PKK CHP'ye Yol Verir mi?
Toplumsal mutabakat komisyonu ve akil adamlar grubunun teşkil edilmesi sürecin önemli dinamikleri arasındaydı. "Toplumsal mutabakat komisyonu bize ait bir model" diyen CHP'liFaruk Loğoğlu, "G. Afrika'daki komisyon geçmişteki olayları araştırmak için kuru
Toplumsal mutabakat komisyonu ve akil adamlar grubunun teşkil edilmesi sürecin önemli dinamikleri arasındaydı.
"Toplumsal mutabakat komisyonu bize ait bir model" diyen CHP'liFaruk Loğoğlu, "G. Afrika'daki komisyon geçmişteki olayları araştırmak için kurulmuştu. Biz ise geçmişe değil, geleceğe bakmak istiyoruz" dese de her iki sistemin Öcalan'ın tezleri arasında olduğu malum.
"Öcalan'ın tezi" diye bir fikrin peşinen reddedilmesi doğru mu?
Elbette değil.
Millet nezdinde makul ve nihai bir huzur sağlayabilecekse "Öcalan'ın tezi" önyargısı doğru değildir.
Şeytan bile aldatabilmek için yalanlarının içini doğrularla tezyin etmek zorundadır.
Bize düşen hakkı ve batılı itinayla tefrik etmektir.
Kamuoyu riskini gören AK Parti, "CHP'nin önerisinin yasal olması için MHP ve BDP'nin ikna edilmesi gerektiğini" söyleyerek, bu misyonu CHP'nin sırtına yükledi.
Geri çekildi ve CHP'nin ataklarının sonucunu bekledi.
BDP gelişmenin sevindirici, kapılarının açık olduğunu söylerken, MHP tavizsiz bir karşı duruş sergiledi.
Öcalan'ın tezleriyle hareket edip bir sonuç alınsa bile, bu sonuç "Ben Türkiye için Mandela konumundayım" diyen Öcalan'ı doğrulamış olacaktı.
"Kürt sorunu değil terör sorunu vardır" diyen MHP'nin süreci reddetmesiyle toplumsal mutabakat formülü zaten çökmüş oldu.
Ayrıca millet iradesini temsil eden parlamento varken, akil adamlar önerisi zaten gayriciddîydi.
Kaldı ki parlamentoda mutabakat sağlanamazken, akil adamlar mutabakat sağlasa bile bunun parlamento tarafından tescili gerekecekti.
Sürecin aktörleri olarak AKP, CHP ve BDP kaldı.
Lakin her gün şehit uğurladığımız yangının içinde toplumsal mutabakat veya akil adamlarla yol alınamayacağının görülmesi gerekir.
Yani silah bırakmamış ve halen tüm hatlarıyla saldıran bir PKK varsa, müzakere aşamasına gelinmemiş demektir.
PKK'da Karasu stratejisi devrede
PKK'ya yakın web sitelerinden birinde örgütteki Alevi-sol kanadın öncüsü KCK Yürütme Konseyi üyesiMustafa Karasu'nun yazısı var.
Karasu, CHP ve AK Parti'nin birlikteliğini "milli mutabakatla Kürtler'in iradelerini kırmak, taleplerinden geri adım attırmak" olarak değerlendiriyor.
Basını da yakından takip ettiği anlaşılan Karasu'nun kritik cümleleri şöyle:
"...CHP'nin önerisinin bir çözüm projesine dayanmadığı; AK Parti'nin de bu görüşmeyi çözüm için kabul etmediği netleşmiştir.
Zaten belediye başkanlarının tutuklandığı yerde bir beklenti içinde olmak kafayı kuma gömmek olur.
Bu ortamda mücadeleden başka bir şey düşünmek özel savaşa, psikolojik savaşa teslim olmak anlamına gelir.
Gelinen aşamada AK Parti'nin tasfiye politikalarının ancak mücadeleyle boşa çıkarılacağını görmek vemücadeleyi yükseltmekten başka bir seçenek yoktur..."
Terörün yoğunlaştığı ve hemen her gün şehit verdiğimiz şu günlerde terör örgütünde Mustafa Karasu stratejisinin uygulamada olduğunu görüyoruz.
Saldırıları artırmaya devam edecekler.
CHP'yi ve çözüm önerilerini bir kalemde çizmiş bile Karasu.
BDP istediği kadar CHP projesine kapımız açık desin, BDP'nin sahibi ne diyor ona bakmalı.
O halde Karayılan'ın "Oslo sürecine bağlıyız" sözü mü gerçek, yoksa Karasu'nun "Mücadeleyi yükseltmek gerekir" sözü mü?
Müzakerenin sonuç vermesini bekleyen ve Oslo sürecine bağlı bir PKK bugün tüm hatlarıyla neden saldırıyor?
Terör örgütü müzakerelere zerre kadar bel bağlasaydı ya da asgari bir samimiyet içinde olsaydı, saldırılarını geçici olarak durdurur, en azından minimuma indirirdi.
Gazeteci Avni Özgürel'e konuşan Karayılan şeytanın mütebessim siyasi yüzü.
Ama şeytan yaratılışının gereğini kıyamete kadar her ahvalde ifa eder.
Ediyor da.
Şu halde Mayıs 2012'de telsizlerde "Gerillanın görevi öldürmektir, her şeyi isteyin benden, yeter ki eylemler için hazırlanın" diyen Karayılan'ı görmek gerekir.