Tahkim'den TS'yle ilgili şok iddia

Türkiye Futbol Federasyonu'nun Trabzonspor - Sivasspor maçında aldığı kararı da yorumlayan Arslan, federasyonun hükmen yenilgi kararını bozamayacağını söyledi.TFF, HÜKMEN YENİLGİ KARARINI BOZAMAZ"-Bu gündem maddesi futbol kamuoyunda hala sıcaklığını koruy

Tahkim'den TS'yle ilgili şok iddia

Türkiye Futbol Federasyonu'nun Trabzonspor - Sivasspor maçında aldığı kararı da yorumlayan Arslan, federasyonun hükmen yenilgi kararını bozamayacağını söyledi.

TFF, HÜKMEN YENİLGİ KARARINI BOZAMAZ"

-Bu gündem maddesi futbol kamuoyunda hala sıcaklığını koruyor. Bugüne kadar Tahkim Kurulu önüne gelen dosyaları karara bağladıktan sonra açıklamasını yapar ve konu kapanırdı. Ama bu sefer siz kararınızı TFF Yönetim Kurulu'na gönderdiniz ve kararı TFF Yönetim Kurulu'nun açıklamasını uygun gördünüz. Neden bu sefer böyle oldu? Sizin kararınızı Yönetim Kurulu değiştirebilir mi, böyle bir yetkisi var mı ki böyle bir yol izlediniz?

Hayır, hayır. Biz kural olarak bize itirazı yapılan bütün başvuruları veya disiplin cezalalarıyla ilgili itirazların sonucunu biz kesinleştiririz. Bu olayda da biz sonucunu kesinleitirmiş vaziyetteyiz. Ama biz sadece tescil konusunda Futbol Federasyonu'na bir nevi görev verdik. Maçların tesciliyle ilgili kararları TFF Yönetim Kurulu'nun vermesi lazım.

 

Bundan önce aldığınız kararlarda TFF Yönetim Kurulu'na böyle bir görev vermiyorsunuz da bu sefer böyle yaptınız?

Burada tescil kararını aramızda böyle düşündük ve hukuken böyle yapmanın daha uygun olduğu sonucuna vardık. Ama bu sonucun herhangi bir şekilde TFF Yönetim Kurulu tarafından daha değişik bir şekilde değerlendirilir, sonuçlandırılır şekilde asla düşünülmemeli. Bizim gerekçeli kararımız çok açık şekilde bellidir. Biz Trabzonspor'un hükmen mağlubiyeti şeklinde karar verilmesi gerekirken böyle bir karar verilmiş olmasının uygun olmadığını belirterek, kararı kaldırdık. Halk tabiriyle kararın bozulması sonucu doğdu. O nedenle başka türlü karar vermesi mümkün değil, TFF Yönetim Kurulu sadece bir formalite, usulen bir şekil kararı alacaktır, o kadar.

 

-Bundan sonraki kararlarınızda da tescille ilgili olanları TFF Yönetim Kurulu'na mı göndereceksiniz?

Şimdi bu olayda biz bu kararın kaldırılması şeklinde karar verdik. Bu tereddüt bana başka yerlerden de geldi ama tereddüt edilecek bir nokta değil, çok açıktır. Yargıtay da kararı bozar, esas mahkemesine gönderir, esas mahkemesi Yargıtay'ın görüşü doğrultusunda karar verir. Biz bir nevi buna benzer bir uygulama yaptık ama farklı bir sonuç yoktur.

 

"BİZDE GECİKME YAŞANMADI"

-Bu kararın öncesine gidelim. TFF Yönetim Kurulu bir karar aldı ve kamuoyunda gündemin ilk sırasına oturdu. Akabinde çeşitli eleştiriler oldu. Maçın hakemi dinlenecek dendi, Tahkim toplandı. Hakem Avrupa Kupaları'nda maç yönettiğinden gelemedi, karar bir sonraki hafta yapılacak toplantıya bırakıldı. Karar süreci böyle böyle uzadı. Ciddi anlamda rahatsızlık verdi bu konu. Bu süreçte TFF Başkanı sayın Haluk Ulusoy 'Biz Tahkim Kurulu'nun vereceği karara saygılyız' şeklinde bir açıklama yaptı. Bu da, 'Kararı Tahkim bozacak demek ki' şeklinde değerlendirirldi. Siz bundan rahatsız oldunuz mu?

Bizde bir kere bir gecikme olmadı. Bize dosya intikal etti ve hatta biz o kadar çabuklaştırma çabası içerisinde olduk ki Sivasspor'un  müracaatını değerlendirdiğimizin ertesi günü Trabzonspor bize müracaat etti. Biz derhal pazartesi günü hiç yapmadığımız bir şekilde fevkalade bir toplantı yaparak, onlara da dilekçelerin tebliğ edilmesi, cevap istenmesiyle ilgili olarak süreyi tamamlamak için 3 gün süre vererek Perşembe günü yapılacak toplantıya yetiştirmeye çalıştık. Ki bütün tebligatlar cevaplar vesaire hepsi Perşembe gününe toplansın, soruşturmayı da tamamlayalım ve o gün kararı verelim diye. Ancak hakemin bir maçının olması, mazeret beyan etmesi dosyanın gecikmesine neden oldu. Bizde zaten keyfi bir gecikme asla söz konusu değil. Olamaz da zaten.

 

"TEMSİLCİLER ARASINDA ÇELİŞKİ VARDI"

-Peki karşılaşmanın hakemi Demirlek'i dinlediğinizde gerçekten kafanızda daha da kesinleşen netleşen şeyler oldu mu?

Şimdi, bizim için burada 2 temsilcinin, gözlemcinin ve 4. hakemin ve bilahare maçın hakeminin dinlenmesi çok önemliydi. Buradakli sorgulama sırasında arkadaşlarımın kafalarında doğan tüm tereddütleri giderecek ciddi sorular sorduk biz. Bu sorulara aldığımız cevaplarda çok önemliydi. Buradaki sorgulama çok önemli. Çünkü buradaki sorgulama esnasında temsilciler arasında bir takım çelişkileri tespit ettik.

 

-Ne gibi çelişkiler?

Şimdi o detaylara girmemiz çok doğru değil ama bazı çelişkileri tespit ettiğimiz zaman kendilerini yüzleştime ihtiyacı bile duyduk. Bakın o kadar yani. Tüm dinlediğimiz kişilere önce yemin verdirdik. O bakımdan burada yapılan sorgulama, sorular, cevaplar sonunda bir takım şeyleri teşekkül etti. Hiçbir şekilde bizim önümüze gelen dosyayla ilgili önyargımız olamaz. Kesinlikle olamaz. Gereken hukuki prosedürü tamamlarız, dosyayı tamamlarız, müzakereye gireriz, o müzakere esnasında birbirimizi ikna da edebiliriz, fikir değiştirenler de olabilir, çok doğaldır. Biz kararımızı verene kadar her türlü tartışmayı yaparız, sonuçta kararı veririz, ve bizim kararımızdır, o kararı kamuoyuna rahatlıkla açıklarız altına da imzamızı atarız.

 

-Bir kişinin yemin vermiş olması kanaat etmenize yeterli mi?

Hukuk bu. Mahkemelerde öyle. Ama yemin vermesine rağmen doğruyu söylemiyorsa o onun kendi insani ve ahlaki sorumluluğuyla ilgili.

 

-Çelişki dediniz. Gözlemleri mi farklıydı?

Şimdi bu soruşturmayla ilgili bir takım özel hususlarla ilgili bir konu ama şunu söyleyebilirim ki Birinin söylediğinden ötekisi bazı farklı şeyler söyleme durumunda kaldı. O nedenle bizde böyle miydi demek sorunda kaldık. Bu kadar söylemem yeterli zannederim. Ki gerekçeli kararı okursanız karşı oy da vardır ama karşı oy da federasyonun kararından farklı bir gerekçeyle o karara katılmadı. Yoksa federasyonun vermiş olduğu karardaki gerekçeye de katılmadı.

 

-Siz Tahkim olarak hakemi, temsilci ve gözlemcileri dinlediniz. Dinlemeniz gerekiyordu çünkü. Peki TFF'nin bu kararı alırken bu kişileri dinlemesi gerekmiyor muydu?

Bu sualin cevabını ben vermem, veremem de zaten. Biz önümüze gelen dosyada hukuken ne gerekliyse, ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık.

 

"TFF'NİN KISA ZAMANDA KARAR VERMEMESİ SPEKÜLASYONA NEDEN OLDU"

-Peki bu karar sürecinde bir kaos oluştu mu? Çünkü bu süreç, futbol kamuoyunda kaos olarak nitelendirildi.

Şimdi tabi bu kararın TFF Yönetim Kurulu tarafundan çok kısa bir zaman içinde verilmemiş olması belki bir takım tartışmaların, spekülasyonların sebebi oldu, olabilir de. Ama önemli olan bizim vereceğimiz karardı, biz verdiğimiz kararda doğruyu yaptığımıza inanıyoruz.

 

-Bu kararınız TFF Yönetim Kurulu'yla Tahkim Kurulu'nu karşı karşıya getirdi mi?

Ne münasebet. Biz hukuk organıyız. Nihayi yargı organıyız. TFF Yönetim Kurulu üyeleri ve başta başkanı Sayın Haluk Ulusoy, hukukun üstünlüğüne inanmış ve saygısı olan kişiler ve bugüne kadar biz ilk defa TFF Yönetim Kurulu'nun kararını bozmuyoruz ki. Bu ilk defa olmuş gibi kamuoyunda da bir hava görüyorum ben. Biz defalarca yönetim kurulunun kararını bozduk.

 

"HAKEMİN DOKUNULMAZLIĞI BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"

-Ama bu çok hassas bir konuydu.

Tamam kamuyou bununla çok ilgilendiği için bunu biliyor. Ama biz bir sürü Yönetim Kurulu kararını bozduk. Hiç bu kadar da kamuyounda tartışma konusu, polemik konusu olmadı, hiç vay efendim denmedi. Biz bu kararımızı verirken ileriye dönük bazı şeyleri de düşündük. Futbolda saha olayları bizim için çok önemli. Biz saha olaylarında neyin nasıl olması gerektiğine ilişkin bir takım mesajlarda veriyoruz. Yol da gösteriyoruz. Bizim için saha olaylarında bir kere hakemlerin dokunulmazlığı çok önemli. Buna çok hassasiyet gösteriyouz. Bunu kamuyonun bilmesinde yarar var. Hakemler futbolun çok önemli bir unsuru. Bu kadar geniş yetkileri verilen insanların korunmaları zorunlu. Hakemlere dokunulmasına şiddetle karşıyız. Ama burada hakemlerin geniş yetkilerine saygılı olduğumuzu ancak hangi konularda nereye kadar denetime tabi olduklarını, bu şekilde hakemlerinde neler yapması gerektiğini gene belirterek bir nevi önümüzdeki maçlarda hem hakemlerimize hem kamuyouna bir mesaj verme amacında taşıyarak gerekçeli kararımızı bu kadar geniş tuttuk.

 

-Hep söylenir ve siz de çok sık kullanıyorsunuz. Her maç, her dosya kendi şartları içinde değerlendirilir diyorsunuz. Ama hukukta biliyoruz ki emsal vardır. Peki Tahkim Kurulu'nda neden emsal olmuyor.

Var bizimde emsallerimiz var. Tekme atmak emsaldir, onda 2 bunda 3 maç ceza vermişsen bunda bir yanlışlık var demektir. Küfür etmenin talimatda cezası bellidir. Bunun gibi cezası belli olan bir takım cezalar vardır. Şimdi burada bir şeyi belirlemek için olayı her yönüyle ortaya koymak lazımdır. Sahaya bir seyirci girer futbolcuyu bıçaklar, bir seyirci girer hiçbir şey olmaz. Hepsinin şartları farklıdır.

 

"VESTEL'İN ÇEKİLMESİNİN BAŞKA NEDENLERİ VARDIR"

-Peki TFF Yönetim Kurulu'nun Trabzon-Sivas maçıyla ilgili almış olduğu karar üzerine Vestel Manisaspor'un sponsorluktan çekiilme kararı aldı. İsim vermeden ligin ilk haftasında oynanan maçla ilgili TFF'nin vermiş olduğu karar ana gerekçe olarak gösterildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sponsorluk işi ayrı bir olay, futbol oyunu ayrı bir olay. Tabii sponsorluk futbol olayını daha cazip daha hoş bir şekilde daga iyi şartlarda oynanmasına yardımcı olan bir unsur. Sponsorluğu tabii ki destekliyorum ama Vestel Manisa'nın gerek kendileriyle ilgili karardaki tutumunu, gerekse bu olaydaki tutumunu çok doğru bulmuyorum. Neden doğru bulmuyorum, Vestel Manisa olayında, demin de belirttiğim gibi hakemlere yönelik eylemlerde bizim bakış açımız çok katı. Bu olayda da kendilerinin olayıyla aynı şekilde olduğunu zannettikleri -ama aynı olmayan- olay nedeniyle sponsorluktan çekilmelerini ben çok uygun bulmuyorum. Bunun olsa olsa başka bir takım nedenleri vardır, ben o nedenleri de bilemem zaten. Ama keşke çekilmeselerdi, çünkü Vestel çok büyük bir müsessese. Sporun içinde olmasında çok büyük bir yarar var, spora yarattığı kaynak açıısndan çok büyük bir fayda vardı. Keşke kaynak yaratma imkanı devam edebilseydi idi. Ama karar kendilerinindir.

 

"HUKUK, KAMU VİCDANINDAN ÖNCE GELİR"

-Bu kararları bir hayli konuşuldu, gündem oluşturdu.

Evet doğrudur konuşuldu, Vestel Manisa maçındaki kararımızla ilgili eleştiriler çok haksızdı, yanlıştı. Bunu ben defalarca o dönem kamuyouna anlatmaya çalıştım. Ben kamuyou böyle istiyor diye bir karar veremem. Yani bizim kurulumuz kamuoyu şöyle bir sonuç bekliyor diye karar verirse bazen hukuktan ayrılmak zorunda kalabiliriz.

 

-Peki kamu vicdanı önemli değil mi?

Tabii ki kamuoyu vicdanı bizim için önemli. Ama önce bizim için elimizdeki hukuk kuralları önemli ve amacımızda hukuk kuralları içerisinde adaletin sağlanması önemli.

 

-Hukuk kuralları her zaman doğru mu?

Hukuk kurallarında yanlışlık varsa zaman zaman düzeltilir. Örneğin bu sene hak mahrumiyetiyle ilgili hkuk kurallarında bir eksiklik vardı orada bir düzeltme yapıldı ama buda yeterli midir, bana göre yeterli değildir. Ben daha başka tedbirler de düşünüyordum ama o kadar ileriye gidemedik.

 

-Neler düşünüyorsunuz?

Ben belirli süreden sonra daha ağır yaptırımlar düşünüyordum ama artık oraya kadar gidemedik şimdilik bu kadar yapıldı.

 

-Peki seyircisiz oynama cezası konusu. Bu cezanın farklı bir boyuta kaydrılması konusunu hiç düşündünüz mü? Şöyle bir düşünce var. Seyircili oynanması ama rakip sahada oynanması, tüm hakların rakip takıma verilmesi...

Ben bunu önerdim zaten. Bakın ben bir spor adamıyım. Hayatım boyunca sporla ilgilendim. Sporcu dönemim dışında, 1971 yılından itibaren sporda yönetici olarak yeraldım. Ben sporun seyirciyle olması gerektiğine inanan biriyim. Seyircisiz maç oynanamasını bende sevmiyorum. Ceza kurulundaki arkadaşlarımında seyircisiz maça sempatileri yok. Ama hukuk kuralları bunu vermeyi gerekli kılıyor ne yazık ki. Çünkü gerek kulüplerimiz gerekse halen aşırı derecede fanatik noktaya gelmiş seyircilerin davranışları, bu olaylarda bir takım ciddi kararların alınmasını, bir takım tedbirlerin alınmasını ve ağır tedbirlerin alınmasını gerekli kılıyor. Şimdi başka yerde oynattığımız zaman bu ceza, ceza olmaktan çıkıyor. Rakip sahada oynatamassınız oda bir takım kurallara aykırı. O zaman tarafsız bir sahada oynatalım maçın gelirini bilmem ne yapalım, orada da o takımın seyircisinin oraya girmesine engel olamassınız. Bu yarışmada bir eşitlik kuralları var. Bir o sahada oynayacaksınız, bir kendi sahanızda oynayacaksınız. Siz 2 maçınızı da rakip sahada oynadığınız zaman bu eşitlik kurallarına aykırı davranmış olursunuz. Burada adaletsizlik var. Yoksa ben de çok sempatiyle bakmıyorum bu işe. Ama mevcut hukuk kurallarımız buna izin vermediğimiz için ve de böyle cezaların verilmesi gerekliliğini ortaya koyduğu için bu cezlar veriliyor. Ama bunun üzerinde konuşulacak tartışılacak belli başka yöntem bulunmaya çalışılacaktır diye bende ümit ediyorum.

 

"GEÇEN SENEDEN DERS ALINMADI"

-Lig sezonun ilk haftasından itibaren size göre nasıl başladı?

Ben şahsen bu sezon geçen seneki bir takım olaylardan ders alınarak çok daha aklı selim içinde başlayacak vede sürecek diye bekliyordum. Ama ne yazık ki daha ilk hafta bir takım olaylara muhatap olduk. Bir takım sıkıntılar doğdu ve bunu da diğer haftalar takip ediyor. Ne yazıkki bazı konularda gereken eğitimi verememenin sıkıntısını yaşıyoruz. Örneğin futbolcularımız... Şimdi futbolcu bir takım davranışlarda bulunursa sarı kart göreceğini bilmesine rağmen bunu akılsızca bir şekilde yapıyor. Gidiyor, tribüne tırmanıyor, gidiyor hakemi alkışlıyor, kartı gördükten sonra hakemin üzerine yürüyüp saldırmaya veyahutta bir takım azşırı davranışlarda bulunmaya çalışıyor. Bunların futbolda hiç yeri yok. Bunlar bir kere mutlaka eğitimle çözülmesi gereken hususlar.

 

"İMAM-CEMAAT İLİŞKİSİ"

-Bu imam-cemaat ilişkisini mi andırıyor?

Oraya geleceğim şimdi... Ben de yavaş yavaş oraya geliyorum. Öncelikle spocularımızı eğitmemiz lazım. Mesela sezon başında her kulübün Merkez Hakem Kurulu'ndan talepte bulunarak, kurallarla ilgili eğitim yapılmasını istemesi lazım.  MHK, bunu isteyen kulübe yapıyor ama ne yazıkki bizim büyük kulüplerimiz; her şeyi bildikleri için hiç böyle talepte bulunmuyorlar. Mesela 2. ve 3. ligden bir kulübün bir yöneticisi benden ricacı oldu, ben de aracı oldum oraya bir hakem gönderdik ve futbolculara eğitim yaptı. Onlar bunu düşünüyorlar. Ama ne yazık ki bizim Süper Lig'de oynayan o süper kulüplerimiz, o süper yöneticilerimiz böyle bir şeye ihtiyaç duymuyorlar. Burada bana göre en büyük sorumlular o bizim büyük kulüplerimizdeki spora birdenbire gelip yönetici olan bazı insanlar. Köklü bir takım aşamalardan gelmiş, köklü bir takım spor bilgileri olan insanlar bunları pek yapmıyorlar ama birdenbire sporda yönetici olan ve çok önemli görevlere gelen kişiler, her fırsatta yerli yersiz, gereksiz ve de anlamsız bir takım konuşmalar yapıyorlar. Şimdi böyle bir şey yok. Sporda böyle bir şey yaptığınız zaman bununla bir kere tribünleri gerersiniz, spora zarar verirsiniz ve dostlukların sporda olması gereken fair play ruhunun ortadan kalkmasına sebep olursunuz. Önce imam-cemaat meselesi işte. İmamlar malesef bu yanlış içinde oluyorlar. böyle yanlış olduğu zamanda cemaat çeşitli hatalar yapabiliyor. Ben tabii yöneticilerin nasıl eğitilebileceğini, o yaşa gelmiş, o seviyeye gelmiş insanların nasıl eğitileceğini, bir türlü yöntemini bulamıyorum. Ama ne yazıkki bu konuda yeterli birikime sahip olmayan kişilerin ulu orta konuşmaları sporda bir takım yanlış sonuçlar yaratıyor.

 

-Bunun nedeni şu olabilir mi? Daha ligin 6. haftasındayız açıklamalar ortada. Yani bu ağlamayana meme yok taktiği olabilir mi?

Hiçbir faydası yok bunun. Bana bugüne kadar bir tanesinin böyle bağırmadan fayda sağladığını söyler misiniz? Yok.

 

"G.SARAY İTİRAZ ETMESİN SÖZÜM ÇARPITILDI"

-Geçen sene 'Galatasaray cezaya itiraz etmesin' diye aslında bir tavsiye şeklinde açıklamanız olmuştu.

Ben fair play ruhuna uygun olur, toplumada bir mesaj verir diye size yapmış olduğum bir açıklamaydı ama basın bunu yanlış algıladı, çarpıttı, 'sakın bana gelmesinler' dedi... Halbuki benimki bir topluma mesaj veren tavsiyesiydi. Yani böyle bir jest yaparlarsa, böylece topluma 'bazı şeyleri sineye çekmek lazımdır, seyircimizi biraz daha eğitmek lazımdır, topluma bir takım mesajşlar vermek lazımdır' gibi bir münazalar içinde olabilirlerdi. Ama bunu sağlayamadık , benim söylediğim de çarpıtıldı.

 

-Duyduğumuz kadarıyla Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, verilen cezaya itiraz etmeyecekmiş. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Onların taktiridir, ben onlara bir şey diyememki. Benim önüme gelen doysaya bakarım, gelirse bakarım gelmezse bakmam. Şimdi itiraz etmek hakkı yasanın kendisine vermiş olduğu bir şahsi hak. Bunu kulanır veya kullanmaz, taktir kendilerinindir. Ona bir şey diyemem.

 

 

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler