Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, Antalya kampında konuştu. Şener, federasyon ile aralarındaki kırgınlığın nasıl biteceğini bilmediğini belirtirken, Raul Meireles'in cezasını 11 maçtan 4'e düşüren Tahkim Kurulu'nu ise kararlarında Fenerbahçe'yi kollamakla suçladı. "

 

Ben hiçbir zaman içten pazarlıklı olmadım. Dışa açık bir insanım. Düşündüğümü ve bildiklerimi herkesle açık ve net paylaşıyorum" diyen Sadri Şener'in,çarpıcı açıklamalar şöyle: 

 

 

"TFF ile aramızdaki bu kırgınlık nasıl sona erecek tam olarak bilmiyorum. TFF kendini saydırmak için baskı oluşturmak istiyor. Kendini saydırma konusunda haklı olabilir. Ama saygın olmak için önce saygı duymalısın. 1-2 takıma saygı duyup diğerlerine öteden muamelesi yapması doğru değil. Dört büyük takım arasındaki mesafede ve duruşta ben farklı muamele görürsem doğal olarak rahatsız oluyorum. Eşit davranmalıdır." 

 

 

"TFF'nin kurullarında kurallar, kanunlar herkese eşit uygulanmalıdır. Ayrım yapılmaması lazım. Bu kavganın bitmesi gerek. Bizim değil, TFF öncülüğünde bitmesi lazım. Ama TFF bunu bitirmek niyetinde görünmüyor. İşlerin böyle yürümesinden yana..."

 

 

"Bakın Tahkim Kurulu'nun kararları sürekli tartışılıyor. Tahkim'in başındaki insan bu ülkede yargının başında olan bir insansa onu nasıl tartışırız. Ama bu kurulda tartışılıyor. Neden? Çünkü rengi belli; Fenerbahçeli. Tahkim'den benim anladığım şu... Fenerbahçe ile ilgili dosya gelince işe şöyle koyuluyorlar...

 

'Fenerbahçe'yi nasıl kurtarırız, ne kadar az ceza aldırırız, nasıl katkı sağlarız' mantığı ile masaya oturuyorlar. Diğerlerine ise 'nasıl engel oluruz!' Ceza konusunda nasıl orada bırakırız düşüncesi ile dosyaya bakılıyor.

 

Bunun örnekleri çok. Son kararla bunu perçinlediler. Tahkim ya da kurullar şunu yapabilmeli; Gizlilik diye bir şey yok. Burası MİT değil. Kozmik odası falan yok. Neden cezayı verdiğini, niye indirdiğini açık ve net bir şekilde kulüplerin yüzüne anlatmalı. Yaptım oldu, verdim oldu yok. Kulüp adına, kişi adına, kulüp oyuncularına aynı suçtan farklı cezalar olmaz. Olursa böyle tartışılır. Bunlardan kurtulmamız lazım." 

 

 

"Herkes kendi başarısını düşünüyor. Kazanmak için çaba sarf ediyor. Bu yolda giderken verdiği hasarların hesabını yapmıyor. Oysa yapmak lazım. Hem de birkaç kez yapmak lazım. Mesela TFF, dört büyük takımı bir araya getirip masaya oturmalı. Futbolun ağabeyi diye bizler görülüyoruz.

 

Eğer bizler rahatsızsak, diğerleri haydi haydi rahatsız olur. Birinin derdi sorunu varsa diğerleri de müdahil olmalı. Yani biri haksızlığa uğruyorsa, diğerleri de tepki koymalı. Kulüpler Birliği aslında bunun için var. Ama sadece para konuşuyor. Ben ne alırım ya da daha fazla nasıl alırım." 

 

 

 

 

"Kural-mural hak getire. Senin canın yanmış, onun canı yanmış umurunda bile değil. Bu yüzden Kulüpler Birliği'ne gitmiyorum. Dert bizim ama çare olan yok. Canı yanan bağırıyor, yanmayan ise seyrediyor. Böyle birlik mi olur?" "Futbola temizlik isteniyorsa herkes elini taşın altına samimi bir şekilde sokmalı. Kendi kapısının önünü temizleyip, komşunun bahçesine atarak ya da sokağa dökerek temizlik olmaz.

2013 yılı bunun için fırsat olmalı."

 

 

Sadri Şener, ligin ilk yarısında takımın gösterdiği performans ve ara transfer konusunda ise şöyle konuştu: 

 

Şenol hoca transferde yerli oyuncu istedi. Yabancıya sıcak bakmıyor. Ama yerlilerin de durumu ortada. 

 

Önümüzdeki sezon yabancı sayısı sınırlandırılacak. Türkiye'ye yabancı getirmenin kriterleri olmalı. Milli sayısından tutun da yaşına kadar. Şu şartlarda 'tuttuğunu al gel' mantığı var. 

 

En çok üzüldüğüm olay; Şampiyonlar Ligi'nde birkaç dakika içinde kaybettiğimiz çeyrek final oldu. 

 

Trabzonspor formasını giyen oyuncu kaybedince benim gibi bir şeylere üzülmeli. Mesela üç derbide yenilmedik.

 

 

 

Bu maçlara futbolcu kendi motive oluyor. Ama Bursa, Eskişehir ve Antalya maçlarındaki yenilgiyi hazmedemedim. Üzüldüm, yıkıldım, dağıldım. 

 

 

 Onur ile konuştum. Mutlu olduğunu söyledi. 'Bir yere gitmem' dedi. Avrupa'ya gitmek istiyorum diyerek yurt içinde kalan da oldu. İnsana bir yerde güvenmek istiyorsunuz. Ama bakıyorsunuz ki sözleşmesi olan da, söz veren de gidebiliyor. Süt bu bazen çiğ de içilebiliyor. Ama Onur farklı. Ona güveniyorum.

 

 

"Bizim jenerasyonun artık futbolun içinden çekilmesi lazım. Gençlerin göreve gelip, çalışması lazım. Nedense gençler sorumluluk almaktan kaçıyor. Ben, Trabzonspor'da en uzun süre yöneticilik yapan insan oldum. Şu anda 60 yaşını devirdim. Ne kadar koşabilirim ki... Ama gençler horondan kaçıyor. Onlar daha çok krema bölümünde yer almak istiyor."

 

 

"Spor kardeşlik diyoruz ama şiddeti kesemiyoruz. Her takımın taraftarı her maça gidebilmeli. Suç işleyen bedelini ağır ödemeli. Hatta bana kalırsa statlar eskiden olduğu gibi yüzde 50-50 taraftara eşit bölünmeli. Biz her yerde yüzde 50'yi doldururuz. Ama bizim dışımızda bunu seslendiren yok. İşlerine gelmiyor."