Kürtçe açıköğretime şaşırmayın!
İşte Bahçeli'nin AKP'nin Filistin işgali ve Kürtçe TV konusunda yaptığı eleştirilerden satırbaşları
İşte Bahçeli'nin AKP'nin Filistin işgali ve Kürtçe TV konusunda yaptığı eleştirilerden satırbaşları:
Geçtiğimiz yılın son haftasında Cizre'de alçak bir saldırı sonucu 3 askerimizin şehit olması ve yılbaşında 7 üniversiteli gencimizin çok erken yaşta hayatlarını kaybetmeleri Türkiye'yi yasa boğmuştur.
2008'in son haftasında İsrail'in başlattığı insanlık dışı saldırına ilişkin görüşlerimi açıklamak düşüncesindeyim. Nefret ve lanetle kınadığımız bu saldırılarda çocuk kadın ve sivillerin katledilmesinin meşru kabul edilemeyeceği açıktır.
Bugün itibari ile 11. gününe giren saldırı dışında uluslar arası suskun ve tepkisiz kalmasının, ateşkes çağrısı yaparken bile İsrail'i haklı bulmaları kabul edilemez.
İsrail Başbakanı Ankara'ya gelerek Başbakan Erdoğan ile görüşmüş olmasıdır. Erdoğan çelişkili tutumla Olmert'in barış görüşmelerindeki yapıcı yaklaşım için teşekür etti. Savaş ve ölüm makinesi haline gelen İsrail'in hangi yapıcı yaklaşımı gösterdiği hususu bizim ve aziz milletimiz tarafından merak edilmektedir.
Aradan beş gün geçtikten sonra İsrail'in bölgeyi ateş çemberine almasından sonra Erdoğan bu yaklaşımından hızla çark etmiştir.
Ancak başbakan'ın ortaya koyduğu yeni tepki kağıt üzerinde kalmıştır. Kararlı bir tepki henüz gösterememiştir.
İsrail saldırıyı AKP'ye daha önceden bildirmişmidir? Eğer böyleyse AKP bu insanlık suçuna iştirak etmiştir.
Hiç şüphe yok ki ülkemiz jeopolitik ve jeokültürel konumu nedeniyle bu kritik coğrafyanın ortasında yer almaktadır.
Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e Filistin'e hava harekâtı sonrasında yaptığı ülke turları kara harekâtının önüne geçememiştir.
Sadece konuyu meşru müdafaa olarak göz yuman batı dünyası değil, Arap ve Müslüman dünyası da sınıfta kalmıştır.
Bölge ülkeleri tek tek gezilerek, BOP'un Eşbaşkanı sıfatı ile barış huzur ve refah dağıtmak mümkün değildir.
TRT KÜRTÇE
TRT'nin Kürtçe yayınlara başlaması siyasi gündemin en çok tartışılan konularından biri olmuş, AKP'nin bu tehlikeli açılımı bazıları tarafından zihni devrim olarak alkışlanmıştır.
Bu konu AB uyum sürecinde yaşanan gelişmelerden yola çıkarak ele alınması mümkün değildir.
MHP ortak dil ile milletleşme arasında kaçınılmaz bir bağ olduğunu düşünmekte, ulusal dayanışma ve birlikte yaşama arzusunun devamı için doğrudan bir ilişki olduğuna inanmaktadır.
Bu bağın kesintiye uğraması tahrip edilmesi, milletlerin geriye dönüşünü kaçınılmaz kılacaktır.
Lehçeler ağızlar alt dil grupları kültürel hatıra olarak saygıyla anılmalı, üst dile doğru doğal bir yükselişle tüm fertlerin tek bir dilden güç almalarını sağlamak olmalıdır.
Dil milli kişiliğimizin omurgasıdır.
MHP, Avrupa'dan gelen dayatma listesinin başında yer alan bu önerilere karşı çıkmış bunun önemli sosyolojik dönüşlere neden olacağını söylemiştir.
Ana dilde yayın ve eğitim gibi talepler konusunda, bölücü mihraklar Avrupa dayatmaları ve AKP'nin tavizkarlığı bizim için hiçte şaşırtıcı olmamıştır.
Bize göre bu tarih itibari ile milli bir devlet yapısı hükümet tarafından arkadan hançerlenmiş be ölümcül bir darbe almıştır
Türkiye'nin devlet yapısının yeniden tanzimi, farklı kökenden gelen vatandaşlarımıza milli azınlığın tanınması, AB'nin tahribat süreci TRT'nin 24 saat Kürtçe yayına açtığı kanalla birlikte hayata geçmiştir.
Önümüzde Kürtçe Açıköğretim kanalına dönüştürülmesinin istenmesine şaşırılmamalıdır.
Durmak yok yola devam eşliğindeki etnik kimliklerin gönül okşanmasından sonra, YÖK Başkanı Kürt dili ve edebiyatı bölümünün açılacağını pişkinlikle belirtmiştir.
Umut ve beklentilerle girilen 2008 yılının sonunda geriye bakıldığında, toplumsal ve ekonomik istkrarın uçurumun kenarına kadar getirildiği, milli güvenlik mülazaların sulandırıldığı, beklentilerin karamsarlığa dönüştüğü, adalet duygusunun aşındığı bir dönemin özeti olmuştur.
2007 yılında terörle mücadele kapsamında tezkereyle yetki alan hükümet bu yetkiyi kullanmakta imtina etmiş, kara harekâtı dışında 2008 yılında hava operasyonlarıyla yetinmiştir.
Türkmen kardeşlerimizin milli varlığı güvenliği ve geleceği AKP'nin kucakladığı peşmerge gruplarının insafına terk edilmiştir.
Etnik bölücülüğün çözümü için uygun bir ortamın yaratılmasıdır. Hükümet silahsız yöntemlerle terörü önleme gayretini sürdürürken, terör örgütü boş durmamış, güvenlik güçlerimiz şehit olmuş, vatandaşlarımız can ve mal kaybına uğramıştır.
Umut ve beklentilerle girilen 2008 yılının sonunda geriye bakıldığında, toplumsal ve ekonomik istikrarın uçurumun kenarına kadar getirildiği, milli güvenlik mülazaların sulandırıldığı, beklentilerin karamsarlığa dönüştüğü, adalet duygusunun aşındığı bir dönemin özeti olmuştur.
2007 yılında terörle mücadele kapsamında tezkereyle yetki alan hükümet bu yetkiyi kullanmakta imtina etmiş, kara harekâtı dışında 2008 yılında hava operasyonlarıyla yetinmiştir.
Türkmen kardeşlerimizin milli varlığı güvenliği ve geleceği AKP'nin kucakladığı peşmerge gruplarının insafına terk edilmiştir.
Etnik bölücülüğün çözümü için uygun bir ortamın yaratılmasıdır. Hükümet silahsız yöntemlerle terörü önleme gayretini sürdürürken, terör örgütü boş durmamış, güvenlik güçlerimiz şehit olmuş, vatandaşlarımız can ve mal kaybına uğramıştır