Erdogan ağladı ve ağlattı
Başbakan Erdoğan bugün haftalık grup toplantısında konuştu. Konuşmasında 12 Eylül referandumuna neden 'Evet' denilmesini gerektiğini açıkladı.
Başbakan Erdoğan bugün haftalık grup toplantısında konuştu. Konuşmasında 12 Eylül referandumuna neden 'Evet' denilmesini gerektiğini açıkladı. Konuşmasında verdiği örnekle herkesi ağlatan Erdoğan'ın konuşmayı yaparken kendisi de gözyaşlarını tutamadı.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları...
"Terör konusunda kararlılıkla mücadeleyi sonuna kadar, durmadan usanmadan sürdüreceğiz. Bu konuda en ufak bir geri adım atmak yok. Olay sadece bir güvenlik meselesi değildir. Yılar yılı böyle bakıldığı için neticesi ortada. Bu olayın stratejik, ekonomik, sosyolojik birçok etkisi var. Eğer hep beraber, teröristlerle vatandaşları ayırabilir, onlarla arasında perde koyabilirsek neticesi çok daha sağlıklı olacaktır. KKTC bugün 20 Temmuz Barış Harekatı'nı kutluyor.
O harekatla Kuzey Kıbrıs 36 yıldır barış dolu bir hayat yaşıyor. Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, hükümetimiz adına kutlamalara katıldı, biz de buradan kardeşlerimize sevgilerimizi yolluyor ve Barış ve Özgürlük Bayramı'nı kutluyoruz. Genel kurul, Meclis çalışmalarını yavaşlatmaya çalıştılar.
Kurullarda gergilik yaratarak, bizi yıpratmaya çalıştılar. Biz AK Parti hükümeti olarak sorunları çözmeye çalışırken, onlar kedi çıkarları ve hevesleri peşinde hızımızı kesmeye çalıştılar. Çünkü onların muhalefet anlayışı destek olmayı değil, köstek olmayı gerektiriyor. Ayak bağı oluyorlar. Biz bu millete sevdalıyız.
Omuzlarımızda ne büyük bir yük taşıdığımızın şuuru içindeyiz. İdare eder, böyle gelmiş böyle gider diyerek etliye sütlüye karışmayabilirdik. Bize bu meselelere karışmayın denildiğinde, geri adım atabilirdik. Ama o zamanda gecemizi gündüzümüze kattığımız yoksulların yüzüne, gözlerinin içine bakamazdık. Biz zor olanı tercih ettik. Bu ülkenin yerinde saymasına karşı çıktık, yürümeyi ilerlemeyi tercih ettik. Tüm ilişkilere, mafyaya, hukuk dışı kirli ilişkilere kafa tuttuk. Milletin takdirine sunduğumuz Anayasa değişikliği de, bu Büyük Türkiye umudunun meyvesidir.
Buradaki maddeler, BDP, CHP VE MHP'nin uykularını kaçırıyorlar. Midas'ın kulakları misali, kendi çevrelerinde arkadaşlarına bu pakete karşı çıkmaktan rahatsız olduklarını anlatıyorlar ama halk önünde farklı konuşuyorlar.
Anayasa değişikliğine yönelik tek bir ciddi açıklamaları, önerileri olmadı. Neden 'hayır' dediklerini, neden bu değişimin karşısında olduklarını kendilerine de halka da anlatamıyorlar. Lütfen dikkat edin, izleyin, dinleyin, anayasa maddeleriyle alakalı bir cümle kuramıyorlar. Neredeyse ülkenin her meselesinin çözümünü bu paketten bekliyorlar. Sizin işsizlikle ilgili bir reçeteniz var mı, bir projeniz var mı? Dünyanın en gelişmiş ülkeleri olan ABD ve Japonya da dahil işsizliğin olmadığı bir ülke var mı? İspanya 8 puandaydı şu anda 18 puan. Birçok konuyu hep çarpıttılar. Hep aldattılar. Bu Anayasa değişikliği belki her şey değildir ama çok önemli bir şeydir. Türkiye'nin aydınlık geleceği için çok önemli bir adımdır.
Değişiklikle AK Parti arasında bire bir ilişki kurmanın ötesine geçemiyorlar. Ama milletim beni çok iyi anlıyor. Yaptığımız değişikliklerin ülke için ne kadar isabetli olduğunu biliyorlar. Anayasa değişikliği yalan yanlış ifadelerle kullanıyorlar. Bir AK Parti projesi değil. Bir kişinin, zümrenin, partinin projesi değildir. Bu bir memleket projesidir. Benim vatandaşım 22 Temmuz'da, 29 Mart'ta hangi partiyi tercih etmiş olursa olsun 12 Eylül'de yapacağı tercih siyasi partilerle ilgili bir tercih değildir. Referandum demokratik bir haktır. 12 Eylül'de hükümet icraatlerini değil, muhalefet performansını değil kendi geleceğini oylayacak. Aklın yolunu, demokrasinin yolunu yani "Evet"i tercih edeceklerine tüm kalbimle inanıyorum. Şu anda anlatacaklarım biraz farklı olacak. Yakın siyasi tarihi, tirajik bir tarihi önünüze getireceğim. Nejdet Adalı daha 19 yaşında bir lise öğrencisiyken cinayet işlediği iddiasıyla 1977'de tutuklandı. Ben de o zaman bir siyasi partinin gençlik kolları başkanıydım. Serbest bırakılacağından o kadar emindi ki arkadaşlarının firar girişimine katılmadı. Mahkeme başkanı onun masum olduğunu söyledi ama karara şerh konuldu. Nejdet Adalı 22 yaşına gelince idam edildi.
Şair Nevzat Çelik, '"Beni burada arama anne, kapıda adımı sorma, saçlarıma yıldız düştü koparma anne ağlama. Kaç zamandır yüzüm traşlı, Gözlerim şafak bekledim, Uzarken ellerim, Kulağım kirişte, Ölümü özledim anne Yaşamak isterken delice" demiş. "Anne sizlerle helalleşmek isterdim fakat olmadı. Hakkım varsa helal olsun, siz de helal edin. Son olarak amcama yengeme, yeğenme, bacıma selam eder, nişanlımı da selam eder.." Bir başka isim Erdal Eren, daha 17 yaşındayken asıldı. 1980'de 18 yaşından küçük olmasına rağmen asıldı. Rahmetli Muhsin Ertuğrul cezaevinde yazdığı şiirle bu zulmü anlattı. "Huzur dolu içinde ben sonsuzluğu düşünüyorum, ey sonsuzluğun sahibi ben sana ulaşmak istiyorum. durum kapatmayın pencereleri üşüyorum" Burada rahmetli Türkeş'in 12 Eylül sonrası yaşadıklarından hiç bahsetmiyorum. Merhum Türkeş, DYP-SHP kooalisyonu için şunları söyledi:> 12 eylül ülkücüler olarak bize çok zarar verdi.
Bayrampaşa'nın dili olsa da orada kararan hayatları anlatsa, Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa da konuşsa. Dili yok ama keşke 12 Eylül’de orada yatan bazı MHP yetkilileri dilinin kilidini açsa da konuşsa. Zamansız vedalarla hesaplaşacağız, gencecik yaşında idam edilen Mustafa'yla hesaplaşacağız. O hesaplaşma günü işte 12 eylül 2010 günüdür.
CHP yüzleşemese de biz yüzleşecez. MHP hesaplaşamasa da biz hesaplaşacaz. Dar ağacına gönderilen Erdal Eren'in, sabah namazında dayakla öldürülen Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun karşısında alnımız ak kalırken, onlar ne hesap verecek.
Sadece 12 Eylül’le hesaplaşmak adına değil, bir daha 12 Eylül’le yaşanmasın diye çabalıyoruz. geçmişin yarınlarıyla yüzleşmeden, daha aydınlık bir gelecek inşaa edemeyiz. İşte bu 12 eylül bir iadeyi itibar olacaktır aynı zamanda. İnanıyorum ki kadınlar kendi haklarının güvenceye kavuşması için evet diyecektir, sadece kadınlar değil, erkekler de evet diyecektir. İnanıyorum ki gençlerimiz, yaşlılarımız evet diyecektir.
Avrupa standartlarında bir Anayasa Mahkemesi ve hukuk standartları için bütün milletim gür bir sesle "Evet" diyecektir. Hukukun üstünlüğünü egemen kılmak için halkımız "Evet" diyecektir. Emeklilerimiz toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için "Evet" diyecektir. İşçilerimiz sendikal hakların gelişmesi için "Evet" diyecektir. Burada aklın yolu birdir ve o yol "Evet"tir.