Sadri Şener'in en büyük hayali!

Dünya Gazetesi'nin Şeref Kürsü'sünde 'Yılın İş İnsanı' seçilen Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, hedefini açıkladı:  TS'ye yılda 60 milyon TL sabit gelir 2008 yılında DÜNYA'nın hazırladığı 'Ekonominin Şeref Kürsüsü'ne çıkanlar listesine 'Yılın İş İnsanı' o

Sadri Şener'in en büyük hayali!

Dünya Gazetesi'nin Şeref Kürsü'sünde 'Yılın İş İnsanı' seçilen Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, hedefini açıkladı:

 TS'ye yılda 60 milyon TL sabit gelir

2008 yılında DÜNYA'nın hazırladığı 'Ekonominin Şeref Kürsüsü'ne çıkanlar listesine 'Yılın İş İnsanı' olarak giren Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, bugüne kadar yaşamında ve aldığı görevlerde verdiği sınavların hepsinden pekiyi ile geçtiğini belirterek, Trabzonspor'da da amacının; gelecekte herkesin yönetebileceği, yıllık sabit 60 milyon TL gelirleri olan bir kulüp bırakmak olduğunu belirtti…

Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener, göreve geldikleri günden bugüne kulüpte ekonomik ve sportif anlamda önemli değişimleri hayata geçirdiklerini söyledi. Başkan Şener, göreve geldikten sonra kaynakların artırılması yönünde çabalarının olumlu sonuçlar verdiğini, ifade ederek, “Hem tesis, hem isim hem de marka olarak gelişiyoruz. Hedefimiz olan yarışmacı takım kimliği konusunda önemli mesafeler kat ettik. Artık bu özelliği tam anlamıyla kazandık. Amacımız bunu lig sonuna kadar sürdürmektir” dedi.

Trabzonspor camiasının kenetlendikten sonra başaramayacağı bir iş olamayacağına vurgu yapan Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener, yaptıkları uygulamalarla taraftarın moralini yeniden yükselttiklerini, amaçlarını gerçekleştirme adına sabırlı ve gerçekçi bir yapılanmayla yollarına devam ettiklerini dile getirdi. Başkan Şener, bir yandan yayın gelirlerinin geldiğini hatırlatarak, “Sponsorlarımızdan ciddi gelir sağladık. HES Projesi var ve geleceğe yönelik 10-12 milyon gelir sağlanabilecek” dedi.

Akyazı Projesi'nin yapılabilirliğinin tek yolunun devletin bütçe ayırmasından geçtiğine işaret eden Başkan Şener, şu anki ekonomik koşullarda yap-işlet-devret modeliyle burayı yapacak bir firma olmadığını ifade ederek, “Kayseri'ye Belediye stat yaptırıyor, Eskişehir'e Bakan yaptırıyor. Trabzon'a da yapılmalı. Akyazı'ysa Akyazı, Avni Aker ise Avni Aker. Bir şekilde bu stat yapılmalı. Buna devletin gücü vardır. Bu proje yapımı süren diğer projelerle kıyaslanmamalıdır çünkü orada dolgu yok ve maliyeti az. Bugüne kadar Trabzonspor bu projeye önclük etti, ancak bundan sonrası için devletin oraya bütçe ayırmasını beklemekten başka çare yok' ifadelerini kullandı.

Başkan Şener, bugüne kadar yaşamında ve aldığı görevlerde verdiği sınavların hepsinden pekiyi ile geçtiğini, Trabzonspor'a yeniden başkan olmaktaki amacının ise, gelecekte, herkesin yönetebileceği, sabit gelirleri olan bir kulüp bırakmak olduğunu belirtti.

Trabzonspor Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nin arkasında bulunan 175 yat kapasiteli Marina'nın ihaleyle alınacağı tarihe kadar Trabzonspor'a devrine değinen Başkan Şener, “Kulübümüzün Trabzon Valiliği'ne yaptığı müracaat Ulaştırma Bölge Müdürlüğü'ne bildirilerek Trabzonspor'un Yat Limanı'nı kiralamayı istediği DLH Genel Müdürlüğü'ne iletildi. DLH Genel Müdürlüğü'nün bakanlık oluru alarak Trabzon Valiliği'ne devretti Marina aynı anda bir protokolle kulübümüze yap-işlet-devret modeline göre ihaleyle alınacağı tarihe kadar geçici olarak Kulübümüzün kullanımına verildi” dedi. 62000 m2 su alanının korunduğu Marina'nın, 55000 m2 geri saha alanı mevcut.

Böyle bir ödül size sporun yaslandığı bir konuya daha doğrusu sporu besleyen bir konuya verildi. Böyle bir türev konunun kurumsallaşmasını alkışlayan bir ödül sizi şaşırttı mı?

Ödülü işadamı boyutunda verdiğine bakmamıştım, sonra baktığımda Kulübe kazandırdığımız HES Projesi ile ilgili olarak aldığımız bir ödül. Tabi Türkiye'de belki Dünyada da bir ilk, böyle bir tesisi meydana getirip oradan üretilecek elektrik enerjisinden elde edilecek karın ileride Trabzonspor'a çok büyük bir gelir olacağı konusu çok önemli. Kurumsallaşma adına çok önemli bir adım. Yönetim Kurulumuz göreve geldiğinden bu yana sadece sportif alanda değil kulübümüzün ekonomik anlamda da sağlam temellere oturup, kalıcı gelir kaynaklarına sahip olması adına bir dizi hamleler içerisine girmiştir. Bunlardan birisi olan HES Projesi geleceğimiz açısından en önemli yatırımlarımızdan birisi olmuştur. Bu tür çalışmalar Trabzonspor'u büyütüyor, sadece sporla uğraşmıyorsunuz, diğer işlere de girmiş oluyorsunuz. Fakat kulübün para dengesini rahatlatmak için bunları da yapmaya mecburuz.

HES Projesi'ni kamuoyuna sunduğunuz ilk dönemlerde eleştiriler de oldu, bu projeyi anlatmak zor oldu mu?

Trabzonspor'da çok uzun yıllar yöneticilik ve başkanlık yaptım. Şimdi yeniden yapıyorum. Bu işi en iyi bilenlerden biriyim. Yöneticiliğin acısını çektiğim için eleştirilerin acısını çekmedim, kulübe para gelmediği zaman ne yapılacağını bilmezler, o yüzden Trabzonspor'a proje çizen çıktığı zaman buna karşı çıkmak Trabzonspor'a karşı çıkmaktır. Çünkü buna karşı çıktığın zaman şunu yap diyeceksin. Belki Bizim bilmediğimiz bir şey vardır, onu yaparız. HES Projesine niye karşı çıksın ki, anlamış değilim, şu anda tam bir sahiplenme var. Bizim insanımız önce karşı çıkıyor, sonra sahip çıkıyor. Onun için sık sık yeni projeler buluyorum ki, öbürünü unutsunlar yeni projelerle uğraşsınlar diye. Anlatmak çok zor oluyor. İkinci HES projesinin ihalesini alır mıyız almaz mıyız bilemiyorum ama Belediye'nin İpekyolu Fuar alanının bize geçiş durumu vardı. Bu konu beni çok üzdü. Yani birisi süpermarket olursa bakkallar batar dedi, birisi bu meclis toplanmaz, diğer meclise kalır. Herkes kendine göre yaptı burada sonuçta zararlı ben çıktım. Ben her iki tarafa da teşekkür edecektim. Olmadı, herkes döndü gitti kendi işine zararı ben gördüm.

Türkiye'de futbol kulüpleri anonim şirketleşmekle beraber gelirlerini daha çok taraftarlarına yapıtkları satışlara dayandırıyorlar, oysa siz Trabzonspor'a getirdiğiniz anlayışla bir kurumsallaşma gereği olarak üretken projelere odaklandığınızı görüyoruz, bu üretken projelere yönelirken model aldığınız bir örnek oldumu?

