"Şehitlerin kanı yerde kalmadı!"

Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuşma yaptı.İŞTE ERDOĞAN'IN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI:Geçtiğimiz hafta içinde milletimiz, ülkemiz ve bölgemiz açısından iki önemli olay yaşandı. Bunlardan birincisi Nevruz ve devam eden çözüm

"Şehitlerin kanı yerde kalmadı!"

Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuşma yaptı.

İŞTE ERDOĞAN'IN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI:

Geçtiğimiz hafta içinde milletimiz, ülkemiz ve bölgemiz açısından iki önemli olay yaşandı. Bunlardan birincisi Nevruz ve devam eden çözüm süreci.

İSRAİL'İN ÖZRÜ

Bu konuya değinmeden önce diğer önemli olayla ilgili konuşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi 2010'da Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara isimli gemi Türkiye'den yola çıktı. Bu insanların içinde 36 ayrı ülkeden insan vardı. Sadece Türk yoktu. Bir gönüllüler ordusu vardı. Bu yarım gemisi malesef Akdeniz sularında İsrail güvenlik güçlerinin saldırısına uğradı ve 9 Türk hayatını kaybetti. Uğur kardeşimiz ise bitkisel hayatta neredeyse 3 yıldır evinde yatıyor.

Bu olay olduğunda biz Şili'deydik ve temaslarımızı derhal yarıda kesip ülkeye döndük. Derhal girişimlere başladık. Hemen arkadaşlarımız İsrail'e giderek orada yaralı olan vatandaşlarımızı Türkiye'ye getirdik. Uluslararası hukuk nezdinde olayı tam bir kararlılık içinde takip ettik.

"İSRAİL UNUTULACAĞINI DÜŞÜNÜYORDU"

İsrail, o zamana kadar kan döktüğü tüm olaylar gibi bunun da üstünün örtüleceğini, unutulacağını düşünüyordu. Birçok görüşmeler yapıldı bizimle. Bizler dedik ki; 3 şartımız var. Bu 3 şart yerine gelmedikçe bizden bir şey beklemeyin. Çünkü bu devlet, bu millet onurludur. Tabii ricacı olarak gelen devlet başkanları, başbakanlar hiçbir itiraz etmedenn geri döndüler. Çünkü bu konuda hiç geri atmadık. Takipten yorulmadık.

3 şartı İsrail'e sürekli olarak talep ettik. Özür, tazminat ve Filistin'e ambargonun kaldırılması. Özür kelimesi yerine bunlar ısrarla 'Üzüntü duyduk desek olmaz mı?' dediler. Hayır dedik. Bu olmadan olmaz. 'Tazminatı kabul edelim diğerleri olmasın' dediler. 'Hayır' dedik. Üçü birden olacak.

"OBAMA HAVALİMANINDAN BENİ ARADI VE..."

Obama İsrail'e gitmeden önce ABD Dışişleri Bakanı bize geldi ve bu konuyu konuştuk. Ne gibi bir çerçeve oluşturalım diye düşündük. Biz tabii yine çerçevemizi ortaya koyduk. Sayın Obama'nın Ortadoğu'ya gelişinde önümüze bir metin geldi. O metinde kabul edemeyeceğimiz şeyler vardı. Dedik ki; Hayır. Biz sadece Türk vatandaşlarının değil, Filistin'li kardeşlerimizin de hakkını koruruz. Onların da bu çerçeveye girmesi lazım.

Sayın Obama havalimanında Netanyahu'nun yanında beni aradı. Ben Netanyahu'nun sesini aldım fakat 'Ben Obama'nın sesini özledim' dedim önce kendisiyle konuştum. Sonra Obama'nın şahitliğinde konuşarak bu işi bitirdik. Daha sonra ABD açıklama yaptı, İsrail yaptı ve biz de açıklamamızı yaptık. Eşeği sağlam kazığa bağladık ve ondan sonra Allah'a emanet ettik.

"TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"

Netanyahu bütün şartlarıımızı kabul ettiğini bildirdi. Ben de ülkem, milletim ve şehitlerimiz adına bu özrü kabul ettiğimi, tazminat ve ambargo konusunu da takip edeceğimizi söyledik. Kısa bir süre içinde bölgeye yapacağımız bir geziyle ambargonun ne durumda olduğunu yerinde görme fırsatımız da inşallah olacak. Bundan sonra artık biz sözlerin tutulup tutulmadığını takip edeceğiz.

"ŞEHİTLERİN KANI YERDE KALMADI"

Sürece göre de adımlarıımızı ona göre atacağız. Elbette ki bu özür şehitlerimizi geri getirmeyecek. Filistin'li şehit kardeşlerimizi geri getirmeyecek. Ancak şehitlerimizinn hatırası için bu özür çok önemli. Şehitlerimizin kanının yerde kalmadığını burada vurgulamak istiyorum.

Bu gelişmeden sonra Hamas lideri Halid Meşal'i aradım. Çok duydulandıklarını söyledi. Ben de kendisine inşallah en kısa sürede Gazze'ye giderek, mazlum Gazze'li kardeşlerimizle kucaklaşacağımızı söyledim.

Mavi Marmara olayının acısını yüreklerimizde hissettik. Ama hep soğukkalnlılıkla ve itidalle hareket ettik. Boyun eğmedik ama haklı olduğumuz bir davada haksız duruma düşecek bir tavrımız da olmadı. Onun için hukuk dedik, BM dedik. Biz isterdik ki; muhalefet de bizim yanımızda olsun. Ama ne yazık ki bunu göremedik. Başta CHP olmak üzere muhalefet ülkesinin , milletinin yanında olmak yerine gitti saldırganların yanında saf tuttu. CHP Başkanı 'Biiz olsaydık Mavi Marmara'yı göndermezdik' dedi. İsrail ile aynı kelimeleri kullandı. Biz İsrail'e Tevrat'tan 'Öldürmeyeceksin' emrini hatırlatıınca, biz İsrail'den yanıt beklerken yanıt CHP'den geldi. Bu olayı bizim dış politikamızın büyük başarısızlığı olarak lanse ettiler. Hiiç şaşırmadık. Bunların dış politikadan anladığı boyun eğmektir, el pençe divan durmaktır, görmezden gelmektir.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler