İhsanoğlu'nda İşid açıklaması
Muhalefet partilerinin ortak cumhurbaşkanı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Irak’ta katliamlar yapan IŞİD’in ‘İslamiyet’e mensubiyet halini reddetmek’ gerektiğini söyledi. IŞİD’le işbirliği yapmanın ya da göz yummanın yanlışlığına değinen İhsanoğlu,
Yayınlanma:
Muhalefet partilerinin ortak cumhurbaşkanı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Irak’ta katliamlar yapan IŞİD’in ‘İslamiyet’e mensubiyet halini reddetmek’ gerektiğini söyledi. IŞİD’le işbirliği yapmanın ya da göz yummanın yanlışlığına değinen İhsanoğlu, "Bunlarla siz taktik olarak, ‘benim bunlarla menfaatim olabilir, yolun ortasına kadar beraber gidelim, sonra saflarımızı ayırırız’ diye düşünürseniz o zaman büyük sıkıntıya düşersiniz. Yani parmağınızı kaptırırsanız kolunuzu kaptırırsınız, kolunuzu kaptırırsanız bütün vücudunuzu kaptırırsınız." dedi.
İhsanoğlu, Bursa’da tarihi Kozahan’da basın toplantısı düzenledi. Kendisinin dış politikadaki başarılarını kötülemek isteyenlere Srebrenitza katliamının 19. yıl dönümü nedeniyle mesaj veren İhsanoğlu, merhum Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç ve dışişleri bakanları ile yaptığı çalışmaları anlattı. İslam dünyasında Bosna için sessizce yardım kampanyası düzenlediğini belirten İhsanoğlu, "Rahmetli Aliya İzzetbegoviç ile dostluğumu da hatırlayarak o katliamı telin ediyorum. O katliamın sorumlusu olan BM barış gücünün mensuplarının, uluslar arası adalet sistemi önünde sorumlu tutulmasının gereğine işaret ediyorum ve buradan Balkanlar'daki bütün kardeşlerimize, oradaki bütün Müslüman milletlere, Boşnaklara, Türkler’e, Arnavutlar’a, Bulgaristan’daki kardeşlerimize selam ve saygılarımı iletiyorum. Allah bu acıları bir daha bizlere yaşatmasın. Bulgaristan’da zulümde sıkıntı yaşayan kardeşlerimize de selam vermek istiyorum. Orada ben birkaç tane cami inşa ettim. Orada imam hatip mektebinin finansmanını sağladım. Bir müddet oradaki imamların, geçiş döneminde gereken yardımları sağladım. Birkaç tane cami, ücra köşelerde inşa ettim. Hala bu hizmetlerimiz devam ediyor." şeklinde konuştu.
'İFTİRALARLA KARŞI KARŞIYAYIZ, FOTOĞRAFLAR UYDURULUYOR'
Bunları böbürlenmek için söylemediğinin altını çizen İhsanoğlu, şöyle devam etti: "Ben bunları böbürlenme vesilesi olarak değil ama Allah diyor ki ‘Allah’ın verdiği nimetleri dile getirmek lazım’. Allah bana bu hizmetleri ifa etme imkanı verdi. Ben bunları şimdiye kadar söylemiyordum ama öyle bir şeyle, iftiralarla karşı karşıyayız. Fotoğraflar uyduruluyor, hakikileri ortaya konulunca susuluyor. Mukayeseler yanlış yapılıyor, gerçek mukayeseler düzgün yapılınca hakikat meydana çıkıyor. Ondan sonra herkes dilini yutuyor ama yeniden iftira kampanyası başlatılıyor. Ben diyorum ki basın hürriyeti oldukça, sosyal medya oldukça bu ülkede ambargolar, yasaklar koyarsınız ama millet hakikate ulaşmada sıkıntı duymaz."
'AYASOFYA KONUSUNDA HALKIMIZIN TALEPLERİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUM'
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan İhsanoğlu, bir gazetecinin, 'Ayasofya’nın ibadete açılması ile ilgili bir referanduma nasıl bakıyorsunuz?' şeklindeki sorusu üzerine şunları söyledi: "Ayasofya meselesi çok hassas, tarihi bir meseledir. Ben halkımızın taleplerini çok iyi biliyorum. Yani 1980 yılında Ayasofya ibadete açıldığında ben orada ibadet imkanı bulan mutlu insanlardan birisiyim. Bu konuda hükümetin alacağı kararı ben bilmiyorum. Sayın Başbakan'a sorulduğunda, ‘önce Sultanahmet’i doldurun, ondan sonra Ayasofya’ya bakarız’ dediğini hatırlıyorum."
