'Güneş TS'nin Ferguson'u olmalı'

Şansal Büyüka, Akşam gazetesindeki yazısında zirve yarışını değerlendirirken Beşiktaş'ın Alman hocası Schuster'e fena çaktı. ''Trabzon'u, Bursa'yı bıraksın takımının haline baksın. Rakip kaleci bir defa olsun yere yatmıyor. Bu ifadeleri ile kendine duyula

'Güneş TS'nin Ferguson'u olmalı'

Şansal Büyüka, Akşam gazetesindeki yazısında zirve yarışını değerlendirirken Beşiktaş'ın Alman hocası Schuster'e fena çaktı. ''Trabzon'u, Bursa'yı bıraksın takımının haline baksın. Rakip kaleci bir defa olsun yere yatmıyor. Bu ifadeleri ile kendine duyulan saygıyı ve güveni hızla ama hızla kaybediyor. Boşuna rakiplere çamur atmasın.'' dedi.

'4 Büyükler'in hali ortada' diyen Oğuz Çetin haklı mı?

OĞUZ Çetin 'Büyüklerin hali ortada' derken haklı. Üstelik büyüklerin golcülerine, savunma adamlarına bakın. Stoperler yabancı, golcüler yabancı, yerliler ortada yok, yeni yetişen deseniz hiç yok. Milli Takım da bir anlamda ligin aynası olduğuna göre maalesef Oğuz Çetin'e hak vermek durumunda kalıyoruz. Hatır için değil, söylediklerinin gerçekçiliğini kabul ettiğimiz için.

- Bununla bağlantılı olarak Schuster de 'Trabzon ve Bursa futbol oynamıyor' şeklinde ağır eleştiride bulundu.

 

 

Bu rakibe saygısızlık mı, haklılık tarafı var mı?

Schuster'İn 'Trabzonspor ile Bursaspor futbol oynamıyor' ifadelerine hiç katılmıyorum. Hele iki başarılı takımın savunma futboluna yönelik oynadıklarını iddia etmesi tek kelime ile komiklik. Kara mizah gibi. Futbol oynamıyor dediği Trabzonspor'un attığı gol 27, yediği gol 8. Bursa'nın attığı 21; yediği sadece 7 gol. Bir de Beşiktaş'a bakın, attığı 17, hele yediği gole dikkat: Tam 12 gol. Trabzonspor'un averajı 19. Yani Beşiktaş'ın attığı gol sayısından bile fazla. Herşey bu kadar açıkken, her şey bu kadar ortadayken, 'Trabzonspor ile Bursaspor'a futbol oynamıyorlar' demek, en hafif tabiriyle bu iki takımın futboluna, bulundukları yere, büyük adlarına saygısızlıktır. Schuster bir de kendi takımına baksın. Rakip kaleci bir defa olsun yere yatmıyor. Bu Beşiktaş futbol oynuyor, Trabzonspor ile Bursaspor oynamıyor. Schuster bu ifadeleri ile kendine duyulan saygıyı ve güveni hızla, ama hızla kaybediyor. Bu konuda Beşiktaş yönetimi hiç vakit geçirmeden Schuster'e bir ayar çekmeli.

Beşiktaş hakem işini bıraksın!

- Hakemler sizce Beşiktaş'a saygısızlık ediyor mu?

Hakemlerin Beşiktaş'a saygısızlık ettiğini hiç düşünmüyorum ve Kasımpaşa maçı sonrası Schuster ile Guti'nin hakemi eleştiren açıklamalarını, sadece beraberliğe bir bahane üretmek olarak görüyorum. Ne yaptı hakem, kardeşim. Attığın gol, ofsayt. 90+5'te hakemin sana çaldığı bir penaltı var. Ersan'ın daha 47. dakikada ikinci sarı karttan gitmesi gerektiğini herkes gördü, herkes yazıp söyledi. Düşünün, zaten kötüsün, takımın en iyisi atılsa, rakibe karşı koca bir 2. yarıda 10 kişi oynayacaksın. Hakeme teşekkür edeceğine eleştiriyorsun. Sen rakip kaleye gidemiyorsun, sen uzatma penaltısını atamıyorsun, sonra çıkıp hakemi eleştiriyorsun. Vazgeçin bu işlerden. Benim üzüldüğüm bu işin başını çeken Schuster ile Guti, Avrupa kültürü almış bize örnek olması gereken kişiler. Üzüm üzüme baka baka kararır diyeceğim ama ülkemizde o kadar yeniler ki, kararacak zamanı ne zaman buldular, onu da anlamıyorum.

