Bir kulüp nasıl yönetilemez

Trabzon'a değil, Tanrı'nın bir mucizesine alçalır uçak. Sağınızda muhteşem dağlar. Bin bir renk sanırsınız ilk başta. Sonradan uyanırsınız, anlarsınız ki hepsi yeşildir. Bin ayrı yeşil.O dağlar, tam altınızda, mavi-gri dalgalarını 2 bin metreden bile göre

Bir kulüp nasıl yönetilemez

Trabzon'a değil, Tanrı'nın bir mucizesine alçalır uçak. Sağınızda muhteşem dağlar. Bin bir renk sanırsınız ilk başta. Sonradan uyanırsınız, anlarsınız ki hepsi yeşildir. Bin ayrı yeşil.
O dağlar, tam altınızda, mavi-gri dalgalarını 2 bin metreden bile görebildiğiniz bir denizle buluşur. Buluşurdu demeli tabii. Artık buluşamıyor. Koskoca bir kılıç yarası ayırdı bu iki aşığı.
Bu topraklarda yapılan en büyük katliamlardan birine, Karadeniz otoyoluna kadar buluşurdu dağlarla deniz. O deli, hırçın deniz, otoyola çok direndi, doldurulan toprakları çektikçe çekti içine. Çok 'dur' demeye çalıştı ama dinlemediler. Yarıp ayırdılar ikisini. Halbuki dünyanın her yerinde olduğu gibi arkadan aşırtılmalıydı o yol, denizden aşırdılar.
Ayrıldılar. 'Herkes her an görsün o yolu' istedi o topraklardan olduğunu söyleyen zamanın başbakanı. İnsan kendi toprağını böyle yarıp, dağlar mı!
Dedik ya! Arkadan aşırtılmalıydı. Ve artık disko şarkısı sanılan 10. Yıl Marşı'nda söylenen de yapılmalıydı. Demirağlar artık oraya da ulaşmalıydı. Hala Samsun'a kadar gidebiliyor tren,
Samsun'a trenle giden de yok ya, neyse! Kim biner ki o trene. Binilmesin diye var sanki!
Tek kumsala inşaat
Bu otoyoldan kalan tek kumsala Akyazı'ya stat yapacaklar şimdi. Spor ve alışveriş kompleksi. Hayırlı olsun!
Bugün tek ve sadece bir sebep var Trabzonspor Genel Kurul Üyeleri'nin halihazırdaki yönetime oy vermesi için. Kalan tek kumsala koca bir kompleks yapılması.
Verecekler mi?
Vermezlerse peki? Kime verecekler? AKP'nin diğer kanadına. Yani aslında mücadele AKP'yle AKP arasında Trabzon'da. Peki neye göre verilecek oy?
Takımın başarısına mı? Kupadan son maça gelinmeden elenilmiş, ligde düşme hattına 2 maç var. Gelen durmuyor. Duranlar gidecek yer arıyor. Trabzon'da yaşayan başkan adayı yok nice zamandır. Trabzon'dan çıkan topçu, Baltık kıyılarını tercih ediyor.
İyi bir mali yönetime mi verilecek yoksa oylar?
Denk bütçe ve sıfır borçla devralınmış kulüp, Fatih Tekke, Stepanov ve Eller satışlarından elde edilen gelirden sonra 50 milyon borçla gidiyor seçime. Yani aslında 70 milyon borçlanılmış en iyi tahminle. Bütçeden büyük borç mu olur? Borçlanma yetkisi genel kuruldan alınmamış hem de! Kime sorulmuş bu borçlar yapılırken. Açık söyleyeyim, o borç Trabzonspor Kulübü'ne değil, yönetime aittir. Aitti doğrusu. Nasıl onayladılar bu bütçeyi ve kendilerinden izin alınmadan yapılmış bu borcu kabul edip üzerilerine aldılar anlamak mümkün değil.
'Halka ödenen temettü bizi zorluyor' diyorlar. Yılda üç aşağı beş yukarı 5 milyon YTL ödeniyor hisse sahiplerine Yanal ekibinin yıllık ücretinin 2 katı bile değil bu. Marcelinho'ya ödenen paranın yarısı. Bu mu zorluyor kulübü Allah aşkına!
Hala yüzde 22 faizle borçlanmaya devam. Transfere devam. Sonra, gitsin Ersen, gitsin Ceyhun! Kaçsın Şimek, Eller, Stepanov. Gideceği belli oyunculara milyon dolarlar.
Bonservisler hariç 30 milyon YTL yıllık oyuncu gideri. Sadece maaş bu. Anadolu kulüplerinin bonservis dahil transfer bütçesi ortalamasının 3 katı. Bu paralara adam tutulamıyor. Ve hala transfer, hala kadro boşaltma!
Yıllık 5 milyon YTL temettü sizi zorluyor öyle mi?
Bakın bazen büyümek için borçlanma yolu seçilebilir. Bir kulüp borçlanır ama hedef büyütür, başarılı olur ya da o yolu bulur.
Hem devasa bir ekonomik kriz, hem korkunç bir başarısızlık ve karanlık bir gelecek. Bu takım yeterli değil diyenler, Sivas'a baksın. Bu takım bu kadar mı yetersiz söylesenize!
Bu ülkede bir kulüp yöneticiliği mektebi olsa, 'Bir kulüp nasıl yönetilmez' dersi Trabzon'da verilir. Bu kadar vahim ve bu kadar ağır durum.
Ve asıl önemlisi, tüm bu şartlarda takımın geldiği nokta değil, yönetimin geldiği ünlem!
Aday olmayacağım deyip, tüzükte açık bulup kongreyi iptal edip, üstüne tüzüğü değiştirmeyip, kongreyi bir türlü yapmamak. Yapamamak değil! Yapmamak!
Bu 25 sene şampiyon olmamaktan, 100 sene daha olmayacak olmaktan daha vahimdir daha acıdır, daha utanç vericidir.
O deniz ve o dağlara yaptıklarınızın bin kat beterini bu kulübe yapıyorsunuz. Yaşamadığınız şehrin, yaşamadığınız kulübünü yönetmeye çalışmanın sonucu budur işte.
Trabzon'da yaşamak istemeyenler, Trabzon'da yaşanmasın isteyenler o yolu oraya yapardı ancak. Trabzon'da yaşamayan başkanlar, yaşamak istemeyen topçular da bu kadar futbol ortaya koyuyor işte.
Demek ben uzaktayım, oralı değilim ve bilmeden yazıyorum, konuşuyorum öyle mi? Siz ne kadar yakınsınız, ne kadar oralısınız ve ne kadar biliyorsunuz Trabzon'u ve Trabzonspor'u?.
Söyleyeyim, bu kulübü getirdiğiniz nokta kadar.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler