Saldırı sonrası Kılıçdaroğlu'ndan ilk açıklama!
CHP Genel Merkezinin bulunduğu caddede bir otomobilden ateş açılmasına ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, "İçişleri Bakanı, Gürsel Tekin Beyi arayıp bazı bilgiler vermiş. Ankara Emniyet Müdürü de orada. Aracı net olarak görüyorlar ama plakanın okunması için Emn
Yayınlanma:
CHP Genel Merkezinin bulunduğu caddede bir otomobilden ateş açılmasına ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, "İçişleri Bakanı, Gürsel Tekin Beyi arayıp bazı bilgiler vermiş. Ankara Emniyet Müdürü de orada. Aracı net olarak görüyorlar ama plakanın okunması için Emniyet Genel Müdürlüğü'nde ya da emniyetin ilgili biriminde filme ayrıca bakacaklar. '1-2 saat içinde plakayı saptayacağız' demişler. Sanıyorum 3-4 saat içinde faile ulaşacaklar? Hangi gerekçeyle bunu yaptı, onu anlamak mümkün değil tabi önümüzdeki saatlerde biz de öğreneceğiz" yanıtını verdi.
Türkiye'nin en temel sorunlarından birinin sadece kurumların değil, yurttaşların da can ve mal güvenliğinin olmaması olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, hukukun üstünlüğünün zedelenmesi durumunda, bu tür tabloların kaçınılmaz olacağını söyledi.
"Olaya ilişkin ihbar almış mıydınız?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, zaman zaman bu tür bilgilerin kendilerini geldiğini ancak partilerinin genel merkezine yönelik bir saldırı olacağını düşünmediklerini kaydetti.
"Bu tür olayların seçimlerin engellenmesine dönük olduğunu değerlendiriyor musunuz? Yoksa göz korkutma, gerilim yaratma gibi sınırlı bir amacı mı var?" sorusuna Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:
"Eğer amaç göz korkutmaksa hiç kimsenin endişesi olmasın bizim gözümüz korkmaz. Biz, iki kurşunla yapılacak saldırıyla korkacak bir parti değiliz. Biz güçlüyüz, demokrasiyi, özgürlükleri savunuyoruz. Bunun için bir bedel ödenecekse biz bu bedeli ödemeye hazırız, bundan kimsenin endişesi olmasın. Seçimlerin yapılmasını engellemeye dönük bir girişim olabilir mi? Belki bu niyetle yapmış olabilirler ama bir partinin genel merkezinin şu veya bu şekilde basılması, bir gazetenin merkezinin basılması, HDP genel merkezine çok daha şiddetli bir baskın oldu, bilgisayarlar falan tahrip edildi, bu tür saldırılara bütün siyasal partilerin ortak karşı çıkması lazım. Nedeni de şu; siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır."
Faillerin kısa sürede yakalanması, yargı önüne çıkarılması durumunda hükümetin görevini yapmış olacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Ama savsaklarsa o zaman yara alacak olan siyasi partilerden çok demokrasinin kendisi olacaktır" diye konuştu.
"Olay sonrası Başbakan veya Cumhurbaşkanından 'geçmiş olsun' telefonu aldınız mı?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, herhangi bir telefon almadığını söyledi.
"MHP'nin iktidar partisinin yanında yer almasını anlayamadım"
"Ankara'daki terör saldırısına" ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, bu saldırısının bir numaralı sorumlusunun hükümet olduğunu, saldırıyı gerçekleştiren canlı bombaların kimliklerinin bilinmesine rağmen önlem alınmadığını iddia etti.
Böyle bir katliamın, emniyet tarafından bilindiğini düşündüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, saldırganların Güneydoğu'dan Ankara'ya gelmelerine karşın yakalanmadıklarını öne sürdü.
DAEŞ'in eylemlerine ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Benim kanaatim IŞİD'in Türkiye'de ciddi bir yapılanması var. İçişleri Bakanlığı kaynaklarına göre Suriye'de IŞİD'e katılan bin 50 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. 1 Ocak 2015'ten bu yana 70 ilden 506 genç IŞİD'e katıldı. Bu şu demek; IŞİD'in 70 ilde tabanı var. Şimdi böyle bir yapılanmaya karşı hala sessizliğini koruması ki bugün Diyarbakır'da operasyon yaptılar, iki polisimiz şehit oldu. Neden önlem almadılar diye soruyoruz kendi kendimize. Benim tahminim, bana ulaşan bilgiler IŞİD'in Türkiye'de ciddi bir yapılanması var, ciddi hücreleri var, uyuyan hücreleri var, üzerine daha fazla gidersek daha büyük olaylar yapabilirler."
"Suruç'taki patlamanın ardından soruşturma komisyonunun kurulması konusunda MHP'nin iktidar partisinin yanında yer almasını nasıl değerleniyorsunuz?" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu, "MHP'nin bu olay konusunda iktidarın yanında yer almasını ben hiç anlayamadım. Belki o dönem koalisyon görüşmeleri vardı, o bağlamda" dedi.
"MHP ile ortak noktalarımız var"
"Koalisyon konusunda, konuşmalarınızda MHP'yi işaret ettiniz. 'Barış istiyoruz' diyenlere sırtını çevirmekte olan bir partiyle işbirliği imkanı olabilir mi?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de huzur ve refahı hepimiz istiyoruz. Elbetteki MHP ile de HDP ile de AKP ile de görüş farklılıklarımız var ama sonuçta MHP ile de ortak olan noktalarımız var, seçim bildirgelerimize baktığımızda ortak noktalarımız var, ayrıştığımız noktalar da var" yanıtını verdi.
1 Kasım sonrası koalisyon oluşması durumunda Türkiye'nin en temel sorununu nasıl çözebileceklerini konuşacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, siyaset kurumunun, bu sorunu çözememesi durumunda olayın çok daha büyüyeceğini, kanlı bir sürecin başlayacağını herkesin bildiğini söyledi.
"Bir konuşmanızda, 'Artık güvenlikçi politikalarla bu iş çözülmez' dediniz. Bundan çok uzak olan MHP'yi bu çizgiye çekebilir misiniz?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Ne için olmasın? 'Bu sorunun silahla çözülemeyeceğini' söyleyen genel başkanım, 30 yıllık tecrübe bize bunu gösterdi. 'Bu sorunun çözüm adresinin parlamento olması gerektiğini' söyleyen genel başkan yine benim" yanıtını verdi.
"Çözüm Süreci'ne" ilişkin bir soru üzerine, Kılıçdaroğlu, CHP'nin, 2012'de parlamentoda toplumsal uzlaşma komisyonu kurulması ve bunun paralelinde bir akil adamlar heyeti oluşturulması teklifinin, MHP ve AK Parti'nin karşı çıkmasıyla gerçekleşmediğini ileri sürdü.
"Ortak akıl heyeti kurulması"
Parlamentoda "Toplumsal uzlaşma komisyonu ve ortak akıl heyeti kurulması hakkında kanun teklifi" verdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, bunun da AK Parti'nin oylarıyla reddedildiğini söyledi.
Türkiye'nin 30 yıldır çözülemeyen bu sorununu çözmek için her partide kafa yoran insanların olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, yasa çıksaydı, bu komisyona her partinin eleman vereceğini ve ortak akıl heyetinin kurulacağını kaydetti.
"CHP, İmralı'da Öcalan ile yapılan görüşmelere karşı mı? CHP iktidarda olsa çözüm sürecini nasıl başlatır? PKK-Kandil boyutuna dair ne söyleyebilirsiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Parlamentoda söylediğim yasa çıkar ve bir komisyon oluşursa ve bu komisyonun paralelinde, parlamento dışında bir ortak akıl heyeti oluşturulursa, ortak akıl heyeti gidip istediği kişiyle görüşür, ister Kandil ile ister Öcalan ile ister Avrupa ile ister Amerika ile veya gider Diyarbakır'da vatandaşlarla konuşur" karşılığını verdi.
"7 Haziran'a benzer bir tablo çıktığında, önceliğiniz Kürt meselesi mi olacak?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, CHP'nin 5 temel ilkesini hatırlatarak, dış politika, eğitim, ekonomi ve hukukun Kürt sorunuyla bağlantılı olduğunu söyledi.
"Yeni parçalanmalar yeni sorunlar yaratacaktır"
Kılıçdaroğlu, Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelere yönelik soru üzerine, "Biz komşularımızın toprak bütünlüğünün korunmasını istiyoruz. Yeni parçalanmalar yeni sorunlar yaratacaktır, yaratmaya da devam ediyor zaten" karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, Suriye'de iç çatışmaların sona ermesi ve ülkede güvenli bir ortamın sağlanmasını istediklerini ifade etti.
Seçim sonuçlarının güvenliğine ilişkin kurdukları sistem sorulan Kılıçdaroğlu, 7 Haziran'daki seçimde sonuçların doğru yansıyıp yansımadığına yönelik ıslak imzalı tutanakların büyük bir kısmını alarak kontrol ettiklerini söyledi. Bu seçimde ıslak imzalı tutanakların yüzde 90'ına ulaşmayı hedeflediklerini belirten Kılıçdaroğlu, sivil toplum kuruluşlarıyla da işbirliği yaptıklarını anlattı. Kılıçdaroğlu, arzu edenlere sandıklar için gözlemci kartı verdiklerini söyledi.
Seçim sonucunda HDP ile koalisyon kurma ihtimali oluşması durumunda partisinin yaklaşımı sorulan Kılıçdaroğlu, "Böyle bir ihtimal çıkar mı çıkmaz mı bilmiyoruz, sonuçta 2 Kasım'ı bekleyeceğiz" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bu tür değerlendirmeleri bugünden yapmanın doğru olmayacağını vurgulayarak, bunun 2 Kasım'dan sonra yapılması gerektiğini belirtti. Seçim sonrası çıkan tablo ne olursa olsun parti olarak her zaman hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, kadın-erkek eşitliğini, gençlerin üzerindeki baskıların kaldırılmasını savunacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, 7 Haziran'dakine benzer bir tablo çıkması durumunda ülkeyi yeniden bir seçime götürmenin "büyük bir sorumsuzluk olacağını" kaydetti.
"Gerçeklere karşı sessizliğini korudu"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin beşinci bir partiden söz ettiği ve AK Parti'nin bölünme ihtimali bulunduğundan bahsettiğinin hatırlatılarak görüşlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, beşinci parti tartışmasına girmek istemediğini, çünkü başka partilerin iç işlerine bakmadıklarını ve girmediklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın TRT ile ilgili açıklamalarının hatırlatılarak ne söyleyeceğinin sorulması üzerine, "Kendisi TRT'ye çıkmayınca veya düne kadar kendine bütün kapıları açan televizyon kanalları birdenbire kapıları kapatınca Sayın Bülent Arınç gerçeği gördü. Bizim penceremizden gerçeği gördü. Bizim yıllardır karşılaştığımız bir olumsuzluğu kendisi de gördü ve bunu dillendirmeye başladı" dedi.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Keşke TRT kendisine bağlıyken iktidar partisine ne kadar zaman ayırdığını, muhalefet partilerine de ne kadar düşük zaman ayırdığını görebilseydi. Bu rapor kendisine de gitti. Yüksek Seçim Kurulu'na da gitti, Ankara Savcılığına da gitti. Sayın Bülent Arınç niye o zaman görmedi, şimdi gerçeği görüyor, kendi penceresinden görüyor. 'Bana neden izin vermiyorlar ben kalkıp konuşayım'. Peki yıllar yılı niye bu muhalefete izin vermediler diye hiç düşündüler mi acaba. TRT Genel Müdürünü çağırıp, kendisine bağlıyken, 'Arkadaş bu TRT'nin tarafsız olması lazımdı. Sen neden tarafsızlığını korumadın' diye sorması gerekmez miydi?"
Arınç'ın TRT Genel Müdürünü görevini yapmadığı için görevden alması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Şimdi böyle sanki toplumun vicdanıymış gibi konuşuyor. Bizler de 'Bravo bak gerçekleri dile getiriyor diye biraz böyle bir hava içine giriyoruz. Aslında doğru, gerçekleri dile getiriyor ama o gerçekler kendisinin döneminde de vardı. Kendisinin yetkili olduğu dönemde de o gerçekler vardı. O gerçeklere karşı hep sessizliğini korudu" diye konuştu.
"Cumhurbaşkanının müdahale etmemesi gerekir"
Kılıçdaroğlu, 1 Kasım'dan sonra 7 Haziran sonrasına benzer bir tablo çıkarsa bir "kilitlenme" yaşanmaması için neyin değişmesinin gerektiğinin sorulması üzerine, "Cumhurbaşkanının müdahale etmemesi gerekir" dedi.
Kılıçdaroğlu, Davutoğlu ile görüşmesinde bu konunun gündeme gelip gelmediğiyle ilgili de görüşmelerinde bunun gündeme gelmediğini anlattı.
Türkiye'nin çift başlı bir yönetimden kurtulması gerektiği görüşünü dile getiren Kılıçdaroğlu, "Biz iktidar olduğumuzda veya birinci parti olduğumuzda hukukun gereğini yerine getireceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı Anayasal sınırlar içine çekilecek ve orada görevini yapacak. Diğer siyasi partilerle de hiçbir gerginliğe yol açmadan Türkiye'nin çıkarları neyi gerektiriyorsa o çıkarları çerçevesinde kendi politikamızı oluşturacağız" değerlendirmesinde bulundu.
"Gerekirse Saraya gidecek misiniz?" şeklindeki soru üzerine de Kılıçdaroğlu, hukukun gerektirdiği ya da olağanüstü bir durumda gideceğini belirtti.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.