Gül'e göre "Çok kutuplu dünya"
Abdullah Gül, İngiltere'de yayımlanan The Guardian gazetesine verdiği demeçte, Kafkasya'daki çatışmanın enkazından çıkan yeni bir "çok kutuplu dünya" gördüğünü ifade etti. Bu çatışmanın, ABD'nin bundan böyle küresel politikaları tek başına şekillendiremey
Abdullah Gül, İngiltere'de yayımlanan The Guardian gazetesine verdiği demeçte, Kafkasya'daki çatışmanın enkazından çıkan yeni bir "çok kutuplu dünya" gördüğünü ifade etti.
Bu çatışmanın, ABD'nin bundan böyle küresel politikaları tek başına şekillendiremeyeceğini, diğer ülkelerle güç paylaşımına gitmesi gerektiğini ortaya koyduğunu kaydeden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm dünyayı tek bir merkezden kontrol edebileceğinizi sanmıyorum.
Büyük uluslar var. Muazzam nüfuslar var. Dünya'nın bazı bölgelerinde inanılmaz ekonomik gelişmeler var. Öyleyse yapmamız gereken, tek yanlı eylemlerden ziyade, dünyayla hep birlikte hareket etmek, ortak kararlar almak ve sonuçlara varmak. Deyim yerindeyse, yeni dünya düzeni ortaya çıkıyor."
ABD ve İsrail'in, İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak en iyi mücadele yolunun bu ülkeye yaptırım uygulamak, cezalandırmak ve tecrit etmek yönündeki düşüncesine karşı çıkan Gül, "Nükleer meselesi, Irak, Kafkaslar, Afganistan gibi çok sayıda konu var. İran'ın kuşkusuz bu konulara biraz etkisi var ki, bunu konuşuyoruz" dedi.
Gül, İran'ın nükleer silah değil, nükleer enerji geliştirme hakkı olduğunu belirterek, "Bu bölgede kitle imha silahları görmek istemiyoruz. Komşumuz da olsa, kesinlikle bunu görmek istemiyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, ABD'nin İran'a saldırı olasılığı hakkında da, "Bunu düşünmek istemiyorum. Herkesin, Irak'ta olanlardan bir ders çıkarması lazım. Diplomatik çözümler her zaman katı çözümlerden iyidir" yorumunu yaptı.
Türkiye'nin AB'ye girme çabalarının "ana gündem" olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi:
"Türkiye'yi Avrupa standartlarında demokrasinin tam anlamıyla olduğu ve serbest piyasa ekonomisinin çok iyi işlediği bir ada gibi görmek istiyorum. Bu, bölgeye, dünyaya ve barış için gerçek bir hediye olacaktır. Ve bu Türkiye, birçoğunun ilham kaynağı olacaktır. Kendimizi bu yönde dönüştürürken, diğer ülkelerle olağan bağlarımızı, ilişkilerimizi ve çıkarlarımızı unutmayacağız. Müslüman ülkeler, Orta Asya ülkeleri, Kafkas ülkeleri, Orta Doğu ülkeleri ve diğer ülkeler."
Gül, Türkiye'nin önceliğinin siyasi reforma devam etmek olacağını belirterek, "Son iki yılda, enerjimizi iç meselelere harcadık ve reformlar yavaşladı" dedi. Gül, Anayasa Mahkemesinin Ak Parti ile ilgili kararından sonra yeni bir dönemin başladığını, bunun Türkiye için büyük bir fırsat olduğunu söyledi ve "Herkes, reformların gerekliliğinin farkına vardı" dedi.
AB ÜYELİĞİ
Bazı Avrupa liderlerinin Türkiye'nin dünyanın en karışık bölgesinde istikrarın sağlanmasına yapacağı katkıyı görmediklerini belirten Gül, Türkiye'nin bölgeyi etkilemeye yönelik büyük bir kapasitesi olduğunu ifade etti. Gül, "Türkiye zaten bu rolü oynuyor. Bu, yeterince takdir edilmedi" dedi.
AB içinde Türkiye'nin üyeliğine karşı kampanyaların Avrupa'nın uzun vadeli çıkarlarına zarar verdiğini kaydeden Gül, "Avrupa, Türkiye'nin bölgenin istikrarı ve güvenliği için daha fazlasını yapabileceğini görmelidir. Kafkasya'dan başlayalım: Geçen ay sorun ciddi değildi, ama aniden kendimizi bir savaş durumunun içinde bulduk" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa'nın müzakere sürecinde Turkiye'nin önüne yapay sorunlar çıkarmaması, Türkiye'yi teşvik etmesi gerektiğini söyledi. Bazı üye ülkeler ya da bazı politikacıların iç sorunlarla stratejik sorunları karıştırmamalarını isteyen Gül, "İç sorunlar konjonktüreldir; bugün varlar, yarın yoklar. Ama stratejik konular her zaman vardır ve biz stratejik konuları iç konulara kurban edemeyiz. Ne yazık ki bugün bazı ülkelerde bu dar görüşlü politikaları görüyoruz" dedi.
Turkiye'nin demokratikleşme sürecinin önemine işaret eden Gül, bu sürecin Güneydoğu sorunu dahil ülkenin bütün iç sorunlarını çözeceğini belirtti. Gül, "Bazıları terör, bazıları Güneydoğu sorunu, bazıları Kürt sorunu diyor. Ne derseniz deyin, bir çözüm bulacağız. Başka sorunlar da var: Laiklik ve laiklik karşıtlığı. Bu sorunlar da bu ortamda çözülecektir.
Bunun için reform sürecine vurgu yapıyorum. Sorun şuydu: Demokrasi eksikliği, demokrasi standardı. Bu, sadece Güneydoğuda değil, başka konularda da sorunlar yaratıyordu. Standartları yükselttiğimiz zaman bu sorunlar çözüm bulacak".