Şikenin ağababasını yaptılar

Haber61/Röportaj - Trabzonspor’un son genel kurulu olaylı bitti. Bitti bitmesine de öfkesi dinmedi! Olayların başlangıcı divan kurulu seçiminde yaşandı. Salonda büyük bir çoğunluğun oyunu aldığını belirten Ali Sürmen Başkanlığındaki Divan Listesinde yer a

Şikenin ağababasını yaptılar
Haber61/Röportaj - Trabzonspor’un son genel kurulu olaylı bitti.
 
Bitti bitmesine de öfkesi dinmedi! Olayların başlangıcı divan kurulu seçiminde yaşandı.
 
Salonda büyük bir çoğunluğun oyunu aldığını belirten Ali Sürmen Başkanlığındaki Divan Listesinde yer alan Divan Başkan adayı Ali Sürmen’in yardımcısı avukat Yusuf Reha Alp, o anları anlattı. 
 
- Trabzonspor Mali Genel Kurulu'nda neler oldu? Yönetici Köksel Güney'in tutumundan başlayalım isterseniz. Siz de Ali Sürmen’in listesinde Başkan Yardımcısıydınız. Gerçekten seçimi siz mi kazandınız? Eğer öyleyse görev size buna rağmen nasıl oldu da verilmedi?
 
Attila İlhan'ın "Cinayet Saati" diye bir şiir vardır, bilirsin.  Orada der ki şair, "cinayeti kör bir kayıkçı gördü / ben gördüm, kulaklarım gördü". Mali Genel Kurul'da hangi listenin Divan Başkanlık seçimini kazandığını körler gördü, kulaklar bile gördü ama bir tek Köksal Güney göremedi. Kendisini can-ı gönülden tebrik ediyorum. Telefon açan eşine dostuna diyormuş ki, "Ben orada Divan'ı Ali Sürmen'in listesine teslim etseydim, büyük olaylar çıkabilirdi. Onları engellemiş oldum." Yani bir nevi bizi korumuş sağolsun, varolsun. Yalnız bu arkadaşlara bizim korunmaya ihtiyacımız olduğunu kim söyledi, orayı anlayamadım.
 
Kendileri Trabzonlu ve kabadayılar da, biz Paris doğumlu muyuz? Ya da ağaç kovuğundan mı çıktık da orada bize saldıracaklar da karşılığını almayacaklar? Öyle mi zannediyordu bu arkadaşlar? Sonra, burası dağ başı mı? Bir spor kulübü mali genel kurul mu yapıyor, mafya birlikleri kendilerine ombudsman olarak ağır abi mi tayin ediyorlar? Siz göz göre göre kongre delegelerinin iradesini hiçe sayacaksınız, görmezden geleceksiniz sonra bir de çıkıp hiç utanmadan, "Ben doğru olanı yaptım" diyebileceksiniz.. Bize de "pes" demek düşer, başka birşey değil. Dernekler Yasası 32. maddesini açıp okusun. Kendisi hakkında sayıma hile karıştırmaktan suç duyurusunda bulunulacak.
 
Bundan sonrasını o düşünsün.. Ama şu kadarını söyleyeyim, Trabzonspor Yönetim Kurulu bu saatten sonra, sakın, "şike yapıldı, hakkımız yendi, kupamız çalındı" gibi söylemlerde bulunmasın. Çünkü şike yapmak, sadece müsabaka sonucunu etkilemek değildir. Sayımda da şike olur. Trabzonspor Yönetimi şikenin ağababasını Cumartesi günü kendi genel kurulunda yaparak, derdinin "hak, adalet, ahlak" olmadığını dosta düşmana ilan etmiştir. Bu yönetimin tek derdi, gerekirse zor da kullanarak koltukta bir gün daha fazla kalabilmektir. 
 
DEVAMI 2. SAYFADA
 
 
Ha siz ha diğer kongre divanı. Ne fark eder? Yani Sabrı Sadıklar ve listesinin görev yapması somut olarak nasıl etkilemiş olabilir kongreyi?
 
Kongre yönetmek kolay iş değildir. Tüzüğe, dernekler yasasına ve medeni yasaya hakimiyet gerektirir. Tek başına hepsini bilmeniz mümkün değilse, ekipteki diğer arkadaşlarınız sizi tamamlar. Şimdi bu arkadaşların yönettiği kongreye bakalım, neler olmuş. Bize, kongreye verilen arada yaptığımız toplantıda "tarafsız ve objektif kongre yöneteceğiz" diye söz veren bu arkadaşlar, resmen yönetim kurulunun bir neferi gibi çalıştı, o şekilde hareket etti. Bunun haricinde bir sürü yanlış işlemin de altına imza attılar.
 
En basiti, gündemden madde çıkarılması oylandı, kabul edildi, daha sonra yeni gündemi oylamadılar bile. Yönetim Kurulu üyesi olan bir konuşmacı konuşmasını bitirip, başka bir yöneticiyi konuşmacı olarak kürsüye davet etti, kongre divanı da bunu seyretti. Buna bile müdahale etmedi. Allahaşkına kongrede divanın söz vermediği adam çıkıp kürsüye konuşabilir mi? Bir konuşmacı başka bir konuşmacıyı benden sonra o da biraz konuşsun diye kürsüye davet edebilir mi? Daha bu kadar temel usul kurallarından bile habersiz bir divan vardı kongre salonunda.
 
Tabi bunlar asıl yanlışlarının yanında, tali kalıyor. İki önerge ile ilgili iki fahiş hatalı karar verdiler. Önergenin birisi, "45 gün sonra seçimli bir kongre toplanması konusunun genel kurulda oylanmasıydı". Divan, bunu önce, "Gündeme madde eklenemez" diye reddetti. İtiraz ettik, o söylediğiniz olağanüstü genel kurullar için geçerlidir, yeterli sayıya ulaşırsanız olağan genel kurullarda gündeme madde ekletebilirsiniz, dedik. Anladılar ki yaptıkları yanlış, hemen, "gündeminde seçim maddesi bulunmayan toplantılarda gündeme seçim maddesi eklenemez. Tüzük hükmü çok açık" dediler ve önergeyi oylatmadan reddettiler.
 
Söyledikleri madde tüzüğün 38 / b-5. maddesi. Evet doğru böyle bir madde var, ancak bu, yönetim kurullarının, seçimsiz kongrelerde ilgi azlığından istifade ederek baskın bir seçim yapmasını engellemek adına konmuş bir madde. Yani siz seçimsiz genel kurulu önerge vererek seçimli hale getiremezsiniz. Oysa divana verilen önerge, 45 gün sonra seçim yapılmasına ilişkin bir önergeydi. Siz bu önergeyi nasıl oylatmadan reddedersiniz? Kim size böyle bir yetki ve hak veriyor? Hani objektif olacaklardı? 
 
İkinci hukuksuzluk, usulsüz yapılan 1630 üyenin durumuna ilişkin önerge sırasında yaşandı. Bu önergeyi de gündeme dahi almadılar. Tüzüğe göre bu yapılabilir dediler, geçtiler. Kongre Divanı Başkanı Sabri Sadıklar’ın bu önergede sanki bir yönetim kurulu üyesi imişcesine yaptığı konuşmadan ise ben utandım, kendisi oralı olmadı. Yahu sen kongre divanını yönetiyorsun, sana mı kaldı önerge aleyhine konuşmak. Senin görevin onu oylamak. Genel Kurul, bir derneğin en üst organıdır. Madem bir korkunuz yok, madem bu üyeler usulüne uygun üyeler, sen kendi delegene bunu oylatmaktan neden kaçıyorsun? Neden korkuyorsun?
 
Velhasıl, utanmazlıkla başlayan kurul, usulsüzlük, hukuksuzluk, kabadayılıkla bitti.. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Hakan Kulaçoğlu’nun konuşmasında dediği gibi, başkanlık makamında oturduğunuz kurumun artık sadece adı Trabzonspor’dur, başka hiçbir şeyi değil...
 
DEVAMI 3. SAYFADA
 
 
- Mali Genel Kurul'da Divan Başkanı Ali Özbak'ın, ya da diğer kurulların Başkan ya da üyelerinin tutumlarını değerlendirebilir misiniz?
 
- Üzülerek söylüyorum ki, Trabzonspor Divan'ında Ali Özbak devri artık fiilen bitmiştir. Kendisi bunu en kısa zamanda resmiyete de dökerse hem şahsına hem de kulübe son bir hizmet daha yaparak gitmiş olur. Yok yapmaz da Şubat ayında yapılacak olan Divan Genel Kurulu'na kadar beklemeyi tercih ederse, zaten giderek erimekte olan prestijini tamamen tüketmiş olur. Bu söylediklerim Sicil ve Denetleme Kurulları için de geçerlidir. Orada o kadar tartışma yaşanır, kongre divanı büyük bir yüzsüzlük ve utanmazlıkla gasp edilirken, ben bu büyüklerimizi, arkadaşlarımızı tek bir itiraz dile getirirken görmedim. Yönetim Kurulu'na en ufak bir uyarıda bulunduklarını görmedim.
 
"Burada bir yanlış yapılıyor ve biz bu yanlışa ortak olmayız" derken görmedim.. Bu büyüklerimizden kimileri kongre salonuna dahi gelmeye gerek duymamıştı. Gelenler de sağolsunlar koltuklarından kalkma zahmetinde bulunmadılar. Şimdi böyle söyleyince diyorlar ki, "Bizim tüzük gereği bir yaptırım gücümüz yok". Sanki onlara bir yaptırımda bulunun diyoruz.  "Buğz edin bari" diyoruz. Kaşlarınızı çatın bari de safınızı bilelim, diyoruz. Kaldı ki, tüzükte onlara verilmiş çok büyük bir yetki var aslında, buyursunlar şimdi onu kullansınlar. Tüzüğün 45. maddesi çok açık. Denetleme Kurulu, tarihini ve gündemini belirleyip Olağanüstü Genel Kurul'u toparlayabilir. Bir hizmet yapmak istiyorlarsa bu yetkilerini kullansınlar. 
 
DEVAMI 4. SAYFADA
 
 
- Neden kızgınsınız bu kurullara? Sadece genel kurulda herhangi bir tepki göstermedikleri için mi?
 
- Trabzonspor Divan Kurulu, bundan yaklaşık 2 ay önce bir genel kurul yaptı. Bu genel kurulda, kulübe tüzüğe aykırı olarak yapılan üyelerin durumu gündeme geldi. Bir kişi yönetimin bu tasarrufu lehinde, diğerleri aleyhinde olmak üzere 5-6 kişi de bu konuyla ilgili konuşma yaptı. Sadece bu kadar. Ne oylama yapıldı ne de başka bir şey. Cumartesi günkü mali genel kurulda öğreniyoruz ki, o gün bu konuşmalar tutanağa olumlu görüş olarak geçirilmiş ve sanki Divan Genel Kurulu bu tasarrufa onay vermiş gibi sunulmuş. Bakın bunlar bizim ağabeylerimiz, amcalarımız o yüzden ağır konuşamıyorum haklarında ama ben de bir Divan Kurulu üyesiyim.
 
Hem de Trabzonspor tarihinin en genç Divan Kurulu üyesiyim. Siz, nasıl böyle bir usulsüzlük yapabilirsiniz? Benim de üyesi olduğum Divan'ın, bu işlemlere onay verdiğini hangi yüzle söyleyebilir, tutanağı o şekilde tutarsınız? Bunun izahı nedir Allah aşkına? Kaldı ki, herşeye rağmen, bu konuşan üyeler onay bile vermiş olsa, 5 kişinin onayı koskoca Divan Kurulu'nu nasıl olur da bağlar? Bakın tüzük çok açık. 10 / c maddesi diyor ki, "Üyeliğe kabul döneminde, başvuruda bulunan üye adaylarının, bir önceki yılın üye sayısının yüzde beşi kadarı üyeliğe kabul edilir. Bu oran, ilgili dönem içerisinde bir defaya mahsus olmak üzere, divan genel kurulunun görüşü alınarak yönetim kurulu tarafından arttırılabilir."
 
Şimdi siz, bu maddedeki engeli aşabilmek için böyle bir yol buldunuz demek ki. Çıkan sonuç bu.. Divan olarak, yönetimin elini rahatlatmak adına resmen usulsüzlük yaptınız. Bunun başka bir izahı var mı? Divan Genel Kurulu'nda bu konuyu oylatırsınız, üyeler, yüzde beşi aşan kısma bir defalık onay verilmesini kabul eder, bize de o zaman söyleyecek söz düşmez. Ama bunların hiçbirini yapmadan oldu bittiye getirerek bu tüzüğe aykırı tasarrufu meşru hale getirmeye çalışırsanız, ki öyle yapmışsınız, o halde artık bir dakika daha o koltukta oturmamanız gerekiyor. Divan ve Sicil Kurulları olarak, derhal istifa etmeleri şart olmuştur. 
 
DEVAMI 5. SAYFADA
 
 
Trabzonspor eski Başkanı Sadri Şener hakkında şike imasında bulunmasını nasıl buldunuz? Ya da Faruk Özak’a azılı düşmanın denmesini?
 
İbrahim Hacıosmanoğlu bunu devamlı yapıyor. Sürekli kendine bir düşman, ya da düşmanlar grubu yaratıyor, böylece de onlara kızan belirli bir grubun desteğini almış oluyor. Siyaseten doğru bir anlayış olabilir belki bu ancak Trabzonspor Kulübü’nü yönetiyorsunuz siz, Trabzonspor Partisi’ni değil. “Faruk Özak düşmanımdır” ne demek Allah aşkına birisi bunu açıklayabilir mi? Savaşta mıyız? Kanlı mıyız? Bu husumet nerden geliyor? Rakibinizin başkanına bile bunu diyemezsiniz siz, kaldı ki eski başkanınız ve futbolcunuz hakkında söyleyeceksiniz. Ne kadar eski adam varsa hepsine hakaret edelim, hepsini kötüleyelim, hatta hiçbirini kulüpten içeriye sokmayalım, tamam..
 
Ama bu son bir yılda borcun 115 milyon lira arttığı, Trabzonspor’un mali kaynaklarının kuruduğu iflasa sürüklendiğimiz gerçeklerini değiştirecek mi? Bir Başkan’a yakışmıyor bu söylemler. Başkan dediğin ayrıştıran değil, birleştirendir; kavga eden değil, bütünleştirendir; suçlayan değil, koruyup, kollayandır. Bizim Başkan, tam tersini yapıyor. Hâlbuki çok zor bir şey değil bunu yapmak. Gel, hepsini toparla, insanlara değer verdiğini göster, fikirlerini uygulamak zorunda değilsin, ama dinle, saygı duy onlara.. Başka da bir şey istedikleri yok zaten. Kongrede Serdar Bali’ye küfür etti mesela birkaç terbiyesiz.
 
Bu dangalaklara sormak lazım, siz bugün Trabzonsporluysanız, bu Serdarların, Şenolların, Ali Kemallerin, Özkanların, Suatların sayesinde değil mi? Şamil Ekinci, Celal Ataman, Ali Osman Ulusoyların sayesinde değil mi? Ne zaman biz bu kadar vefasız bir toplum olduk, ben bilemiyorum doğrusu. 
 
Sadri Bey hakkında söylenenleri ise hiç ciddiye almam. Bunlara yorum yapmaya kalkarsam bu sözler sanki üzerine konuşulabilecek sözlermiş gibi algılanır. Her şeyden önce ben kendime yediremem onu, başkası yerse de afiyet olsun...
 
DEVAMI 6. SAYFADA
 
 
Sizi en çok rahatsız eden neydi genel kurulda?
 
Yavuz Saltık’a saldırdılar mesela. Fiili olarak adamı dövmeye kalkıştılar. O kadar kalabalık olmalarına rağmen onu dahi beceremediler gerçi. Bir de Mustafa Erdem ve oğluna vurdular. Çocuğun burnu kırılmış. Şayet, Trabzonspor Yönetim Kurulu ve o kurulun Başkanı, bunlardan rahatsız olmadılarsa insanlıklarını bir sorgulasınlar derim ben. Kendilerine muhalefet eden herkesi kaba kuvvetle, eşkıyalık ile durdurabiliriz sanıyorlarsa fena yanılıyorlar, söyleyeyim ben onlara.
 
Trabzonspor Kulübü Başkanı, kendi kulübünün kongresinde arkasında yüz tane korumayla oturmayı kendine yakıştırıyorsa sorun yok. Kimden korkuyor, kimden korunuyor? Kendi seçmeninden mi? Biz tam, bu iptidai görüntülerden kurtulup çağdaş bir kulüp olma yolunda ilerliyoruz zannetmiştik ama seksenlerin o üçüncü sınıf berbat mafya filmlerine geri döndük. Bunları görünce utanıyorum. Kulübe üye bile olmayan saçma sapan herifler, abileri gibi düşünmeyen insanlara talimatla saldırma cesareti gösteriyorsa, artık o kongrenin adı Trabzonspor Kongresi olmaz. Siz ne isim koymak istiyorsanız onu koyabilirsiniz.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler