Haber61 - Haber Servisi - Fenerbahçe kongre üyesi AK Parti Trabzon Milletvekili Süleyman Soylu, hukuk katillerinin vermiş olduğu kararı nasıl değerlendirdiği merak konusu.
Soylu, bu durum karşısında Fenerbahçe aleyhine acıklama yapmaması ve Trabzon'un menfatlerini savunmaması akıllara hala daha bu kulübümü savunuyor sorusunu getirdi. Kamuoyu Soylu'dan Fenerbahçe'den istifa etmesi ve Trabzonspor'un hakkını savunması bekliyor.
Yayıncı Münir Üstün’ün Kanal 7 adına 2011’de Süleyman Soylu ile yaptığı röportajla ilgili yazdığı ve Soylu’nun iki takımdan hangisiyle daha çok gönül bağı olduğuna ışık tutan yazısı şöyle:
Ben aynı zamanda Trabzonspor kongre üyesiyim de. Fenerbahçe kongre üyeleri olarak küçük de olsa bir arkadaş grubumuz mevcut. Üye olduğumdan beri Fenerbahçe’nin her kongresinde oy kullandım. İnşallah Trabzonspor’un kongrelerinde de oy kullanmak nasip olur.
Trabzonspor – Fenerbahçe maçını oğlunuz Engin Soylu ile birlikte mi izliyorsunuz?
Engin ile futbolun dışında her türlü ortam, ortak kullanılabilir. Ama futbolda son derece bencil olduğunu düşünüyorum. Bu da onun hakkı. Çocukluğumda ve gençliğimde ben de Trabzonspor’un yenilgilerinden sonra kahrolurdum. Onun için Engin’i anlayabiliyorum. Ancak, yetmişine merdiven dayamış amcamı Trabzonspor’un yenilgilerinden sonra anlamakta zorlanıyorum.
Şike Türk futbolunun gerçeği mi?
Şike, tam bir ahlâksızlıktır. Emeğe karşı, hakkaniyete karşı, sevgiye karşı, taraftarlığa karşı acımasız bir sömürüdür. Türk futbolunda normal görünüyor olması, patolojik bir durumdur. Bunu, kim olursa olsun haklı göstermek, normalleştirmek; insan hayatında çok etkin olan futbol sporu üzerinden, materyalist yaklaşımla, güçlülerin ve haksızların, hangi sebeple olursa olsun haklıları ezebileceği şovunun görsel ifadesidir.
Şikeyi herkes yapıyor diye mazur göstermek çaresizlik, zayıflık ve bedbahtlıktır. Spor yöneticileri ve ülkeyi yönetenler, bu konuda alacakları kararlarla sadece futbolu değil, zihinleri henüz yeni gelişmekte olan futbol tutkunu olan çocuklarımıza, en önemli hayat dersini vermiş olacaklardır. Aksi, medeniyetimize ve benliğimize uymayan bir nesil aşısıdır ki, üzülürüz.
Neden Şike Sürecini iyi yönetemedi?
Eski Türkiye mantığıyla baktılar. İlişkilerin, kuvvetli ağların, hukukun ve Avrupa’da yerleşik hakkaniyet düzeninin üzerinde olabileceğini düşündüler. Küreselleşmeyi iş aleminde iyi anlayıp spor aleminde işin üzerini örtebileceğini düşündüler.
Tipik şark kurnazlığıdır. Oysa, milletin vicdanını öteleseniz de içinde bulunduğunuz veya bulunmak için çaba sarf ettiğiniz dünyanın kuralları size kırmızı kartı gösterir. Ayrıca, spor adamlığı, adanmışlık demektir. Spora kendini adayanların, sporun en üst düzeyine geldiği günler bu tartışmalarımızın en aza indiği günler olacaktır.
Reklama, sermaye gücüne ve mafyaya teslim olan spor, aslında elimizde olmadan yumuşak suç örgütlerine döner. Futbolumuzun karşı karşıya kaldığı travma budur. Yeni kurallarla bezenmedikten sonra, pansuman yöntemlerle tedavi edilemez.