Yılmaz: Meclis devre dışı kaldı
Rize Bağımsız Milletvekili, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, Ermenilerden özür dileme kampanyası ile Türkiye Cumhuriyeti devleti hakkında yargısız infaza benzer bir uygulamanın kamuoyuna lanse edilmeye çalışıldığını söyledi. İmza kampanyası ile ABD Kongr
Rize Bağımsız Milletvekili, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, Ermenilerden özür dileme kampanyası ile Türkiye Cumhuriyeti devleti hakkında yargısız infaza benzer bir uygulamanın kamuoyuna lanse edilmeye çalışıldığını söyledi.
İmza kampanyası ile ABD Kongresi'nde soykırım kararı alınmasına psikolojik zemin hazırlanmak istendiğini söyleyen Yılmaz, " Buna karşı Cumhurbaşkanı'ndan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese kadar hepimizin birarada toplu tepki göstermemiz lazım" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçelerinin görüşmeleri sırasında söz alan Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz, AB ile müzakereler konusunda işlerin yolunda gitmediğini, hükümet yetkililerinin bu konudaki açıklamalarının yanıltıcı olduğunu belirtti. Meclis'in AB ilişkilerine mutlaka el koyması gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Özel bir gündemde bir genel görüşme çerçevesinde bu mesele Meclis tarafından ele alınmalıdır ve bütün boyutlarıyla masaya yatırılmalıdır. AB konusu
1.5 seneden beri Genel Kurul'a gelmedi. Bu kadar önemli bir konunun Meclis dışında götürülmesi bence eksikliktir" diye konuştu.
- "HER ÜLKENİN TARİHİNDE ELEŞTİRİLECEK, HATTA UTANILACAK SAYFALAR VARDIR"
Yılmaz, bir grup aydın tarafından başlatılan 'Ermenilerden özür diliyorum' kampanyası ile ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı sırasında Ermeni tebasına soykırım uyguladığı iddiasının Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak 'bizi ilgilendirmez' diyebilecekleri, kayıtsız kalabilecekleri bir konu olmadığını ifade eden Yılmaz, Osmanlı Devleti'nin zaferlerine, parlak geçmişine olduğu kadar yanlışlıklarına da sahip çıkmanın bir ahlaki vecibe olduğunu vurguladı. Dünyada hiçbir
ülkenin tarihinin altın sayfalardan ibaret olmadığını belirten Yılmaz, her ülkenin tarihinde eleştirilecek, hatta utanılacak sayfalar bulunduğunu kaydetti.
- "BUNUN TEKNİK ADI MUKATELEDİR, KARŞILIKLI KATLİAMDIR"
Yılmaz şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şu bir tarihi gerçektir ki Osmanlı Devleti'nin son döneminde devleti ele geçiren İttihat ve Terakki cuntası tarafından o dönemde ülkeyi işgal eden Rus güçleriyle işbirilği yapan, devlete karşı isyan eden Ermeni nüfusun bir bölümüne karşı tehcir denilen bir uygulama yapılmıştır. Bu tehcir sırasında çok acı olaylar da yaşanmıştır. Ama konuyla ilgili bütün objektif tarihçilerin buluştukları nokta şudur ki bunu bir devlet güdümünde soykırım olarak nitelemek mümkün değildir. Bunun teknik adı bir mukateledir.
Mukatele demek karşılıklı öldürme demektir. Karşılıklı katliamdır. Çok sayıda Türk asıllı, Kürt asıllı ve Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşı hayatını kaybetmiştir."
- "TÜRKİYE'NİN KENDİNE GÜVENEN TAVRININ ARKASINDA HERKES SAĞLAM DURSUN"
Türk devletinin bu konuda çok ciddi bir ihmali olduğunu öne süren Yılmaz, uzun yıllar bu konu yok gibi davranıldığını, bu konunun üstüne gidilmediğini anlattı. ASALA terörü bastırıldıktan sonra bu yanlıştan dönüldüğünü hatırlatan Yılmaz, Türk devletinin yeni bir politika belirlediğine işaret etti. Yılmaz, o tarihe kadar kapalı olan Osmanlı arşivlerinin 1914-1915 dönemine ait bölümünün araştırmacılara açıldığını, o tarihe kadar izlenenden farklı olarak bu konunun tarafsız, uluslararası bir bilim kuruluna
bırakılması yönünde politika uygulandığını ifade etti. Yılmaz şunları söyledi: "Bu çok kendine güvenen bir tavırdır. Bu yabancıların anlayabilecekleri türden bir tavırdır. Bunun arkasında herkesin sağlam durması lazımdır. Şimdi bir özür kampanyası açıldı. Toplumda tanınmış olan bazı kişiler bu özür kampanyası ile adeta olmayan bir olayı, Türkiye Cumhuriyeti devleti hakkında yargısız infaza benzer bir uygulamayı kamuoyuna lanse etmeye çalışıyorlar. Buradaki zamanlamaya dikkatinizi çekiyorum. Dünyada 16 ülke
Parlamentosu'nda Ermeni soykırımı yasayla kabul edilmiştir. Amerika'da 25 eyalet meclisi soykırımı tanımıştır. Ama şimdi daha ciddi bir adım söz konusudur. Amerikan Kongresi'nde Nisan ayından önce aynı şekilde bir kanun çıkarılması söz konusudur. Özellikle Amerikan Başkan Yardımcısı'nın seçim sürecindeki taahhütler bu olasılığın çok yüksek olduğunu gösteriyor. Türkiye'de bu imza kampanyasıyla bu karara bir psikolojik zemin hazırlanmaya çalışılmaktadır. Buna karşı Cumhurbaşkanı'ndan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese kadar hepimizin birarada toplu tepki göstermemiz lazım. Burada en büyük görev Dışişleri Bakanlığı'na düşmektedir. Dışişleri Bakanlığı'na bu güç görevinde başarılar diliyorum."