden farklı olarak ilkeler ve Değerler Kurulunun varlığı sıkça gündeme getirilmiştir. Ancak, parti tüzüğünün 11/a maddesinde, "Genel Merkez Teşkilatı; ............., İlkeler ve Değerler Kurulu ve........ oluşur" hükmü de kağıt üzerinde kalmış ve bu kurul henüz kurulmamıştır. Bu kurul olmayınca ilkeler ve değerler de sözde kalmıştır.

10.Genel Başkan her konuşmasında güvenden bahsetmiş ve güveni oluşturmanın yolunu sekiz maddede özetlemiştir. Bu maddelerin ikincisi "söz verince tutacaksın" dir. Ancak, 27 Nisan 2022 tarihinde Genel Başkan "Demokrasi ve Atılım Partisi, önümüzdeki seçimlerde kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla seçime girme kararı almıştır. Ülkemiz için, demokrasimiz için hayırlı olsun" açıklamasına rağmen 7 Nisan 2023 tarihinde parti kimliğini, bin 300'den fazla aday adayı müracaatını, kurucular başta olmak üzere teşkilatların üçbuçuk yıllık emeğini yok sayarak ve partiyi seçime götürme cesaretini gösteremeyerek CHP listelerinden seçime girileceği açıklaması yapmış ve bu şekilde seçime girilmiştir.

11. Ali Babacan: "Seçimlerden sonra tüm dünya Türkiye'yi konuşacak. Tüm dünya DEVA partisini konuşacak" (29 Nisan 2022) demiştir. Geldiğimiz noktada dünyayı bilmem ama Türkiye gerçekten DEVA partisini konuşuyor. Bu konuşmalar maalesef elde edilen başarı ile ilgili değil, "oy almadan 15 milletvekili alan parti", "ticaret böyle yapılır", "seçime girmeye cesaret edemeyen parti", "cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı siyasi rüşvet alan parti", "milletvekillerimiz helaldir" ve daha da üzücü olanı "milli ve manevi değerlere aykırı marjinal görüşlerin temsilcisi olan parti" şeklinde konuşulmaya devam edilmektedir.

12. Seçim sonuçlarının değerlendirilmesi kapsamında Genel Başkanla son yaptığımız toplantıda Genel Başkan ve dar kadrosunun gelinen noktada, başarısızlık bir tarafa yaptıkları sunumlarla %4'ün üzerinde oy aldıklarını, öz eleştiri yapıp gerekli tedbirleri almak yerine iyi bir ticaret sonucu 15 milletvekili almanın başarısına inandıklarını ve toplantıya katılanları ikna etmeye çalıştıklarını, kongre kararı alınması halinde bile etrafındaki dar kadroda değişikliğe gidilmeyeceğini ve onların yönlendirmesinin devam edeceğini açık bir şekilde gördüm. Nitekim, son görevlendirmeler bu durumu teyit etmektedir. Seçim öncesi partiyi yüzde birlerin altına düşüren kadroda değişiklik yapmak yerine alakası olmayan yeni görevlerle donatıldıklarını görmekteyiz. Partilerin en önemli sermayesi insandır. Siyaset insan için ve insanla yapılır. Hal böyle iken 90 kişilik kurucular kurulu üyeleri bile partide etkin ve verimli bir şekilde değerlendirilememiştir. Bu liderlik ve yönetim anlayışının 90 milyon Türkiye'yi yönetemeyeceğini, belirsizlik ve güvensizliğin hakim olduğu ortamlarda karar alınıp uygulanamayacağını ve ülkenin gerçek sorunlarını belirleyip onlara çözüm üretmek yerine marjinal ideolojilerin sözcülüğü ve savunuculuğunun yapılmasının ülkeye yarar getirmeyeceğini bir kez daha gördüğüm için partideki kurucu üyeliğimi ve tüm görevlerimi sonlandırdım.

Bundan sonraki süreçte bir akademisyen sorumluluğuyla ilimin ve ülkemin sorunlarını dile getirmeye ve çözüm önerileri geliştirmeye devam edeceğimi kamuoyuna duyururum.

Kaynak:Haber61 Haber Servisi

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler