İşte CHP'nin Suruç raporu
CHP, 31 vatandaşın hayatını kaybettiği Suruç saldırısına ilişkin hazırladığı raporu tamamladı. 219 sayfalık rapora göre "Suruç'taki olayın gelişimine neden olan temel faktörlerden birinin istihbarat zafiyeti" olduğu belirlendi. CHP, Şanlıurfa'nın Suruç il
CHP, 31 vatandaşın hayatını kaybettiği Suruç saldırısına ilişkin hazırladığı raporu tamamladı. 219 sayfalık rapora göre "Suruç'taki olayın gelişimine neden olan temel faktörlerden birinin istihbarat zafiyeti" olduğu belirlendi.
CHP, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde inceleme yapan 15 kişilik heyetin gözlemlerinden oluşan 219 sayfalık raporu açıkladı. Suruç'taki saldırının ardından bir hafta içerisinde yaşanan terör saldırılarına dikkat çekilen raporda, "Suruç saldırısı ile tırmanmaya başlayan terör olayları sonrasında her gün gelen başka bir acı haber ile sarsıldık" denildi.
Saldırının hemen ardından CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba ve Sezgin Tanrıkulu'nun başkanlıklarında 15 milletvekilinden oluşan heyetin Suruç'ta incelemelerde bulunduğu hatırlatılan raporda, CHP heyetinin saldırıdan 6 gün sonra katliamın tam olarak aydınlatılabilmesi ve bir daha benzer olayların yaşanmaması için Suruç'taki gözlemlerini ekleriyle birlikte 219 sayfadan oluşan kapsamlı bir rapor hazırladığı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sunduğu vurgulandı.
Raporun Suruç'ta yaşanan katliamın bütüncül bir değerlendirmesini yapmak ve benzer terör faaliyetlerinin bir daha yaşanmasını engellemek için CHP'nin önerilerini kamuoyunun bilgisine sunmak üzere hazırlandığı belirtildi. Raporun ilk bölümünde, menfur terör saldırısının hemen ardından olay yerine intikal eden CHP heyetinin gözlemleri ve edindiği bilgilere yer verildi.
İkinci bölümde ise sınırın hemen ötesinde küresel bir terör tehdidi olarak ortaya çıkan IŞİD'in yapısı, bölgedeki faaliyetleri özetlendi. CHP'nin Suruç'ta yaşanan ve 31 yurttaşın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan terör saldırısına dair değerlendirmelerine ve IŞİD tehdidine karşı Türkiye'nin alması gereken tedbirlere ilişkin önerilerine ise raporun son bölümünde yer verildi.
Raporun eklerinde ise CHP milletvekillerinin katliamdan önce konuya ilişkin yaptığı yasama ve denetim faaliyetlerine yer veriliyor.
SURUÇ SALDIRISINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER
Bölgeye giden gençlerin tamamen barışçıl amaçlarla orada bulunduğuna işaret edilen raporda, "Yaptıkları basın açıklaması 'savaşa karşı barış' temasını içermektedir. Kobane'ye oyuncak, gıda malzemesi ve fidan götürmüşlerdir. Böylesi bir etkinliğin hedef olması ve kana bulanması IŞİD isimli örgütün zihin dünyasını bir kez daha ortaya sermiştir" ifadelerine yer verildi. denildi.
Terör örgütü IŞİD'in Suriye'de yaşanan iç savaşın yol açtığı kargaşa ve kaos ortamından beslenip büyüdüğüne dikkat çekilen rapora göre, söz konusu örgüt en yaygın ve sistematik insan katliamlarını gerçekleştirenler terör örgütlerinden biri. Aynı zamanda esnek yapılı ve eleman sağlamada geniş bir coğrafyaya ulaşma olanaklarına sahip bir örgütlenme. 2011 yılından itibaren de IŞİD'e en büyük lojistik destek Türkiye'nin denetimsiz sınırlarından sağlanıyor.
Raporda "Uluslararası toplumun baskıları sonucu son dönemlerde bazı önlemlerin alındığı ifade edilse de Türkiye'nin bugüne kadar sürdürdüğü yanlış Suriye politikaları, Reyhanlı'da 52, Cilvegözü Sınır Kapısı'nda 13, Niğde'de iki yurttaşın öldürülmesinde olduğu gibi, son olarak Suruç'ta yaşanan katliamın da asli nedenlerinden biridir. Bölge halkında tedirginlik hakimdir. Sınırın öte tarafında devam eden çatışmaların bölgeye taşınması ihtimali ürkütücüdür. Yaşanan travmanın boyutu ve eylemlerin devam etme riski dikkate alındığında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin olağanüstü olarak toplanması ve acilen bir Araştırma Komisyonu kurulması önem arz etmektedir."
"TEMEL NEDEN İSTİHBARAT ZAFİYETİ"
"Olayın gelişimine neden olan temel faktörlerden birinin istihbarat zafiyeti olduğu anlaşılmıştır" ifadesinin yer aldığı raporda, "Siyasallaşan MİT'in son zamanlarda gerçekleşen diğer saldırılarda olduğu gibi, Suruç patlamasında da görevini etkin biçimde yerine getiremediği görülmektedir. Yaşanan bunca vahim olaya ve tehditlere rağmen sınır güvenliğinin halen yok denilecek ölçüde ihmal edildiği, gerekçe olarak sınırın uzunluğunun gösterildiği gözlenmiştir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Sınır güvenliğindeki bu zafiyet hem IŞİD'in sınırdaki geçişlerini kolaylaştırmakta hem de ulusal güvenliği önemli ölçüde tehdit etmektedir" denildi.
Patlamanın hemen ardından olay yerine intikal eden güvenlik güçlerinin slogan atan vatandaşlara TOMA'larla müdahale ettiği hatırlatılan raporda, "Bu durum devletin, travmaya neden olan olaylarda yatıştırıcı, güven verici tavır alması gerekliliğine uyulmadığını açıkça göstermektedir. Olayın hemen ardından güvenlik güçlerinin sergilediği tutum endişenin ve paniğin artmasına neden olmuştur. Kriz yönetimi doğru yapılamamıştır. İlk anda eşzamanlı patlama olarak açıklanan Kobane'deki patlamayla ilgili ikna edici bir bilgi halen alınamamış görünmektedir. Ayrıca iki canlı bombanın olabileceği yönündeki bilgiler de yeterince aydınlatılamamıştır" ifadelerine yer verildi.
CHP'DEN IŞİD'E YÖNELİK 11 MADDELİK TEDBİR VE ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Raporda ayrıca IŞİD'e yönelik alınması gereken tedbirler ve çözüm önerileri yer aldı. Buna göre, TBMM'de bir araştırma komisyonu kurularak IŞİD faaliyetlerinin tespit edilmesi ve Türkiye sınırları içinde IŞİD yapılanmasının tamamen yok edilmesi için kapsamlı bir iç güvenlik stratejisi oluşturulmalı, hükümet IŞİD'le etkin mücadele edileceği yönünde irade beyan etmeli ve kamuoyuna bu tavrını açıklamalı, Türkiye'den IŞİD'e katılımın önlenmesi için istihbarat ve güvenlik ayaklarını içeren yeni bir yaklaşım benimsenmeli, IŞİD'in Türkiye mevzuatı bakımından da terör örgütleri listesine eklenmeli, Suriye sınırındaki kontrolsüz durum, acilen sona erdirilmeli ve sınır güvenliği sağlanmalı, Türkiye'den Suriye'ye yapılan silah sevkiyatı durdurulmalı, Türkiye'nin Suriye politikası yeniden ele alınmalı, sınır güvenliği ve bölgesel barışı ön plana çıkaran yeni bir yaklaşımın benimsenmeli, uluslararası toplumun IŞİD'le daha etkin mücadele etmesi için Türkiye inisiyatif almalı, girişimlerde bulunmalı.
IŞİD eylemlerine katılan birçok kişinin aranan, izlenen, kişiler olduğu göz önünde bulundurulduğunda, çok vahim ihmallerin -hatta göz yummaların- olduğu şüphesinin ortaya çıktığı savunulan raporda, bu nedenle özellikle önleyici dinlemeler hakkında tüm ülkeyi kapsayan etkin bir soruşturma yapılması, eylemlere katılan IŞİD mensupları hakkında elde edilen bilgilerin gereğinin yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğine dikkat çekildi.
Rapora göre istihbarat birimleri arasında kopukluk olup olmadığı TBMM tarafından araştırılmalı. TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna kendiliğinden inceleme yapma yetkisi tanınmalı. Suç iddialarının birden fazla Cumhuriyet Savcılığının yetki alanına girdiği gözetilerek, birleştirilebilir nitelikteki soruşturmalar birleştirilerek tek elden hızlı ve etkin bir soruşturma yapılmalı.
"DEVLETİN NASIL YÖNETİLECEĞİNİ BİLMİYORLAR"
Kendilerine bilgi verilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu,"Geçici bir hükümet var. Bu tür kararlar alırken parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarına bilgi vermesi lazım. Ancak verilmedi. Devletin nasıl yönetileceğini bilmiyorlar. Devlet geleneğinde Dışişleri ve MİT Müsteşarlarının belli aralıklarla ana muhalefet partisi genel başkanına Başbakan’ın bilgisi dahilinde bilgi vermesi gerekir. Bu geleneğe de uyulmuyor. Son görüşmemizde bunu Sayın Başbakan’a hatırlattım ama o günden sonra da bir değişiklik olmadı" dedi.
"TÜRKİYE'DEN IŞİD'E MİLİTAN DEVŞİRİLİYOR"
Bedel ödendikten sonra IŞİD’e karşı operasyonu ise ‘gecikmiş bir operasyon’ olarak niteleyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Pek çok ağır bedel ödendikten sonra yapılan bir operasyondur. Daha önce önlem alınmış olsaydı bu noktalara gelmeyebilirdi. Şu anda IŞİD kendisini, bölgede güçlenmiş ve Türkiye’de de eylem koyabilecek potansiyelde görüyor. Bu yapıya aşama aşama getirildi. Türkiye’den IŞİD’e militan devşirildiğini biliyoruz. Gencecik çocukları alıp eğitip gönderiyorlar. Bunları Türkiye Cumhuriyeti devletinin bilmemesi mümkün değil. Bütün bu eylemlere rağmen ses çıkarmıyorsanız onları koruyorsunuz anlamına gelir. Bu mesele iç politikanın bir unsuru olarak görüldü. Kol kanat gerildi. Böyle bir yapı içinde aldı başını gitti. Ancak Suruç’tan sonra IŞİD’e karşı olduklarını net ifade etmeye başladılar."