Tilki üzüme uzanamayınca..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Sakarya’da halka seslendi. İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:Hendek’te meydana gelen patlamadan dolayı hayatını kaybeden işçimize Allahtan rahmet, ailesine sabırlar diliyorum.Sakarya’dan tüm Türkiye’ye işçilerimize
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Sakarya’da halka seslendi.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Hendek’te meydana gelen patlamadan dolayı hayatını kaybeden işçimize Allahtan rahmet, ailesine sabırlar diliyorum.
Sakarya’dan tüm Türkiye’ye işçilerimize, işverenlerimize, sendikalarımıza, iş sağlığı ve güvenliği noktasında daha fazla dikkat ve tedbir çağrısında bulunmak istiyorum.
Her işyerini her an gözetlememiz mümkün değildir. Onun için işçimiz, işverenimiz tedbiri alsın. Sendikalarımız bunları incelesin. Böylece bu sorunu en aza indirelim. Ne biz ne de aileler acı haberler almasın istiyoruz.
Sizler bir ülkenin, hem de çok farklı bir ülkenin vatandaşlarısınız. Sizler tarihiyle, medeniyetiyle, büyük ve köklü bir devletin vatandaşlarısınız.
Birkaç hususun altını özellikle çiziyorum. İçinde bulunduğumuz bu coğrafyada, barıştan huzurdan istikrardan refahtan başka hiçbir hedefimiz yoktur. Sadece Türkiye değil, Türkiye ile birlikte komşularımız bölgemizdeki ülkeler ve halklarla daha fazla refaha istikrara kavuşsun, bölgeye kardeşlik dayanışma hakim olsun istiyoruz. Tüm bu bölgede, çatışmalar, savaşlar, tehditler, terörist eylemler artık son bulsun, hiç kimsenin burnu kanamasın, hiç kimsenin göz yaşları akmasın istiyoruz.
Çünkü biz bu bölgede yüzyıllar boyunca bir arada yaşadık. Ama birileri bunu kaşımak suretiyle bizi birbirimize düşürmenin gayreti içine giriyorlar. Etnik milliyetçilikle bizi birbirimize düşürmenin gayreti içerisine giriyorlar. Ben inanıyorum ki buna milletçe fırsat vermeyeceğiz.
Bu ülkenin resmi dil olarak tek dili olacak Türkçe. Ama herkes ana dilini konuşabilecek. Herkes inancını yaşayacak. Her geçen gün bunu daha ileri taşıyoruz, taşıyacağız. Bölgesel milliyetçilik olmayacak dedik. Batı da ne varsa, doğu’da da o olacak dedik. Şu anda bunu gerçekleştiriyoruz. Cumhuriyet tarihinde olmadığı kadarıyla atıyoruz.
Şu anda sadece güneydoğu ve doğu’da 20 katrilyona ulaştı yaptığımız yatırımlar. Neden? Niçin? Çünkü yılları ihmali vardı. Biz şimdi bunu gideriyoruz. Biz her şeyiyle, eğitimiyle, sağlığıyla, adaletiyle, adaletiyle, emniyetiyle, ulaşımıyla, KÖYDES’le, BELDES’le her şeyle gideriyoruz.
MISIR’IN DERDİ BİZİM DERDİMİZ OLDU
Nasıl ki Filistin’in sızısı bizim sızımızsa, Lübnan’ın Tunus’un elbette Mısır’ın derdi bizim derdimiz oldu. Kimse bunu başka yerlere çekmesin. Biz Mısır’a her zaman ilkesel baktık. Orada halkın taleplerinin duyulmasını istedik. Herkes sesiz kalırken, görmezden gelirken, herkes gözünü gönlünü Mısır’a kapatırken, biz çıktık kardeşçe, gönlümüzden geçeni ifade ettik.
1950’de merhum Adnan Menderes, “Yeter söz milletindir” diyen bir ülkenin lideri olarak ortaya çıktı. 2002’de biz de “Yeter söz de karar da milletindir” diyen bir kadro olarak ortaya çıktık.
Biz Mısır’daki olaylara seçkinci yaklaşmadık. Taleplere, demokrasiyi hak etmiyorlar, hazır değiller gibi üstenci bir anlayışla bakmadık. Biz çifte standartlara fırsat vermedik. Mısır halkının statükoya yönelik tepkisini anlamayanlardan, Türkiye’de olduğu gibi, Mısır’da da halkın mesajlarını algılamaktan aciz kalanlardan olmadık. Dik durduk, samimi olduk, gönül dilimizle konuştuk, kardeşlik hukukumuzla çağrımızı yaptık. Bugün Mısır halkının sevincini coşkusunu onlarla birlikte biz de yaşıyoruz. Mısır’da acilen adil bir seçime gidilmelidir. Aylarca seçim olmaz, biz de 24 saatte seçim oluyor. Daha seçim gününün akşamı netice alıyoruz, bir haftada YSK kesin neticeler açıklanıyor. Ama orada aylarca açıklanmıyor. Bu böyle olmamalı. Yeni dönem Mısır için hayırlısı olsun.
“BAZI GRUPÇUKLARA BİR SÖZÜM VAR”
Ancak son zamanlarda bazı grupçuklar, çıkıp bizimle ilgili olarak yaptıkları bazı gösterilerde, “Mısır halkının sesinin dinlenmesini istiyorsun, ama siz burada Türk halkının sesini dinlemiyorsun” diyorlar. Bazı grupçuklara bir sözüm var. Bir defa elmayla armudu birbiriyle karıştırmayalım. Elma elmadır, armut armuttur. Bir defa şunu bileceğiz. Türkiye’de demokratik noktada bir sıkıntı mı var? 12 Haziran geliyor.
Muhalefet candaşlarınla, yandaşlarınla mücadeleni ver. Eğer benim milletim, sana sandıkta iktidarı veriyorsa, biz görevi hemen zaten vereceğiz. Ben daha ileri gidiyorum, benim partim ikinci parti olduğu zaman ben genel başkanlığı bırakma sözünü verdim.
Biz koltuklardan şan şeref kazanan değil, koltuklara şan şeref kazandıran bir siyaset anlayışı getirdik, getiriyoruz. Bildiğiniz gibi koltuklara yapışanlar var. Bu ülkede yıllar yılı bırakamadılar orayı. Ayrılamadılar. Biz her zaman biliyoruz ki o koltukların hepsi gelip geçicidir. Şu ifadeden rahatsız olanlar oldu burada ve dünyada.
“HEPİMİZ BİR GÜN ÖLECEĞİZ”
Hepimiz faniyiz, bir gün gelecek öleceğiz. Öyle mi? Hoca efendi gelecek ne diyecek? Cumhurbaşkanı niyetine demeyecek, başbakan niyetine demeyecek, istediğin kadar zengin ol. Ya? Er kişi niyetine diyecek, hatun kişi
Koyacaklar o iki metreküp mezara çekip gidecekler. Yanında kimse kalmayacaklar. Kefenin ve bu dünyada yaptıkların. Hayır yaptıysan hayırla yad edecekler. Kötülük yaptıysan hep lanetleyecekler. Biz hayırla yad edilirsek ne mutlu.
Bugün 54 ayrı eser ve hizmetin toplu açılışını gerçekleştiriyoruz. Toplamda 212 trilyon liralık bir yatırımı bugün Sakarya’mıza kazandırıyoruz. Resmi açılışını yaptığımız bu 54 eseri anlatmaya zaman müsait değil. Serdivan Belediyesi’yle özel sektörümüzün ortaklaşa yapmış olduğu, alışveriş merkezinin açılışı yapılıyor. Şu 50 bin metrekare ve yüz bağımsız bölümden meydana gelen bir alışveriş merkezi. Modern Sakarya süratle gelişiyor. Bugün yine bir kalemde, 17 ayrı okulun resmi açılışını gerçekleştiriyoruz.
"TİLKİ ERİŞEMEDİĞİ ÜZÜME KORUK DER"
Benzetmiyorum alınmasınlar. Onlar için böyle şeyler söylemiyorum. Tilki erişemediği üzüme koruk der. Sen çalış senin de olsun. Niye kıskanıyorsun? Bizim Türkiye’ye kazandırdıklarımıza bunların hayalleri dahi erişemez. Bunlar gider, yılda bir yada iki kere küçük parkı açar, hem de büyük bir gümbürtüyle açar, sonra bizim açılışlarımıza dil uzatırlar. Ben sadece insaf diyorum. Gerisini halkımızın takdirine bırakıyorum.
Geçenlerde ana muhalefetin genel başkanı Erzurum’a gitti, nasıl değiştiğini görmüyor. Sakarya’ya geliyor, hizmetleri görmüyor. Çünkü görmeye göz gerek göz, sezmeye hissetmeye öz gerek öz. Bunlar bir tek daire inşa etseler, tam kadro giderler. TOKİ, cumhuriyet tarihini gümbür gümbür aşıyor. Bunlar 1 km yol yapabilseler, 40 gün 40 gece düğün bayram yaparlar. Şimdi 8 üniversite daha yapıyoruz. 164 olacak. Sizin aklınız yok muydu? Niye yapmadınız bunları? Meclis’te çıkarlar işleri güçleri kavga gürültü.
Ağızlarsındaki pelesenk şu: Aceleniz neydi? Efendi, bizim acelemiz var. Yıllar yılı bizi bu yarışta geri bıraktınız, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak yan gelip yatarak olmaz.
"GÜNAHI BİZİM ÜZERİMİZE ATMAYIN"
Yargıda siyasallaşmayı sona erdirecek, milletin bahçesi olma haline getireceğiz. Yargının iş yükünü azaltmak zorundayız. Adalet dağıtma mekanizmasını hassas bir dengeye oturtmak zorundayız. Onama mı istersin, bozma mı istersin diyerek, başka odakların sesini dinleyen, bizim dosyalarımızı öne alıp, başka dosyaları bekleten bir yargıdan, hızlı çalışan vicdanıyla karar veren, adaleti tesis eden bir sisteme geçmek istiyoruz. Benim hakkımda, 24 saatte Yargıtay karar verdi. O zaman oluyor. Eee? Aynı şekilde. Sayın Erbakan ile ilgili kararı 5 gün de veriyorlar. Oluyor. Diğerlerini 10 senede niye bitirmediniz arkadaş? Sonra faturayı niye bize kesiyorsun? Biz yargı mıyız? Yasama, yürütmeyiz. Günahı bizim üzerimize atmayın.