Kaptanı Emre yaparsan...
"Konsantre olmasına imkan yok. Tarih yanlış bir de hoca da diyor ki "Beraberlik iyidir." Takımın maça nasıl konsantre olmadığının en büyük örneği Emre... Takım kaptanı... Bütün maç Emre'yi izleyin, santranın 5 metre ilerisi ile 5 metre gerisinde yürüyerek
"Konsantre olmasına imkan yok. Tarih yanlış bir de hoca da diyor ki "Beraberlik iyidir." Takımın maça nasıl konsantre olmadığının en büyük örneği Emre... Takım kaptanı... Bütün maç Emre'yi izleyin, santranın 5 metre ilerisi ile 5 metre gerisinde yürüyerek ve zaman zaman yalancı koşu yaptı. Bütün maç boyu ileri attığı top sayısı ya 4 ya 5... Bir metre yanındaki adama, ya da geriye top attı! Takımın kaptanı bu; düşünebiliyor musun!..
Türkiye'de hırsı yüzünden hakeme, rakibe saldıran adam Belçika karşısında piknikte gibiydi " dedi.
Milli takım, Belçika karşısında maça kötü başladı. 1-1 eşitliği sağladık belki ama arkasını getiremedik ve ortaya konulan futbol fazla beğenilmedi. Siz nasıl buldunuz?
Bir maça hazırlanırken takımın hocası, "Beraberlik bizim için iyi olur" diyorsa iş orada bitmiştir. O takımı bir daha hiçbir güç kazanmaya zorlayamaz.
Mustafa Denizli'nin hep söylediğim bir lafı var: "Hoca soyunma odasında takımı tahtaya yazarken, futbolcu oraya yazdığı isimlerden hocanın niyetini anlar."
Burada herhangi bir şey anlamaya ihtiyaç yok. Adam ifade etti zaten... "Beraberlik benim için iyi" dedi. Beraberlik senin için iyiyse o takım da o kadar oynar. Çıkardığı takım da beraberlik takımı, oynadığı futbol da beraberlik futbolu...
Aslında şansımız da yanındaydı. Belçika'nın arka arkaya kaçırdığı pozisyonlar var ve bir de penaltı var. Oyuncular maça çok Konsantre olmasına imkan yok. Tarih yanlış bir de hoca da diyor ki "Beraberlik iyidir." Takımın maça nasıl konsantre olmadığının en büyük örneği Emre... Takım kaptanı... Bütün maç Emre'yi izleyin, santranın 5 metre ilerisi ile 5 metre gerisinde yürüyerek ve zaman zaman yalancı koşu yaptı. Bütün maç boyu ileri attığı top sayısı ya 4 ya 5... Bir metre yanındaki adama, ya da geriye top attı! Takımın kaptanı bu; düşünebiliyor musun!..
Türkiye'de hırsı yüzünden hakeme, rakibe saldıran adam Belçika karşısında piknikte gibiydi.
Ve de Rıdvan Dilmen gibi bir yorumcu var yayıncı kuruluşta... 90 dakika boyunca 'Emre ne yapıyorsun?' demiyor. Rıdvan'ın bunu farkında olmamasına imkan yok. Rıdvan bu ülkenin en iyi yorumcularından bir tanesi... Ama kaptan, takımını 10 kişi bırakarak oynuyor, ruhsuz, alakasız ve yürüyerek; Türkiye'nin en iyi maç analizcisi Rıdvan, 'Gık' demiyor. Niye demiyor; bilemiyorum!.. Benim gördüğümü, herkesin gördüğünü, Rıdvan'ın görmemesi mümkün mü?
Benim hiç görmediğim bir şey söyledi mesela; "Kazım iyi oynadı" dedi. Ne oynadıysa Kazım!.. Top gitmeyen Kazım nasıl iyi oynamış oluyor!.. Maçın spikeri Ercan Taner, 88. dakikada "Emre maçtan kopmadı" dedi! Koltuğumdan düşüyordum gülmekten!.. Adam maça girmedi ki kopsun... Rıdvan da buna ses çıkartmadı. 'Ercan, sen ne diyorsun' diyemedi. Dua etsinler Kırmızı Nokta bitti. Yoksa ben NTV'de onlara 'Gelin bakalım şu maçı beraber seyredelim. Ne yapmış Emre bir konuşalım' diyecektim.
Ertesi gün gazetelerde de bir şey yok. Maçı izleyen yok, ne olduğunu anlayan yok, medya da yok. 'Hiddink böyle kalacaksa gitsin' diyen de yok. O zaman da milli takım bu işte...
Maç öncesi ve sonrasında en konuşulan kişilerden birisi de Emre'ydi. Maç öncesi bir gurbetçinin sözlü tacizine uğrayan emre, karşılaşma sonrası 'Mesaj' iddialarıyla ilgili sert açıklamalar yaptı.
Yanlış... Sevgili Emre kardeşim, medyanın, fanatik taraftarları nasıl etkilediğini en iyi bilenlerden... Fanatik Fener seyircisinin milli takımdaki Fenerli olmayan bir takım oyunculara nasıl davrandığını gördük, biliyoruz.
Milli maç Fener stadında olursa başka seyirci oluyor, Galatasaray stadında olursa başka seyirci oluyor, Beşiktaş stadında olursa başka seyirci oluyor. Bunu Emre bilmiyor mu! Bu kadar fanatiklerle dolu bir ortamda otobüsten yollara fırlamasını falan geçiniz...
Ama kafası bu olan bu adamı sen milli takım kaptanı yaparsan, her şeye müstahaksın! Türkiye'nin en asi, en kural tanımaz, en çok olay çıkaran adamını sen kaptan yapıyor ve Türk gençliğinin önüne örnek olarak koyuyorsun!
Tabii yapılan hareket çok ayıp. Ama sürpriz mi? Bütün Türkiye'de, özellikle Trabzon'da neler yazılıyor, neler oluyor, neler bitiyor. Trabzon'un yerel medyası o zaman ki başkan Mehmet Ali Yılmaz'ın ağzından "Öbür bacağını da biz vururuz" yazdı, benim için... Türkiye bu... Otobüsten fırlayacaksın da kahramanlık gösterisi yapacaksın!.. Etrafta korumalar var, polisler var. Kimse kılına dokunamaz. Trabzon'a gidip fırlasana bakalım sokakta...
Böyle şeyler yanlış. Yanlış yanlışla düzelmez. Emre'nin orada yapması gereken şey soğukkanlı davranmaktı.
'O arkadaşın duygularını anlıyorum ama bu olay ile benim uzaktan yakından alakam yok. Ama işte medya böyle insanları yaratıyor. Arkadaşlar dikkatli olun' dese alkışlarım ve de alnından öperim.
Emre'nin serzenişlerinden birisi de mesaj olayının milli maç öncesi konuşulmasıydı. Konuşmamak mı gerekiyor?
Takım Hollanda'daydı. Takım niye Hollanda'ya gitti; 'Bu atmosferden çıksın' diye... Her lig sonunda bu kıyamet kopar. Bunu da bildiği için federasyon kampı dışarıya koymuş. Yoksa Hollanda'nın havası, Türkiye'den 'iyi' diye değil... Kim şampiyon olursa olsun, öbürü saldıracak. Türkiye'de 20 seneden beri hakkıyla şampiyon olan bir takım söylesene bana... Hepsi sahtekar, hepsi üçkağıtçı, hepsi şikeci, hepsi dolandırıcı, hepsi maç satın alan, hakem satın olan kulüpler!..
Bunu bildiği için federasyon kampı aldı, götürdü. Türkiye'deki medyanın ne yazıp, ne konuştuğunu ne biliyor ki!..
Ayrıca böyle bir konu çıkmış konuşulmaz mı? Haber olan her şey konuşulur.
Bu arada 'Emre' ismiyle Ankaragücü'nde forma giyen Kağan'a maç öncesi atılan mesajlarla ilgili soruşturma açıldı.
Bu soruşturmanın sonucunu bekleyeceğiz. Bu da önemli... Biz de yargıya saygı da yok. Her bakımdan yok. Bir olay soruşturulmaya başladıysa, bir olay yargıya intikal etmişse yani yürütmenin ve yasamanın dışına çıkıp, yargının eline vermişsen sonucu bekleyeceksin. Ondan sonra ne söyleyeceksen söyle.
Emre'nin söylediklerini doğru kabul edersek, kendisini bu durumlara düşüren menajerini değiştirmesi ya da tepki göstermesi gerekmiyor mu sizce?
Şimdi, işin gerçeğini bilmiyoruz. Senin burada, benimle yaptığı teybe kaydedilen resmi konuşmalar var. Bunların hepsi burada... Dedim, demedim. Açıyorum bazen fırçayı da basıyorum; "Ben öyle mi dedim?" diye.
Ama bunun ötesinde bir sürü konuda da şakalaşabiliriz. Bunca yıldır, ahbap olarak şakalaşabiliriz. Şakalaşıyoruz da. Benim Fenerbahçeli arkadaşlarıma maç seyrederken söylediklerimi onların bana söylediklerini 'haber' diye bir gazeteye yazsan... Ama yani biz aramızda şakalaşıyoruz. Şakanın ölçüsü yok. Şakanın ölçüsü seninle benim yakınlığımız. Çok yakınsak her türlü, büyük şakayı yaparım. Ben senin şaka kaldıracağına inandığım ölçüde de büyük şaka yaparım. Bana da öyle şaka yaparlar. Bizim evde her türlü şaka yapılır.
Birisi suratını asacak gibi oldu dedi ki "Aaa arkadaş burası özgür. Biz şakalaşmak, gülmek, kahkaha atmak buradayız. Alınıyorsan gelme." Aynen böyle söylerim alıngan arkadaşlara...
Şimdi bu tür bir şakalaşmaysa bunu tartışmaya dahi gerek yok. Ama şakalaşmadan farklı bir şey ise o zaman Emre'den evvel zaten federasyonun menajerlik lisanslarını iptal etmesi lazım. Arda'nın da menajeri... Galatasaray kaptanının da menajeri, milli takım kaptanının da menajeri!
Ahmet Bulut, Türkiye'nin sayılı menajerlerinden birisi...
Onun için önce sabırla soruşturmanın sonucunu bekleyeceğiz.
İkincisi ben hala merak ediyorum; müfettişlerin ilk cevap vermeleri gereken konu o. Mesaj atılan cep telefonu Blackberry. Yani bu şu demek; Blackberry'nin merkezi Kanada. Türkiye Cumhuriyeti de istese bu iki kişinin dışında kimse o mesajı göremez. Onun için Türkiye'de isyan ediliyor ya Blacberry'ye... "Sırlarımızı Kanada'dakiler biliyor. Başka kimse bilmiyor" diye... Böyle korunan Blackberry'den atılan mesaj medyaya nasıl düştü?
Amerikalıların bir lafı vardır: "Bir asansörde iki kişi varsa ve bunlardan biri yellenirse kimin yellendiğini ikisi de bilir."
Şimdi Kağan da menajer de bu mesajı medyaya kimin verdiğini biliyor. Kanadalılar vermez çünkü. Blackberry biter. Blackberry'deki mesaj bir haftada medyaya düşüyorsa Blackberry biter. Herkes o telefonunu iptal ettirir. Dünyada iptal ettirirler, Türkiye'deki 3-5 tane değil. Onun için unut. Bunu ya menajer verdi ya Kağan verdi.
O zaman veren 'Biz şakalaştık' diye niye vermedi de yer yerinden oynadıktan sonra "Biz şaka yapmıştık" diyorlar. Bit yemeği var işte... Ama her şeye rağmen soruşturmanın sonunu beklemek lazım. Emre'yi ya da ötekini, berikini itham etmeden...
Chelsea'nin teknik direktörlüğü için ismi geçen Hiddink, maç sonrası konu ile ilgili sorulara kaçamak yanıtlar verdi. Bu haberler de takımı olumsuz etkilemiş olabilir mi?
Hiddink ile Türkiye'nin manevi bağı kopmuştur. Hiddink "Chelsea'yi istemiyorum. Ben burada kalıyorum" dese bile artık güvenini kaybetmiştir. Türk kamuoyuna güvenini kaybetti, Türk futbolcusunun yarın ona güveni kalmayacaktır. Yani Türkiye Futbol Federasyonu'nun daha kongreye gitmeden Hiddink'in sözleşmesini feshetmesi ve yeni seçilecek federasyonu bu konuda özgür bırakması gerekiyor.
Buraya ilk geldiği zaman da çok tartışılmıştı.
Efendim, gelmesi yanlıştı. Yaptığı işler de yanlış. Gitmesinde hayır var.
Hiddink'in görevde kaldığı sürece Türkiye'ye ne gibi getirisi oldu sizce?
Konuşulmaya dahi değmez. Hiddink için ayrılacak sayfalara yazık.
Hem Chelsea hem de milli takımı çalıştırabilir mi sizce?
Mahmut Özgener'in böyle bir şeye izin vereceğini katiyen tahmin etmiyorum. O ikinci takım Fenerbahçe olsaydı, federasyon başkanı da Turgay Demirel olsaydı, Aziz Yıldırım'ın emriyle başkan seçilen Turgay Demirel bu işe 'Evet' derdi. Ama Mahmut'un federasyon başkanlığında kimsenin rolü yok. Mahmut'un da kimseye borcu yok. Alnı açık...