Sevgili Demir başkan. Biliyorum, çok zor bir görev üstlendiniz, Allah yardımcınız olsun. Bir futbolsever olarak istiyorum ki sizin için sadece dua etmeyelim, aklımıza gelen fikir ve projelerle de arkanızda olalım. Zira ben de bu futbolun kurtarılması işini sık sık düşünüyorum. Siz yorgun olabilirsiniz, aklınıza gelmez, hem söz meclisten dışarı, akıl akıldan üstündür. Biraz akıl fikir aktarımında bulunayım istedim haddim olmayarak. Bu yazıyı bu amaçla yazıyorum.

Bayramınız kutlu olsun.

Başkanım, öncelikle 14 Mart Tıp Bayramı’nızı kutlarım. Ne vesileyle, diye sormayın. Hani hep deniyor ya “Futbolumuz kaosta, futbolumuz hasta”, Allah sizden razı olsun, siz bunca işin gücün arasında o hasta futbolu iyi etmeye geldiniz. İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş ya, geldiniz. Herkes başına geldiniz sanıyor, siz büyüklük gösterdiniz ayağına geldiniz. Bu vesileyle Tıp Bayramı en çok size kutlu olsun.

Biliyorsunuz gazete ve televizyonlardaki bazı münafıklar sizin Türk futbolunu ya da başka şeyleri kurtarma projenizi şu yeni tahkim kurulu başkanı üzerinden gerçekleştireceğinizi iddia ediyorlar. O yol çok dillendirilirse, ne kadar doğru görünürse görünsün, başka çareler aramak gerekebilir. Zaten demokrasilerde de çare tükenmez, klasik öğretidir.

PFDK’ya sevk etmeyin.

Şimdi bence siz hiç işi tahkime falan bırakmayın. Etik Kurul raporunu alın, onlara teşekkür edin. Sonra delilleri yeterli bulmayın, hiçbir kulübü ya da kişiyi, hadi daha şık haliyle yazayım, tüzel ya da gerçek hiçbir kişiyi PFDK kod adıyla bilinen disiplin kuruluna sevk etmeyin. Hem aramızda kalsın ben oradakilere pek güvenmiyorum, hukuk falan uygulamaya kalkarlar. Bir yandan size yakın gazeteler ve birilerine yakın TV kanalları, cezaevinden tahliyeleri ve tahkimin idari tedbir kararlarını kaldırışını kamuoyuna ‘delillerin zayıflığı’ şeklinde ifade etsin. Zaten uygun olabilecek ceza sürelerinin dolması olasılığını hiç dillendirmesin. Yani diyorum ki bir nevi bir algı yaratılsın. Yok, salgı değil sayın başkanım, algı. Hani sizden önceki, çok sayıda hastanesi olsa da sizin gibi doktor saymayı asla düşünmediğimiz başkan kupayı Trabzon’a vermeyi ertelemek için elindeki kapı gibi etik kurul raporuna rağmen “Ne kupası! Trabzon’un da 3 maçı var dosyada” gibi laflar söylüyordu ya, kamuoyunda “Trabzon da kirli” algısı yaratacağını düşünemeyerek! Siz de algı işine girin sayın başkan. Hem kârlıdır, hem de bu vatandaş saftır, inanır.

Bence işin en kolay yolu bu. Zaten siz değil misiniz ki federasyon yönetim kurulunu oluştururken belli iki kulüpten çoğunluk yarattınız. Ne güzel işte! Ayrıca, Sadri Şener’in “Soktum” dediği iki kişiden birini onbaşı diğerini de düz er yaparak da iyi etmişsiniz. Oy hakları var ama söz hakları yok. Yapın demokratik oylamayı, PFDK’ya sevke gerek görmeyin. Peşinen kurtulsun Türk futbolu!

Halaoğlu da düşünüyor.

Hani sizin gazetelerde yazan ödüllü yazarlar “Demirören bu sorunu çözerse çok uzun süre FF başkanlığı yapar” diyorlar ya, nasıl hoşuma gidiyor sayın başkanım. Bir gün sizden bu işin şifrelerini, futbolumuzu kurtarmak için kapalı kapılar ardında verilen onca emeği dinlemeyi o kadar isterim ki. Hayır, benim hevesim yok federasyon başkanı olmaya. Ama benim bir halaoğlu var, o aklından geçiriyor ciddi şekilde. Ümraniye’de ithal kömür işi yapıyor kaç senedir. Bir nevi enerji işinde yani. Hep diyor ki “Dayıoğlu, ben bir gün federasyona başkan olucam, göreceksin.” İçindeki enerjiyi tutamıyor, beni izlemeye devam et, diyor kerata. Tivitırda da “kıyakçılığın sonu ayakçılıktır” rumuzuyla yazıyormuş, acayip güzel fikirleri varmış, Onu da takip edip parlak fikri olduğunda sizi bilgilendireceğim bundan sonra. Biraz tevekkeldir ama akıllı çocuktur, Türk futbolu faydalansın isterim.