Erdoğan'dan ulusa sesleniş
Başbakan Erdoğan, 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında, "Türkiye'yi karartmek isteyenlere, Türkiye'nin başarılarına gölge düşürmek isteyenlere, Türkiye'yi yeniden istikrarsız, güvensiz bir ortama çekmek isteyenlere asla prim vermiyoruz" dedi Erdoğan televizyonla
Yayınlanma:
Başbakan Erdoğan, 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında, "Türkiye'yi karartmek isteyenlere, Türkiye'nin başarılarına gölge düşürmek isteyenlere, Türkiye'yi yeniden istikrarsız, güvensiz bir ortama çekmek isteyenlere asla prim vermiyoruz" dedi
Erdoğan televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında Haziran ayı içinde yaptığı sürpriz bir ziyaret sırasında Ankara Aydınlıkevler Anadolu İletişim Meslek Lisesi'ndeki imkanları ve çalışmaları gördüğünü, bu güzel gelişmeleri vatandaşlara da yansıtabilmek için de Ulusa Sesleniş programının çekimlerini burada gerçekleştirmeyi uygun gördüklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, bu sayede lise seviyesindeki bir okulun sahip olduğu teknik imkanları ve kendi meslek kolunda ulaştığı kapasiteyi göstermesi bakımından son derece çarpıcı bir örnek ortaya koymuş olduklarını dile getirdi.
EĞİTİM
Erdoğan, şunları söyledi:"Türkiye'de artık bir şeylerin iyiden iyiye değişmekte olduğunun en güzel örneklerinden biri olduğu için bugün bu programı burada çekmeyi tercih ettik.Hem bütün okullarımız gibi liselerimizin de son dönemde kazandığı ilerlemeyi göstermek hem de mesleki eğitimin bir ülke için ne anlama geldiğini açıkça ortaya koymak için bu lisemiz gerçekten de son derece çarpıcı bir örnek. Ancak inanın tek örnek değil. Bugün Türkiye'nin her okulu birkaç yıl önceki durumundan çok daha ileri bir seviyeye, çok daha zengin imkanlara sahip duruma gelmiştir.
Bakınız 2002 yılında 7,5 milyar YTL olan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini, bu yıl itibariyle yaklaşık 23 milyar YTL'ye yükselterek, 2002 yılına göre tam yüzde 207'lik bir artış sağlamış durumdayız. Hükümet olarak bu kaynakları doğru, adil ve yerinde kullanarak eğitim alanında çok önemli yatırımlara imza attık. 24 bini 'Eğitime yüzde 100 Destek Kampanyası'nda olmak üzere toplam 123 bin yeni dersliğin yapımını tamamlayarak eğitim sistemimize kazandırdık. Acil okul ihtiyacı olan 153 yerleşim birimine kısa süre içerisinde kurulabilen taşınabilir eğitim kurumları inşa ettik.414 adet yeni ilköğretim ve ortaöğretim, 55 adet yüksek öğretim olmak üzere toplam 469 adet öğrenci yurdu hizmete açtık. 501 adet spor salonunun ve 93 adet çok amaçlı salonun yapımını tamamlayarak öğrencilerimizin hizmetine sunduk."
"TÜRKİYE'Yİ KARARTMAK İSTEYENLERE ASLA PRİM VERMİYORUZ"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin eğitim başta olmak üzere her alanda geleceğin ihtiyaçlarını da dikkate alarak meselelerini çözmesi, gerekli yatırımları yapması bir mecburiyettir. Bunun için de ekonomimizin son beş buçuk yıllık dönemde yakaladığı istikrar çizgisini asla kaybetmemesi, hedeflerini kovalamaya devam etmesi gerekiyor. Bu dönemde Türkiye ekonomisi, daha önce hiç görmediği kazanımlar elde etmiş, çok sağlam ve sağlıklı bir zeminde ilerlemeye başlamıştır. Defalarca ifade ettim. Ülke olarak her alanda büyük atılımlarla geçen son beş buçuk yıllık dönem içinde en önemli kazancımız istikrarımız olmuştur. Dolayısıyla şartlar ne olursa olsun istikrarımızı, istikametimizi, gidişatımızı korumak zorundayız.
Her krizde biraz daha yoksullaştık, biraz daha kaybettik. Dikkat ediniz, her iki yılda, üç yılda bir Türkiye krize sürüklenmiş. Bir yıl, iki yıl geçici rahatlama olmuş, ama arkasından bir kriz gelmiş, Türkiye'nin varını yoğunu alıp götürmüş. Bu krizler, milletimizin büyük çoğunluğunu fakirleştirmiş, gelir dağılımındaki uçurumu derinleştirmiş, gelecek umutlarını kırmıştır.
Hükümet olarak daha ilk günden Türkiye'yi her iki yılda, üç yılda bir krize sürükleyen bu istikrarsızlık, güvensizlik zeminini tedavi etmenin mücadelesine başladık. Bu mücadelemizde zaman zaman engellerle, zorluklarla karşılaştık. Bu ilerleme, kalkınma, gelişme yolculuğundan bizi millet olarak hiçbir güç alıkoyamayacaktır. Bizi alıkoyacak tek bir şey varsa o da birlik ve beraberliğimizin bozulmasıdır. O da aynı gelecek hedefleri etrafında kenetlenemediğimiz zamandır. Bu tuzağın farkında olmak, birlik ve beraberliğimizi her şeyin üzerinde tutmak, ortak değerlerimizi hep birlikte yüceltmek durumundayız. Buna devam ettiğimiz sürece, bu duygu birliğini koruduğumuz sürece, Türkiye'yi tutabilene aşk olsun, diyorum.
Türkiye'yi karartmak isteyenlere, Türkiye'nin başarılarına gölge düşürmek isteyenlere, Türkiye'yi yeniden istikrarsız, güvensiz bir ortama çekmek isteyenlere asla prim vermiyoruz. Bizim sözlüğümüzde, bizim lügatimizde artık 'kriz' kelimesi yoktur, bir daha da asla olmamalıdır.
Beş buçuk yıl boyunca istikrar ve güven ortamına daima vurgu yaptım. Şu içinden geçtiğimiz günlerde, bu iki kavramın ne derece hayati olduğu bir kez daha ispatlanmıştır. Türkiye'de yeniden enflasyon canavarının hortlamasına izin vermeyeceğiz, bunun mücadelesini veriyoruz.Türkiye, dünyaya kapılarını kapatamayacak kadar büyük, o kadar önemli, geleceği o kadar parlak bir ülkedir. Küresel yatırımları artırmaya, küresel ticarette ağırlığımızı koymaya devam edeceğiz. Önümüz açık, yolumuz aydınlık. İnanıyorum ki, biz hep birlikte Türkiye'yi şahlandırmaya, Türkiye'ye yeni rekorlar yaşatmaya, Türkiye'ye tarihi başarılar yaşatmaya devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi, endişesi olmasın. Türkiye'nin pusulası sadece aydınlık ufukları gösteriyor, buna da her insanımızın inanmasını, güvenmesini istiyorum."
AK Parti Hükümeti olarak göreve geldikleri ilk günden bu yana Türkiye'nin büyüklüğüne, Türk milletinin tarihi tecrübelerine yakışan bir dış politika anlayışıyla hareket etmenin gayreti içinde olduklarını ifade eden Erdoğan, bu gayretlerin neticesi olarak bugün Türkiye'nin uluslararası alanda inisiyatif alan ve sözünü dinleten itibarı yüksek bir ülke konumuna geldiğini dile getirdi.
BÖLGESEL SORUNLAR
Dünya meselelerine de duyarsız kalmadıklarını ifade eden Erdoğan,"Türkiye'nin tarafı olduğu anlaşmazlıkların çözümünde nasıl aktif bir barış diplomasisi yürütüyorsak, dünyadaki çeşitli anlaşmazlıklara çözüm arama çabalarına da en aktif şekilde katılmanın gayreti içindeyiz. Bu konuda yardımı, desteği, ara buluculuğu talep edilen bir konuma ulaşmış bulunuyoruz. Bunun bir örneği olarak Suriye ile İsrail arasında ilk etabı Mayıs ayında başlayan barış görüşmelerine hem aracılık, hem de ev sahipliği yaptık. Bu görüşmelerin ikinci etabı yine Türkiye'nin gözetimi ve ev sahipliği ile bu ayın 15 ve 16'sında gerçekleştirildi. Her iki tarafın ifadelerine de yansıdığı üzere görüşmeler yapıcı ve yararlı bir doğrultuda sürdürülüyor. Orta Doğu'daki çatışmaların sona ermesi ve sürdürülebilir barış ortamının tesisi için böyle diyalog zeminlerinin son derece önemli olduğu bugün bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçektir. Türkiye'nin bu diyalog zemininin oluşmasındaki rolünü bütün dünya yakından biliyor ve takdir ediyor. Bölgemizde ve dünyada barışın tesisine yönelik çabalarımızı her seviyede sürdürmekte, barış çabalarına katkılarımızı devam ettirmekte kararlıyız. Bunu, üzerimize düşen bölgesel, tarihi ve insani bir sorumluluk olarak görüyoruz.
AB SÜRECİ
Aynı anlayışla medeniyetlerin yakınlaşmasına çok önemli katkılar sağlayacağına inandığımız Avrupa Birliği üyeliğimiz konusunda da samimiyetle çaba gösteriyoruz.Zaman zaman uğradığımız haksızlıklara karşı dik duruyor, itirazlarımızı muhataplarımıza iletiyor ama üyelik yolunda üstümüze düşeni yapmaya da devam ediyoruz. Bu ayın 17'sinde gerçekleştirilen Türkiye-AB Katılım Konferansı'nın bakanlar düzeyindeki beşinci toplantısında bu tutumumuzu, üyelik konusundaki ciddiyetimizi bir kere daha ortaya koyduk. Dışişleri Bakanımız ve beraberindeki heyet, müzakere sürecinin geldiği her yeni noktada AB yetkilileri ile görüşmeleri aynı kararlılık içinde sürdürüyorlar. Bazı ülkelerin genellikle iç siyasi gelişmeleriyle bağlantılı olarak Türkiye'ye karşı takındıkları haksız tutumları kendilerine de ifade ettim. İnanıyorum ki bu türden temaslar Türkiye'nin yoluna çıkarılan engellerin bertaraf edilmesine olumlu katkılar sağlayacaktır."
MİLLİ FUTBOL TAKIMI
Başbakan Erdoğan, Haziran ayı boyunca Türk Milli Futbol Takımı'nın herkese tatlı ve tatlı olduğu kadar da heyecanlı, müthiş coşkular yaşattığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sporcularımızın Avrupa 2008 maçlarında gösterdikleri sıra dışı performans, sadece bizim değil, bütün dünyanın takdirini kazandı. Maçların son anlarına kadar mücadeleyi bırakmayarak hedeflerine ulaşan gençlerimizin azmi, inancı, kararlılığı ve elbette kabiliyetleri her türlü takdirin üstündedir. Ben de Viyana'da çeyrek final karşılaşmasında onları tribünden izleyenler arasındaydım. Sadece bizler değil, bütün eksiklerine ve zorluklarına rağmen futbolcularımızın saha içindeki mücadelesinden ilham alan milyonlarca dünya insanı da ayyıldızlı takımımızla gurur duydu. Ülkemizi başarıyla temsil eden milli takım ailemize, teknik heyetimiz ve futbolcularımıza, federasyon başkanımıza ve tüm diğer federasyon yetkililerimize burada bir kere daha teşekkür ediyorum. Yarı finalde çok üstün bir oyun sergilememize rağmen bu kez olmadı.
Tarihinde ilk defa yarı final oynamak, ilk dörde girmek elbette milli takımımız için çok önemli bir başarıdır ama çıkardığımız oyunla unutulmaz heyecanlar yaşatarak daha iyisini hak ettiğimizi de ortaya koyduk. İnşallah daha iyi başarıları hep birlikte kutlayacağız. Bunlar, Türkiye'nin aydınlık yarınlarının işaretleridir, çok daha güzel günler bizi bekliyor ve olacak diyorum. İnanıyoruz ve olacak, başaracağız."
Erdoğan televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında Haziran ayı içinde yaptığı sürpriz bir ziyaret sırasında Ankara Aydınlıkevler Anadolu İletişim Meslek Lisesi'ndeki imkanları ve çalışmaları gördüğünü, bu güzel gelişmeleri vatandaşlara da yansıtabilmek için de Ulusa Sesleniş programının çekimlerini burada gerçekleştirmeyi uygun gördüklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, bu sayede lise seviyesindeki bir okulun sahip olduğu teknik imkanları ve kendi meslek kolunda ulaştığı kapasiteyi göstermesi bakımından son derece çarpıcı bir örnek ortaya koymuş olduklarını dile getirdi.
EĞİTİM
Erdoğan, şunları söyledi:"Türkiye'de artık bir şeylerin iyiden iyiye değişmekte olduğunun en güzel örneklerinden biri olduğu için bugün bu programı burada çekmeyi tercih ettik.Hem bütün okullarımız gibi liselerimizin de son dönemde kazandığı ilerlemeyi göstermek hem de mesleki eğitimin bir ülke için ne anlama geldiğini açıkça ortaya koymak için bu lisemiz gerçekten de son derece çarpıcı bir örnek. Ancak inanın tek örnek değil. Bugün Türkiye'nin her okulu birkaç yıl önceki durumundan çok daha ileri bir seviyeye, çok daha zengin imkanlara sahip duruma gelmiştir.
Bakınız 2002 yılında 7,5 milyar YTL olan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini, bu yıl itibariyle yaklaşık 23 milyar YTL'ye yükselterek, 2002 yılına göre tam yüzde 207'lik bir artış sağlamış durumdayız. Hükümet olarak bu kaynakları doğru, adil ve yerinde kullanarak eğitim alanında çok önemli yatırımlara imza attık. 24 bini 'Eğitime yüzde 100 Destek Kampanyası'nda olmak üzere toplam 123 bin yeni dersliğin yapımını tamamlayarak eğitim sistemimize kazandırdık. Acil okul ihtiyacı olan 153 yerleşim birimine kısa süre içerisinde kurulabilen taşınabilir eğitim kurumları inşa ettik.414 adet yeni ilköğretim ve ortaöğretim, 55 adet yüksek öğretim olmak üzere toplam 469 adet öğrenci yurdu hizmete açtık. 501 adet spor salonunun ve 93 adet çok amaçlı salonun yapımını tamamlayarak öğrencilerimizin hizmetine sunduk."
"TÜRKİYE'Yİ KARARTMAK İSTEYENLERE ASLA PRİM VERMİYORUZ"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin eğitim başta olmak üzere her alanda geleceğin ihtiyaçlarını da dikkate alarak meselelerini çözmesi, gerekli yatırımları yapması bir mecburiyettir. Bunun için de ekonomimizin son beş buçuk yıllık dönemde yakaladığı istikrar çizgisini asla kaybetmemesi, hedeflerini kovalamaya devam etmesi gerekiyor. Bu dönemde Türkiye ekonomisi, daha önce hiç görmediği kazanımlar elde etmiş, çok sağlam ve sağlıklı bir zeminde ilerlemeye başlamıştır. Defalarca ifade ettim. Ülke olarak her alanda büyük atılımlarla geçen son beş buçuk yıllık dönem içinde en önemli kazancımız istikrarımız olmuştur. Dolayısıyla şartlar ne olursa olsun istikrarımızı, istikametimizi, gidişatımızı korumak zorundayız.