Bunlar bizim üretimimiz. Uzun yıllar müteahhitlik yaptım, yüksek mühendisim, turizmcilik yaptım, kendi tecrübelerim var, etraftan yararlandıklarım var. Bunlarla, bu kulübü sadece taraftar geliri ile forma satmak ile (aslında forma satma işini küçültmemek lazım bayağı büyük bir iş) olacağını ama zor olacağını düşündüm ve başka projelere soyunduk, başka projelere soyununca da HES çıktı. Geçtiğimiz aylarda da Marina'nın kullanımı da Trabzonspor'a devredildi. Oraya da bir işletmeci ortak bulabiliriz. Birkaç şekilde buradan faydalanabiliriz. Sayın Vali burasının bize devri konusunda büyük destek sağladı. Bu Marina Ege Bölgesi'nde olsaydı yıllık 6-8 milyon TL gelir sağlanabilirdi. Ancak burası Trabzon. En yakın ülke olan Rus Başkonsolosluğuna gittik, tekne yapan satan bir firma varsa görüşelim dedik, Böyle bir girişimimiz de var, cevap bekliyoruz. Bunun arkasından da Trabzon içinden Belediye'den almayı planladığımız belli bir yerler var buralarda yatırımlar yapıp gelir elde etmeyi düşünüyoruz. Çünkü sadece yayın gelirleri ile bu boyutta kulüp dönmüyor. Büyük kalabilmek için sadece fikren büyük olunmuyor, bunu maddi olarak da güçlendirmek lazım, bunu projelerle de hayata geçirmek lazım. Bu projelere girince idare de zor oluyor. Personel artıyor, ama şu anda çözüyoruz.

Model aldığınız bu örnekten anlıyoruz ki; üretkenlik anlaşılan hem İspanya hem İngiltere'de ciddi bir çözüm olmuşa benzer, bu anlamda sektor seçiminde kriterleriniz ne oldu, bu konuda yanıldınız mı yoksa genellikle öngörülerinizin tamamı tutu mu sonuçta yaptığınız projeksiyonlar tutuyor mu?

Burası Karadeniz bölgesi olduğu için en uygun yatırımlardan birisinin de HES olduğunu düşündük. Bildiğim kadarıyla Karadeniz Bölgesi'nde şu anda 400 tane HES Projesi var. Bu HES projeleri coğrafi yapıyla ilgili. Bu benim yüksek mühendisken hazırladığım projem. Elektrik üretimi. Tabi Trabzon'da dağlar, kotlar çok yüksek suyun düşümlerinden elde edilen elektrik enerjilerinin satımını Konya'da yapamıyorsun bunu Karadeniz'de yapabiliyorsun. Karadeniz'in coğrafyası çok iyi. Burada HES fazla, Marina zaten deniz kenarı olduğu için ondan fazla, bunu geliştirmek zorundayız, burada tekstil düşünülemez ama Trabzon'un coğrafi yapısına uygun şeyler düşünüyoruz. Bu sefer de TS Clup ürünlerimizi çok satmaya çalışıyoruz. Ben şunu planlıyorum; Ben kulüpten giderken geride, yılda 50-60 trilyon sabit geliri olan bir kulüp bırakmak istiyorum, ve bunu söylüyorum bundan sonra için rahat rahat her sene şampiyonluğa oynayan bir kulüp olur.

Bazen personelde elemanda sıkıntısı çekiyorum. Benim anladığım bu boyutta işleri götürecek Trabzon civarından istediğimiz gibi eleman bulamıyoruz, belki çok da arayamıyoruz. İstanbul'dan buraya eleman getirmek oldukça zorlaşıyor, ama git gide daha iyi elemanlarla daha konusunu bilen elemanlarla bu işi donatmak zorundayız ve donatacağız. Çünkü kulübün menfaati çok önemli iyi eğitimli insanlarla sıkıntı olmadan işi yürütebiliyoruz.

Trabzonspor Türkiye'de çok kullanılagelen marka olma yolunda ciddi bir adım atıyor. Çünkü bundan sonraki döneminde kendi gelir gider dengesini gözeten futbol federasyonu desteklerine veya televizyonların yayın gelirlerine dayanmayan bir yapıya yöneliyor, Bu Türkiye'nin diğer futbol kulüplerine ve 600 milyon dolar büyüklüğe erişen futbol piyasası açısından neler söylüyor, Trabzon deneyimi Türkiye futbolu için neler paylaşabilir?

Ben bunu hep söylüyorum, Trabzon kent olarak küçük ama Türkiye geneli olarak çok yaygın Trabzon ve Trabzonsporlular var. Diğer kentlerin yani üç büyüklerin dışındaki futbol kentlerinin takımlarına sahip çıkması gereği birinci maddedir, eğer buna sahip çıkmazsa yani önce üç İstanbul takımından birisine sahip çıkıp sonra kendi takımına sahip çıkarsa Trabzonspor'un yanına köşesine gelemezler. Trabzonspor gibi bir marka olamazlar. Buna, bir Sivas, bir Kayseri, bir Bursa'yı gösterebilirim. Kent olarak, sanayi olarak, gelir olarak, milli gelir olarak bizden çok büyük olmalarına rağmen Trabzonspor kulübünün etrafında bile dolaşamıyorlar, dolaşabilmelidirler, çünkü kent kulüplerine tam olarak sahip değiller, önce İstanbul kulüplerine sahipler, sonra kendi kulüplerine sahipler. Biz hep örnek oluyoruz ve örnek olmaya da devam edeceğiz. İnşallah onlar da becerirler diye düşünüyorum.

 

Yoğun bir işadamısınız, İstanbulla Trabzon arasında gidip geliyorsunuz, tek faaliyetiniz profesyonel kulüp yönetimi değil, bu anlamda bir külüp yönetimi olarak ayırdığınız zaman dışında kurumsallaşma size neler sağladı?

Daha az kendi haline bırakıyorum işi, para pul işlerine yönetimdeki arkadaşlar bakıyor, üstten bakıyorum para işlerine ki, en çok baktığım iş şu anda o, diğer teknik işlere Hayrettin Bey bakıyor, bu konuda çok titiz ve becerikli bir arkadaşımız. Transfer ve para işlerinde de genç arkadaşımız Hayrettin Bey'e yardımcı oluyor. Yönetimleri seçerken Bundan sonra Trabzonspor gibi kulübe finansmandan ve kurumsal yapıdan çok iyi anlayan arkadaşlar seçmek lazım. Bu da yeni jenerasyonda bizden sonra gelen jenerasyonda var. Lisan bilen insanlar seçmek lazım. İyi bir tercümanımızın olması lazım. Hergün yapılması gereken yüzlerce kalem iş var. Eskisi gibi değil. Kulüp müthiş büyüdü. Ancak Trabzonspor kulübü her şeyin üstesinden gelebilecek bir kulüptür. Borsa'ya açık bir şirketiz, o konuları çok iyi bilen bir arkadaşa ihtiyacımız var. Hukuk bilgisi çok iyi arkadaşlar lazım. Klasik anlamda bildiğimiz hukuk bilgisi ve klasik avukatlık bilgisi ile Trabzonspor'un hukuki sorunları çözülemiyor, çözülemez de. Bu konuda yönetim kuruluna iyi arkadaşlar alınmalı ki yük dağıtılsın, umarım bundan sonra öyle olur.

Trabzonspor yönetimine geldiğinizden günden beri özellikle gelir getirici yeni projelerinizle sürekli geleceğe yatırım yaptığınızı söylüyorsunuz. Bu şekilde bir bakışınıza sebep olan etkenler nelerdir?

Ben zaten öyle bir insanım. Yaşamdan beklediğim çok önemli şey yok, yani meşhur olayım anlayışı yok bende. Biletsiz maça girmeyi çok sevmiyorum. Kulüpte kendi masamda benden başka herkes oturur, bakmam ben öyle şeylere. Benim beklentim sadece Trabzonspor'a yönelik. Onun için Trabzon'a hizmet olsun diye yapıyorum. Geçmişte benden sonra bazı sıkıntılara düşmüş kulüp, bu sıkıntılara tekrar düşmesin istedik. Hata yaparsa yine düşer. Hatalar da genelde transferlerde yapılıyor, onda da hata olursa ki mutlaka olur, bunu yüzde 15-20'lerde tutabilirseniz, her yıl üstüne bir-iki tane futbolcu koyarak her yıl şampiyonluğa oynarsınız. Kulübün borçları var. Borç kaç türlü tarif ediliyor, bankadan kredi alıyorsunuz kulübün gelirini oraya temlik ediyorsunuz, bu gelir bunu ödüyor, bu bir finansal model. Yani Bizim şu anda yönetime geldiğimizden beri açığa alınan bir tane kredimiz yok, hep kulübün gelirlerini harekete geçirdik, bu takımı yaptık.

Unutulmasın diye bunu sık sık tekrar ediyorum.

Bu yıl neredeyse rekor transferler yaptınız, zaman zaman da eleştirildiniz, neden böyle bir yol izlediniz?

Buna mecburduk, elimizde bir takım yoktu, iki türlü yol seçecektik. Ya bu takımla hiç kredi almadan idare etmeye çalışacaktım, idare edemezdik yada amatör toplayacaktık, bu takımla olmuyor bu. İki tane yol vardı, acele çözümler hemen hemen bilinen futbolcular, bir de uzun vadeli. Biz ikisini birden yaptık. Bir de altyapıya çok önem verdik, Karadenizspor var. Klasman grubunda lider ve zaten Play-off grubuna gider, bu bizim bir artımız. Bayağı bir yapılandırdık, binası, kendi yeri, otobüsü, hocası, inşallah Bank Asya'ya çıkartırız. Bizim takımımızda bile yabancı genç var. Bir de yabancı ülkede oynayan kendi futbolcularımız var. Bir de böyle bir marka yaptık. Yurtdışında çalışan iki hocamız var araştırmacı. İki-üç tane otobüs aldık bu yıl, bunlar hiç bahsedilmeyen şeyler. Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nin içinde restoranlar yaptık, çok şık şeyler yaptık. Stada çok güzel şeyler yaptık. Bunların hepsi parayla yapılıyor. Stadın üzerinin kapatılması bizi çok yoruyor o yüzden devlete kapattırmaya çalışıyoruz. Yoruyor insanı, zor işte. Zaten ligde ilk 5 aşağı-yukarı belli. Bu ilk beş Avrupa'ya gidecek. Bizim de bir yere gideceğimiz kesin, bu şampiyonlar ligi veya UEFA olabilir. Bizim stadımızın bu bölümü UEFA standardında değil, onun için uğraşıyoruz ama sürem kısaldı, Nisan, Mayıs derken ligler bitiyor. Ağustos ayında Avrupa kupaları başlıyor. Bunun gayreti içindeyiz, ona da koşuyoruz ama inşallah bir ara tıkanmayız.

Ve sürekli kamuoyunun da gündeminde olan Akyazı Projesi. Projeye bakışınız ve son durum hakkında bilgi verir misiniz?

Akyazı Projesi'nin olmasını en çok isteyen biziz herhalde. Zaten medeni şeyleri seven bir insanım. Sekiz şeritli yol olsun, otoyol olsun. Bunların hepsi insanların daha medeni ve rahat yaşaması içindir. Akyazı için o bölgedeki alanın dolgu olması lazım. Tümü dolduğu zaman korkunç bir rakam çıkıyor, onun üzerine oteller v.s Bu tabi bir finansman modeli. Kayseri'ye Belediye stat yaptırıyor, Eskişehir'e Bakan yaptırıyor. Trabzon'a da yapılmalı. Akyazı'ysa Akyazı, Avni Aker ise Avni Aker. Bir şekilde bu stat yapılmalı. Buna devletin gücü vardır. Bu proje yapımı süren diğer projelerle kıyaslanmamalıdır çünkü orada dolgu yok ve maliyeti az. Bugüne kadar Trabzonspor bu projeye öncülük etti, ancak bundan sonrası için devletin oraya bütçe ayırmasını beklemekten başka çare yok

Başbakan'la ayaküstü konuştuk, bana 'yatırımcı bul' diyor. Bu ekonomik krizde yatırımcı bulmak zor görünüyor. Birisine diyemiyoruz ki buraya gel, dediğimizde de gülüp gidiyor. Şu anda devletten başka orayı kimse yapamaz. Onun için şu anda Avni Aker'i biraz revize edeceğiz. İleriki dönemlerde inşallah önümüzdeki yıllarda

Trabzonspor'un yeniden bir şampiyonluğunun kenti çok sevindirmenin ötesinde Avrupa çıkışı için yeniden yapılanmaya çalışan Trabzon için ne tür açılımları beraberinde getirebilir?

Mesela bir Galatasaray maçı oynandı, şehirde oteller doldu, restaurantlar doldu, Avrupa kupasında oynadığınızda 15 günde bir şehirde yine aynı canlılık yaşanacak. Veya siz kalkıp gideceksiniz. Sizin dünya görüşünüz değişecek belki, bu Trabzonspor sayesinde olur. Eskiden biz bunu çok yapıyorduk. Ben kamplara yerel medyayı da götürüyorum, görsünler. Trabzonspor'un Avrupa'ya açılması Trabzon şehrini tanıtacaktır. Basın mensupları burayı tanıyacak ve Trabzon'u tanıtacak. Bizim futbolcumuz Avrupa piyasasında tanınacak. Benim kulübümün değeri artacak. Daha sosyal olacağız. Teorik olarak öğrenmeyeceğiz bazı şeyleri pratik olarak da öğrenmiş olacağız. Onun için Avrupa kupalarını çok önemsiyorum. Kulübümün de geliri çok artmış olacak.

Ürün gelirleriniz konusuna çok önem veriyorsunuz, bu konudaki çalışmalarınız hangi aşamada?

Ürün gelirlerimiz eskiye göre çok fazla. Ayda aşağı-yukarı 500 milyarı geçiyoruz, çok ciddi bir rakam ama Fenerbahçe ile karşılaştırıldığında yıllık gelirleri 44 milyon dolar ki bu Fenerbahçe'de birinci gelir, bizim birinci gelirimiz ise yayın geliri. O rakamlara ulaşır mıyız bilemiyorum ama daha çok çalışmalarımız var. Hızlı büyütmüyoruz, sağlam bir şekilde gitmeye çalışıyoruz. İstanbul'da iki mağazamız var. Françayzinglerimizi yurtdışında açmayı planlıyoruz. Haliyle satışlar da başarıyla alakalı. Yani bir maçta galip gelirsiniz satış gelirleri de artar, size olan talep de artar. Kombinelerde bu yıl erken satmaya çalışacağız, üzerine bir de Avrupa Kupası'nı katmaya çalışacağız. İyi bir sonuçla bitirirsek iyi bir gelir elde edeceğiz. Seneye daha da artar diye düşünüyorum. Ancak Trabzon'un ekonomisi çok iyi olan bir şehir değil, buna da çok üzülüyorum.

Hem yeni takım oluşturdunuz, hem ligde mücadele ediyorsunuz, Avrupa hedefiniz var, beklediğiniz yeterli desteği bulabiliyor musunuz?

Taraftarımızdan beklediğimiz ve yeterli desteği buluyoruz ama şehrin ileri gelenlerinden yeterli desteği bulmuyorum. En basidi Belediye olayı. sebebi ne olursa olsun kulübün isteği geri çevrilmemeliydi.

Nurgül GÜNAYDIN KURUM

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler