Karadeniz amazonları film olacak
Efsaneye göre savaşçı Amazon kadınlarının üs olarak kullandığı, 4 bin yıllık mitolojik geçmişe sahip Giresun Adası ile adayı yılda bir kez terk ettikleri bahar, bereket ve döllenme törenlerinin sembolü "mayıs yedisi" şenlikleri sinema filmine konu olacak.
Efsaneye göre savaşçı Amazon kadınlarının üs olarak kullandığı, 4 bin yıllık mitolojik geçmişe sahip Giresun Adası ile adayı yılda bir kez terk ettikleri bahar, bereket ve döllenme törenlerinin sembolü "mayıs yedisi" şenlikleri sinema filmine konu olacak.
Yönetmen Nur Dolay’ın çekeceği filmle bir yandan ağır yük altında ezilen Karadeniz kadını, diğer yandan amazonlardan kalma geleneklerle her şeye meydan okuyan "güçlü" kadın figürleri ekrana taşınacak.
Bu ay gösterime giren "Off Karadeniz" adlı sinema filminin tanıtımı için, filmin Fransız oyuncusu Melissa Papel ile Giresun’da bulunan yönetmen Nur Dolay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, daha önce sadece seyahat esnasında geçtiği Giresun’u bu kez gezme ve kentin tarihi, kültürel geçmişi ile sosyal yaşamı tanıma imkanı bulduğunu söyledi.
Giresun’un ve Giresun adasının tarihi, kültürel yönlerinin çok ilginç olduğunu, kentin özelliklerini öğrendikçe şaşkınlığını gizleyemediğini ifade eden Dolay, "Bu şehrin böyle özellikleri olduğunu bilmiyordum. Gelecek film projem için mutlaka gelip burada bir ön çalışma yapacağım. Gerçekten çok ilginç konular var" dedi.
Giresun Adası’nı, 4 bin yıllık mitolojik efsaneye göre savaşçı Amazon kadınlarının üs olarak kullandığını, kadınların adayı yılda bir kez bahar, bereket ve döllenme törenleri için terk ettiğini, "mayıs yedisi" (yeni takvime göre 20 Mayıs) olarak adlandırılan bu günün, günümüzde Giresun Aksu Kültür ve Sanat Festivali adı altında yaşatılmaya çalışıldığını dile getiren Dolay, "4 bin yıllık mitolojik geçmişin kültür mirası olan Giresun Adası ve ’mayıs yedisi’ geleneğinin yaşatılmaya çalışıldığı festivalden esinlenerek farklı bir film çalışması yapmak istiyorum" diye konuştu.
Filminde Karadeniz kadınının sorunlarına dikkati çekmek istediğini, bunun için özellikle Amazonların yaşadığına inanılan Giresun’un daha uygun olacağını düşündüğünü belirten Dolay, filmle bir yandan ağır yük altında ezilen Karadeniz kadını, diğer yandan Amazonlardan kalma geleneklerle her şeye meydan okuyan "güçlü" kadın figürlerini ekrana taşımayı amaçladığını anlattı.
"Off Karadeniz" adlı filmde kadınların toplum içindeki durumunu gösterdiğini dile getiren Dolay, "Karadenizde hem çok ağır yükler altında ezilen hem de Amazonlardan kalan bir gelenekle her şeye meydan okuyan güçlü kadın figürleri var. Burada Amazonların yaşadığına inanılan Giresun adasından da esinlenerek ilginç bir proje ortaya çıkarmak istiyorum. 4 bin yıllık olduğu söylenen festival geleneklerini de filmin içinde canlandırıp güncele taşımayı amaçlıyorum" dedi.
Filmin ön çalışmasını 6 ay içinde tamamlayacağını, bu süre içinde filmin çekileceği mekanları belirleyeceğini vurgulayan Dolay, filmin çekimini ise bir yılda bitirmeyi planladığını kaydetti.
-ÇÖPLERİN SAHİLE DÖKÜLMESİ-
Nur Dolay, Karadeniz Bölgesindeki birçok kentte olduğu gibi Giresun’da da çöplerin deniz kenarına döküldüğünü, bunun zamanla büyük bir çevre felaketine neden olduğunu söyledi. Çöplerin törenlerin yapıldığı Aksu festival alanının yakınına dökülmesini eleştiren Dolay, şöyle konuştu: "Burada gördüğüm manzara çok acı. Bütün bu güzelliklerin, mitolojik özelliklerin, tarihi ve kültürel değerlerin bulunduğu bu mekan, tamamen çöp yığını haline getirilmiş. Belki bir süre sonra bu çöp yığınları üzerine binalar inşa edilecek. Her iki şekilde de sahil, coğrafi, kültürel ve mitolojik değerler kaybedilmiş olur.
Bu kadar güzel bir kente böyle bir saldırı çok acı, çok üzücü. Ne yazık ki bütün Karadeniz Bölgesinde aynı durum söz konusu. Kentlerin denize bağlantısı kesiliyor. Deniz doldurularak yapılan yollarla, apartmanlarla, çöplerle sahiller yok ediliyor. Giresun’da bir çok derenin üzerinde HES projeleri varmış. Bu projelerle doğal bir çok güzelliğin sonu getiriliyor. Bütün bu olumsuzlukları filmde bir şekilde dile getireceğim. Bir önceki filmimde olduğu gibi bu filmde de bu konuyu ele almayı düşünüyorum." -GİRESUN ADASI VE AKSU FESTİVALİ- Giresun Adası ve Aksu Festivali çeşitli kaynaklarda, 4 bin yıllık geçmişin kültür mirası olarak değerlendiriliyor.
Festivalin temelinde Hitit Tanrıçası Kybele ile Anadolu mitoloji tanrılarından Priados adına düzenlenen bahar, bereket ve döllenme törenleri yatıyor. Bu törenler ve eğlenceler aracılığıyla Hitit kültürünün zamanla Roma’ya geçtiği ve orada Bachüs şenliklerine esin kaynağı olduğu anlatılıyor.
Törenlerin Amazonlarla da ilgili olduğu söylenmekte. Efsaneye göre, Amazonlar üs olarak kullandıkları Giresun Adası’nda anaerkilliğin savaşçı şeklini gerçekleştirerek kendi toplumlarında erkeğe yalnızca nesillerini sürdürmek için yer verirler ve erkeklerle yılda bir kez bir araya gelirlerdi. Doğan çocuklar erkek olursa öldürülür ya da babalarına gönderilirdi.
Festival binlerce yıldan beri süre gelen bir geleneğin ve bir inanışın eski takvime göre 7 Mayıs, miladi takvime göre 20 Mayıs tarihinde tekrarlanmasıdır. Her yıl 20 Mayısta erken saatlerden itibaren özellikle Giresun’un kırsal kesiminden binlerce kişi Aksu deresinin denize döküldüğü yerde bir araya gelir, eğlenir ve çeşitli törenler düzenlerler.
"Mayıs yedisi" adıyla düzenlenen törenler, 1977 yılında alınan bir kararla Aksu Şenlikleri olarak değiştirilip ülke çapında şenlik statüsüne kavuşturuldu. 1984 yılında "Giresun Aksu Kültür ve Sanat Festivali" adını alan şenlikler evrensel bir anlam kazandı. 1992 yılından itibaren de daha geniş kitlelerle sosyal ve kültürel ilişkilerin sağlanması amacıyla şenlik ’Uluslararası Karadeniz Giresun Aksu Festivali" adıyla düzenlenmeye başlandı.
Festival sırasında, saç ayaktan üç kez geçmek, dereyle denizin birleştiği yere yedi çift, bir tek taş atmak ve Giresun Adası’nın etrafını kayıkla dolaşmak gibi mitolojik törenler uygulanmaktadır.
Toprağın canlandığına, döllenmenin başladığına inanıldığı için yeni takvime göre 20 Mayısta düzenlenen törenlerde, ocağın (ailenin) kutsallığı ve soyun sürdürülmesi, dertlerin, belaların denize atılması, yepyeni bir yaşama başlamanın mutluluğunu fark gözetmeksizin tüm insanlarla paylaşmak sembolize ediliyor.