Bizi galibiyete getirecek formüller
ÇETİN YILMAZGuardlar Teodosic, Markovic ve Rasic ile takım arasındaki ‘elektrik kablolarını kestiğimizde’ işleri zorlaşır.SIRBİSTAN, oynadığı takımları yüzde 42.8 saha içi isabetinde tutan bir savunma gücüne sahip. Oldukça iyi bir istatistik. Biz ise bu p
ÇETİN YILMAZ
Guardlar Teodosic, Markovic ve Rasic ile takım arasındaki ‘elektrik kablolarını kestiğimizde’ işleri zorlaşır.
SIRBİSTAN, oynadığı takımları yüzde 42.8 saha içi isabetinde tutan bir savunma gücüne sahip. Oldukça iyi bir istatistik. Biz ise bu parametrede dünya standartlarının çok üstünde averaja sahibiz. Potamıza atılan her 100 toptan sadece 36.6’sının sayı olmasına izin veriyoruz. 3’lük yüzdemiz 43.8, onların ise 39.7. Yani bu iki yüzde de şampiyon olmak için yeterli. Ancak hatırlatmak istediğim nokta; Sırpların dış adam savunması mükemmel. Rakipleri onlara karşı yüzde 29.4 ile 3’lük atıyorlar. En önemli hücum silahımız olan 3’lük atışların bu maçta düşme ihtimali yüksek.
Dış adamlara baskı yapıyorlar
İstatistik verilerden sonra, Sırbistan’ın oyun karakteristiğini incelersek, şu özelliklerinin ön plana çıktığını görüyoruz... İlk özellikleri tempolu oynamaları. Top kullanma sayıları yüksek. Sayı ortalamaları 90 ve isabet oranı yüzde 49.6. Sert ve kavgacı savunmaları 2. özellikleri. Dış adama yaptıkları baskı gerçekten etkili. Diğer önemli özellikleri ise koçun sistemine bağlı ve disiplinli basketbolları.
Maçın anahtarı guardlar
BU maç Türkler ve Sırpların dışında kalan tarafsız basketbol dünyası için kaçırılmaması gereken basketbol ziyafeti. Onlara afiyet olsun. Ama bizim için önemli konu, maçın anahtarı nerede saklı? Öncelikle guard-takım ilişkisini kesmek şart. Disiplinli takımların saha içindeki generali oyun kuruculardır. Sırbistan’ın oyun kurucuları ile takım arasındaki ‘elektrik kablolarını kestiğimizde’ işleri zorlaşır. Takımın en etkili yıldızı Teodosic tam buna uygun bir isim. Çabuk kızan ve kontrolünü çabuk kaybeden bir oyuncu. Hatları kesersek, Sırplar düzen ve disiplinden kopar, Türkiye de finale çıkar.
İBRAHİM KUTLUAY
Savunmadaki sertliğimiz ve agresifliğimiz belirleyici faktör olacak. Slovenya maçındaki gibi oynamalıyız.
TÜRKİYE-Sırbistan maçı birbirine çok benzeyen iki takımın mücadelesine sahne olacak. Gerek Türk, gerekse Sırp takımı çok genç ve yetenekli oyunculardan kurulu. Birçok oyuncu alt yapılarda defalarca karşı karşıya geldiler ve birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Sırbistan da bizim gibi kenardan gelen oyuncularından ciddi katkılar alan bir takım. Bizim savunmadaki sertliğimiz ve agresifliğimiz maçtaki belirleyici faktör olacak.
Sırp takımı, şimdiye kadar oynadığımız ekipler içerisinde hücum potansiyeli en yüksek olanı.
Savunma sert olmalı
Oyunun sıkıştığı anlarda bire bir özelliklerini kullanıp savunmaları çözebilen oyunculara sahipler. Slovenya maçında yaptığımız adam adama savunma sertliğinin direncini bu maçta da yansıtmalıyız.
Ben her iki takımın koçuyla çalıştım. Tanjevic karşılaşmaya mutlaka sert savunma yaptırarak başlayacaktır. Rakibin ikili oyunlarına önlem alamadığımızı düşündüğü anda alan savunmasına dönecektir. Sırbistan’ın tecrübeli koçu Ivkovic de bunu biliyor. Gerekli önlemleri mutlaka alacaktır.
Teodosic’i sinirlendirmeliyiz
BANA göre maçtaki belirleyici faktör Teodosic olacaktır. Çünkü bu oyuncu, Sırbistan takımının beyni ve sahadaki koçu. Çok yetenekli olduğu kadar çok da sinirli bir oyuncu. Onu sertliğimizle oyun dışı bıraktırabilirsek galibiyet için önemli bir adım atmış oluruz. Teodosic sinirlendiği zaman gereksiz atışlar yapıp oyun düzeninden çıkabilen, hakemlerle uğraşmaya başlayan bir oyuncu. Ve bundan önceki maçlarda bu tip pozisyonlara zaman zaman rastladık. Ivkovic bunu bildiği için oyun içinde zaman zaman müdahale etmeye çalışıyor. Ancak Teodosic’in kendini kaybettiği anlarda Sırbistan Milli Takımı şuursuzca hücum ediyor.
ÜNAL ÖZÜAK
İstatistikler iki takımın denk olduğunu gösteriyor. Galibi, ‘kazanmayı isteme katsayısı’ belirleyecek.
YUGOLAR kendilerini dünya basketbol zirvesinin olağan sahibi kabul ederler. ‘Yenilmez armada’ Yugoslavya’dan Sırbistan-Karadağ’a dönüştüler. Ve nihayet Sırbistan olarak sahne alıyorlar. Her ne kadar tarihsel başarıları kendilerini basketbolun Avrupa beşiği kabul etmelerine neden olsa da globalleşen dünyada basketbol her yeni gün başka bir lider çıkarmakta. İspanya ve Yunanistan 2010 Dünya Şampiyonası’na kadar yeni milenyumun devleriydiler ama yarı finalde yoklar. Bu belki de bizim için bir işaret.
Avrupa’nın en iyisi
Destan yazmaya iki yaprak kaldı önümüzde. Sırbistan’ı geçersek (ABD’nin finale geldiğini varsayıyoruz) Avrupa’nın en iyisi olacağız. Teknik yönden ‘nasıl yeneriz’i irdelemek istersek, kısa yanıt şu; diğerlerini nasıl yendiysek aynen öyle yeneceğiz. Yani Sırbistan’ın çok genç ve güçlü, çok iyi bir koç tarafından yönetil-diğini ihmal etmeyerek ama kafayı takmadan kendi özgüveni yüksek basketbolumuzu oynayarak.
Krize ve gerilime hazır olun
İSTATİSTİKLERE baktığımızda; biz maç başına 83.3, Sırplar da 90 sayı üretiyor. 27’şer savunma ribaundu alıp, 18’er asist yapıyoruz. 2 sayıda yüzde 56’lık isabet denkliğimiz var. 3 sayıda yüzde 5 daha iyiyiz. Özetle denklik var ve gene finali kimin oynayacağını ‘ölçülemeyen değer kazanmayı isteme’ katsayısı belirleyecek. Giderek turnuva silahımız haline gelen savunmamız tek başına maç kazandıramaz, bunu iyi bilelim. Kriz ve gerilim anlarına hazır olalım. Hücumda içeriden yüklenerek etkili ve dış atışlarımızda da en isabetli gecemizde olmamız ve en önemlisi faul çizgisinde mutlaka yüzde 59.5 ortalamamızı korumamız lazım.