Yargıtay'dan muhtıra gibi bildiri

Yargıtay Başkanlar Kurulu, çok sert bildiri yayınladı. Yargıtay'ın internet sitesine “Yargıtay Başkanlar Kurulu Bildirisi” başlığıyla konulan açıklamada, AB'ye sunulan Yargı Reformu Strateji Taslağı'ndan AKP'nin kapatılması davası sonrası hükümetin tutumu

Yargıtay'dan muhtıra gibi bildiri

Yargıtay Başkanlar Kurulu, çok sert bildiri yayınladı. Yargıtay'ın internet sitesine “Yargıtay Başkanlar Kurulu Bildirisi” başlığıyla konulan açıklamada, AB'ye sunulan Yargı Reformu Strateji Taslağı'ndan AKP'nin kapatılması davası sonrası hükümetin tutumuna, türbana yönelik Anayasa değişikliğinden AB'nin keapatma davasına ilişkin açıklamalarına ve TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın ortaya attığı “üçüncü yol” tartışmalarına kadar son bir yılda yaşanan birçok olaya değinildi.

Saldırı yargıyı zedeledi
Cumhuriyetin niteliklerini benimseme, koruyup yüceltme işlevinde yasama, yürütme ve yargının sorumluluğu olduğu ve bunlar arasında üstünlük olmayacağı belirtilen açıklamada, Anayasa'nın yargı bağımsızlığını özel olarak vurguladığı hatırlatıldı. Açıklamada, “Bir yıla yakın süreçte, artan biçimde, Yargı erkine yönelik ve hukuk devleti olma ilkesiyle bağdaşmayan sistemli saldırılar, anılan temel ilkeleri zedeler olmuştur” denildi.

Değişiklik durduruldu

Açıklamada, AKP'nin sivil Anayasa taslağının “Bir siyasi görüşün istek ve direktifi doğrultusunda” hazırlandığı belirtilerek, anayasaların toplumsal mutabakatla hazırlanması gerektiğinin göz ardı edildiği savunuldu. Böylece ilk ciddi gerilimin, beklenmedik bir zamanda ve gerekli olmayan yöntemle gündeme yerleştirildiği kaydedilen açıklamada şöyle dendi:

“Taslağın, içeriği itibariyle 'lâik cumhuriyet, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı' temel kavramlarıyla önemli ölçüde çelişmesi, haklı tepkilere zemin hazırlamıştır.


Toplumun yoğun ve isabetli refleksi, anılan taslağın yasalaştırılması girişiminde duraksama yaratmış; ancak, Anayasanın 10. ve 42. maddeleriyle ilgili değişiklik, engellenemeyen bir hızla yasalaştırılmıştır.”

Halka şikayet edildi
Açıklamada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın “tüm gelişmeleri izleyip değerlendirdikten sonra” anayasanın kendisine yüklediği sorumluluğun gereği olarak AKP hakkında yasal yöntemle topladığı kanıtlara dayanmak suretiyle kapatma davası açıldığı belirtildi. Ve şöyle dendi:

* Ne var ki talebin muhatapları ve onların yandaşları, iddianamenin kurumsal olduğu gerçeğini gözardı ederek, akla, mantığa ve hukuka aykırı tavır, söylem ve yazılarla ve hatta çoğu suç teşkil eden davranışlarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nı, toplumun tepki ve husumetine muhatap kılmaya yönelmişlerdir.

Bu türden davranışların, kişisel tatmin duyguları ötesinde, yargılanan siyasi kuruluşa hukuken hiçbir yarar sağlamayacağı, yargılamanın sonucunu da etkileyemeyeceği gözetilmemiş, zaman zaman şiddetini kaybetse de bütünüyle sona erdirilmediği, belki de bilinçli tarzda sona erdirilmek istenmediği gözlenir olmuştur.

* Süreçte, çelişki ve yanlışlıklar sürdürülmüş, açılan davayı Anayasal ve yasal sorumluluk ve yetkinliğiyle hukuka uygun olarak değerlendirilip sonuçlandıracağında hiçbir kuşku bulunmayan Anayasa Mahkemesi'nin, her tür etkiden uzak biçimde yargı yetkisiyle baş başa bırakılması ve sonucun saygıyla karşılanacağı kanısının yaratılması yerine, Anayasa'nın 138. maddesi hükmünü gözardı eder bir sorumsuzlukla, yargıyı etkilemeye yönelik tavır, davranış ve görüş açıklamaları artan bir hızla sergilenmiştir.

* Yargı huzurunda, kendini ve siyasi teşekkülünü hukuka uygunluk içinde savunmak, iddiaları çürütmek yerine, 'dilediği her şeyi yapabilme yetkisini halktan aldığı' gibi şaşırtıcı bir inançla, Yargıyı ve mensuplarını halka şikayet ederek, hedef göstererek, hatta yabancı kişi ve kuruluşların yardım ve katkılarını sağlayarak, Türk yargısını etkileme niyet ve gayretine girmek suretiyle, açılan kapatma davasında lehe sonuç alma heves ve yöntemleri sıklıkla denenir olmuştur.

Sorumlulukla bağdaşmaz
Açıklamada, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in AB genişlemeden sorumlu Komiseri Olie Rehn'e sunduğu 'Yargı Reformu Strateji Taslağı'nın Yargıtay' sunulmadan verilmesi konusunda Yargıtay'ca yapılan düzeyli ve hukuki uyarıya “hiç de icaplı olmayan” biçimde karşılık verildiği belirtildi. Taslağın, “zamanlaması, biçimi ve içeriği itibariyle” kabulü mümkün olmadığı ve yürütme erkinin nasıl bir yargı erki yaratmak istediği gün ışığına çıkardığı belirtildi. Açıklamada taslağın yargıdan önce AB'ye sunulmasının “devlet sorumluluğuyla bağdaşmayacağı, hiçbir gerekçeye de sığınılarak açıklanamayacağı” belirtildi.

Hedef yandaş yargı
Açıklamanın sonunda tüm bu gelişmelerin “ısrarlı bir biçimde ve sistemli olarak yargı erkinin bağımsızlığının hazmedilemediğini, tarafsızlığı sağlama adı ve aldatmasıyla yürütmeye yandaş, onu koruyup kollayan ve onun tarafından denetlenen bir yargının oluşturulmasının amaçlandığını belgelemeye yettiği” ifade edilerek şöyle denildi: “Hedeflenen budur! Ancak asla unutulmamalıdır ki; insanlık tarihi, böylesi güdümlü bir yargı ile varlığını sürdürebilen, bireyini güvenli ve mutlu edebilen ve uygarlık yarışında başarılı olabilen hiçbir millet ve devlete tanıklık etmemiştir” denildi.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler