Trabzonspor'un 68. Olağan Genel Kurulu  7 bin 500 kapasitesi bulunan Hayri Gür Spor Salonu'nda gerçekleştirildi. Katılımın düşük olduğu ve büyük boşlukların gözlendiği salonda Kulüp Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ve yönetim kurulu üyeleri hazır bulundu.

Hacıosmanoğlu, genel kurulda yaptığı konuşmada, üyelerin oylarıyla seçildiği Trabzonspor'da çocukluk hayali olan başkanlık görevini en iyi şekilde yürütmeye çalıştığını belirterek, "Allah bize layıkıyla hizmet etmeyi nasip eylesin. Bizim tek derdimiz hem saha içinde hem de saha dışında Trabzon insanına yakışan bir şekilde temsil etmektir. Başka da bir istikbal beklentimiz yoktur" diye konuştu.

Trabzonspor’un yeniden yapılanmaya, köklü değişime ihtiyacı olduğunu söylediklerini dile getiren Hacıosmanoğlu, "Ben seçim öncesi 'her kim transfer yaparak takımı şampiyon yapacağım' diyorsa  önce kendini sonra sizi kandırıyordur dedim. Biz hala değişim aşamasındayız. Yapılanmaya henüz geçmedik. Biz sadece bizden önceki yönetimlere gösterilen sabrın kısa süreliğine de olsa bize de gösterilmesini istiyoruz. Becerebiliyorsak burada dururuz,  beceremezsek de tribünden geldik bırakıp oraya döneceğiz. Başaramadığımız bir işi başaracağız diye bulunduğumuz yerde kalmayız" ifadelerini kullandı.

Tertemiz bir genel kuruldan çıkıp buraya geldiklerini ifade eden Hacıosmanoğlu, şöyle devam etti:

 "Genel kurulun iradesi ile kazandık, onun üzerinde bir güç yok. Ama yerel mahkeme görev süresiyle ilgili bir karar verdi. Bir üst mahkemeye gittik, hukukun son merci orasıdır, karar verirse biz gerekeni yaparız. 'Siyaset kulübün iliklerine kadar girecek ama kulübe hizmet eden siyaset olacak' dedim. Bizim siyasetle hiç işimiz olmadı, olmayacak da. 'Siyaset Trabzonspor’un hizmetinde olacaktır' dedik. Bugün de böyle. Kazlıçeşme mitingine millet adına gittim. Bu ülkenin üzerinde oyun oynanıyor, bir vatandaş olarak gitme zorunluluğu hissettiğim için gittim. Ben bunu siyasi ve ticari kendi lehime çevirirsem toplanıp benim yüzüme tükürürsünüz. Ama böyle bir şeyi hiçbir  zaman görmeyeceksiniz. Yarın bir başkası Türkiye’ye bu millete daha iyi hizmet eder o zaman da onun yanında oluruz." 

"Bizim yaramız 2011’de çalınan kupamızdır" diyen Hacıosmanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sadece 2011’de değil,1995- 1996 ve 2003-2004 ve 2004-2005’te de... Alışkanlık haline gelmiş, bu hepimizin zaafı, bütün camianın zaafı, sadece yönetenlerin değil. Ancak yönetenlerin orada kendine yakışır bir duruş sergilemelidir. Herkes mücadele etmiştir. Ama şike süreciyle ilgili başlamadan önce de başladıktan sonra da bizim bu konuyla ilgili mücadele etmediğimizi iddia edenler art niyetli insanlardır. Bizim bu konuyla ilglii ne mücadele verdiğimizi herkes biliyor. Daha önce seçim kaybettik ama yine de bu işin peşini bırakmadık. O dönemde mevcut yönetim dahi bizim kadar şikenin üstüne gitmedi. 6222 sayılı kanunu Kulüpler Birliğinden Meclise ben göndermedim, bu kulübü yönetenler gönderdi. Bu yasa bizim elimizden şampiyonluklarımızı çalanların ceza almasını sağlayan yasaydı. Eğer Kulüpler Birliği o önergeyi Meclise göndermeseydi Meclis 6 ay önce çıkarmış olduğu ceza yasasını failleri yakalandıktan sonra değiştirmezdi."

-"UEFA VE FIFA ile görüşmeler sürüyor"

Hacıosmanoğlu, UEFA ve FIFA ile görüşmelerinin devam ettiğini anlatarak, "Ama Türkiye’deki bu süreci tamamlamak durumundayız. Yarın sabah hem UEFA’ya hem de FIFA’ya görüşmeye gideceğim. Biz sadece kupamızı istemiyoruz. Biz Türk futbolundaki adaletsizliğin temizlenmesini istiyoruz. Bizim oradaki insanlardan çok beklentimiz yok, ama bu pisliği kendileri temizlerlerse ülke futbolunu batırmayacaklar. Aksi takdirde bunun içinde boğulup gidecekler, orada oturma şansları da yok. Onun için biraz sabırlı olalım" diye konuştu.

Şikeyle mücadele etmedikleri yönündeki söylentilere katılmadığını kaydeden Hacıosmanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Tahkim Kurulu’nun ayağına neden gittiğimizi söylüyorlar. Bir ahlaksız karar var. Tahkime şunu söyledim. 'İki tane ahlaksız karar olmaz' dedim. 'Bu kararı ne UEFA, ne disiplin kurulu, ne tahkim kurulu ne CAS verdi. Bu ahlaksız kararı, Fedarasyon ve kurulları verdi. Bunu düzeltmek sizin elinizde. Ama pislik ve adaletsizlik düzelmezse o koltuklarda oturamayacaksınız' dedim. Ben TFF'de yaptığım görüşme sonrası çıkışta 'Yıldırım Demirören şikeyi kabul etti' dedim onlar da kibar bir açıklama yaptılar. Ben ilk ona '2011 yılında şike yoktur diyorsan senle oturmam bu çayı içmem' dedim ondan sonra bir saat oturduk. Orada kimin şikeyi kabul ettiğini herkes biliyor zaten. Az önce konuşan Yavuz bey diyorki sadece Aziz Yıldırım mı şikenin başı diyorsun. Şikenin başı ve organizatörü o.  Ama onun dışında güç veren, destekçi olan, yardım eden kim varsa, şike yoktur sözünü kim kullanıyorsa namussuzun dik alasıdır. Bu federasyon kendisi bu hatayı düzeltecek."