"Erdoğan'a diz çöktüreceğiz...!"
Hasip Kaplan: "Hükümetin işi çok zor çünkü sizi kelepçeleyip cezaevine koyması lazım ki Botan'ı sustursun. Tayyip Erdoğan'ı sizin önünüzde diz çöktürmezsek, saygıyla eğdirmezsek bize de Botan halkı demesinler"BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisi
Hasip Kaplan: "Hükümetin işi çok zor çünkü sizi kelepçeleyip cezaevine koyması lazım ki Botan'ı sustursun. Tayyip Erdoğan'ı sizin önünüzde diz çöktürmezsek, saygıyla eğdirmezsek bize de Botan halkı demesinler"
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Şırnak'ta düzenlediği mitingde, AKP hükümetini eleştirdi. Demirtaş, "Bu halk demokratik zaferini kazanacak. Halkın kurtuluşu halkın kendi ellerindedir. Şırnak meydanından bir kez daha haykırıyoruz. Bu halk özgür olacak. Kürtler Kürdistan'da özgür yaşayacak. Bunu hep birlikte göreceğiz" dedi.
BDP, 'Buradayım. İrademe sahip çıkıyorum' sloganıyla Şırnak Cumhuriyet Meydanı'nda miting düzenledi. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkan Vekili ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ile Van Milletvekili Nazmi Gür ile yaklaşık 10 bin kişi katıldı.
KAPLAN: "ERDOĞAN'I ÖNÜNÜZDE DİZ ÇÖKTÜRMEZSEK..."
İlk konuşmayı yapan Milletvekili Hasip Kaplan, tutuklu bulunan BDP Şırnak Milletvekilleri Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız, Şırnak Belediye Başkanı Ramazan Uysal, diğer belediye başkanlarının isimleri sayarak, Türkçe ve Kürtçe, 'Nerede?' diye sorunca, alandakilerde Türkçe ve Kürtçe, 'Burada' diye cevap verdi. Kaplan, şöyle dedi:
"Hükümetin işi çok zor çünkü sizi kelepçeleyip cezaevine koyması lazım ki Botan'ı sustursun. Tayyip Erdoğan'ı sizin önünüzde diz çöktürmezsek, saygıyla eğdirmezsek bize de Botan halkı demesinler. Milletin iradesine saygısı olmayanlar, Saddam gibi tarihin çöplüğüne gittiler. Sizin dininize, kimliğinize, kültürünüze, kökeninize saygısı olmayanın Allah inancı da Peygamber inancı da yalandır. Onlar Botan halkının iradesini kelepçelemek istiyorlar. Bizim halkımız meydanlardadır. Bakın Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız hala zindandadır. Milletin iradesi hala tutuklu. Bu zulüm karşısında bir dahaki seçimlerde 2013'te belediye seçimleri var. Bu sefer Şırnak'ın bütün belediyelerini istiyoruz. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi var bu millettin iradesine saygısızlık yapacak yapay Cumhurbaşkanlarına Botan halkı bir tokat bir şamar indirecek. 2015 yılında yine milletvekilleri seçimleri var. Botan Halkına 3-1 yok, 4 sıfır olmalı."
DEMİRTAŞ: BU HALK ÖZGÜR OLACAK
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, zorlu bir süreçte, baskının, zulmün dorukta olduğu bir dönemde Botan gençliği, kadınının duruşu önünde saygıyla eğildiğini söyledi. Meydanda toplananların 'halkı teslim aldık, iradesini kırdık' diyenlere büyük bir cevap olduğunu ifade eden Demirtaş, şöyle dedi:
"Bugün Şırnak'ta halkın seçmiş olduğu temsilcilerin yüzde 95'i içeride tutuklu. Bir tek Hasip Bey kaldı galiba. Aslında şunu iyi biliyorlar. Bir halk hareketinin, bir halk iradesinin temsilcilerini cezaevine atmakla o halk iradesini ve o halk hareketini durduramayacaklarını biliyorlar. Bütün bu olup bitenler, bütün bu tutuklamalar, medyanın bu psikolojik savaşının tamamı halkın moralini bozmak içindir. Bu nedenle ne yaparlarsa yapsınlar, nasıl bir zulüm, nasıl bir baskı, üzerinizde nasıl bir soykırım uygularlarsa uygulasınlar moralimizi bozmayacağız. 'dimdik ayaktayız' diyeceğiz. Kürt sorunu dediğimiz sorun büyük oranda çözülme aşamasına gelmiştir. Bugün artık hiç kimse Kürt halkının dilini inkar edemez, kimliğini inkar edemez, anadilde eğitim hakkını inkar edemez, Kürt halkının kendi kendini yönetme hakkını inkar edemez. Şimdi dünya öyle bir hale geldi ki bütün bunları inkar etmek imkansız hale geldi. Madem 'Kürt vardır' diyorsun o halde bu Kürt'ün hakkı ne olacak. İşte hükümetin uyguladığı politika Kürt'ün hakkını vermemek için Kürt'ün hakkını teslim etmemek için ortaya koyduğu baskı politikasıdır. Bunu hepinizin iyi anlaması lazım. Bu gün Suriye'de olup bitenler, Kuzey Afrika'da, Ortadoğu'da olup bitenler, bütün bu tutuklamaların bütün bu baskının nedenidir aynı zamanda. Çünkü Kürt halkı artık özgürlüğünü kazanma noktasına gelmiş, Kürt halkı özgürce yaşama noktasına gelmiş. AKP hükümeti bu panikle, bu telaşla işte bu süreci durdurmaya çalışıyor. Sizden beklentimiz bu güne kadar bütün zorlukları aşarak, çok daha ağır bedeller ödeyerek kendi iradenizi bu noktaya taşıdınız. Ve artık final aşamasındayız. Bu halk demokratik zaferini kazanacak. Halkın kurtuluşu, halkın kendi ellerindedir. Şırnak meydanından bir kez daha haykırıyoruz. Bu halk özgür olacak. Kürtler Kürdistan'da özgür yaşayacak. Bunu hep birlikte göreceğiz. Bize bölücü diyorlar ya, bakın ülkesi dörde bölünen bir halkız. Ülkesi bölünen biziz, bize adı bölücü olan biziz. Sabahtan akşama kadar ırkçılık yapan, milliyetçilik yapan bunlardır; ama etnik milliyetçi olan nedense biziz. Bunlara aldanmayın"
'CEMAATİN İZNİ OLMASA TUVALETE BİLE GİDEMEZLER
BDP lideri Demirtaş, BDP'yi kendi idaresi olmayan bir parti olarak suçladıklarını belirterek, şöyle dedi:
"Oysa onların ne kadar iradesi var hep birlikte görüyoruz. Cemaatin izni olmasa tuvalete bile gidemezler. Ne vesayetinden söz ediyorsunuz. Sizin gibi hiçbir demokratik kültüre sahip olmayan cemaate teslim olmuş değiliz. Bugün cemaat izin vermezse tek bir vali atayamıyorlar. Cemaat izin vermezse rektör atayamıyorlar. Cemaatten izinsiz aday belirleyemiyorlar. Cemaatin istediği kanunu reddetmedi diye cemaat onları tehdit ediyor. 'Seni Başbakanlıktan alırız. Ayağının altındaki sandalyeyi çekeriz' diyor. Bunların iradesi bu kadar ama dönmüş bize 'BDP'nin iradesi yok' diyorlar. Senin iraden nerde? Pensilvanya'da. Bize 'Kandan beslenenler' diyorlar 'cani' diyorlar. Başbakan söylüyor bunları. Gece gündüz barış isteyen şu analara 'BDPli kadınlar cani' diyor. Sen cani kimdir görmek istiyorsan seni Malatya morguna davet ediyorum. Gel bak bakalım cani kimdir? Gel parçalanmış cesetlere bak. BDP'li anneler sadece ve sadece evlatları ölmesin diye, askerde poliste, gerillada ölmesin diye gece gündüz yollarda senin gazına topuna rağmen 'barış' dediler. Sen 50 bin defa kurban ol bu analara. Barış yürek işidir, barış cesaret işidir. Cesareti olmayan, yüreği olmayan barış yapamaz. Barış bu nedenle korkaların işi değildir. AKP bu korkak olduğu için barış yapamıyor. Biz sizden aldığımız güçle barış diyoruz. Eğer barış yapmak istiyorsan gelip bir kez daha Şırnak meydanında özür dilemen gerekecek. Bütün Kürt halkına yapılan zulümden özür dileyeceksen, biz de sana cesur bir başbakan diyeceğiz. Ama senin barış yapacak yüreğin yoksa suçu başkasına atma. Bu halk sadece kendi ülkesinde özgürce yaşamak istiyor. Senden bir şey istemiyor. Senin cebinden bir şey çıkarıp da Kürt halkına ver demiyoruz. Kürt halkının cebinden zorla çaldığınızı geri verin diyoruz. Anadilimizi, ülkemizi özgürlüğümüzü geri verin diyoruz. Biz savaş olmasın silahlarla şiddetle sorun çözümünün yöntemi aranmasın diye siyaset yapmaya çalışıyoruz."
Demirtaş, Abdullah Öcalan'la görüşmeden barışın sağlanamayacağını öne sürerek, "Bu bir gerçektir. BDP söylüyor diye böyle bir anlama gelmez. O gerçek olduğu için BDP bunu söylüyor. Öcalan'ı Öcalan yapan BDP değildir. Öcalan'ı Öcalan yapan milyonlarca halktır. Bunu niye anlamıyorsunuz. Biz Öcalan muhataptır, Öcalan ile görüşün derken, BDP böyle diyor böyle olacak bu anlama gelmiyor. Kürt halkı böyle istedi böyle olacak anlamına geliyor. Çünkü bütün tutuklanmalara, soruşturmalara, baskılara rağmen 3,5 milyon insanın imzası mecliste duruyor. Siyasal irademdir diyor sayın Öcalan. Nasıl böyle bir iradeyi yok edebilirsin. PKK diyor ki eğer o çağrı yaparsa biz ancak onu dinleriz. Elinde silah tutan, muhatap odur diyor, onu gösteriyor. Barışı onunla yapabilirsiniz diyor. O nedenle BDP gerçekleri işaret ediyor" dedi.
VATAN HİZMETİ DEĞİL AKP HİZMETİ YAPIYORSUNUZ
Demirtaş, vatani görevini yapan askerlerin, bölgede güvenlik görevi yapanların bu saatten sonra vatan borcu değil AKP borcunu ödediğini iddia etti. Demirtaş, şöyle dedi:
"Sadece AKP'nin iktidarı güçlü olsun diye, sadece Başbakan imparatorluğunu sürdürsün diye siz sınırda şehir nöbet tutuyorsunuz. Gerçek budur. Gerçek acıdır ama budur. Maalesef budur. Vatan borcu diye bir şey yok, AKP borcudur vardır. Ve bu nedenle açıkça çağrı yapıyorum. Şırnak'ta AKP'nin borcunu ödemek zorunda değilsiniz. Sizler askerlikte yapmak zorunda değilsiniz. Vicdanı ret hakkı da bir insan hakkıdır. Parası olan, 30 bin lirası olan evladını kurtarabilecek. Ama 30 bin lirası olamayan bir anne evladını buraya gönderecek canını AKP için feda edecek. O nedenle herkes bir daha düşünsün. Kim neye hizmet ediyor iyi anlasın. Sizin AKP'ye falan borcunuz yoktur. Türk gencinin de Kürt gencinin de AKP'ye borcu yoktur. Bu ülkede bölünme tehlikesi yoktur. Bu ülkede savaş tehlikesi yoktur. Bu ülkede kimse savaş istemiyor. Şırnak'ın dağlarında Kürt gençleri savaş istemiyor. O nedenle bırakın artık bunları. Bu palavralara inanmayın. Çıkın Türk anaları olarak, şehit anaları olarak çıkın isyanınızı AKP'ye ilettin. Kürt anaları gibi biz de barış istiyoruz, biz evladımız AKP'ye feda etmiyoruz. Başbakan'a feda etmiyoruz deyin. Bakın o zaman nasıl barış geliyor. Bütün bu gençlere yazıktır. Bütün bu gençler ana kuzusudur. Buraya gelip görev yapan, AKP'nin buraya gönderdiği her genç de ana kuzusudur. Kürtler böyle bakıyor, Kürt anaları işte böyle bakıyor. İşte Kürt analarını yüreği böylesine büyüktür. Bütün evlatlar için herkes için yüreği yanarken, yüreği kan ağlarken Başbakan işte bu anaları cani olarak gösteriyor. İşte başbakan bu analara evlatlarınıza çağrı yapın gelsinler teslim olsunlar diyor. Kürtler sana teslim olsaydı Kenan Evren'e teslim olurlardı. İnönü'ye teslim olurdu, senden daha büyük katliamcılarda gördü bu halk ama boyun eğmedi. Sana niye teslim olsun."