Çakar: Skandal içinde skandal
Çakar'ın yazısı: AYLARDIR halının altına süpürdük. Ve artık zaman geldi. En geç iki ay içinde Türkiye Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu, kişi ve kulüplerle ilgili kararını vermek zorunda. Artık öteleme şansları kalmadı. Çünkü UEFA TFF'nin başında "Demok
Çakar'ın yazısı:
AYLARDIR halının altına süpürdük. Ve artık zaman geldi. En geç iki ay içinde Türkiye Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu, kişi ve kulüplerle ilgili kararını vermek zorunda. Artık öteleme şansları kalmadı. Çünkü UEFA TFF'nin başında "Demokles'in kılıcı" gibi sallanıyor.
Duyduğumuza göre kişilerle ilgili cezalar çok kısa bir sürede, kulüplerle ilgili cezalar ise daha sora açıklanacakmış. Sonuç ne olursa olsun, UEFA ile ciddi problem yaşayacağımız kesin gibi gözüküyor. Sebebi de çok açık: Kişiye ceza verirseniz, hele hele bu kişi o kulübün başkan ve/veya idarecisi ise mutlaka kulübe de ceza vermelisiniz. Bunu söyleyen UEFA Başkanı Michel Platini...
Peki şimdi ne olacak? Şayet Disiplin Kurulu "Kişiler ayrı, kurumlar ayrı" derse ve kulüplere herhangi bir yaptırım uygulamazsa UEFA kendi disiplin soruşturmasını başlatacak. Bu durumda yapılacak iki şey var. Ya UEFA'nın bize ceza vermesini bekleyeceğiz ya da biz kendi kendimize ceza vereceğiz.
Her iki kararın da kendine göre ciddi dezavantajları var. Eğer UEFA ceza verirse takımlarımız hatta Milli Takımımız bile risk altında. Üstelik UEFA tarafından neredeyse üyeliği askıya alınmış bir ülke olarak algılanacağız. Tıpkı Thatcher'ın yaptığı gibi "3-5 yıl biz gitmiyoruz" dersek de yine Türk futbolu çok şey kaybedecek. Gerçek anlamda "Anamızın liginde" oynuyor duruma düşeceğiz. Birçok önemli yabancı oyuncu Türkiye'ye gelmekten imtina edecek. Süper Lig şampiyonluğunun maddi ve manevi olarak fazla bir önemi kalmayacak. Şampiyon sadece şampiyon olacak. Ama Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyecek. Şampiyonlar Ligi'nden gelecek paraya sahip olamayacak. Türkiye'de futbol daha da küçülecek. Türkiye'de futbola ilgi daha da azalacak. Ve maalesef cezamız bitip de Avrupa'ya gittiğimizde en kötü torbalardan kuralara katılacağız.
KULÜPLERE DE BENZER CEZA...
Peki biz kendi kendimizi cezalandırmaz da UEFA'nın bize ceza vermesini beklersek ne olur? O zaman da benzeri sıkıntılar yine kapımızda ve maalesef koskoca ülke UEFA tarafından kedinin fareyle oynandığı gibi oynanmış olur.
Bu iş nasıl aşılacak? Yanıtı çok açık: Kulüplere de kişilere uyguladığınız cezanın benzerlerini uygulayacaksınız. Aslında Mehmet Ali Aydınlar Federasyonu bu konuda UEFA ile bir mutabakata varmıştı. Ama Fenerbahçe'nin önderliğinde bu mutabakat Ocak 2012 Genel Kurulu'nda kabul görmedi.
Diyelim ki; Demirören Federasyonu kulüplere de ceza verdi ve UEFA bu cezaları kabul etti. O zaman tüm problemler bitti mi? Tabii ki hayır! Bu sefer de kulüplerimizin mali problemleri UEFA'nın merceği altına girecek. Yani şikeden yırtıp mali kriterler nedeniyle Avrupa'ya gidemeyecek birçok kulübümüz olacak.
Yukarıda sıraladığımız tablo için ancak "skandal içinde skandal" diyebiliriz. Türk futbolunu bu hale getirenler idarecilerimizdir. Ve şu anda o idarecilerin bazıları ya yargılanıyor ya tutuklu ya da dışarıda "Biz masumuz" edalarıyla dolaşıyorlar. Göründüğü gibi neresinden bakarsanız bakın çıkış çok zor.