Hakemler yanlış düdük çalabilir
Süper Lig hakemlerinden Deniz Çoban, hakemlerin de yanlış düdükler çalabileceğini belirterek, ''O an için kararın yanlış olduğunu anlamanız çok zor. Oyuncular bazen çok büyük tepkiler veriyorlar'' dedi.
Beden eğitimi öğretmeni olan Deniz Çoban, Futbol Federasyonu'nun aylık resmi yayın organı Tam Saha dergisinin nisan sayısında yer alan röportajında, maçta verdiği kararın doğruluğuna inandığı için düdüğünü çaldığını anlatarak, ''Hakem yanlış düdükler de çalabilir. Oyuncular bazen çok büyük tepkiler veriyorlar. Bizi baskı altına almaya çalışıyorlar'' diye konuştu.
Deniz Çoban, bir maçta bir futbolcuyla yaşadığı olayı aktararak, şunları kaydetti:
''Futbolcu 'İki çocuğumun üzerine yemin ederim penaltı değildi' diyor. 'Bir insan böyle yemin etmez, yanlış yaptık herhalde' dediğim zamanlar da oldu. Ancak daha sonra öğreniyoruz ki o futbolcu evli değil, çocuğu da hiç olmamış. Ben henüz üst düzey maçlarda bu türden skora tesir eden hatalar yapmadım. Çok uzun süre tartışılan kararlarım olmadı. Ancak hiç unutmuyorum, 3 sezon önce Bank Asya 1. Lig'de yönettiğim çok kritik bir maç vardı. Benim hiç penaltıya benzetemediğim bir pozisyonda oyuncu elini kaldırıp penaltı istedi. Bense kararımdan emin olarak autu gösterdim. Maç da TV'den canlı yayınlanıyor. Bu sırada kulübeden bana telefon gösteriyorlar. Pozisyonun penaltı olduğu konusunda kulübedekilere haber gelmiş. Zaman ilerledikçe içimde 'Bir hata yaptım ki, bu telefonları gösteriyorlar' duygusu oluştu. Ama gördüğüm kararı vermiştim, içimde şüphe yoktu, bu yüzden maç sonuna kadar bir sorun yaşamadım. 90 artı 4 oynanırken, penaltısını vermediğim takım 1-0 önde. Diğer takım bir korner kullandı, defans oyuncusu topu uçarak kendi kalesine gönderdi. Tabii sahadan zor çıktık. Soyunma odasına gittim, penaltıyı vermediğimi orada öğrendim. Tabii ki hata yaptığınızı anladığınızda aklınızın o hataya gitmesi doğal. Ama aklınızı oradan ne kadar alabilirseniz hakemlikte o kadar başarılı oluyorsunuz.''
-''EN İYİSİ OYUNCULARLA KONUŞMAMAK''-
Deniz Çoban, sert bir görüntüye sahip olduğunu, gülmeye çalıştığı maçlarda çok zor durumda kaldığı zamanlar olduğunu söyledi.
Maçlarda futbolcuyla konuşmak taraftarı olduğunu, ancak Süper Lig'de söylenen çok iyi niyetli bir tek sözün, çok farklı yerlere çekilebildiğini vurgulayan Çoban, şu örnekleri verdi:
''Süper Lig'de yönettiğim bir müsabakada henüz oyunun başında öne geçen ve zaman geçirmeye yönelik hareketler yapan oyuncuya gayet iyi niyetle, kendisini oyunda tutmak ve oyunu çabuklaştırmak için, kibar bir şekilde '35. dakikada bu şekilde davranırsan, 55. dakikada seni sahada tutamam, biraz çabuk oyna' dedim. Ama iş 'Hakem oyuncuyu tehdit ediyor, seni atarım diyor' noktasına geldi. Yine bir müsabakada faul bekleyen bir oyuncunun itirazına, 'Haklısın gördüm, ama avantaj olacak diye beklerken çalamadım' dedim. O futbolcu bu sözü 'Görüyorum, ama üzerimde çok büyük baskı var çalamıyorum'' diye kullandı. Bir hakemin oyuncuya böyle bir şey söylemesi mümkün mü? Tabii her maçta bir tecrübe ediniyorsunuz. Bu maçlardan sonra edindiğim tecrübe de şu oldu; ne kadar iyi niyetli olursanız olun, ne kadar kelimeleri seçerek konuşursanız konuşun, en iyisi konuşmamak. Ama bunu futbolcu ve teknik direktörler böyle istiyor. Oysa ben konuşsam belki onlara yardımcı olacağım.''
Hakem Deniz Çoban, maçlarda yardımcı hakemlere ''Ben göreceğim, ben yapacağım, ben karar vereceğim'' diye baskı kurmadığını, kimin karar verdiğinin değil, doğruluğunun önemli olduğunu söyledi. Bu sezon yönettiği bir maçta kendisine göre direkt kırmızı kart göstermesi gereken bir ihlalde, yardımcı hakemim ısrarla sarı kart göstermesi gerektiğini söylediğini anlatan Çoban, ''Onun bakış açısı daha net olmasına rağmen benim fikrim böyleydi ve oyuncuyu ihraç ettim. Sonradan görüntülere göre doğru yaptığım da anlaşıldı. Benim gördüğüm pozisyonda yardımcı hakemimin farklı fikirde olması ve bana iletmesi, kararımı değiştiremedi. Eğer değiştirirse bu tehlikeli olur'' dedi.
Deniz Çoban, Süper Lig hakemi olduğu için tanınıyor olmaktan mutlu olduğunu, ancak Türkiye'de hakem olmanın zor olduğunu dile getirerek, ''Yönettiğiniz bir müsabakanın 16 kamerayla izlendiği, her karesinin ayrı ayrı değerlendirildiği, acımasızca eleştirilerin olduğu bir ortamda maç yönetmek başlı başına bir zorluk. Stresi tek başınıza yaşamıyorsunuz. Tüm aileniz yapılan eleştirilerden ve olumsuzluklardan etkileniyor. Örneğin hakkımda olumsuz bir şey söylendiğinde ya da yazıldığında eşim benden daha çok üzülüyor. Bu defa ben onun moralini düzeltmeye çalışıyorum'' şeklinde görüşlerini aktardı.
''Maçlara çıkmadan önce bir uğurunuz var mı?'' şeklindeki soru üzerine ise Deniz Çoban, ''Otelden ayrılmadan önce mutlaka eşimi arayıp konuşurum, kızımın sesini duyarım. Dua etmeden maça çıkmam. Bu arada uğur niyetine değil ama maçlara aynı malzemeyle çıkarım. Aynı düdük, aynı sarı ve kırmızı kartları kullanırım. İki düdüğüm var, biri daha hiç çalınmamıştır. Saatimi de değiştirmem'' ifadelerini kullandı.