Her krizde biraz daha yoksullaştık, biraz daha kaybettik. Dikkat ediniz, her iki yılda, üç yılda bir Türkiye krize sürüklenmiş. Bir yıl, iki yıl geçici rahatlama olmuş, ama arkasından bir kriz gelmiş, Türkiye'nin varını yoğunu alıp götürmüş. Bu krizler, milletimizin büyük çoğunluğunu fakirleştirmiş, gelir dağılımındaki uçurumu derinleştirmiş, gelecek umutlarını kırmıştır.
Hükümet olarak daha ilk günden Türkiye'yi her iki yılda, üç yılda bir krize sürükleyen bu istikrarsızlık, güvensizlik zeminini tedavi etmenin mücadelesine başladık. Bu mücadelemizde zaman zaman engellerle, zorluklarla karşılaştık. Bu ilerleme, kalkınma, gelişme yolculuğundan bizi millet olarak hiçbir güç alıkoyamayacaktır. Bizi alıkoyacak tek bir şey varsa o da birlik ve beraberliğimizin bozulmasıdır. O da aynı gelecek hedefleri etrafında kenetlenemediğimiz zamandır. Bu tuzağın farkında olmak, birlik ve beraberliğimizi her şeyin üzerinde tutmak, ortak değerlerimizi hep birlikte yüceltmek durumundayız. Buna devam ettiğimiz sürece, bu duygu birliğini koruduğumuz sürece, Türkiye'yi tutabilene aşk olsun, diyorum.
Türkiye'yi karartmak isteyenlere, Türkiye'nin başarılarına gölge düşürmek isteyenlere, Türkiye'yi yeniden istikrarsız, güvensiz bir ortama çekmek isteyenlere asla prim vermiyoruz. Bizim sözlüğümüzde, bizim lügatimizde artık 'kriz' kelimesi yoktur, bir daha da asla olmamalıdır.
Beş buçuk yıl boyunca istikrar ve güven ortamına daima vurgu yaptım. Şu içinden geçtiğimiz günlerde, bu iki kavramın ne derece hayati olduğu bir kez daha ispatlanmıştır. Türkiye'de yeniden enflasyon canavarının hortlamasına izin vermeyeceğiz, bunun mücadelesini veriyoruz.Türkiye, dünyaya kapılarını kapatamayacak kadar büyük, o kadar önemli, geleceği o kadar parlak bir ülkedir. Küresel yatırımları artırmaya, küresel ticarette ağırlığımızı koymaya devam edeceğiz. Önümüz açık, yolumuz aydınlık. İnanıyorum ki, biz hep birlikte Türkiye'yi şahlandırmaya, Türkiye'ye yeni rekorlar yaşatmaya, Türkiye'ye tarihi başarılar yaşatmaya devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi, endişesi olmasın. Türkiye'nin pusulası sadece aydınlık ufukları gösteriyor, buna da her insanımızın inanmasını, güvenmesini istiyorum."
AK Parti Hükümeti olarak göreve geldikleri ilk günden bu yana Türkiye'nin büyüklüğüne, Türk milletinin tarihi tecrübelerine yakışan bir dış politika anlayışıyla hareket etmenin gayreti içinde olduklarını ifade eden Erdoğan, bu gayretlerin neticesi olarak bugün Türkiye'nin uluslararası alanda inisiyatif alan ve sözünü dinleten itibarı yüksek bir ülke konumuna geldiğini dile getirdi.
BÖLGESEL SORUNLAR
Dünya meselelerine de duyarsız kalmadıklarını ifade eden Erdoğan,"Türkiye'nin tarafı olduğu anlaşmazlıkların çözümünde nasıl aktif bir barış diplomasisi yürütüyorsak, dünyadaki çeşitli anlaşmazlıklara çözüm arama çabalarına da en aktif şekilde katılmanın gayreti içindeyiz. Bu konuda yardımı, desteği, ara buluculuğu talep edilen bir konuma ulaşmış bulunuyoruz. Bunun bir örneği olarak Suriye ile İsrail arasında ilk etabı Mayıs ayında başlayan barış görüşmelerine hem aracılık, hem de ev sahipliği yaptık. Bu görüşmelerin ikinci etabı yine Türkiye'nin gözetimi ve ev sahipliği ile bu ayın 15 ve 16'sında gerçekleştirildi. Her iki tarafın ifadelerine de yansıdığı üzere görüşmeler yapıcı ve yararlı bir doğrultuda sürdürülüyor. Orta Doğu'daki çatışmaların sona ermesi ve sürdürülebilir barış ortamının tesisi için böyle diyalog zeminlerinin son derece önemli olduğu bugün bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçektir. Türkiye'nin bu diyalog zemininin oluşmasındaki rolünü bütün dünya yakından biliyor ve takdir ediyor. Bölgemizde ve dünyada barışın tesisine yönelik çabalarımızı her seviyede sürdürmekte, barış çabalarına katkılarımızı devam ettirmekte kararlıyız. Bunu, üzerimize düşen bölgesel, tarihi ve insani bir sorumluluk olarak görüyoruz.
AB SÜRECİ
Aynı anlayışla medeniyetlerin yakınlaşmasına çok önemli katkılar sağlayacağına inandığımız Avrupa Birliği üyeliğimiz konusunda da samimiyetle çaba gösteriyoruz.Zaman zaman uğradığımız haksızlıklara karşı dik duruyor, itirazlarımızı muhataplarımıza iletiyor ama üyelik yolunda üstümüze düşeni yapmaya da devam ediyoruz. Bu ayın 17'sinde gerçekleştirilen Türkiye-AB Katılım Konferansı'nın bakanlar düzeyindeki beşinci toplantısında bu tutumumuzu, üyelik konusundaki ciddiyetimizi bir kere daha ortaya koyduk. Dışişleri Bakanımız ve beraberindeki heyet, müzakere sürecinin geldiği her yeni noktada AB yetkilileri ile görüşmeleri aynı kararlılık içinde sürdürüyorlar. Bazı ülkelerin genellikle iç siyasi gelişmeleriyle bağlantılı olarak Türkiye'ye karşı takındıkları haksız tutumları kendilerine de ifade ettim. İnanıyorum ki bu türden temaslar Türkiye'nin yoluna çıkarılan engellerin bertaraf edilmesine olumlu katkılar sağlayacaktır."
MİLLİ FUTBOL TAKIMI
Başbakan Erdoğan, Haziran ayı boyunca Türk Milli Futbol Takımı'nın herkese tatlı ve tatlı olduğu kadar da heyecanlı, müthiş coşkular yaşattığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sporcularımızın Avrupa 2008 maçlarında gösterdikleri sıra dışı performans, sadece bizim değil, bütün dünyanın takdirini kazandı. Maçların son anlarına kadar mücadeleyi bırakmayarak hedeflerine ulaşan gençlerimizin azmi, inancı, kararlılığı ve elbette kabiliyetleri her türlü takdirin üstündedir. Ben de Viyana'da çeyrek final karşılaşmasında onları tribünden izleyenler arasındaydım. Sadece bizler değil, bütün eksiklerine ve zorluklarına rağmen futbolcularımızın saha içindeki mücadelesinden ilham alan milyonlarca dünya insanı da ayyıldızlı takımımızla gurur duydu. Ülkemizi başarıyla temsil eden milli takım ailemize, teknik heyetimiz ve futbolcularımıza, federasyon başkanımıza ve tüm diğer federasyon yetkililerimize burada bir kere daha teşekkür ediyorum. Yarı finalde çok üstün bir oyun sergilememize rağmen bu kez olmadı.
Tarihinde ilk defa yarı final oynamak, ilk dörde girmek elbette milli takımımız için çok önemli bir başarıdır ama çıkardığımız oyunla unutulmaz heyecanlar yaşatarak daha iyisini hak ettiğimizi de ortaya koyduk. İnşallah daha iyi başarıları hep birlikte kutlayacağız. Bunlar, Türkiye'nin aydınlık yarınlarının işaretleridir, çok daha güzel günler bizi bekliyor ve olacak diyorum. İnanıyoruz ve olacak, başaracağız."
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.