Erdoğan'ı kızdıran yazı: "Zulüm 1453'te başladı"

Geçen yıl ki Gezi Parkı olaylarına değinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bundan 1 yıl önce, İstanbul'da bazı kendini bilmezler, bazı densizler gittiler duvarlara 'Zulüm 1453'te başladı' diye yazdılar, maalesef...İşte bu zihniyet, barışı savunamaz. Bu zi

Erdoğan'ı kızdıran yazı: "Zulüm 1453'te başladı"
Geçen yıl ki Gezi Parkı olaylarına değinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bundan 1 yıl önce, İstanbul'da bazı kendini bilmezler, bazı densizler gittiler duvarlara 'Zulüm 1453'te başladı' diye yazdılar, maalesef...İşte bu zihniyet, barışı savunamaz. Bu zihniyet hakkı, adaleti, dayanışmayı, dostluğu, kardeşliği savunamaz" dedi.
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Fethi işgal gibi gösterdiler, fethi, fütuhatı, fetih ruhunu toprak gibi fani değerlerle irtibatlandırıp, değersizleştirmek, fanileştirmek istediler. İşte biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Bizim olan, bize ait olan, çok değerli manalar ihtiva eden fetih ve fatih ruhu kavramını asla yitirmeyecek, onun örselenmesine de asla müsaade etmeyeceğiz" dedi.
 
Erdoğan, Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen'in Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde düzenlediği "Medeniyetimiz ve Büyük Türkiye Yolunda Eğitim, Fetih ve Gençlik" temalı Türkiye Buluşması'nda yaptığı konuşmada, buluşmayı tertiplemelerinden dolayı Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen'e teşekkür etti.
 
Salondaki tüm katılımcılara, özellikle gençlere, Memur-Sen'in genç mensuplarına coşku, heyecan ve muhabbetlerinden dolayı sonsuz şükranlarını sunduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
 
"Bugün 29 Mayıs... İki şey beni farklı dünyaya götürdü, bunlardan bir tanesi malum salon yapıldığında adı farklıydı sonra 'bir isim bulunsun' dendi ve ismini bundan önceki gelişimizde Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi olarak burada açıklamıştık. Ve bugün de bir taraftan fetih bir taraftan da Yahya Kemal'in o fetihle ilgili bütünleşen dörtlüğü aklıma geldi az önce... 'Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yarabbi, senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi, ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın, galip et çünkü bu son ordusudur İslam'ın' diyordu Yahya Kemal."
 
Başbakan Erdoğan, farklı bir mücadelenin Yahya Kemal'e bu dörtlüğü söylettiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"O büyük fethin, çağlar kapanıp çağların açıldığı, dünyanın istikametini değiştiren o muhteşem fethin 561. yıl dönümünü bugün birlikte kutladık, kutluyoruz. Alemlere rahmet olarak gönderilmiş Hazreti Peygamberin övgüsüne mazhar olan fatihler fatihi Fatih Sultan Mehmet'i bu vesileyle bir kez daha rahmetle, minnetle yadediyorum. Aynı şekilde o övülmüş orduyu, Fatih'in o kahraman ordusunu hürmetle anıyor, o ordunun tüm zabitlerine, tüm neferlerine de buradan bir kez daha rahmet niyaz ediyorum. Bu vesileyle Eğitim Bir-Sen'in kurucusu, büyük dava ve edebiyat adamı Mehmet Akif abimizi de rahmetle anıyor, emeklerinin boşa gitmediğini bugün burada görüyor olmanın mutluluğunu yaşadığımı belirtmek istiyorum."
 
- "Fetih asla ve asla işgal değildir"
 
Başbakan Erdoğan, bir noktaya özellikle dikkati çekmek istediğini belirterek, "Fetih asla ve asla işgal değildir. Fetih zorla almak değildir, gasbetmek hiç değildir. Fetih açmaktır, fetih engelleri ortadan kaldırmaktır, fetih hem kapılardaki hem gönüllerdeki mühürleri ve kilitleri kırıp atmaktır" diye konuştu.
 
Fethin, şehir surlarını aşmak değil, gönüllerin etrafına örülmüş surları, duvarları, kaleleri aşmak, gönüllere ulaşmak olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
 
"Hatırlayın sevgili kardeşlerim, Medine işgal edilmemiş, fethedilmişti. Mekke savaş zoruyla değil, fetihle alınmıştı. Kudüs zorla ve zorbalıkla değil, bir emanet hassasiyetiyle geri alınmış, yani fethedilmişti. İşte İstanbul da fethe ve fatihe mazhar olmuş, fetihle şereflenmiş bir şehirdir. İstanbul, silahlardan öte gönüllerle ve dualarla kuşatılmış, böyle bir inançla, böyle bir ihlas ve samimiyetle köhne kapılarındaki köhne kilitler kırılmıştır."
 
Başbakan Erdoğan, İstanbul'un teslim alınan bir şehir olmadığına vurgu yaparak, "İstanbul teslim alan, gönülleri kendisine aşkla mahkum eden bir şehir oldu. İşte onun için her birinizin fetih kelimesinin manasını çok iyi öğrenmenizi, anlamanızı, fetih ruhunu son nefesinize kadar iftiharla taşımanızı sizlerden rica ediyorum" şeklinde konuştu.
 
Fetih kavramının içini boşaltmak, onu değersizleştirmek, onu manasız göstermek, onu farklı manalarla kötü göstermek için her şeyin yapıldığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
 
"Fethi işgal gibi gösterdiler, fethi, fütuhatı, fetih ruhunu toprak gibi fani değerlerle irtibatlandırıp, değersizleştirmek, fanileştirmek istediler. İşte biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Bizim olan, bize ait olan, çok değerli manalar ihtiva eden fetih ve fatih ruhu kavramını asla yitirmeyecek, onun örselenmesine de asla müsaade etmeyeceğiz. Yunus Emre o arı, duru Türkçesiyle, o süt gibi temiz Türkçesiyle aslında bizim fetih ruhumuzu son derece öz biçimde ifade ediyor. 'Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için, dostun eli gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim'."
 
- "Fetih, ekmeğini yoksulla paylaşmaktır"
 
Erdoğan, fethin gönüller yapmak, bir gönle girmek olduğunu ifade ederek, "Fetih, ekmeğini yoksulla paylaşmaktır, fetih komşunun hatırını sormaktır, yetimin başını okşamaktır. Mazlumun feryadını duymak, mazluma el uzatmaktır" dedi.
 
Fethin adalet, zulmün ve zalimin kilitlediği kapıları açmak, zulüm kilidini kırmak ve parçalamak olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Medeniyet fetihle mümkün olur, bir kapıyı açmadan, bir gönül şehrine girmeden fetih olmaz. Fetih varsa medeniyet vardır, fatih varsa medeniyet vardır. Kardeşlerim kalem kılıcı keser, işte fetih budur. Fetih, kalemin kılıçtan üstün olduğunu anlamak, kapıları da kalemle, kelamla açabilmektir. Kardeşlerim, Anadolu fethedilmiştir, İstanbul fethedilmiştir dikkat ediniz işgal edilmemiş, ilhak edilmemiş, bütün bu topraklar fethedilmiştir. Toprak fetih sayesinde sevgiyle buluşmuş, dostlukla, dayanışmayla, kardeşlikle buluşmuştur. Medeniyet fetih sayesinde bu topraklardan neşvünema etmiştir."
 
- Fatih Sultan Mehmet'in Bosna fethindeki fermanı
 
Başbakan Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet'in Bosna'yı fethettiğindeki fermanını anımsatarak, şöyle devam etti:
 
"Şu anda salonda Bosnalı kardeşlerim var. Bosnalı kardeşlerime de hoş geldiniz diyorum, aynı zamanda geçmiş olsun diyorum, sel felaketinde ölenlere de Allah'tan rahmet diliyorum. Ne diyor Fatih fermanında, 'Ben ki Sultan Mehmet Hanım. Halkımın tamamına ve devletimde üst düzeyde bulunanlara malum olsun ki iş bu fermanımla Bosna rahiplerine lütfumu artırıp, yeri ve göğü yaratan Allah'ın hakkı için, ulu Peygamber hakkı için, 124 bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç hakkı için şöyle buyurdum, bu kişilerin yaşadıkları yerlere ve kiliselerine kimse mani olmayacak, sıkıntı vermeyecek ve herkes yerinde kalacaktır. En başta yüce hazretim bulunmak üzere vezirlerimden ve kullarımdan ve halkımdan hiç kimse bu kişilere, canlarına, mallarına ve kiliselerine taarruz etmeyecek, onları incitmeyecek, yabancıların buraya yerleşmek üzere gelmelerine karşı çıkılmayacaktır. Yukarıda bahsi geçen kişiler için himmet buyurup, lütfettiğim bu fermanımda yazılı olanlara muhalefet etmeyenler bana iyi bir şekilde hizmette bulunmuş ve emirlerime uymuş olacaklardır. 1463 yılının 28 Mayısında yazıldı bu ferman, işte fetih budur kardeşlerim, fetih budur... Fetih insana saygıdır, yaradılana yaradandan ötürü hürmettir, hoşgörüdür. Fetih ruhunu anlamayan ne insan sevgisini anlar, ne bizim medeniyetimizin ruh kökünü anlar, ne de barışı, diyaloğu, hoşgörüyü anlar."
 
Erdoğan, "Bundan 1 yıl önce, İstanbul'da bazı kendini bilmezler, bazı densizler gittiler duvarlara 'Zulüm 1453'te başladı' diye yazdılar, maalesef...İşte bu zihniyet, barışı savunamaz. Bu zihniyet hakkı, adaleti, dayanışmayı, dostluğu, kardeşliği savunamaz" dedi. 

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler