İşçilerin serbest kalması sürecini anlattı
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "İşçilerin ilk günden itibaren nerede olduğu, ne şekilde hangi şartlarda tutulduğu konusunda bilgimiz vardı. İlk günden itibaren bırakılmaları ile ilgili ince diplomasi uygulanıyordu. Bu süreçte işçilerimizin bırakılma
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "İşçilerin ilk günden itibaren nerede olduğu, ne şekilde hangi şartlarda tutulduğu konusunda bilgimiz vardı. İlk günden itibaren bırakılmaları ile ilgili ince diplomasi uygulanıyordu. Bu süreçte işçilerimizin bırakılması hakikaten Türkiye için önemli bir başarıdır" dedi.
Çeşitli programlara katılmak üzere Ordu'da bulunan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Ordu Valiliğini ziyaret etti. Kurtulmuş'u, Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Vali yardımcıları ve daire müdürleri karşıladı. Vali İrfan Balkanlıoğlu'nun makamında gerçekleşen ziyarette açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un gündeminde Irak'ta rehin tutulan ve serbest bırakılan Türk işçiler yer aldı. Kurtulmuş, konuşmasında ayrıca seçim güvenliği konularında da açıklamalarda bulunarak, Türkiye'de güvenli bir seçim geçireceklerini belirtti.
"TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ BİR BAŞARI"
Türk işçilerin kaçırıldığı günden bu yana ince bir diplomasi yürüttüklerini ifade eden Kurtulmuş, "İşçilerin ilk günden itibaren nerede olduğu ne şekilde hangi şartlarda tutulduğu konusunda bilgimiz vardı. İlk günden itibaren bırakılmaları ile ilgili ince diplomasi uygulanıyordu. Bu süreçte işçilerimizin bırakılması hakikaten Türkiye için önemli bir başarıdır. Uzun süredir tutulan bu işçilerimize geçmiş olsun diliyorum. Çok şükür bu badireyi kazasız belasız atlatmış olduk" diye konuştu.
"İŞÇİLERİN KAÇIRILMASINDAKİ ESAS MESELE BÖLGEDEKİ İSTİKRARSIZLIKTIR"
Bölgede yaşanan bu tür durumların iktidarsızlıktan kaynaklandığını ve bu durumun önüne geçilmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, şunları söyledi: "Yakın coğrafyamızda neredeyse hiç kimse emniyet içerisinde değildir. Hiçbir siyasi fonksiyonu olmayan hiçbir şekilde ülkeler arasında ya da herhangi bir ülkenin kendi iç karışıklığı içerisinde en ufak bir sorumluluğu, en ufak bir etkisi olmayan işçi kardeşlerimizin kaçırılıp rehin tutuluyor olması Irak'ta, bölge ülkelerinde diğer ülkelerde ne kadar büyük istikrarsızlığın olduğunun çok açık göstergesidir. Maalesef bu ortam, istikrarsızlık ortamı, bölgede bir sürü terör örgütlerinin faaliyet yapmasına müsait bir zemin oluşturuyor. Hemen hemen bölgemizde 7-8 ülke yönetilmez durumda. Bu çok büyük bir felakettir. Bölge için bir felakettir. İşçilerin kaçırılmasının ardındaki esas temel mesele istikrarsızlıktır. El birliği ile hep beraber bütün bölgedeki siyasal aktörlerin üzerine yoğunlaşacağı mesele nasıl olacakta biz bu bölgede istikrar sağlayacağız meselesidir. Bu bölge halkları refah içerisinde, huzur içerisinde yaşamayı hak ediyor. Yaşanan bu rehine olayı bize ders olsun ve bölgedeki istikrarsızlık çok farklı insanların hayatını etki eden olumsuz bir faktör haline dönmesin."
"SEÇİMDE ÜÇ TEMEL GEREKÇE VARDIR"
Türkiye'de seçim sürecinin unsurlarına değinen ve güvenli bir seçim yapılması için üç temel unsurun olduğunu aktaran Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Seçimde üç temel gerekçe vardır. Bunlardan biri özgün bir seçim kampanyası. Kampanya sürecinde her kim, her aday, her parti, katılan her siyasi aktör ne söylemek istiyorsa onu açık bir şekilde söylesin. Ülkemizde geçmişte kampanya dönemlerinde siyasi partiler çok özgür değildi. Hatta ve hatta başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere kişilerin siyasi yasaklı olduğu seçime sokulmadığı dönemler yaşadık. Çok şükür bunlar eski Türkiye'de kaldı, şimdi ana dilde propagandalar dahil olmak üzere istediklerini istedikleri şekilde söylüyorlar, özgür bir şekilde çalışma yapıyorlar. İkinci unsur seçim günü güvenliği. Seçim günü halka baskı yapılması önlenecek ve inşallah insanlar kime oy veriyorsa kimi iktidara getiriyorsa başımızın üstüne. Ama insanların sandık gününde özgürce oylarını vermesi lazım. Bunu yaptıktan sonra üçüncü durumu sağlamanız lazım. O da Türkiye'nin çok şey çektiği bir durumdur "açık oy gizli sayım" 1950 öncesi bu memlekette herkes oylarını açıkça attı, seçim sonuçları jandarma marifeti ile alınıp getirildi. A partisi diyelim ki Demokrat Parti'nin oyları, o zaman ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin hanesine yazıldı. Dolayısıyla seçimlerin sayımları, sandıkların sayımları ve sandık sonuçlarının emniyetli bir şekilde il ve ilçe seçim merkezlerine ulaştırılması da seçim güvenliğinin üçüncü halkasıdır. Bu halkanın herhangi bir yerindeki kopukluk bu seçimi antidemokratik hale getirir."
Seçimlerde sandıkların nereye konulacağı gibi konuların YSK'nın elinde olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Demokrasinin kuralları içerisinde seçim sandıklarının nereye konulacağına Yüksek Seçim Kurulu(YSK) karar verecek ve inşallah özgür bir seçim yapacağız" açıklamasında bulundu.