Ermenistan neyi öğrendi!

Geride bıraktığımız haftaya damgasını vuran Türkiye-Ermenistan maçı vesilesiyle cumhurbaşkanı Gül'ün Erivan'a yaptığı ziyaret oldu. Fakat, Başbakan'ın Deniz Feneri Derneğindeki yolsuzluk ideaları ile ilgili Aydın Doğan'la girdiği polemik bu olayın yeterin

Ermenistan neyi öğrendi!

Geride bıraktığımız haftaya damgasını vuran Türkiye-Ermenistan maçı vesilesiyle cumhurbaşkanı Gül'ün Erivan'a yaptığı ziyaret oldu. Fakat, Başbakan'ın Deniz Feneri Derneğindeki yolsuzluk ideaları ile ilgili Aydın Doğan'la girdiği polemik bu olayın yeterince gündemde kalmasını ve tartışılmasını engelledi. Bir kez daha yaratılan sunu gündemlerin bizleri gerçek gündemden nasıl uzaklaştırdığına şahitlik ettik.

 

Ben Gül'ün bu davete icabet etmesiyle ilgili yürütülen neden icabet etti ya da etmelimiydi tartışmasının dışına çıkarak Sarkisian'in Gül'ü neden davet ettiğini irdelemek istiyorum. Neden Sarkisian 1992'den itibaren Türkiye 'Ermeni soykırımını' kabul etmediği surece Türkiye'yle hiçbir diplomatik ilişki kumama temeline dayanan geleneksel Ermeni diş politikasını değiştirmiştir?  Ya da değiştirmiş midir?

 

Diğer taraftan Ermenistan'ın Karabağ işgalini sonlandırmadığı surece Ermenistan'la diplomatik ilişki kumama ve ambargo uygulama temelinde yürütülen 1990'lardaki Türk diş politikası neden yerini 2000'li yılların başlamasıyla yeni açılımlara bırakmaktadır?

 

Son yıllarda Türkiye'nin geleneksel diş politikasında yaşanan ezber bozan değişimlerin en önemli nedeni AB ile yürütülen üyelik müzakerelerdir. 'Europeanization' yani AB'ye üye yada üye olacak ülkelerin politikalarını AB politikalarına adapte etmesi. Bu balgamda AB son yıllarda Türkiye'ye baskısını artırmıştır. Düzenli olarak yayınladığı ilerleme raporlarında Türkiye'den Ermenistan'la ilişkilerin normalleştirmesini istemektedir.

 

 Fakat Ermenistan'la iliksilerin normalleşmesi düşünülenden çok daha fazla zaman, karşılıklı fedakarlık ve emek gerektiren bir meseledir. Ermenistan'ın Karabağ işgalini sonlandıracağını düşünmek Türkiye'nin sözde 'Ermeni soykırımını' kabul edeceğini düşünmek kadar realiteden yoksundur. Bu balgamda, Görünen odur ki yaşanan yeni açılımlara rağmen Ermenistan'la iliksiler Kabristan sonra AB ile müzakerelerde Türkiye'nin önündeki en önemli diş politika sorunu oluşturacaktır.

 

2004'ten itibaren Ermenistan AB'nin (neighbourhood policy) (ENP) komsu ülkeler Politikası'na dâhil edilmiştir. AB bu politikayla kendi çıkar alanlarında siyasi ve ekonomik istikrarı inşa ederek bu bölgelerdeki muhtemel ekonomik ve siyasi kilizlerin kendi istikrar ve güvenliğine zarar vermesini önlemeyi amaçlamaktadır.  Bu balgamda bu politikaya dahil ettiği ülkelere önemli ekonomik yardımlar yapmaktadır. Tabi onlardan bu yardımlar karşılığında iç ve diş politikalarını Avrupalilastirmalarni (Europeanization) istemektedir. Bu balgamda AB bu ülkelere komsularıyla olan sorunlarını bir an önce barışçıl yollarla çözmesi için baskı yapmaktadır.

 

Fakat AB Ermenistan'a komsularıyla olan problemlerini çözmesi ve işgal ettiği topraklardan çekilmesi için gerekli baskıyı yapmakta Ermeni Diasporası'nın Avrupa ülkelerindeki siyasi gücü nedeniyle gecikmiştir. Bu gecikme Ermenistan'ın Türkiye'nin iyi niyet adımlarının karşılıksız bırakmasına neden olmuştur. Bunun neticesinde de Türk-Azeri dayanışması sonucu Ermenistan Kafkasların siyasi ve ekonomik geleceğine yonuveren ve verecek olan projelerin dışında bırakılarak büyük kayıplara uğramıştır. Kısaca öfkeyle kalkan Ermeni Diasporası zararla oturmuştur.

 

Ermenistan Hazar ve Orta Asya petrollerinin Türkiye'ye ve oradan batı piyasalarına taşınmasında en uygun rotayı oluşturmasına rağmen Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesiyle bypass edilmiştir. Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye doğal gaz boru hattı ve Ermenistan üzerinden hazır demir yolu olmasına rağmen Trans-Kafkasya demir yolu projelerinden Türk-Azeri dayanışması sonucu dışlanmıştır.

 

Bölge projelerinden dışlanmanın yanında; Türkiye'nin sinir kapılarını kapalı tutması sonucu ithalat ve ihracat yapmakta ciddi zorluklarla karsılaşmaktadır. Kendi ürünlerini Türk pazarında satamamakta ve ucuz Türk mallarını Gürcistan ve Iran karaborsasından değerinin çok üzerinde satın almaktadır. Bütün bunlar Ermenistan'ın kotu olan ekonomik koşullarını zaman içerisinde dada kötüleştirmiş ve yaşanılmaz bir hale getirmiştir. Buğun bu zor ekonomik koşullara daha fazla dayanamayan ermenler dünyanın çeşitli ülkelerine göç etmekte ve Ermenistan'ın az olan nüfusu (1 bilyon 200 bin) dehada azalmaktadır.

 

 Bu ekonomik kayıplarının yani sıra bölgesel güç dengesinde de zaman Ermenistan'ın aleyhine islemektedir. Her fırsattan gerekirse güç kullanaraktan da olsa işgal altındaki topraklarını geri almakta kararlı olduğunu vurgulayan Azerbaycan artan petrol gelirleri sayesinde askeri harcamalarını artırmıştır. Bölgede Ermenistan'ın yakin durduğu Rusya ve İran'ın batıyla olan ilişkileri gittikçe kötüleşmektedir. Bu bağlamda gelecekte Ermeni Diasporası'nın bati dünyasındaki siyasi gücü de azalacaktır.

 

Sonuç olarak Ermenistan öfkeyle kalkmanın bedelini çok ağır ödemektedir. AB Türkiye'ye baskı yaparken Ermenileri unutmuştur. Fakat bugün gelinen noktada bu Türkiye'nin lehine olmuştur. Bir anlamda adalet yerini bulmuştur. Bunu anlayan Sarkisian milliyetçi temellere dayanan geleneksel Ermeni diş politikası yerine, açılımlara giderek Türkiye'ye karsı stratejik diş politika izlemeye bir anlamda mecbur kalmıştır.

 

Kısaca Ermenistan Türkler ve Türkiye ile ugrasmanin bedelinin çok ağır olduğunu bir kez daha öğrenmiştir. Ama unutulmamaliki dış politikada ebedi dostluk ve düşmanliklar yoktur. Olusan yeni konjectorde sorunlarin cözülmesi uzun vadede iki toplumunda cıkarınadır.

 

 Erol Kalkan

 

University of Kent,

 

 ek85@kent.ac.uk

 

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler