İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Namusumuzu 3-5 çiyana yedirmeyiz
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Tayyip Erdoğan siyaseti bıraktığı gün bir daha siyaset kapısından içeri girmeyeceğim, hiç merak etmeyin" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "(Hükümette dört tane Bylockçu bakan, 60 tane de Bylockçu milletvekili var) denildi. Ben İçişleri Bakanıyım, 4 tane Bylockçu bakanı bulsun, istifa etmeyen namerttir. AK Parti'de bir tane Bylockçu milletvekili bulsun, istifa ederim." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının 2018 yılı bütçesine ilişkin konuşmasında, CHP'nin kendisine yönelik eleştirilerine yanıt veren Soylu, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'e, "Paranla ne kadar siyaset yaptın, ne kadar parti yönettin bilmiyorum. Kredi kartından bir partinin mazotlarını karşıladın mı bilmiyorum. Şirketimden 2,5 milyon lira parayı partiye ne zaman verdim onu da bilmiyorum. İstanbul'a döndüğüm zaman iki tane evimi sattım. Biz namuslu adamlarız, namusumuzu 3-5 tane çiyana yedirmeyiz." şeklinde seslendi.
Bakan Soylu, "CHP'nin hakaret, iftira ve yalanları" başlığı altında, gazetelerde yayımlanan bazı haber ve fotoğrafları gösterdi.
"Attığınız iftiralardan bir tanesi" diyerek, "Celal Bayar'ın 103 milyon lira bankada hesabı çıktı." manşetini gösteren Soylu, "Yalan hem de külliyen yalan. Onurlu insanları itibarsızlaştırmak için yapılan hikayeden bir tanesi bu. Bu anlayış, rahmetli Özal'a dansöz kıyafeti giydirdi." dedi.
Soylu, kendisine laf atan CHP'lilere, "Niye hala yüzde 25-26'dasınız. Son yaptırdığımız araştırmalarda yüzde 21'lerdesiniz. Yanlış bir politika izliyorsunuz." karşılığını verdi.
Soylu, söz konusu haber ve fotoğrafları göstererek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En son Man Adası. Cumhurbaşkanımız, 'eğer bizim, söylediğiniz yardımların hesabı varsa ben istifa etmeye hazırım.' dedi. Sizin amacınız Tayyip Erdoğan'ı siyasetten diskalifiye etmek değil mi? Elinize fırsat geçti. Namusum ve şerefim üzerine söylüyorum, bu işin peşini ben de arkadaşlarım da bırakmayacak.
Biraz önce bana edep dersi verenlere söylüyorum, 'Hükümette dört tane Bylockçu bakan, 60 tane de Bylockçu milletvekili var' denildi. Ben İçişleri Bakanıyım, 4 tane Bylockçu bakanı bulsun, istifa etmeyen namerttir. AK Parti'de bir tane Bylockcu milletvekili bulsun, istifa ederim."
Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Sarayda altın klozet var" iddiasında bulunduğunu belirterek, buna ilişkin gazete kupürünü gösterdi.
Demokrat Parti Genel Başkanlığını nasıl bıraktı?
Bakan Soylu, Demokrat Parti Genel Başkanlığını nasıl bıraktığını şöyle anlattı:
"Bana 'sen döneksin' diyorsunuz. Ben ne yapmışım? 2009 yılında siyaset yapmaya son verdim. Demokrat Partide, 2008 yılının 11. ayında olağan kongre yaptık, genel başkanlığı aldım ve 29 Mart mahalli seçimlerine gittik. Hedefimiz vardı, 'yüzde 5 oy almazsak ' bırakacağız dedik. Kongreden sora 5 aylık genel başkanım, 2,5 yılım var, kimse bana bırak demiyor. O gün CHP'nin seçim kampanyası parasının ne kadar olduğuna bakın.
Ben Anayasa Mahkemesinde aklanmış birisiyim, sizin gibi sınıfta kalmış yapıda bir insan değilim. Kanaltürk'ü nasıl devşirdiğinizi, neler yaptığınızı hep beraber biliyoruz. İl ve ilçe kongresinin hesabının nasıl olduğunu bilirim. Çocukluğumdan itibaren bu işlerin içerisindeyim. Kongre kararını Genel İdare Kurulu almadı ben bizatihi tek başıma aldım. Kongreye giderken Tansu Çiller bana, 'bu partiyi Hüsamettin Cindoruk'a bırakma' dedi. 'Ben aday olmayacağım' dedim. Siyaset yapmak istemiyorum, bıraktım artık bu işi.
Biz aramızda Demokrat Partiye 'kızımız' derdik. Rahmetli Aydın Menderes, 'kızımızı birilerine bırakma' dedi. Rahmetli Celal Bayar'ın torunu, Profesör Emine Gürsoy Naskali 'eğer bırakırsan bu yanlış olur' dedi. Eski İçişleri Bakanı, 'harp okulunda intihar etti' denilen Namık Gedik'in oğlu Arda Gedik, bana uzun bir mektup yazdı, 'sadece ben değil, bu memlekette bu işe inananların hiçbiri sana hakkını helal etmez, bunu bırakma' dedi. Ben Genel Başkan olmak istemedim. Eşim şahit, sabaha kadar uyku uyumadığım, sağa sola döndüğüm nadir gecelerden bir tanesidir 'ben yapmak istemiyorum' diye. Sabah çıktım, sadece 'Allah'ım bana bir yüzleşme imkanı ver' dedim ve o yüzleşme imkanını yaptım. Konuştum, sonucuna da bakmadım ve kongre salonunu terk ettim, gittim."
"Tayyip Erdoğan bizi sağa sola yem ettirmedi"
İçişleri Bakanı Soylu, CHP'lilere, "Ataşehir'deki TÜRGEV yalanını hatırlıyorsunuz değil mi? 'Yüzde 26 almazsam bırakırım' diye Genel Başkanınızın söylediği yalanı? Hatırlıyor musunuz Taner Yıldız ile ilgili attığınız yalanı? Hatırlıyor musunuz AÇE'ye giden paralarla ilgili attığınız yalanı? Hatırlıyor musunuz Tayyip Erdoğan'ın İsviçre'de 8 ayrı hesabı bulunduğuyla ilgili yalanı?" diye seslendi.
Halen CHP'de olan bazı milletvekilleri ile geçmişte siyaset yaptığını belirten Soylu, "Hadi ben sağdan sağa geldim, Demokrat Partiden AK Parti'ye geldim. Tayyip Erdoğan bizi sağa sola yem ettirmedi, kendisi topladı bu ülkeye hizmet etmek için. Peki, benimle aynı sıralarda siyaset yapan ve yıllarca CHP'ye karşı siyaset üreten arkadaşlarım, onlar sizinle beraber sağdan sola geldiler. 1980 öncesi ülkücü olanlar sizinle beraber." ifadesini kullandı.
Süleyman Soylu, CHP'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ilişkin çeşitli hakaretlerde bulunduğunu belirterek, bunlara ilişkin gazetelerde yayımlanan haberleri gösterdi.
"Kontrollü darbe lafını size kim üfledi?"
Bakan Soylu, Meclis Komisyonunun FETÖ raporunda, 17/25 Aralık'tan sonra CHP'nin FETÖ ile iş birliği yaptığının yer aldığını anımsatarak, eski CHP'li İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, raporda yer alan "Ortada bir darbe girişimi yok, bu konuda önceden hazırlanmış bir senaryonun hayata geçirilmesi söz konusu" ifadesine karşı "Biz bu görüşe katılmıyoruz, ortada gerçekten bir darbe girişimi olduğunu söylüyoruz." sözlerini aktardı. Bakan Soylu, "Kontrollü darbe lafını size kim üfledi onu söyleyeceksiniz." şeklinde konuştu.
CHP'nin "Vedat Demir" iddialarına da yanıt veren Soylu, Demir'in, Yeni Asya cemaatine intisaplı olduğuna işaret ederek, Vedat Demir ile 1990 yılına, gençlik kollarına kadar beraber siyaset yaptıklarını ancak ilçe başkanı olduktan sonra kendisini görmediğini aktardı. Soylu, Vedat Demir'i yıllar sonra CHP'nin milletvekili olan Oktay Ekşi'nin yanında gördüğünü söyledi.
"Doğumundan itibaren anti FETÖ'cüdür"
"Vedat'ı akademisyen diye 2008 yılında Demokrat Partinin Genel İdare Kuruluna ben aldım" diyen Soylu, şunları kaydetti:
"2009'da onun akademisyenliği bitti, daha doğrusu görevimiz bitti. Vedat'ın tek bir özelliği var, herkes bilir bunu. Kaç yılına kadar? 2013 yılına kadar. Doğumundan itibaren anti FETÖ'cüdür. 2010'da biz referanduma çalışmaya başladık mı? 40 kişi bir araya geldik, arkadaşlarımız, Demokrat Partide siyaset yapan. Herkese uyarılarda bulundum, Vedat'a dedim ki 'Bu Zaman gazetesi aleyhine ve Ekrem Dumanlı'nın aleyhine konuşmayacaksın. Neden? Biz bir çalışma yapıyoruz, 'Evet'e çalışıyoruz, işi bozma ve beraber bir çalışma yürüttük. Ne zaman ki Vedat Amerika'ya gitti, Amerika'ya gidene kadar da birlikteydik. İstanbul'a geldi, İstanbul Üniversitesinden Amerika'ya gitti. Amerika'da, Fetullah Gülen'in cemaatine intisap etti. Vedat'ı Twitter'dan kınadık ve 'Yanlış yapıyorsun.' dedik. Ne zaman Türkiye'ye geldiği, ne zaman içeriye girdiği, ne zaman içeriden çıktığı, hiç beni ilgilendirmiyor. Babam olsa, FETÖ'yle ilişkiliyse gereğini yapmazsak namerdiz, o kadar açıktır. "
"Bir tane leke bulunursa, siyaset yapan namussuzdur"
CHP'nin, söz konusu referandum çalışmalarında "parayı nereden bulduğu" sorusuna da yanıt veren Soylu, 50 vilayete kendi imkanlarıyla gittiklerini belirterek, "Biz namuslu adamız ve biz açık adamız. Arkamda bir tane ama bir tane leke bulunursa, bilmenizi istiyorum ki siyaset yapan da çocuklarının yüzüne bakan da namussuzdur." diye konuştu.
İçişleri Bakanı Soylu, "Allah bize fırsat vermiş, Tayyip Erdoğan gibi bir dünya lideriyle burada siyaset yapıyoruz. Ben siyaseti bırakmıştım ve bir daha yapmayacaktım ama bunu bundan üç ay önce söyledim ve bugün sözümdeyim, Tayyip Erdoğan'ın siyaseti bıraktığı gün bir daha siyaset kapısının içerisinden girmeyeceğim, hiç merak etmeyin." ifadesini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Soylu'nun, kendisi hakkında söylenen hiçbir şeye cevap vermediğini, bir devlet ciddiyetiyle makul, ikna edici cevaplar vermesini istediklerini söyledi.