Yeni yargı paketiyle ilgili bilgi verdi
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TBMM’ye sunulan yeni yargı paketine ilişkin, "Türkiye’de ciddi bir şekilde güvenliği tesis edecek, kuvvetlendirecek güvenlik reformuna ihtiyaç var. Bu, tabii tartışılacak, olgunlaşacak ve ona göre parlamento bir karar
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirilecek AK Parti Milletvekilleri ile Bölgesel (Karadeniz) İstişare Toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "(TBMM’ye sunulan yeni yargı paketi) Paketin tüm detayları belli ama pek çok da eleştiri var" sorusuna Kurtulmuş, "Bu günler içerisinde bu paket tabii ki eleştirilecek ama Türkiye’nin yaşadığı bu olaylar Türkiye’nin hem demokratik kazanımlardan geri adım atmadan hem de Türkiye’de ciddi bir şekilde güvenliği tesis edecek, kuvvetlendirecek güvenlik reformuna ihtiyaç var. Bu, tabii tartışılacak, olgunlaşacak ve ona göre parlamento bir karar verecek" cevabını verdi.
’Polis devletine yönelik eleştirilerin’ hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "Tam tersine biz bu kadar yıldır demokrasi ve bu anlamda atılan adımlar konusunda kararlı duran bir irade tabii ki Türkiye’nin tekrar polis devleti olması istikametinde asla bir adım atmayacaktır. Bu arada bir denge kurulacak, yani bir tarafta güvenlik, bir tarafta Türkiye’de gerçekten devletin bu anlamda kendisini koruyacak olan mekanizmalarının kullanılması ama bunu yaparken de asla terörle sokaktaki olaylarla ilgisi olan, olmayan vatandaşların rahatsız edilmemesi esas mesele budur. Yani teröre bulaşanları bir türlü geniş kitleye tehdit teşkil etmeyecek hale gelmesi tasarlanmıştır, planlanmıştır. Bunlar tabii ki konuşularak nihayetinde parlamento kararını verecektir" dedi.
DİNLEMELER
Başka bir gazetecinin, "Dinlemeler konusunda geri adım söz konusu değil mi? Daha önce farklı bir düzenleme yapılmıştı üç hakimden izin alınıyordu, şimdi tek hakime indiriliyor" sorusunu Kurtulmuş, "O adli anlamdaki dinlemeydi; bu önleyici dinleme, arasında fark var. Bunlar tabii tartışmayla ortaya çıkacak olan şeylerdir. Buradaki yani delil olarak mahkemelerin kullanması kabul edilecek olan adli dinleme üç hakimin, ağırlaştırılmış ağır ceza mahkemesinde vereceği bir karardı. Bu ise herhangi bir şekilde tehlikenin ortaya çıkması ihtimali üzerine önleyici dinlemedir. Burada getirilen tedbirlerin tamamı önlemeye dönük tedbirlerdir. Yoksa insanları baskı altına almak, bu olaylarla ilgisi olmayan kişileri taciz etmek, hürriyetlerini kısıtlamak anlamında atılan adımlar değildir. Bundan bütün kamuoyu rahat olsun, hiçbir şekilde ne polis devletine dönüş olacaktır, ne demokratik kazanımlarda Türkiye geriye gidecektir. Türkiye, evet şartları çok daha zorlaşmış bir ortamdayız. Kobani olayları ve diğer bölgede muhtemelen uzun süre devam edecek olan bu gelişmeler Türkiye’yi de aslında etrafındaki ateş çemberini de daha da fazla daraltmış vaziyette. Bu anlamda bu denge mutlaka kurulacak. Bu kadar demokratik adımları atan hükümet hiç kimse herhalde böyle bir şeyi tahmin etmez bu attığı adımlardan geri adım atacak değildir. Ama bir taraftan da Türkiye’nin korunması bu anlamda terörle, sokaktaki tedhiş olaylarıyla ilgisi olmayan geniş yurttaş kitlenin korunması herhalde hükümetin sorumluluğudur" şeklinde cevapladı.
Eylem yapan kişilerle diğer vatandaşların ayrımının nasıl yapılacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Bunlar ayırt edilecek tabii ki. Bir tarafta yüzünü kapatıp maskeyle sokağa çıkan, bir tarafta da yolda rahat bir şekilde yürüyen insanlar var. Bunları ayırt etmek tabii ki mümkün olur. Asıl olan şey bu ortamın ortadan kaldırılmasıdır. Türkiye’nin sokaklarının böyle karışıklıklık içerisinde, herkes tepkisini ortaya koyacak, herkes hangi konuşu protesto etmek istiyorsa sokağa çıkacak, bunda en ufak bir problem yok ama sokağa çıkanların da çevreyi yakıp yıkma, insanların mallarını talan etme, yüzleri maskeli bir şekilde sokaklarda tedhiş estirme hakkı da olmaması gerekir. Dünyanın hiçbir demokratik devletinde de bu hak olmaz. Üzerinde durulan konu budur, yani demokratik hakların kullanılmasına sonuna kadar ’evet’, ama demokratik hakların kullanılması maskesi altında sokakların da böyle bir tedhiş ortamına döndürülmesine de herhalde ’hayır’ demek gerekiyor" ifadelerini kullandı.