Beşiktaş’ta yeni yönetimin göreve gelmesinden bu yana sıcaklığını koruyan ve sürekli cevap aranan tek bir konu var. O da Yıldırım Demirören’e hesap sorulması...

 

Başkan Fikret Orman nereye gitse kendisinden istenen ve dillere pelesenk olan tezahürat; “Hesap sorsana, hesap sorsana, Demirören’e hesap sorsana.” Hatta 110. kuruluş yıldönümünde bile binlerce insan; başkana bu tezahüratı yapmıştı.

 

Başkan Fikret Orman da direkt olarak “Evet, Yıldırım Demirören ve yönetimine hesap soracağız” demedi ama Beşiktaş Kulübü için gereğini yapacaklarının garantisini verdi. Şu ana kadar yöneticilerden taraftarlara kadar herkes konuştu ama susan birisi vardı. O da olayın 1 numaralı kahramanı ve şu anda TFF Başkanı olan Yıldırım Demirören... Peki o ne düşünüyordu? Ser de vermedi sır da... Basın önünde konuşmamayı tercih etti. Yine basın önünde konuşmadı ama o da yaşananlara “YETER” dercesine içindekileri döktü.

 

Demirören, kendi yönetimlerine yönelik ‘hesap sorulması’ konusunda açık ve net konuştu: “Benim dönemimde görev yapan tüm eski yönetici arkadaşlarıma güveniyorum. Alnımız açık. Veremeyeceğimiz tek bir hesap yok. Zaten her şey kayıtlı. Bizi üzen kulağımıza gelen dedikodular.”

 

 

*Yıldırım Demirören’in 8 yıllık başkanlık dönemindeki icraatlar eleştiriliyor.

 

*Del Bosque ve Ferrari tazminatları kişisel bir tercih olarak görülüyor.

 

*Tabata’ya 8 milyon Euro’luk bonservis ücreti verilmesi ağır eleştiri alıyor.

 

*Alves gibi A2 için alınan bir oyuncunun bonservisinin yüzde 50’sine 3.1 milyon Euro verilmesi büyük soru işareti uyandırıyor

 

*Özellikle menajer Jorge Mendes’le ilişkileri; Q7 ve çetesinin kulübe ekonomik külfeti tartışılıyor.

 

 

Yıldırım Demirören, en ağır suçlamanın yapıldığı “Beşiktaş’ın Avrupa kupalarından 1 yıl men edilmesi” olayına da değindi. 

 

UEFA; Siyah- Beyazlılar’ın 1 yıl men cezasının gerekçesi olarak Demirören döneminde kulübün borç durumu ile ilgili gerçeğe aykırı beyanlarda bulunulmasını gösteriyordu. Demirören, kendilerine yönelik yalan beyanda bulunmak suçlamalarını kabul etmeyerek konuyu biraz açtı ve “Bizim yönetim olarak öyle bir şey yapmamız mümkün değil.

 

Biz sadece o dönemde mahkemenin (Ferrari davası) sonucunu bekledik. Yoksa futbolcuya parayı öderdik ancak mahkeme sonuçlandığında oluşacak fark ne olacaktı? Diyelim ki futbolcuya 6 milyon Euro ödedik ancak mahkeme 4 milyon Euro dedi. O zaman 2 milyon Euro ne olacaktı! UEFA bizi inandırıcı bulmadı, ‘her futbolcuyla mahkemelik oluyorsunuz, bunu alışkanlık haline getirdiniz’ dedi. Biz ise mahkemelik olduğumuz için sunduğumuz beyanlara söz düşmüştük. Olay bu” diye konuştu.

 

 

Eski yönetim, son idari ve mali genel kurulda ibra edilmemeleri konusunda boş durmuyor... Geçtiğimiz günlerde Yıldırım Demirören, Ertunç Soğancıoğlu ve Mehmet Soysal; 28 Aralık 2012 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında haklarında alınan ibra edilmeme kararlarının ardından Beşiktaş’a karşı dava açmıştı. Demirören’in de katıldığı son fikir alışverişinde Şeref Yalçın, Hakan Aksoy ve Ahmet Akpınar gibi eski yöneticiler yer aldı.

 

Olmayanlar da telefonla arandı ve ibra edilmeme konusunda “Dava açacağız, var mısınız?” diye soruldu. Çoğunluk, “Beşiktaş’a dava açmayız” yanıtını verdi. Ancak yine de bazı isimlerin kulübe karşı ikinci bir dava açma hazırlığında olduğu ifade edildi.