Devlet Bahçeli öyle bir konuştu ki..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Bir avuç parti yöneticisi, Sayın Başbakan ve bir kısım danışma heyetiyle böyle bir değişiklik aniden Meclis gündemine getirilmiş, hiçbir şekilde diyalog kurma, uzlaşma arama hiç yapılmamış, siyasi partiler hiç dikkate a

Devlet Bahçeli öyle bir konuştu ki..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Bir avuç parti yöneticisi, Sayın Başbakan ve bir kısım danışma heyetiyle böyle bir değişiklik aniden Meclis gündemine getirilmiş, hiçbir şekilde diyalog kurma, uzlaşma arama hiç yapılmamış, siyasi partiler hiç dikkate alınmayarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey'in dayatmasıyla, şiddetli isteğiyle bir anayasa değişikliğiyle Türkiye muhatap kılınmıştır'' dedi.

Bahçeli, partisinin Trabzon Atatürk Alanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, 12 Eylülde anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

''Öncelikle siz değerli Trabzonlulardan isteğim odur ki bu halk oylamasını önemsemeliyiz, milletimizin ve sizlerin geleceği için önemli bir dönüm noktası olduğunun şuurunda olmalıyız ve bu şuurla hareket ederek 12 Eylül 2010 Pazar günü çok özel engeller yoksa mutlaka sandığa giderek tercihiniz ne ise o tercih doğrultusunda oylarınızı kullanmalısınız. Çünkü bu ülke sizindir, karar sizindir'' diyen Bahçeli, ''Böyle bir dönüm noktasında tercihiniz net olarak ifade edilir ve sağlıklı bir halk oylaması yapılırsa elde edilen sonuç meşruiyet içerisinde kalır ve her türlü tartışmadan uzak tutulur. Böylelikle demokratik bir hakkı anayasada yer almış olan demokratik bir kurum aracılığıyla kullanmış olursunuz'' şeklinde konuştu.

Sandığa giderek tercihini belirleyen vatandaşların, mutlaka oylarına da sahip çıkmaları gerektiğini ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

 ''Onun üzerinde oynanabilecek her türlü hileyi, fesadı, yanlışı düzeltmek sizlerin elinizdedir. Onun için bütün sandık kurulunda temsilci, üye bulundurma yetkisine sahip bütün siyasi partilerimizin görevli elemanları mutlaka sandık başında bulunmalı, oy verme başlamasından sonuna kadar görevinden hiçbir şekilde ayrılmamalı, sayımların dürüstçe yapılabilmesine katkı sağlamalı, hem kendisinin hem de bu milletin iradesine sahip çıkmayı bir milli görev ve sorumluluk kabul etmelidir. Bu anlayışla Milliyetçi Hareket Partisi'nin sandıkta görevli olan değerli arkadaşlarıma buradan bir kez daha sesleniyorum, sandığa gidiniz, oylarınızı veriniz, görevinizin başından bitimine kadar kalmanın azim ve kararlılığını ortaya koyunuz. Sandığı her türlü hileden uzak tutabilecek, millet iradesinin bütünüyle net bir şekilde sonuçlanmasına katkı sağlayacak görevinizi yerine getiriniz, hiçbir şart altında ihmalde bulunmayınız.''

-''REFERANDUM BİR DEMOKRATİK HAKTIR''-

Bahçeli, halk oylamasının niçin yapıldığının, buna nereden ihtiyaç duyulduğunun, böyle bir demokratik hakkın bugün kullanılmasının gereğinin ne olduğunun çok yönlü araştırılması ve incelenmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Halk oylaması sürecinde herkesi dinlemeliyiz, ancak aklımızın süzgecinden, vicdanımızın sesini de dinleyerek tercihlerimizi ortaya koymalıyız. Halk oylaması veya referandum bir demokratik haktır ve anayasada yeri bulunan bir kurumdur. Bir ülkenin veya bir toplumun herhangi bir milli konusunda veya sosyal, siyasi ihtiyacında millete başvurmayı gerekli gördüğümüz an bu anayasal kurum devreye girer ve her insanımız buradaki tercihini belirlemek için var olan demokratik hakkını değerlendirebilir. İşte böyle bir hakkı kullanıyorsunuz. Bunun ne olduğunu, ne gibi siyasal, sosyal sonuçlar doğurabileceğini çok iyi düşünmeliyiz.''

Miting alanını dolduranlara ''Burada size hitap ederken Türk siyasi hayatımda var olan, 40 yılı aşkın bir süredir köklü ve gelenekli bir siyasi kurum olan Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı olarak sesleniyorum, ama öte yandan da bu milletin bir evladı olarak sizlerle samimi, dürüst ve açık bir şekilde konuşmak istiyorum'' diye seslenen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Şu an Trabzon'da var olan siyasi partilerimizi ziyaret etmiş olsanız, onların değerli yöneticileriyle sohbet etseniz ve bu sohbetiniz sırasında, 'değerli yönetici arkadaşlarımız Türkiye'de bir anayasa değişikliği söz konusu olmakta, zaman zaman da tartışılmakta, sizin partinizin bu konuda görüşü nedir, beni aydınlatabilir misiniz' diye bir soru yöneltseniz, o değerli yöneticinin vereceği ilk cevap, 'Biz parti olarak ara rejim sonraları oluşmuş olan anayasalara karşıyız ve sivil bir anayasanın oluşması inancındayız. Bunu başarabilirsek yeniden anayasayı yazmayı düşünüyoruz, ama bunu başarma imkanımız bugün için kısıtlıysa anayasanın önemli maddelerinde değişiklikleri düşünmekteyiz' olacaktır. Bununla yetinmediniz, siyasi partilerin internet sayfasına giriniz, o internet sayfasında seçim beyannamelerini, parti programlarını inceleyiniz ve benzer bir görüşü orada da bulacağınızdan emin olunuz. Çünkü var olan bütün siyasi partilerimiz Türkiye'de bir anayasa değişikliğini benimsiyor ve bu görüşünü parti görüşü haline dönüştürerek, milletimize hizmet edebilmenin yolunu aramaktadır.''

-''ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TOPLUMSAL BİR TALEP OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTIR''-

 Devlet Bahçeli, Milli Mücadele'den bu yana geçen süre içinde 1921 Anayasası ve 1924 Anayasası'nın bir devletin kuruluş felsefesini kavrayan bir anlayışla hazırlanmış anayasalar olarak Cumhuriyet'in temel niteliklerini ortaya koyarak, devletin işleyişini ve yapısını belirlediğini belirtti.

Bahçeli, şunları söyledi:

''Aradan geçen süre sonra 1961'de bir anayasa değişikliği daha yapılmıştır. Bir ihtilalden sonra, bir ara rejim sonrası bir anayasa ortaya konmuştur. Bu, 1980 yılına kadar geçen süre içerisinde özellikle 12 Mart yine bir ara rejim benzeri durumların ülkede söz konusu olduğu bir ortamda değişikliklere uğramıştır. Fakat en son şu an için uygulanmakta olan anayasa, 1982 Anayasası'dır ve 12 Eylül 1980 ihtilali sonrası Danışma Meclisi tarafından Konsey'in yönetimiyle oluşturulmuş olan bir anayasadır. Bugün ülkemizde yürürlükte bulunan anayasa budur. Bu anayasa bir ara rejim anayasasıdır. Bu anayasanın uygulanmasından toplumumuz, milletimiz memnun olmamıştır. Siyasi partiler hoşnut kalmamıştır, sivil toplum kuruluşları yeterli bulmamıştır ve vatandaşlarımız da yeni bir anayasa ihtiyacını ortaya koymuştur. Böylelikle anayasa değişikliği toplumsal bir talep olarak ortaya çıkmıştır. Buna kimse kayıtsız kalamaz, böyle bir talebi karşılama ihtiyacını da hissetmemezlik yapamaz.

 O zaman bütün siyasi partiler bu anlayışta ise bir milletin anayasası, bir sivil anayasa olarak bir uzlaşma zemininde bütün siyasi partileri bir araya getirip, sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini alarak, üniversitenin değerli bilim adamlarının katkısını sağlayarak, 21. yüzyılı kavrayan toplumsal dinamikleri kucaklayan ve toplumun taleplerine de karşılık bulabilen bir anayasayla Türkiye'yi yeni bir yüzyılda lider bir ülke olarak hazırlamak ve istikrar ve kalkınmış bir Türkiye hedefine doğru gidebilmek için zaruri olduğunu herkes kabul etmektedir.''

-''UZLAŞMA ZEMİNİ ARAYACAĞI YERDE...''-

 Bu anlayış içinde 1982 anayasasında 16 değişiklik teşebbüsü olduğunu belirten Bahçeli, şunları kaydetti:

''Bunlardan 15 tanesi gerçekleştirilmiş ve 1982 Anayasası'nın 85 maddesi bu 15 anayasa değişiklik paketi ile değiştirilmiş ve yeniden yazılmıştır. Bugün için halk oylamasına sunulan anayasa değişikliği 17. değişiklik teşebbüsüdür. Şimdi burada hangi siyasi partiden olursak olalım, ülkede bütün siyasi partiler bir uzlaşmayla anayasa değişikliğinden yana olduğunu açıkça ifade ediyor, bunu parti görüşü olarak ortaya koyuyor ise yapılacak olan anayasa değişikliği eğer anayasayı bir toplumsal uzlaşma belgesi olarak görüyor ve kabul ediyorsak uzlaşma zemininde, o iklimle bir anayasa değişikliğini düşünmenin ülkemiz için daha hayırlı olacağını bugünden ifade etmek mümkün olabilir. Mecliste özellikle 2007 milletvekilliği seçimleri sonrası yüzde 46 küsur oyla yani yaklaşık yüzde 47 oyla 341 milletvekiliyle TBMM'de temsil edilen ve tekrar tek başına iktidar olma imkanını bulan AKP yönetimi, böyle bir uzlaşma zemini arayacağı yerde kendisine göre bir çalışma başlatarak bugünkü aşamaya Türkiye'yi getirmiştir.''

 -''ANAYASA METNİ TASLAĞI ÜZERİNDE HERHANGİ BİR UZLAŞMA ZEMİNİ ARANMAMIŞTIR''-

Bahçeli, 2007 yılı sonrası 7 bilimadamıyla oluşturulan bir bilim kurulunun yeni bir anayasanın yazımıyla görevlendirildiğini belirterek, şöyle devam etti:

''Bu 7 bilimadamının uzun çalışmaları, sonrası Sapanca'da bulunan bir motelde AKP yönetimine sunulmuş ve böylelikle bir anayasa değişikliği Türkiye'nin gündemine taşınmış, ancak o günden bu güne kadar bu bilim adamlarının hazırlamış olduğu anayasa metni taslağı üzerinde herhangi bir uzlaşma zemini aranmamış, tartışma birden durdurulmuş ve ötelenmiş, belli bir süre geçtikten sonra bu taslakla bağdaşmayan ufak tefek benzerlikler içeren ama AKP yönetimi tarafından aniden TBMM'ne sunulan başlangıçta 29 maddeyle yeni bir anayasa değişikliği yani 1982 Anayasası üzerinde 17. değişikliği yapmak üzere bir paket sunulmuştur. Bu Anayasa Komisyonu'na gelmiştir, oradan hızlı geçmiş Genel Kurula sunulmuştur mart ayı içerisinde.''

Bu anayasanın değişikliği kapsamı hakkında başta AK Parti milletvekillerinin dahi bilgi sahibi olduğu kanaatini taşımadığını öne süren Bahçeli, şu görüşlere yer verdi:

 ''Bir avuç parti yöneticisi, Sayın Başbakan ve bir kısım danışma heyetiyle böyle bir değişiklik aniden Meclis gündemine getirilmiş, hiçbir şekilde diyalog kurma, uzlaşma arama hiç yapılmamış, siyasi partilerin varlığı kabul edilmemiş, onlar hiç dikkate alınmayarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey'in dayatmasıyla, şiddetli isteğiyle bir anayasa değişikliğiyle Türkiye muhatap kılınmıştır. Şimdi bu gerçek üzerinde durduğumuz vakit, bu anayasaya uzlaşmaya dayalı bir anayasa diyebilir miyiz aziz Trabzonlular? Bu anayasaya sizin anayasanız, milletin anayasasıdır diyebilir miyiz? Öyleyse bu anayasanın bir adı olacaksa bu Recep Tayyip Erdoğan anayasası ve AKP dayatmasıdır.''

 

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler