MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın İstanbul'da düzenlediği Kutlu Doğum Haftası etkinliğini siyasi şov alanına dönüştürdüğünü savundu.

Etkinliğin Hz. Muhammed'in anlatılacağı platformdan çıkarılarak, Erdoğan'ı aklama platformuna döndürüldüğünü ileri süren Vural, bu kutlu günün siyasi amaçlarla istismar edilmesinin ve parti mitingine dönüştürülmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi. "Başbakan kendisine özgü paralel Kutlu Doğum Haftası icat etmiştir" diyen Vural, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu tür toplantıların siyasi şova dönüştürülmesine izin vermemesi gerektiğini dile getirdi.

Vural, Başbakan Erdoğan'ın "samimiyet" konusunun işlendiği Kutlu Doğum Haftası etkinliğini, rüşvet ve yolsuzluğunu aklamak için kullandığını savunarak, "Yeryüzünde bir araya gelemeyecek iki şey varsa biri Erdoğan, diğeri samimiyettir. Samimiyet Erdoğan'a teğet bile geçmez" dedi.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak'ın, petrolden yerel yönetimlere pay istedikleri yönündeki açıklamalarına da değinen Vural, "Başbakan hala çözüm masalı anlatıyor, PKK'nın özerklik taleplerine tavır koyan hangi cümlesi var? Enerji Bakanı 'devlet içinde ayrı bir devlet gibi bir yaklaşıma sıcak bakmayız' diyor. İstersen sıcak baksaydın. Bunların dile getirilmesinin tek sorumlusu AKP'dir. MHP'ye dili bir karış, PKK'ya dut yemiş bülbül" diye konuştu.

Oktay Vural, Başbakan Erdoğan'ın Anayasa Mahkemesi'ne yönelik eleştirilerde bulunduğunu da anlatarak, şöyle devam etti:

"Bir yıl önce Anayasa Mahkemesi'nin özgürlükleri, demokrasiyi, milli egemenliği güçlü şekilde koruduğunu söylüyor. Twitter, HSYK ile ilgili karardan sonra 'siyasete, idareye müdahaledir' diyor. Samimiyet bunun neresinde? Başbakan kendi konumunu unutmuş, 'cübbelerinizi bırakın' diyor. Sen ne yapacaksın? Cübbeli Erdoğan olacaksın. Herhalde sen cübbeyi giydin. Adana'da tırlarla ilgili soruşturma yapan polisleri serbest bırakan savcılara, 'paralel yargı, ajanları serbest bıraktı' diyor. Peki bunların tutuklanmasını isteyen, Facebook sayfasında sana methiyeler düzen hakim kimin hakimi? Erdoğan, devletin içinde olduğu kadar hakim, savcı arasına da fitne sokarak herkesi suçluyor. Elinde mahkeme kararı mı var, polisleri, savcıları çete ilan ediyorsun. Kendisi savcı, hakim cübbesini giymiş, karar veriyor.

Hukuk devletini özümsememiş böyle birisi nasıl Cumhurbaşkanlığı yapabilir? Cumhurbaşkanı yasama, yürütme, yargının birlikte çalışmasını sağlayacak özellikte olması gerekirken Başbakan hangi liyakatle Cumhurbaşkanı olabilir? Hukukun üstünlüğünü saymazsın, hukuk devletini yok edersin, milleti birbirine düşürürsün, gerilim siyaseti oluşturursun, 'senden Cumhurbaşkanı' olmaz diyen Genel Başkanımız'a 'hakaret ediyor' dersin."

Vural, Başbakan Erdoğan'ın, "Geçmişte olduğu gibi bugün de Cumhurbaşkanlığı seçiminin krize dönüştürülmesine izin vermeyiz" sözlerini eleştirerek, "Ne krizi olacakmış? Kuralı belli. Aday olacak, vatandaş oyunu verecek. Kriz tellallığı yapıyor. Kimsenin kriz çıkardığı yok. Anlaşılan Başbakan, Cumhurbaşkanlığı krizine girmiş. Anlaşılan o ki kendi içlerinde kriz var. Kardeş payı mı yapacaklardı aralarında, belki bir sorun olabilir. Yoksa bu sürecin herhangi bir krize dönüşme ihtimali söz konusu değildir" ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Vural, Erdoğan'ın AK Parti milletvekilleriyle bugün yaptığı toplantıda Cumhurbaşkanlığı için 3 isim sorulacağının belirtilmesi üzerine, "Hepsini Recep Tayyip Erdoğan yazacaklardır herhalde. Başbakan'ın aday olmayla ilgili rahat olmadığı açık" dedi.

Vural, MHP'de bu konudaki durumun ne olduğuna ilişkin soruyu yanıtlarken, partilerinde adaylıkla ilgili sürecin henüz başlamadığını söyledi. MHP'li Vural, "Bizim açımızdan herhangi bir kriz yok. Bütün milletimizin Cumhurbaşkanı adayı olmaya layık göreceği aday olacaktır" diye konuştu.

Başka bir soru üzerine de MİT yasasıyla ilgili kanun teklifinin MİT ile terör örgütü arasındaki görüşmeleri meşrulaştırma ve taşeronlaştırmaya yönelik olduğunu öne sürdü. Oktay Vural, "Bunların hiçbiri yapılan görüşmeleri meşrulaştırmaz. MİT'in görevi, bu milletin birlik ve bütünlüğünü müzakere konusu yapmak değildir. Oslo ve İmralı görüşmeleri, devletin siyasi yapısını pazarlık konusu yapmaktır ki bunun hiçbirinin dokunulmazlık zırhı içinde addedilebileceğini düşünmüyorum" dedi.