'IŞİD ÇETESİ YENİ ÇIKMADI'
İhsanoğlu, Irak’ta ortaya çıkan IŞİD örgütü ile ilgili düşüncesinin sorulması üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı: "IŞİD çetesi yeni çıkmadı. Bu çete, El Kaide’ye bağlı olan Ebu Musabi Zerkavi adında esasen Ürdünlü birinin Irak işgalinden sonra ortaya çıkmış, tedhiş hareketlerinde bulunmuş bir kişinin ölümünden sonra, onun halefi olan Ebu Berk El Bağdadi adında birisi ve onun etrafındaki kişilerce, katı, merhametsiz, İslamiyet’e en büyük zararı veren, İslamiyet'in ve insaniyetin bütün değerlerine ters düşen, insanları merhametsizce öldüren, çocukları öldüren bir terör hareketidir. Şimdi öyle bir noktaya geldi ki, Irak’ın orta kesiminden bir kısım, Suriye’nin doğusundan bir kısım idareleri altına almışlardır. Orada kendilerine göre Irak ve Suriye İslam devleti kurmuşlardır. Daha sonra başına siyah sarık sarıp halife olduğunu iddia eden o zat, şimdi Halife-i Müslim olmak istiyor."
'BUNLARIN İSLAMİYET'E MENSUBİYET HALİNİ REDDETMEK LAZIM'
Bu konuda iki tespiti bulunduğunu kaydeden İhsanoğlu, "Birincisi bu radikal hareketlerin iddia ettikleri İslamiyet’e mensubiyet halini reddetmek lazım. ‘Biz İslam adına yapıyoruz, fethediyoruz, İslam devleti kuruyoruz’ gibi iddiaları kategorik olarak reddetmek lazım. 9 sene İslam İşbirliği Teşkilatı görevini yaptım. Doğuda ve batıda herkese bu insanların İslam adına konuşma hakkı olmadığını söyledim. İslam adına konuşma hakkının çetelere verilemeyecek kadar aziz bir husus olduğunu ifade ettim. İslam dünyasını temsil eden kurumlar var olduğunu söyledim. Buna devam etmek lazım. Bunlar çetelerdir, bunlar katildir, buna göre muamele etmek lazım."
'İŞİD’LE MENFAATİM OLABİLİR, DERSENİZ KOLUNUZU KAPTIRIRSINIZ'
İkinci tespit olarak, bu gibi hareketlerin uzun soluklu olmayacağını vurgulayan İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Siz bunlarla nasıl mücadele edeceğinizi bilirseniz, bunun içinde askeri, güvenlik, dini faktör, psikolojik faktör, uluslar arası faktör, bütün bu faktörleri iyi bilip, onlarla uğraşırsanız onlarla baş edebilirsiniz. Ama bunlarla siz taktik olarak, ‘benim bunlarla menfaatim olabilir, yolun ortasına kadar beraber gidelim, sonra saflarımızı ayırırız’ diye düşünürseniz o zaman büyük sıkıntıya düşersiniz. Yani parmağınız kaptırırsanız kolunuzu kaptırırsınız, kolunuzu kaptırırsanız bütün vücudunuzu kaptırırsınız."
'FİNANSMAN KAYNAKLARI ÇÖZÜLSE BUNLARIN KÖKÜNÜ KAZIRSINIZ'
İhsanoğlu, bir gazetecinin, 'IŞİD silahları kimlerden alıyor ve neden dünya bu katliama müdahale etmiyor?' şeklindeki sorusuna ise şu cevabı verdi: "Bunlar IŞİD olsun, El Kaide olsun, El Nusra olsun bunların bilinen finansman kaynağı farklıdır. Birisi narkotik trafiği, silah trafiği, insan trafiği, insan kaçırıp satıyorlar. Artı bunların fikir babaları vardır. Bunların fikir babaları para topluyorlar. Bilemediğimiz karanlık kaynaklar var. Çok karışık bir iştir. Zaten finansmanı çözseniz bunların kökünü kazırsınız."
'DIŞ POLİTİKA SAKİN BİR USLÜPLA YAPILMALIDIR'
IŞİD’e devletlerin müdahale edememesini de değerlendiren İhsanoğlu, Saddam’dan sonra Irak’ta, ‘siyasi hatalar nedeniyle, mezhebe ve ırka dayalı bir anayasa sistemi kurulduğunu’ belirterek, bunun tefrikayı konsolide ettiğini kaydetti. IŞİD gibi örgütlerin bu tefrikayı arkasına aldığını belirten İhsanoğlu, "Dış politika üslubu iç politikadan çok farklı. İç politikada herkes bir şey söyler, kavgalar yapılır ama dış politika biraz daha sakin bir üslupla uzun vadeli yürütülmesi lazım." diye konuştu.
'AĞZIMI AÇMAK İSTEMİYORUM'
İhsanoğlu, bir soru üzerine, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreterliği’ne başbakan ve cumhurbaşkanının teklifi ile geldiğini hatırlatarak, "Ben Türk hükümetinin birçok politikasını destekledim. Desteklemek benim hem Türk olarak görevimdir. Bunun en bariz örneklerinden bir tanesi, Türkiye’nin Güvenlik Konseyi’ne üye olmasında bizim teşkilattan en az 50 oy gelmiştir. Kıbrıs konusunda çok çok hizmetlerim olmuştur. Başka konularda. Bir gün hatıratımda uzun uzun yazacağım. Ama benim farklı düşündüğüm noktalar da vardır. Ben Genel Sekreter olarak hiçbir zaman pozisyonumu Türkiye’nin çıkarlarına ters düşecek şekilde kullanmadım. Bir konuda ben biraz ters düştüm, onu da Sayın Başbakanımıza, bakanlarımıza izah ettim. Onlar da benim gibi düşündü, Türkiye’nin menfaatlerine öyle uygundu, başka türlü yapılamazdı. Ben burada ağzımı açmak istemiyorum." dedi.
'Cumhurbaşkanlığı olmazsa, siyasete atılmayı düşünür müsünüz?' şeklindeki soruya İhsanoğlu, "İster misiniz?" şeklinde esprili cevap verdi.
'BARIŞ İÇİNDE ÇÖZMEK LAZIM'
Ekmeleddin İhsanoğlu, barış süreci konusunda ise şunları dile getirdi: "Bu problemin aşılması lazım. Bunu barış içerisinde aşmak lazım. Savaşı geride bırakmak lazım, Silahları terk etmek lazım. Bir daha evlatlarımızın şehit olmamasını sağlamak lazım. İç kavgada bizim bunu başka türlü halletmemiz lazım. Biz bu konuda büyük tecrübeye sahip bir milletiz. Biz bu topraklarda bin yıllardır yaşıyoruz. Farklı olan nedir. Dil midir, bunlar ayrıştırma faktörü olmaması lazım. Biz bu konularda devlet olarak hatalar yaptık. Bu hataların ne olduğunu biliyoruz. Anadil meselesi vs. Artık Türkiye’nin bunları aşması lazım. Artık bir milli beraberlik olmalı. Bunun Meclis'te karara bağlanması ve milletin bunun arkasında durması gerekir."
'EKMEK İSTİYORSAN EKMEL, LAVAŞ İSTİYORSAN MANSUR YAVAŞ'
Bir gazetecinin, 'Tercih ettiğiniz seçim sloganını mizah yoluyla bir hayli eleştirenler oldu, bu konudaki değerlendirmenizi öğrenebilir miyim?' şeklindeki sorusu üzerine, şu espriyi yaptı: "Mizah güzel bir şey değil mi, biraz da milletin eğlenmesi lazım. Mesela ekmek istiyorsan Ekmel, lavaş istiyorsan Mansur Yavaş, lahmacun istiyorsan Selahattin filan. Bunlar benim hoşuma gidiyor. Biraz da gülmek lazım. Yeter ki zarif olsun. Yeter ki seviyeli olsun. Biz diyoruz ki Türkiye büyük bir tarladır. Bu tarlaya ne ekersen onu biçersin. Ekmek fiilinden hareket ediyoruz, sevgi ekersen sevgi elde edersin, dirlik ekersen dirlik biçersin, birlik ekersen birlik biçersin. Biz fırtına ekmek istemiyoruz, düşmanlık, nefret ekmek istemiyoruz. Bu birliği sağlamak lazım. Biz burada köprüden barajdan, yoldan bahsetmeyeceğiz, bunları elbette hükümet yapacaktır. Halkın birlik ve beraberlik ruhunu Çankaya’ya taşıması lazım, yurt dışında itibarı sağlamak lazım."
'BİLİYORUM TALİMAT BAŞKA YÖNDE'
Basın toplantısının sonunda gazetecileri iftara davet eden İshanoğlu, "Biliyorum, talimat başka istikamette ama bizim gönül soframız açıktır, buyurunuz. Pidemizi ikiye ayırır bölüşürüz." ifadelerini kullandı.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.