 

 

- Beşiktaş neden bu çöküşü yaşadı? Kadro kalitesiz mi?

Schuster'İn kalitemiz yetersiz demesine de katılmıyorum. Biz sezon başındaki Beşiktaş'ı izlemek için ekrana yapışıyorduk. Kadro aynı kadro, ne değişti ki. Schuster'in bu konuda tek mazereti olabilir, o da Q7'nin uzun süre sakat kalması. Ama koca Beşiktaş takımını bir kenara bırakıp bir Q7'nin sırtına binersen, adamın yokluğunda böyle sallanırsın. Savunmada ve hücumda sıkıntı büyük. Hilbert, Porto maçında ortalığı dağıtıyor, olganüstü oynuyor, geliyorsun anlamsız bir rotasyon uğruna adamı kesiyorsun. Maçı Mustafa Hoca ile birlikte izledik. Takımda Hilbert'i görmeyince hayrete düştü. Madem Aurelio'yu çıkarıyorsun, o orta alan bir Ernst'le yürür mü?

Gutİ bu alanda ne kadar markaj yapabilir. Koysana Necip'i. Ayakları uzatıp kulübede oturuyorsun, sonra hakeme bahane, rakiplere çamur atıyorsun, en önemlisi, 'kadromuz kalitesiz' diyerek, bu kadar fedakarlık yapan Beşiktaş yönetimine haksızlık ediyorsun. Bu kadro belki de 100. yılda şampiyon olan kadrodan bile iyi. Sen oynatamıyorsan, yönetimin suçu ne, niye kadroyu 'kalitesiz' diye eleştiriyorsun. Aynı kadro Avrupa'da yoluna devam etmiyor mu?

 

Alex mayısta 'tamam' demeli

- Aykut Kocaman'ın 2 yabancı isteği var. Gidecek 2 yabancı kim olur, F.Bahçe'nin nerelere ihtiyacı var?

Aykut Hoca gerçekçi adımlar atıyor, iki yabancı istediğine göre, bir bildiği vardır. Ama benim anlayışıma göre, bunlardan biri stoper mevkii için olmalı. Yobo tamam da, ben Lugano'ya güvenmiyorum. Hem kontrolsüz oyunu hem de iki de bir cezalı duruma düştüğü için. Bu saatten sonra Bilica'nın da dişik tutturması zor. İkinci yabancı orta alan için olabilir, hatta solbek mevkii için olabilir. Ama orta alanda Emre, Selçuk, Özer sakatlıkları uzun süreceğine göre, Aykut Hoca bu alana da bir yabancı isteyebilir. Ama yabancıları getirmek için, kimleri gönderecek. Sanırım bu adresleri de kafasında belirlemiştir.

 

- F.Bahçe için Alex vazgeçilmez mi, Eskişehir maçındaki performansı ile Alex 'Bana imza attırın' mesajı mı verdi?

Hiçbir takım için, hiçbir oyuncu vazgeçilmez değildir. Zaten vazgeçilmez oyuncular yaratırsanız takım olma özelliğiniz ortadan kalkar. İşte Beşiktaş, Q7 yoksa Beşiktaş yok. Fenerbahçe'de de Alex'in yokluğunda, ya da kötü oyununda takım zonlanıyordu. Ama şimdi görüyoruz ki, Aykut Hoca, Fenerbahçe takımını Alex'siz oynatmaya da hazırlıyor. Ama son iki maçtaki Alex'i ne Aykut Hoca keser, ne de taraftar vazgeçer. Bundan sonrası için Alex devam etmeli mi derseniz, 'sezon sonu tamam' derim.

 

Meydan boş değil G.Saray'ın işi zor

- Hagi'yi abarttık mı? G.Saray'ın 10 puanlık farkla şampiyonluk ihtimali var mı?

Hagi'yi abartmadık. Hagi bu. Ancak kesin olan bir şey var. G.Saray takımı Rijkaard dönemine oranla daha iyi oynuyor. Trabzon'da da bana göre iyi oynadılar. Kişisel hatalar olmasa büyük ihtimalle G.Saray bu maçı kaybetmezdi. 10 puanlık farka gelince. Bana göre ilk yarı için ilk üçü unutmalı. Ligin bütününe baktığınızda daha çok uzun yıllar var. Biz G.Saray'ın dokuz puan geriden gelip şampiyon olduğunu da hatırlıyoruz. Ancak bu sezon çok adaylı bir zirve yarışı var. Yani meydan eskisi kadar boş değil. G.Saray'ın şampiyonluğu elbette zor, ama imkansız değil.

 

- Misimoviç solda oynar mı?

Bana göre oynamaz. Almanya'da golcülerin arkasında harikalar yaratıyordu. Kenar adamıysanız, savunma yapacaksınız. Misimoviç, biraz tembel ama forvet arkasında hem atan hem attıran müthiş bir adam. Tanımasam, bilmesem, izlemesem, Türkiye'ye sahtesi geldi sanacağım.

 

Güneş, Trabzon'un Ferguson'u olmalı

- Liderlik Şenol Güneş'in eseri midir? Şenol Güneş bir gün Trabzon'un Alex Ferguson'u olur mu?

Trabzonspor'da liderlikte herkesin katkısı olduğunu düşünüyorum. Ama Başkan Sadri Şener ile Şenol Güneş bir başka. Trabzonspor lider değilken, şampiyonluk beklentilerini bu kadar yükseltmemişken ben her fırsatta, her programda 'Trabzonspor Şenol Güneş'in kıymetini bilsin' diye bağırıp durdum. Evet, Şenol Güneş, Trabzonspor'un Alex Ferguson'u olmalı. 5 yıl, 10 yıl, ne kadar devam edecekse o kadar kalmalı. Ama Trabzonspor kendi evladı bile olsa bir hocaya 5 maçla 10 maçla ömür biçiyor. O zaman 5 yıl, 10 yıl nasıl olacak? Şenol Güneş, Trabzonspor'un Alex Fedguson'u nasıl olacak. Bu konuda son sözüm şu: Gelmeyen hoca kalmadı. Şenol Hoca'dan sonra deniz bitti. Ona göre Şenol Hoca'nın kıymetini bilin. Aslında Şenol Hoca'yı sadece sonuçlarla değerlendirmeyi doğru bulmuyorum. Her fırsatta Türk futboluna verdiği mesajlar, bugün ülkenin en değerli, en önemli futbol adamlarından biri olduğunu ortaya koyuyor.

 

- Trabzon'a derbileri kazandıran Engin gibi yıldızlar mı?

20 yıl sonra üç büyüklere karşı yeniden egemenlik kazanmasını birkaç futbolcunun yıldızlaşmasına bağlarsak, Trabzonspor'un takım oyununa, takım olma ruhuna haksızlık etmiş oluruz. Trabzonspor'un kazandığı maçlarda da, kazandıktan sonra oynadığı kolbastıda da gerçek bir takım oyunu var.

 

Bursa'nın sırrı TAKIMDAŞLIK

- Her şeye rağmen 11 hafta yenilmeyen bir Bursa var. Bunu sırrı nedir?

Bursa tam 11 haftadır kaybetmediyse bunu takımdaşlık ruhuna bağlıyorum. Ancak gerçekçi olmak lazım. Bu yenilmezliğe rağmen, Bursaspor sanki geçen yıl daha coşkuluydu.

- Ertuğrul Sağlam, 'Kupayı da alacağız' dedi. Bursaspor iki kupa alır mı?

Ertuğrul Hoca'nın kupayı da alacağız açıklamasını hayali değil, gerçekçi bulurum. Bu kadro her şeyi yapabilir. Yapabileceğini de zaten kanıtladı. Keşke yabancı oyuncularda çıtayı biraz daha yüksek tutabilselerdi. Ama ne kadar ekmek o kadar köfte misali, bu işte ne kadar para, o kadar kaliteye gelip dayanıyor. Kolay değil.

HAFTANIN GÜZELLiKLERİ

11. haftadan aklımda kalan güzellikler elbette var. Haftanın açılış maçını, yani Kayseri-Gençlerbirliği maçındaki golleri ve mücadeleyi çok beğendim. Sivas deplasmanında, Büyükşehir Belediyesi'nin oyunu ile muhteşem İbrahim Akın'a hayran kaldım. Avni Aker'in atmosferine bayıldım. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nın zemini ile bu zemindeki Alex'i, Gökhan Gönül'ü çok beğendim.

 

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler